Hz Meryem, Hz Davut Aleyhisselam’ın soyundan olan İsa Aleyhisselam’ın annesi imran’ın kızıdır.
İmran’ın eşi Hanna kısır olup hiç çocuğu olmamışken, içerisinde çocuk sahibi olma arzusu uyanmış ve Allah’a dua ederek eğer kendisine bir çocuk İhsan ederse Beytul Makdis lise yani Mescid-i Aksa’ya hizmetçi olarak adayacağına dair dua etti. Ancak o o zamanda Mescid-i Aksa’da bulunan kişilerin erkek olduğunu düşünerek çocuğunun da erkek olacağını düşündü.
Hz Meryem bakımını üstlenen amcası Hz Zekeriya aleyhisselam ile özel ayrı bir alana verilmiş ve oraya kendi bakımını üstlenen Zekeriya Aleyhisselam dışında kimse girmemekteydi.
Meryem validemizin cok iffetli olduğu bilindiği halde bir çocuk sahibi olması ve onu halk içine getirmesi gerçekten büyük bir imtihandır.
İsa Aleyhisselam bunun üzerine bebekken konuşmuş ve insanlara peygamber olduğunu söylemiştir.
İsa Aleyhisselam kendisine kitap indirilmiş bir peygamber olup İncil verilmiştir.
Kudüs’ te dünyaya gelmiş 30 yaşında kendisine peygamberlik görevi verilmiştir.
Öldürülmek istenen İsa as Allah tarafından göğe çıkarılarak kıyamete yakın tekrar indirilecektir.
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 27 Cevapları
“Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur. Allah’ın çocuk edinmesi düşünülemez. O, bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece ‘Ol!’ der ve o da oluverir. Şüphesiz, Allah, benim de Rabb’im sizin de Rabb’inizdir. Öyleyse (yalnız) ona kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur. (Fakat Hristiyan) gruplar, aralarında ayrılığa düştüler…” (Meryem suresi, 34-37. ayetler.)
Yukarıdaki ayette verilmek istenen mesaj Hristiyanların düşmüş olduğu gibi Haşa Allah’ın çocuk edinmediği e İsa Aleyhisselam’ın Allah’ın kulu ve peygamberi olduğudur.
Allahü Teala bir çocuğu anne ve babadan yaratabileceği gibi sadece bir anneden de yaratabilir.
Aslında kişinin anne ve babadan dünyaya gelmesine bir mucize olduğu halde bizler buna alıştığımız için bize normal gelmektedir.
İnsanlar İsa aleyhisselama babasız görünce Haşa Allah’ın oğlu olma gibi cok çirkin bir düşünceyi isnat etmiş ve bu şekilde inanmışlardır. Ancak Allahu Teala bu sözleri kınamış ve birçok ayeti kerimede bu yanlışlığın büyüklüğünü ifade etmiştir.
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 29 Cevapları
“ … Hâlbuki onu ne öldürdüler ne de çarmıha gerdiler; (başkası ona benzer kılındığı için) şüphe içine düşürüldüler. Onun hakkında ihtilafa düşenler, bu konuda tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta hiçbir bilgileri yoktur sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler. Bilakis Allah onu kendine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.” (Nisâ suresi, 157-158. ayetler.)
Soru : Yukarıdaki ayetlerde Hz. İsa (a.s.) hakkında ne gibi açıklamalar yer almaktadır.
Cevap:
Yukarıdaki ayetlerde Hz İsa Aleyhisselam’ın öldürülemediğini ve yerine kendine benzeyen bir insanın getirilerek insanların onun öldüğüne inandığını ancak İsa Aleyhisselam’ın göğe çıkarıldığından bahsetmektedir.
Yeryüzünden bugüne milyarlarca insan yaratılmış ve hepsi vakti geldiğinde ne kadar uzun yaşarlarsa yaşasınlar ölmüşlerdir.
Bu ölümden sonra insanlar için ahiret hayatı başlamış ve bu ayet hayat sonucunda sonsuz bir hayata başlamışlardır.
Kıyametle beraber bütün canlılar öldükten sonra sadece Allahu Teala hazretleri kalacak daha sonra insanlar diriltilerek mahşerde toplanacaklardır.
Haksızların haklarının alındığı ve zalimlerin mazlumları hesap verdiği bugün de herkesin hakkı birbirinden alınacak ve insanlar dünyadayken işlemiş oldukları şeylere göre ahirette muamele bulacaklardır.
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 20 Cevapları
Soru : Doğada, yeniden dirilişi hatırlatan başka ne gibi örnekler yer alır? Bu konudaki gözlem ve düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yukarıdaki örneklerde olduğu gibi insanların nasıl dirilteceği konusunda hadisi şerifte böyle bir bilgi vermiştir.
“Allah gökten su indirecek ve insanlar yerden sebze biter gibi bitecekler. İnsanda bir kemik hariç hepsi çürür. Bu çürümeyen, «Acbü’z-Zeneb»[1] denen kuyruk sokumu kemiğidir. Kıyâmet günü yeniden yaratılış bundan terkip edilecektir.” (Buhârî, Tefsîr, 39/3; Müslim, Fiten, 141; Muvatta’, Cenâiz, 48; Ebû Dâvûd, Sünnet, 24; Nesâî, Cenâiz, 117)
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 21 Cevapları
Soru : İnsanların, yaptıklarından hesaba çekileceği bilincine sahip olması toplumda iyiliklerin çoğalıp kötülüklerin azalmasında nasıl bir rol oynayabilir? Tartışınız.
İnsanlar yaptıklarından dolayı ahirete hesaba çekilecekleri bilincinde olsalardı yaptıkları hareketlere çok dikkat eder toplumsal düzeni bozan her türlü hareketten sakınırlardı.
İnsanlar eğer Allah’a hesap vereceklerini bilselerdi gerek aile bireylerine gerekse de günlük hayatta karşılaşmış oldukları kişilere olan davranışlarında kibar ve saygılı olur birbirlerinin hakkına girmemek için çok dikkatli davranırlardı.
Böylelikle hırsızlık, kalp kırma, fiziksel veya sözel şiddet gibi insana ve doğaya zarar veren bütün davranışlardan insanlar sakınmaya çalışırlardı.
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 22 Cevapları
“Kim (Allah’ın huzuruna) iyilikle gelirse ona, getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse o, sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır…” (En’âm suresi, 160. ayet.)
