Zekât hangi mallardan verilir? Kısaca açıklayınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Zekât hangi mallardan verilir? Kısaca açıklayınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Zekât hangi mallardan verilir? Kısaca açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Zekat kişinin asli ihtiyacı denen arabası, oturmuş olduğu evi ve kıyafetlerinden başka olarak biriktirmiş olduğu altın, para veya ticaret yapmış olup kaydetmiş olduğu malın 80 gram altının değerine ulaşmışsa veya geçmişse üzerinden bir yıl geçmesi ile 40’ta 1’i kadar kişinin üzerine farz olur.


“Zekât hangi mallardan verilir? Kısaca açıklayınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Asli ihtiyaçlarından ayrı oturmuş olduğu evi ve binmiş olduğu arabası kıyafetleri gibi kullanmış olduğu eşyalardan başka hakikaten veya hükmen artıcı yani kazanç sağlayan tırnak işaretini hesap miktarını “mala sahip olan kimsenin zekat vermesi gereklidir.

Artıcı maldan kastedilen şey malın sahibine kar ve gelir getiren fayda veren yahut kendiliğinden çoğalma ve artma özelliği olan altın gümüş para gibi şeylerdir.



 

Our Score

İslam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi anlatınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı İslam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi anlatınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“İslam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi anlatınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

İslam dini paylaşmaya ve yardımlaşmayı büyük önem vermiş ve gerek sadaka gerek zekat gerek darda kalan bir Müslümana ve Müslüman olmasa da bir insana yardım eden kişileri mükafatlar vereceği vaat edilmiştir.

Bunun örneklerini islamiyet’in başladığı günden itibaren erçekten İslamiyet’e gönülden inanmış insanlarda görüyor ve ellerinde az çok ne varsa sadaka veya yardım olarak ayeti olarak verdiklerini görüyoruz.


“İslam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi anlatınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

slam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemini anlatan ayetler ve hadisler

“Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır.” (Hadîd Suresi 18)
“Her meşrû ve güzel iş sadakadır.” (Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekât 53)

– “Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatın yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.” (Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92)

“Sadaka vermek malı eksiltmez. Kul başkalarının hatalarını bağışladıkca Allah da onun şerefini arttırır. Kim Allah için alçak gönüllü davranırsa, Allah da onu yükseltir.” (Müslim, Birr 69. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 82)

“Bir mümin, aç bir mümini doyurursa, Allah da o kimseyi cennet meyveleriyle doyuracaktır. Yine bir mümin, susuz kalan bir mümine bir şeyler içirip susuzluğunu giderirse, Allah kıyamette ona (misk ile mühürlenmiş lezzetli bir içecek olan) ‘Rahîk-ı Mahtûm’dan içirecektir. Yine bir mümin, elbiseye ihtiyacı olan bir mümini giydirirse, Allah da ona cennetin yemyeşil elbiselerinden giydirecektir.” (Tirmizî, Kıyâme, 18)
“Güneşin doğduğu her gün insanın bütün eklemleri için sadaka vermesi gerekir. İki kişinin arasını düzeltmen sadakadır. Bir kimseyi kaldırarak hayvanına binmesine yardımcı olman ve eşyasını ona yüklemen sadakadır. Güzel söz de sadakadır. Namaza giderken attığın her adım sadakadır. Yoldaki rahatsızlık veren şeyi kaldırman sadakadır.” (Müslim, Zekât, 56)

“Kim helal kazancından bir hurma miktarı sadaka verirse -ki Allah sadece helâl olanı kabul eder- Allah o sadakayı büyük bir hoşnutlukla kabul eder. Sonra onu sahibi için, sizden birinizin tayını yetiştirdiği gibi (özenle) dağ gibi olana kadar büyütür (bereketlendirir). (Buhari, Zekat, 8)

“Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin, size bir iyilik yapana karşılığını verin. Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız, karşılıkta bulunduğunuzu kanaat getirinceye kadar ona dua edin.” (Ebu Dâvud, Zekat, 38)

Resûlullah(s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: “Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.” (Buhari, İkrah, 7)

Hz.Âişe’den rivâyet edildiğine göre, Peygamber hanımları bir koyun kesmişlerdi de Resûlullah(s.a.v): “Koyundan ne kadarı kaldı?” diye sordu. Âişe, dedi ki: “Sadece kürek kemiği bölgesi kaldı! Gerisini dağıttık” deyince; Resûlullah(s.a.v.) şöyle buyurdu: “Küreğinden başka hepsi bize (sevap olarak) kaldı.” (Tırmizi, Kıyame, 33)

“Müslüman Müslümanın (din) kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu düşman eline vermez (himaye eder). Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bi ihtiyacını giderir. Her kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da onun (bu iyiliği) sayesinde kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim dünyada, bir Müslümanın (ayıbını) örterse Allah da kıyamet günü onun (ayıbını) örter.” (Mülim, Birr, 58)