“(Lokman öğütlerine şöyle devam etti.) Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa, bir kayanın içinde yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa Allah onu çıkarır, getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.” (Lokman suresi, 16. ayet.)
Soru : Yukarıdaki ayetlerden, dünyada yapılanların karşılığı ve ahiret konularında ne gibi ilkeler çıkarılabilir? Arkadaşlarınızla konuşunuz.
Cevap:
Yukarıdaki ayetlerden, dünyada yapılanların karşılığı ve ahiret konularında insanların iyilik getirmesi durumunda Allah’ın rahmetiyle onun kat kat karşılığını alacağı kötülüğün ise misli ile karşılık verileceği, iyiliklerimizi gizli yapmayı ve gizli yapılsa bile şüphesiz ki onun Allah tarafından karşılık verileceği ifade edilmektedir.
Varlıklar alemi gözle görülebilen ve görülemeyen olmak üzere iki kısımda sınıflandırılabilir.
Bunlardan gözle görülebilen varlıklar çevremizde olan ve beş duyu organımız olan duyularla algılayabildiğimiz varlıklardır. Bunları çevremizde olan, ağaç, insan, ve bütün eşyalar dahildir.
Gözle görülemeyen varlıklar ise şeytan, cin ve melek gibi varlıklar olup bunlar beş duyu organı ile algılanamayan fakat varlığını bildiğimiz ve kabul ettiğimiz şeylerdir.
Melekler insanlar gibi özelliklere sahip olmayan nurdan varlıklardır.
Melekler de yeme, içme, uyuma gibi insanın bedeni için ihtiyaç duymuş oldu ihtiyaçlar bulunmamakta aynı zamanda kendilerinde erkeklik ve dişilik kavramları bulunmayıp sadece Allah’ın emirleri ile meşgul olurlar.
Melekler kendilerinde hata yapma isteği veya günaha düşme korkusu gibi bir durum söz konusu olmadığı için verilmiş oldukları görevlere devam edip kendilerinde manevi olarak herhangi bir yükselme ve alçalma yoktur.
İnsan ise bu şeylerin hepsi ile imtihan olduğu için manevi derecesini yükseltebilir veya alçaltabilir.
3. Meleklere imanın davranışlarımız üzerinde ne gibi olumlu etkileri vardır? Açıklayınız.
Kıyametin saati sadece Allahu Teala hazretleri tarafından bilinmekle beraber yaklaştığına dair alametler hadisi şeriflerde belirtilmiştir.
Ahiret ise insanın ölümüyle başlayıp mahşer ve toplanarak hesap vermek ve neticede kişinin Cennet veya cehenneme gideceği bir hayatın başlangıcıdır. Sonsuza kadar sürecektir.
6. Ahiret hayatının aşamaları hakkında bilgi veriniz.
Ölüm: Ahiret hayatının ilk aşaması ölümdür. Her canlı zamanı gelince ölür.
Ölüm İle İlgili Ayet Ve Hadisler;
“Her can ölümü tadacaktır. Kıyamet günü mükâfatlarınız tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete gönderilirse, o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı aldatıcı bir metâdır.” (Âl-i İmrân sûresi, 185)
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yere birtakım çizgiler çizdi. Sonra da çizgileri göstererek şöyle buyurdu:
“Bunlar insanın istek ve arzuları, şu da onun ecelidir. İnsan hayal içinde yaşayıp giderken bir de bakar ki en yakın ölüm çizgisi karşısına gelivermiş.” (Buhârî, Rikak 4)
Haşir: Dirilme demek olup insanların hesaba çekilmek için diriltilmeleri
Haşir İle İlgili Ayet Ve Hadisler;
Ebû Hüreyre’ye, bu ifâdeyle kırk yıl mı, kırk ay mı yoksa kırk gün mü kastedildiği tek tek sorulduğunda her birine ısrarla; “Bir şey diyemem.” şeklinde mukâbelede bulunmuştur. Sonra da Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in hadîsini nakletmeye devam ederek şöyle buyurmuştur:
“Allah gökten su indirecek ve insanlar yerden sebze biter gibi bitecekler. İnsanda bir kemik hariç hepsi çürür. Bu çürümeyen, «Acbü’z-Zeneb»[1] denen kuyruk sokumu kemiğidir. Kıyâmet günü yeniden yaratılış bundan terkip edilecektir.” (Buhârî, Tefsîr, 39/3; Müslim, Fiten, 141; Muvatta’, Cenâiz, 48; Ebû Dâvûd, Sünnet, 24; Nesâî, Cenâiz, 117)
“Kıyâmet gününe yemin ederim.” (el-Kıyâme, 1)
“İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır?” (el-Kıyâme, 3)
“Evet, Biz’im, onun parmak uçlarını[5] bile aynen eski hâline getirmeye gücümüz yeter.” (el-Kıyâme, 4)
Lokman sûresinde de Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“(Ey insanlar!) Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, ancak tek bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Şüphesiz ki, Allah her şeyi işiten ve görendir.” (Lokmân, 28)
Mahşer: Yeniden diriliş ile birlikte insanların Allah’a hesap vermek üzere toplanacakları yer.
” Meryem Suresi 68. Ayet; ” Rabbine andolsun ki onları muhakkak şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş vaziyette hazır tutacağız. ”
Nevvâs İbni Sem’ân radıyallahu anh şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Kıyamet gününde Kur’an ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur’an ehli kimseler mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’an’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafaa için birbiriyle yarışırlar” buyururken işittim.
Müslim, Müsâfirîn 253. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 5
Mizan: Cennetlik mi yoksa Cehennemlik mi olduklarını belirlemek için ahirette kuracan terazilere verilen isimdir.
Mizan İle İlgili Ayet Ve Hadisler;
Kur’an-ı Kerîm’de mîzan hakkında şöyle buyurulur: “Biz kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık hiç kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Allah Teâlâ’nın bildiği ve takdir ettiği şekilde amellerin tartılmasıdır. Yapılan iş bir hardal tanesi kadar olsa bile, onu tartıya sokarız. Hesap gören olarak biz yeteriz.” [1] Şu âyette tartının sonucuna göre işlem yapılacağı açıkça belirtilir: “Tartıları ağır olana gelince, o kimse hoş bir hayat içinde olacaktır. Tartıları hafif olana gelince, onun gideceği yer (kızgın ateşten) bir çukurdur.” [2]
“Temizlik imanın yarısıdır; Allah’a hamdetmek ise mizanı doldurur. Şerhu’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, s. 474. Elbânî bu hadise sahih demektedir. Hadis için bkz. Müslim, Tahâret 1; Tirmizî, Deavât 86.
Amel Defteri: Mahşer yerinde insanlara yaptıkları iyilik ve kötülüklerin yazılı olduğu amel defterleri dağıtılacaktır.
Amel Defteri İle İlgili Ayet Ve Hadisler;
Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, kendisi cehennemi hatırladığında ağladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Niçin ağladın?” diye sordu. O da şöyle cevap verdi: “Cehennemi hatırladım da, kıyamet günü acaba ailenizi hatırlayacak mısınız? diye ağladım.” Hz. Peygamber de şöyle karşılık verdi: “Üç yerde hiç kimse başkasını hatırlamaz: (Birincisi) mizan başında; terazisi hafif mi gelecek yoksa ağır mı, bunu anlayıncaya kadar. (İkincisi) ‘Alın kitabı okuyun!’ denilip de kitabının nerede, sağ tarafında mı, sol tarafında mı, yoksa arkasında mı olduğunu anlayacağı, kitabın verilmesi anında. (Üçüncüsü) sırat, cehennemin önüne konulduğu anda. İbn Ebî Şeybe, Musannef, VII, 88; Ebû Dâvûd, Sünnet 28.
“Kitap ortaya konmuştur. Suçluların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. Vay halimize derler, bu nasıl kitapmış. Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (el-Kehf 18/49)Sırat Köprüsü: Sırat, cennetle cehennem arasında bir yoldur.
Şefaat: “günahkâr müminin bağışlanması, günahı olmayanların ise derecelerinin yükseltilmesi için izin verilen kimselerin Allah nezdinde aracılık yapması” manasına gelir.
Şefaat İle İlgili Ayet Ve Hadisler;
“İzni olmadan O’nun huzurunda kim şefaat edebilir?” (Bakara, 255)
“Onun izni olmadan hiçbir şefaatçi şefaat edemez” (Yûnus, 3)
“Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başka hiçbirinin şefaate gücü yetmeyecektir” (Meryem, 87)
“Allah’ın huzurunda kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez” (Sebe’, 23)
“O gün Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez” (Tâ-hâ, 109)
“Göklerde nice melekler var ki onların şefaatleri, Allah’ın, dilediği ve râzı olduğu kimse için izin vermesi hâricinde bir işe yaramaz.”(en-Necm, 26)
Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- şöyle buyurur:
“Bir defasında:
«‒Yâ Rasûlallah, Kıyamet gününde senin şefâatinle en ziyâde mes’ûd olacak kimdir?” diye sordum.
Şöyle buyurdular:
«‒Ey Ebû Hüreyre, hadis öğrenme hususundaki hırsını gördüğüm için bu hadisi senden evvel kimsenin bana sormayacağını zâten biliyordum. Kıyamet gününde insanlardan şefâatime en ziyâde mazhar olacak kimse kalbinden veya içinden ihlâsla “Lâ ilâhe illallah” diyen kişidir».” (Buhârî, İlim, 33)
Cennet ve Cehennem; Bu aşamların sonucunda insanların girecekleri yer.
Cennet ve Cehennem İle İlgili Ayet Ve Hadisler;
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: “Salih kullarım için ben, Cennet’te hiç bir gözün görmediği hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir insan gönlünün hatırlamadığı bir takım nimetler hazırladım.” (et-Tâc, el-Câmiu li’l-Usül, fî ahâdisi’r-Rasul, V, 402).
Resulullah (sav) buyurdular ki:
“Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah’ın veçhindeki ridau’l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur.”(Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2, Bedu’l-Halk 8, Tevhid 24; Müslim, İman 180; Tirmizi, Cennet 3.)
Resulullah (sav) buyurdular ki:
“Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüz yıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İstersiniz şu ayeti okuyun: “Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar.” (Vakıa 30-31).” (Tirmizi, Tefsir, Vakıa, Cennet 1)
Şayet yapamadıysanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız da- öyleyse yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının. (O ateş) kâfirler için hazırlanmıştır. (2/Bakara 24)
(Allah:) “Sizden önce ateşe girmiş olan cin ve insan topluluklarıyla beraber siz de ateşe girin.” der. Her ümmet oraya girdiğinde, (kendi gibi sapık olan) kardeşini (ümmetleri) lanetler. Sonunda hepsi bir araya toplanınca, sonradan gelmiş olanlar önceden yaşamış olanlar için: “Rabbimiz! Bunlar bizi saptırdılar. Onlara ateşten kat kat azap ver.” der. (Allah) buyuracak ki: “Hepinize kat kat (azap) vardır. Fakat bilmiyorsunuz.” (7/A’râf 38)
7. Hz. İsa’nın (a.s.) doğumu ve çocukluğu hakkında bilgi veriniz.
Bir gün melekler Allâh’ın emri ile Hz Meryem’ e gelerek bir çocuk doğuracağını ve adının da Meryemoğlu İsa Mesih olacağını bildirdiler. Ayrıca bu çocuğun dünya ve âhirette şerefli ve Allâh’ın rızasını kazanan bir kul olacağını, beşikte iken konuşacağını da haber verdiler.[1]
Hz. Meryem bu durum karşısında, kendisinin hiçbir erkekle ilişkisi olmadığı halde, nasıl çocuk sahibi olacağını sormuş ve kendisine Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Bu böyledir. Allah dilediğini yaratır. O, bir şeyin olmasına hükmedince ona sadece “ol” der ve o da hemen oluverir.” [2] Bir gün Cebrail (a.s.) genç bir erkek suretinde gelmiş[3], korkuya kapılan Meryem; “Ben senden, Rahman olan Allâh’a sığınırım. Eğer Allah’tan korkuyorsan bana dokunma, demişti.” [4] Cebrail (a.s.); temiz ve yetenekli bir erkek çocuk bağışlamak için, Allâh’ın emri ile geldiğini bildirince,[5] Hz. Meryem yine;
“Benim nasıl çocuğum olabilir. Bana hiç bir beşer dokunmamıştır. Ben iffetsiz de değilim.” [6] diyerek melekten açıklama istedi. Melek; Yüce Allâh’ın emir ve takdirinin böyle olduğunu, Yüce Allah için bunun kolay bir hadise olduğunu bildirdi.[7]
Müfessirlerin çoğu farklı görüşler olsa da Hz Meryem validemizin amirlik süresinin normal hamileliklerde olduğu gibi 9 ay olduğunu ifade etmektedir.
Meryem validemiz sancılı ve kavmine ne söyleyeceğine dair endişeli bir halde doğum için bir köşeye çekilir ve ayeti kerimede geçen hurma dallarına sarılarak doğum yapar.
“Böylece Meryem, çocuğa hâmile kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevk etti:
«-Keşke…» dedi, «Bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!»” (Meryem, 22-23)
“Keşke!..” demektedir, Meryem. “Keşke unutulup gitseydim…” Bu sözü, doğum sancısından değil, içinde bulunduğu tedirginlikten dolayı söylemektedir.
Allahü Teala ona yardım olarak melekleri gönderir.
Meryem eldemir yine ayeti kerimede geçtiği üzere susar ve kavmi’nin ona karşı olan zina iftirası ile oldukça üzülür.
Bunun üzerine (Cebrâil -aleyhisselâm-) ağacın altından ona şöyle seslendi:
“-Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir su arkı meydana getirdi. Hurma ağacını kendine doğru silkele ki, sana taze, olgun hurma dökülsün. Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, «Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım!» de.” (Meryem, 24-26)Cenâb-ı Hak, doğum esnasında alt tarafından bir su arkı meydana getirmiş, böylece ona doğumu kolaylaştırmıştır. Doğar doğmaz lohusa anneye, taze hurma ikram etmiştir. Bugün modern tıbbın suda doğumu tavsiye ve teşvik etmesi, lohusa kadına taze hurma yedirilmesi elbette ki Kuranda geçen bilgilere göredir.
“Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler:
«-Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın! Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi!»
Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti.
«-Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?» dediler. Bebek şöyle konuştu:
«-Şüphesiz ben Allâh’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, O beni mübârek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır.» İşte, hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu Îsâ -hak söz olarak- budur.” (Meryem, 27-34)
Yüce Allah, Hz. İsa’nın (a.s.) durumunu, Hz. Âdem’in (a.s.) durumuna benzetmiştir: “Allah katında İsa’nın durumu da Âdem’in durumu gibidir. Allah Âdem’i topraktan yarattı, sonra ona “ol” dedi ve o oluverdi.” [12]
Kavminin öfkesi ve iftiralarına karşılık Hazret-i Meryem, kucağındaki oğluyla Mısır’a gider. Amcasının oğlu Yusuf en-Neccâr, onları bir merkebe bindirip götürür, bir tepeye yerleştirir.Ayeti kerimede bu durum için; “Meryem oğlunu (Îsâ’yı) ve annesini büyük bir mûcize kıldık ve her ikisini de oturmaya elverişli, akarsulu yüksek bir yere yerleştirdik.” (el-Mü’minûn, 50) buyrulur.
Hazret-i Meryem ve oğlu Îsâ (a.s.), Mısır’da 12 sene kalırlar. Daha sonra Şam’a giderek Nâsıra’ya yerleşirler.
B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruların doğru seçeneğini işaretleyiniz.
1. Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi hatalıdır?
A) Cebrail Peygamberlere vahiy getirmekle görevlidir. B) Azrail Ölenleri sorguya çekmekle görevlidir.
C) Mikâil Tabiat olaylarını idare etmekte görevlidir.
D) İsrafil Kıyametin kopması ve yeniden diriliş sırasında sûra üflemekle görevlidir.
2. Kıyamet koptuktan sonra bütün insanların dirilip Allah’ın (c.c.) huzurunda, dünyada yaptıkları davranışların hesabını vermek üzere toplanacakları yere ne ad verilir?
A) Cennet
B) Hesap
C) Kıyamet D) Mahşer
3. Aşağıdakilerden hangisi sûra üflemekle ve kıyametin kopuşunu ve yeniden dirilişi başlatmakla görevli melektir?
A) Azrail (a.s.)
B) Cebrail (a.s.) C) İsrafil (a.s.)
D) Mikâil (a.s.)
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 33 Cevapları
4. Ahirette insanların günah ve sevaplarının, iyilik ve kötülüklerinin tartılacağı manevi teraziye ne ad verilir?
A) Amel defteri
B) Hesap
C) Mahşer D) Mizan
5. Aşağıdakilerden hangisi, Hz. İsa (a.s.) zamanında yaşamamıştır?
A) Hz. Meryem (a.s.)
B) Hz. Yahya (a.s.) C) Hz. Yusuf (a.s.)
D) Hz. Zekeriya (a.s.)
C. Aşağıda verilen bilgilerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına ise “Y” yazınız.
Cevap:
( Yanlış )Var olan bir şeyi mutlaka görmemiz gerekir, görmediğimiz şeyler yoktur.
( Doğru )Melekler çok uzun mesafelere kısa sürede gidebilirler.
( Yanlış )Yüce Allah (c.c.), melekleri irade sahibi varlıklar olarak yaratmıştır.
( Yanlış )Kıyamet, Cebrail (a.s.) adlı meleğin sûra üflemesiyle kopacaktır.
( Doğru ) İnancımıza göre yaptığımız her iş ve davranış melekler tarafından yazılmaktadır.
( Yanlış )Kiramen kâtibîn adlı melekler insanları kabirde sorguya çekecektir.
( Yanlış )Ahiret hayatı sınırlı bir süre devam edecektir.
Ç. Aşağıda verilen Nâs suresinde boş bırakılan bölümleri doğru bir şekilde tamamlayınız.
Cevap:
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Kul eûzü birabbinnâs Melikinnâs İlâhinnâs Min şerril vesvâsil hannâs Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâs /Minel cinneti vennâs.
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 34 Cevapları
D. Aşağıdaki bulmacayı çözünüz.
Cevap:
“7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Kitabı Sayfa 32-33-34”
Soldan Sağa
1. Gözle görülemeyen nurani varlıklar.
2. Hz. İsa’nın (a.s.) annesi.
3. Kıyamet günü insanların Allah’a (c.c.) hesap vermek için toplanacakları yer.
4. Dünya hayatından sonraki asıl ve sonsuz hayat.
5. Kıyamet günü sûra üflemekle görevli melek.
6. İnsanların dünyada yaptığı tüm iyiliklerin ve kötülüklerin kaydedildiği defter.
7. Dünyada Allah’a (c.c.) inanıp iyi ve güzel davranışta bulunanların ahirette ödüllendirileceği yer.
Yukarıdan Aşağı
1. Evrendeki herşeyin yok olmasıyla ölen tüm insanların yaptıklarının hesabını vermek üzere diriltilecekleri zaman.
2. Ahirette insanların amellerinin tartılacağı manevi terazi.
3. İnsanları çeşitli tehlikelerden ve kötülüklerden koruyan melekler.
4. Peygamberlere vahiy getirmekle görevli olan melek.
Yukarıdaki şema nas suresinin Bir nevi maddeler halinde açıklanması olup sıralaması gereken şeyleri ifade etmiş ve insanları büyük zarar veren vesvese ve vesvese vericilerden, insanlara kötülük yapan insan ve cinlerin çevreden Allah’a sığınarak insanların güvende olması amaçlanmış ve bizleri sevmemiz gereken şeyler ifade edilmiştir.
NAS SURESİ TÜRKÇE MEALİ
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”
7. Sınıf Din Kültürü Kitabı Gün Yayıncılık Okuma Metni Veda Hutbesi CevaplarıSayfa 96
Okuma Metni Veda Hutbesi Cevapları
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 96 Cevapları
Hz. Peygamber (s.a.v.), Veda Hutbesi’nde Allah’a (c.c.) hamd ve senadan sonra kendisini dinleyen yüz bini aşkın Müslüman’a şöyle seslendi: “Ey insanlar! Bilmiyorum, belki de bugünden sonra burada sizinle bir daha buluşamayacağım. Allah’ın rahmeti, bugün sözümü işitip onu iyice kavrayanların üzerine olsun! Benim bu sözlerimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilen kimse burada bulunandan daha iyi anlar ve itaat eder.
Ey insanlar! Biliniz ki Rabb’iniz birdir, atanız da birdir. Bütün insanlar Âdem’den gelmiş, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir. Biliniz ki bu şehriniz Mekke, bugününüz arefe ve bu ayınız zilhicce nasıl mukaddes ve dokunulmaz ise mallarınız ve canlarınız da aynı şekilde dokunulmazdır. Cahiliye Devri’ndeki her türlü ribâ (faiz) kaldırılmıştır, ayağımın altındadır.
Fakat anaparanız sizindir. Ne haksızlık edin ne de haksızlığa uğrayın. Kaldırdığım ilk faiz, amcam Abbas b. Abdülmuttalib’in faizidir. Cahiliye Devri’nin kan davaları da kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, akrabalarımdan Rebîa b. Hâris b. Abdülmuttalib’in oğlu Âmir’in kan davasıdır.
Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve iffetini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız iffet ve namuslarını korumalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları geleneklere uygun biçimde yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır. Kadınlar hususunda Allah’tan korkun ve onlara en iyi şekilde davranın.
Ashabım! Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden hâkimiyet kurma ümidini ebediyen kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım şeyler dışında küçük gördüğünüz şeylerde şeytana uyarsanız bu da onu sevindirir ve cesaret verir. Sözümü iyi dinleyin ve muhafaza edin. Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Bir Müslüman’ın malı, rızası olmadan diğer bir Müslüman’a helal olmaz. Sakın zulmetmeyin…
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine iade etsin. Rabb’iniz olan Allah’tan sakının, ona kulluk edin. Beş vakit namazınızı kılın. Ramazan ayında oruç tutun, hac ibadetini yerine getirin, mallarınızın zekâtını gönül hoşluğuyla verin. Yöneticilerinize, Allah’ın kitabına uydukları sürece itaat edin ve böylece Rabb’inizin cennetine girin. Benden sonra küfre ve sapkınlığa düşüp birbirinizin boynunu vurmayın. Benden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir. Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız takdirde bir daha asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı Kur’an’la Peygamberi’nin sünnetidir.” Vâkıdî, Kitabu’l- Meğâzî, C 3, 361-365; İbn-i Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, C 4, s. 345-346. (Özetlenip alınmıştır.)
Cevap: 7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 96 Cevapları konusunda siz değerli ziyaretçilerimiz için soru bulunmamaktadır. Sizlere tavsiyemiz gelebilecek sorulara karşın okuma metnini bir iki defa okumanızdır. İyi dersler dileriz.
7. Sınıf Din Kültürü Kitabı Gün Yayıncılık Okuma Metni CevaplarıSayfa 49
Okuma Metni Cevapları
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 49 Cevapları
Alevilik-Bektaşilik geleneğinde, Kurban Bayramı başta olmak üzere yılın belli mevsimlerinde çeşitli nedenlerle kurban kesilir. Adak kurbanı, ziyaret yerlerine giderken kesilen ziyaret kurbanı, muharrem ayında kesilen şükür kurbanı, Hakk’a yürüyen (ölen) kişinin affı için kesilen dâr kurbanı, yol kardeşliği (müsahiplik) sözü verilirken kesilen müsahiplik kurbanı bunlardan bazılarıdır.
Alevi-Bektaşi kültürüne mensup olanlar; kurbanlarının etini, ihtiyaç sahiplerine, akraba ve komşulara dağıtırlar. Cemlerde kesilen kurbanların etleri dualandıktan sonra “rıza lokması” olarak dağıtılır. Kurban kesilirken aşağıda yer alan Kurban Tığlama (kesme) duası yapılır:
“Bismillâhi Allâhü ekber, tekbir Allâhü ekber, tekbir Allâhü ekber, kurban-ı Halîl (Bu kurbanı Halil İbrahim Peygamber’in kestiği kurban niyetiyle kesiyorum.), fermân-ı Celîl (Allah’ın emri olduğu için kesiyorum.), tığ-ı Cebrâil (Cebrail’in İbrahim Peygamber’e getirdiği kurban niyetiyle kesiyorum.), itaat-ı İsmail (İsmail’in, babası İbrahim’e ettiği itaati hatırlamak ve ona uymak için kesiyorum.) bismillâhi Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhu vallahu ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd (Kendisinden başka ilah olmayan,
hamt kendisine mahsus olan Allah’a ibadet etmek niyetiyle kesiyorum.).” Kurban kesildikten sonra şöyle dua edilir:
“Kurbanlarınız kabul, muratlarınız hâsıl ola. Dergâh-ı izzetine yazılmış ola. Dildeki dileklerinize, gönüldeki muratlarınıza vasıl ola. Kurbanlarınız kazaya kalkan, belaya bekçi ola. Duası bizden, kabulü de Allah’tan ola. Gerçeğe Hu…” (Mehmet KIZILGÖZ, Gülbank-Alevilikte Dua, s. 70.)
Cevap: 7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 49 Cevapları konusunda siz değerli ziyaretçilerimiz için soru bulunmamaktadır. Sizlere tavsiyemiz gelebilecek sorulara karşın okuma metnini bir iki defa okumanızdır. İyi dersler dileriz.
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 54 Cevapları
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlarım).
“(Ey Muhammed!) De ki: Şüphesiz benim namazım da diğer ibadetlerim de yaşamım da ölümüm de âlemlerin Rabb’i Allah içindir.” (En’am suresi, 162. ayet.)
Soru : Yukarıdaki ayetin bizlere vermek istediği mesajlar nelerdir? Bu mesajları doğru anlayan kişi, davranışlarında nelere dikkat etmelidir? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.
Cevap:
Yukarıdaki ayetin bizlere vermek istediği mesaj yapmış olduğumuz her şeyi Allah rızası için yapmamız gerektiğidir.
Bu mesajları doğru anlayan kişi davranışlarında kibir, gösteriş, samimiyetsizlik gibi hoş olmayan duygulardan uzak durarak samimi bir kalple her şeyi Allah rızası için yaparak daima iyilikte bulunmaya çalışır.
Lügatte “küp şeklinde nesne” anlamında olan Kabe; ayetlerde “el-Beyt, el-Beytü’l-atîk, el-Beytü’l-harâm, el-Beytü’l-muharram, el-Mescidü’l-harâm” gibi farklı isimlerle de anılır. Kâbe’ye halk arasında ekseriyetle “Kâbe-i Muazzama” denilir.
Kabe Hz. İbrahim a.s zamanında yapılmıştır.
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 53 Cevapları
“İsmail’i, Elyesa‘yı ve Zülkifl’i de an. Hepsi de iyi kimselerdir.” (Sa’d suresi, 48. ayet.)
Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. İsmail’in (a.s.) ettiği bir dua şöyledir:
“Soyumuz içinden, onlara senin ayetlerini okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları arındıracak bir elçi çıkar Rabb’imiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi.” (Bakara suresi, 129. ayet.)
Yukarıdaki ayetlere baktığımız zaman peygamberlerin iyi kimseler olduğundan bahsedilmiştir ki peygamberlerin üstün ve güzel bir ahlaka sahip olduğu bilinmektedir.
Yine İbrahim ve İsmail Aleyhisselam’ın tevhid inancına sahip çıkacak bir peygamber istemeleri ve soylarından hayırlı Bir evladın çıkmasını istemeleri de bizlere hayırlı bir evlat için dua etmenin önemini ve İslamiyet’in devamını istememizi göstermektedir.
Hac; Müslümanlığın beş şartından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke’de yapılan, Kâbe’yi ziyaret ve tavaf ibadeti.
Hac şartların bulunması ile beraber Müslümanlar üzerine farz olur ve Müslümanlar orada bütün mal ve paralarından soyunarak herkesin ortak giymiş olduğu bir kıyafetle harika bir atmosfer yaşarlar.
Umre; Müslümanlıkta Kâbe’yi ve Mekke’deki öteki kutsal yerleri hac zamanı dışında ziyaret etme.
Hac yapamayan veya Hac yaptığı halde kutsal toprakları bir daha ziyaret etme şerefine nail olmak isteyenler Zilhicce ayı dışında kabe’yi ziyaret ederek umre şartlarını yerine getirirler.
2. Haccın kimlere farz olduğunu ilmihâl kitaplarından araştırınız.
Ey insanlar! Her sene her bir ev halkına kurban kesmek vâciptir.” (İbn-i Mâce, Edâhî, 2; Tirmizî, Edâhî, 18/1518)
Efendimiz (s.a.v), vefâtından sonra da kendisi adına kurban kesilmesini istemiştir. Haneş (r.a), Hz. Ali’yi iki tâne koç kurban ederken görmüş ve niçin böyle yaptığını sormuştu. Hz. Ali (r.a) şu cevâbı verdi:
“–Rasûlullah (s.a.v), bana (vefâtından sonra) kendisi için de kurban kesmemi vasiyet buyurmuştu. Bunlardan birini onun adına kesiyorum ve bunu da hiçbir zaman terk etmeyeceğim!” dedi. (Ebû Dâvûd, Edâhî, 1-2/2790; Tirmizî, Edâhî, 3/1495; Ahmed, I, 107))
Rasûlullah (s.a.v) kurban günlerinin faziletine dâir şöyle buyurur: “Allah indinde günlerin en büyüğü, Kurban Bayramı günüdür, bunu, fazilette yevmü’l-karr (bayramın ikinci günü) takib eder.” (Ebu Davud, Menasık, 18/1765)
Yine Efendimiz (s.a.v): “Sâlih amellerin Allah’a en ziyade sevimli olduğu günler, Zilhicce’nin ilk on günüdür!” buyurmuştu. Cemaatten bazıları:
“–Allah yolundaki cihaddan da mı?” diye sordu.
Allah Rasûlü (s.a.v):
“–Cihaddan da! Ancak canı ve malıyla cihâda çıkıp hiçbir şeyle dönmeyen (yani malı ve canını fedâ ederek şehid düşen) kişi müstesnâ!” karşılığını verdi. (Buhârî, Iydeyn, 11; Ebû Dâvûd, Savm, 61/2438; Tirmizî, Savm, 52/757)
Rasûlullah (s.a.v.), koyunu kulağından çekerek kesmeye götüren bir kimseye rastlamıştı. Hemen müdâhale ederek:
4. Genel Ağ, İslam ansiklopedisi vb. kaynaklardan Kâbe hakkında bir araştırma yapınız. Edindiğiniz bilgileri sunu hâline getiriniz. Hazırladığınız sunuyu sınıfınızda arkadaşlarınızla paylaşınız.
Sözlükte “küp şeklinde nesne” manasıbda olan Kabe; ayetlerde “el-Beyt, el-Beytü’l-atîk, el-Beytü’l-harâm, el-Beytü’l-muharram, el-Mescidü’l-harâm” gibi farklı isimlerle de anılır. Kâbe’ye halk arasında ekseriyetle “Kâbe-i Muazzama” denilir.
Kabe’nin geçmişi hakkında birçok rivayet vardır
Bir rivayette Kabe’nin üzerinde bulunmuş olduğu toprağın manevi değer açısından yüksek olduğu ve onun için Allahu Teala’nın kabe’yi orada yapılmasını emrettiği ifade edilmiştir.
Kabe insanlığın ilk yaratılmasından itibaren bugüne kadar hep hürmet edilmiş ve müslümanlara kıble olarak belirlenmiş mukaddes bir yapıdır.
5. Saffât suresinin, 99-110. ayetlerini okuyunuz. Bu ayetlerde ne anlatıldığını defterinize not ediniz.
﴾99﴿ İbrâhim, “Ben rabbime gidiyorum” dedi, “O bana yol gösterecektir.”
﴾100﴿ “Rabbim! Bana iyilerden olacak bir evlât ver!”﴾101﴿ Bunun üzerine kendisine akıllı ve iyi huylu bir erkek çocuğu olacağını müjdeledik.
﴾102﴿ Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak yaşa gelince babası ona, “Yavrucuğum” dedi, “Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım sen bu işe ne diyeceksin?” Dedi ki: “Babacığım! Sana buyurulanı yap; inşaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın.”
﴾103﴿ Her ikisi de (ilâhî buyruğa) teslim olunca ve babası onu yüzüstü yatırınca,
﴾104﴿ “Ey İbrâhim!” diye ona seslendik;
﴾105﴿ “Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun.” İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz.
﴾106﴿ Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı.
﴾107﴿ Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik.
﴾108-109﴿ Onun hakkında, “İbrâhim’e selâm olsun!” ifadesini sonradan gelen nesiller arasında devam ettirdik.
﴾110﴿ Evet, iyileri işte böyle ödüllendiririz.
Güzel ahlak her insanda olmasını istediğimiz ve bize karşı yapılan muamelelerde takınılmasını istediğimiz hareketlerdir.
Güzel ahlaklı insanlarla beraber yaşamak, güzel ahlaklı insanlarla beraber hayatımızın her alanında beraber olmak bizlere güzel bir hayat sunacaktır.
Ahlaki özellikleri dikkat eden insanlar diğer insanların hakkını yemeyecek, onlara zarar vermeyecek , özür dilemek adil olmak gibi her insanın istemiş olduğu muameleyi sunacaklardır.
Güzel ahlaklı insanların olmuş olduğu bir toplumda zayıflar ezilmez adalet olduğu için adalet mutlaka yerini bulur.
İslamiyet insanların güven ve barış içerisinde huzurla, sağlıkla yaşamalarına önem verdiği ve bu ilkeleri 1. sırada tuttuğu için güzel ahlakı emretmiş ve insanları garanti altına almıştır.
Aynı zamanda güzel ahlaklı olmak insanın kendisi için de mutlu ve huzurlu olmasına sebep olacaktır ki bu kişinin kendine de iyi gelecektir.
İnsan olarak aramızda birçok sorun çıkabilmekte bazen ne yazık ki nefsimize mağlup olarak zayıfı ezebilmekte ve bizler de kötülük yapabilmekteyiz.
Adalet işte bu durumlarda ortaya çıkar ki zayıf olanın korunması, güçlü olan eğer güçsüz ezmiş ise hakkının alınması gibi savunmasız olan kişilerin korunarak emniyet ve güven içerisinde yaşamaları için adalet çok önemlidir.
Adaletin olmadığı veya tam olarak sağlanamadığı bir yerde ne yazık ki kötü niyetli insanlar bundan kuvvet almakta ve kötülüklerini arttırarak insanlara zarar vermektedirler.
Adalet tam bu noktada devreye girer ki ötü insanları caydırmak için ve durum ne olursa olsun aklının yanında olmak ve hakkını almak için olmazsa olmazdır.
Adaletsiz bir toplum düşünülemez ki adaletsiz toplumlarda o toplumun yıkılması kaçınılmazdır.
3. Dinimizin dürüstlüğe verdiği önemi ayet ve hadislerle anlatınız.
“Allah, seni affetsin! Gerçekten dürüst olanlar(sadıklar) sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?” 9Tevbe suresi, 43
“Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah, gerçekten dürüst olanları(sadıklar) da mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.” 29Ankebut suresi, 3
“O, dürüstlerin dürüstlüklerini sorgulasın diye. Ve O, hakikati inkar edenlerin tümü için acı bir azap hazırlamıştır!” 33Ahzab suresi, 8
“Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk(dürüstlük-sadakat) ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” 6En’am suresi, 115
“O, âlemler için, içinizden dürüst olmak(istikamet) isteyenler için, ancak bir öğüttür.” 81Tekvir suresi, 28
“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol(istikamet). Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” 11Hud suresi, 112
Hadisler;
Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her duyduğunu söylemesi, kişiye yalan olarak yeter!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 80)
Ebû Hüreyre (r.a.) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir şahsın kalbinde birlikte bulunamaz.” (İbn Hanbel, II, 349)
Ebû Amr(r.a.), yahut Ebû Amre Süfyân b. Abdillâh’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: “Ya Resûlallah, Müslümanlığa dair bana bir söz söyle ki, o konuda sizden başka hiç kimseye bir şey sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” dedim. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu:“Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol.” (Müslim, İman, 6)
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Allah Resûlü (Medine pazarında dolaşırken) bir buğday yığınının yanına geldi. Elini yığının içine daldırınca parmakları ıslandı. Satıcıya, “Bu da nedir buğday sahibi?” diye sordu. O da, “Üzerine yağmur yağmıştı ey Allah’ın Resûlü!” dedi. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu: “Öyleyse insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi? Kim aldatırsa benden değildir.”(Müslim, İman, 164)
Süfyân b. Esîd el-Hadramî (r.a.), Resûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işittiğini nakletmiştir: “Bir konuda sana inandığı hâlde kardeşine yalan söylemen ne kadar büyük bir ihanettir!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 71)
Ebu’l-Havrâ’ es-Sa’dî (r.a.) anlatıyor: nHasan b. Ali’ye “Resûlullah’tan ne öğrendin?” diye sordum. Dedi ki:“Resûlullah’tan şunu öğrendim”: “Seni şüphelendireni bırak, şüphelendirmeyene bak. Çünkü doğruluk kalbin huzura ermesidir. Yalan ise şüpheden ibarettir.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60)
Abdullah b. Amr’ın (r.a.) rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şu dört özellik kimde bulunursa o, tam bir münafık olur. Kimde bu niteliklerden biri bulunursa onu terk edinceye kadar kendisinde münafıklıktan bir özellik vardır: Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verdiğinde sözünde durmaz. Husumet ettiğinde haddi aşar.” (Buhârî, İman, 24)
Ebû Saîd’den (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddıklar (dosdoğru kimseler) ve şehitlerle beraberdir.” (Tirmizî, Büyû’, 4)
Hakîm b. Hızâm’ın (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Alışveriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkları sürece (alışverişi kabul edip etmeme konusunda) serbesttirler. Eğer dürüst davranırlar ve (malın kusurunu) açıkça söylerlerse, alışverişleri bereketlenir. Fakat kusuru gizler ve yalan söylerlerse, yaptıkları alışverişin bereketi gider.” (Ebû Dâvûd, Büyû’, 51)
4. Vatanımıza ve milletimize karşı ne gibi sorumluluklarımız vardır? Belirtiniz.
Vergi vermek, askerlik yapmak, yasalara uymak, yasaklardan kaçınmak, ülkemizin bekasını sağlamak ve karışıklık çıkarmak isteyen kimselere kulak asmayarak onlardan uzak durmak eğer bir şeyler yapabiliyorsak bu yaptıklarını engellemek ve devlet güçlerine haber vermek de üzerimize düşen görevlerdendir.
Vatanımız Kurtuluş savaşı gibi birçok var olma mücadelesi vermiş ve o yandan bu yana da iç karışıklık çıkarmak isteyen kimselerle sürekli mücadele etmiştir.
Milletimize bu konuda sahip çıkmak ve gerektiği zaman tek vücut halinde düşmana karşı gelmek vatan ve milletimize karşı olan sorumluluklarımızdandır.
5. Hz. Salih (a.s.), kavmine ne gibi uyarılar yapmıştır? Açıklayınız.
Salih Aleyhisselam’ın kavmi dini inanç olarak putlara tapmakta ve yapmış oldukları oyma gibi sanatsal işlemlerle kibirlenmiş ve Allah’a asi gelmişlerdir.
Salih Aleyhisselam bu kibri ve israfı bir yana bırakarak Allah’a itaat etmeleri için onları dinine davet etmiş ancak onlar kibirlerine ve büyüklük taslamaya devam etmişlerdir.
Yaptıkları zulümden vazgeçmeyince ise helak olmuşlardır.
B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruların doğru seçeneğini işaretleyiniz.
1. Hoşa gitmeyen olaylar, nefse ağır gelen şeyler ve insanı zorlayan durumlar karşısında ruhsal dengeyi bozmamak için dünya ve ahiret yararlarını düşünerek insanın kalbinde yer tutan sükûnet ve dayanma kuvvetine ne denir?
A) İyimserlik B) Dürüstlük C) Merhamet D) Sabır
2. I. Dinimiz fakirlere ve muhtaçla yiyecek, içecek, giyecek gibi yardımlarda bulunmayı emreder. II. Yüce Allah (c.c.) müminlere sadaka vermelerini öğütler. III. İslam dini verdiğimiz sözü yerine getirmemizi ister. IV. Dinimiz zengin Müslümanlara zekât vermelerini farz kılmıştır.
Yukarıdaki ifadelerden hangileri dinimizin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi ifade eder?
A) III ve IV B) Yalnızca I ve II C) I ve III D) I, II ve IV
3. Aşağıdakilerden hangisi adaletle ilgili yanlış bir yargı içermektedir?
A) İnsanlar arasında hüküm verirken adil olunmalıdır.
B) Hak sahibine hakkını vermek adaletin bir gereğidir. C) İnsan, yakınlarıyla ilgili kararlarda onları kayırmalıdır.
D) Adaletin hâkim olduğu toplumda barış ve huzur olur.
4. Aşağıdakilerden hangisi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) dürüst ve güvenilir olduğunu ifade etmek için kullanılır?
A) Muhammedü’l-Emîn
B) Âlemlere rahmet
C) Allah Resulü
D) Son Peygamber
7. Sınıf Din Kültürü Gün Yayıncılık Sayfa 80 Cevapları
5. İslam kültüründe muavvizeteyn (kendisiyle Allah’a (c.c.) sığınılan) iki sure vardır. Bunlardan biri Felâk diğeri de ……………… suresidir.
Boşluğa hangi surenin adı yazılmalıdır?
A) Fâtiha B) İhlas C) NâsD) Tebbet
C. Aşağıda verilen cümlelerde boş bırakılan yerleri, yay ayraç içindeki ifadelerden uygun olanlarıyla tamamlayınız.
Cevap:
İş ve davranışlarımızda her zaman doğruluğu ilke edinmeliyiz.
Toplumda insanlarla dostça ve kardeşçe geçinmeliyiz.
Peygamberimizin (s.a.v.) “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirimizi sevmedikçe de tam iman etmiş olamazsınız.” buyurmuştur. (Müslim, İman, 95.)
Vatanımız bizlere atalarımızın bir emannettir.
Verdiğimiz sözü yerine getirmeliyiz.
Zorluklar karşısında sabırlı olmalıyız.
Ç. Aşağıda verilen bilgilerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına ise “Y” yazınız.
Cevap:
( Doğru ) Hz. Muhammed (s.a.v.) güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiştir.
( Doğru )İslam dini Müslümanlardan dürüst ve güvenilir olmalarını ister.
( Yanlış )Hz. Salih (a.s.), Mısır halkına peygamber olarak gönderilmiştir.
( Yanlış )Felâk suresi, yedi ayetten oluşmaktadır.
( Doğru )Dinimize göre bir Müslüman, Müslüman’a üç günden fazla küs durmamalıdır.
( Doğru )Kur’an’a göre Allah (c.c.), sabırlı insanlarla beraberdir.
( Yanlış )Sadece bizimle aynı dine inananlara karşı adaletli olmamız gerekir.
D. Aşağıda verilen Felâk suresinde boş bırakılan bölümleri, doğru bir şekilde tamamlayınız.
Cevap:
Kul eûzû birabbil felâk Min şerri mâ halak Ve min şerri ğâsıgin izâ vekab. Ve min şerrin neffâsâti fil ugad Ve min şerri hâsidin izâ hased