Resûlullah(s.a.v.), “Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız.” buyurdu ve aralarını hafifçe açarak işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi. (Buhari, Talâk, 25)

“Kim darda kalan borçluya zaman tanırsa yahut (alacağının tamamını veya bir kısmını) borçluya bağışlarsa, Allah onu, başka hiçbir gölgenin (himayenin) olmadığı kıyamet gününde kendi arşının gölgesinde (himayesinde) gölgelendirecektir.” (Tırmizi,Büyü’,67)



 

Our Score

Mâun suresinin anlamını yazınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Mâun suresinin anlamını bularak defterinize yazınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Mâun suresinin anlamını bularak defterinize yazınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Maun Suresi Türkçe Okunuşu,

1. E raeytellezi yükezzibü bid din
2. Fe zalikellezi yedu’ul yetim
3. Ve la yehuddu ala taamil miskin
4. Fe veylün lil müsallin
5. Ellezine hüm an salatihim sahun
6. Ellezine hüm yüraun
7. Ve yemneunel maun


Maun Suresi Türkçe Anlamı

1. Dini yalanlayanı gördün mü?
2. İşte o, yetimi itip kakar;
3. Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;
4. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
5. Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
6. Onlar gösteriş yapanlardır,
7. Ve hayra da mâni olurlar.



 

Our Score

Şuayb Peygamber’in (a.s.) hayatı hakkında kaynaklardan bilgi edininiz.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Şuayb Peygamber’in (a.s.) hayatı hakkında; İslam ansiklopedisi, peygamberler tarihi, Genel Ağ gibi kaynaklardan bilgi edininiz. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Şuayb Peygamber’in (a.s.) hayatı hakkında; İslam ansiklopedisi, peygamberler tarihi, Genel Ağ gibi kaynaklardan bilgi edininiz.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Şuayb Peygamber’in (a.s.) hayatı

Şuayb aleyhisselam Musa Aleyhisselam’ın kayınbabasıdır. İbrahim ve Salih Aleyhisselam peygamberlerin soyundan gelmektedir.

Medyen denen bölgede doğmuş medyen ve Eyke Halkalı Allah’ın emretmiş olduğu inanca davet etmiş ve kötülüklerden alıkoymaya çalışmıştır.

Bu kavimler zengin kavimler olup ticaretle uğraşır ölçü ve tartıda hile yaparak insanları mağdur eder, putlara tapıp kervanların yolunu keserek insanların malını yağmalarlardı.

Şuayb Aleyhisselam’ın davetine icabet etmedikleri için ve yapmış oldukları bu kötülüklerde ısrar ettikleri için Medyen halkı korkunç bir gürültü ve ses ile, Eyke halkı üzerlerine yağan Ateş ve  kıvılcımlar ile helak olmuşlardır.

Şuayb aleyhisselam kendilerine inanan ve helaktan kurtulan halkı ile temiz ve sakin bir hayat sürdürmüştür.


“Şuayb Peygamber’in (a.s.) hayatı hakkında; İslam ansiklopedisi, peygamberler tarihi, Genel Ağ gibi kaynaklardan bilgi edininiz.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Şuayb Aleyhisselam’ın ismi kur’an-ı Kerim’de 11 defa geçmektedir. Kur’an-ı Kerim’de kendisinden ve gönderilmiş oldugu halktan bahsedilmektedir.

Kendisine Allah tarafından mükemmel bir konuşma yeteneği verildiği için “hatubül Enbiya (peygamberlerin hatibi) denilmiştir.

İbrahim veya Salih Aleyhisselam’ın soyundan olup anne tarafından soyunun Hz Lut Aleyhisselam’ın kızına ulaştığı ve Eyüp aleyhisselam ile teyze çocukları olduğu rivayet edilmektedir.

Şuayb Aleyhisselam’ın kızı Musa aleyhisselam ile evlenmiştir.

Şuayb aleyhisselam putlara ve heykelleri tapan, alışverişte ve ticarette hileler yapan ve insanlara zulmeden Medyen ve Eyke halkına uydurmaları için gönderilmiştir.

İbrahim aleyhisselam’a indirilen Hanif dininin hükümleri ile amel etmiştir.

Şuayb aleyhisselam namaza ve kul hakkına riayetinin çokluğu ile bilinirdi.

Medyen Ve Eykenin Helak Sebebi

Nitekim Hazret-i Şuayp -aleyhisselâm- kavmini;

1. Yollar üzerinde oturup insanları tehdîd ederek onlara eziyette bulunmaktan,

2. İnsanların Allâh’a îmân etmelerine mânî olmaktan,

3. Mü’minleri ve yeni îmân edecek olanları çeşitli şüphelere ve tereddütlere sevk edip dalalet yoluna saptırmaktan men etmeye çalışıyordu.

Medyenliler, korkunç bir ses ve gürültü ile Eykeliler ise üzerine ateş ve kıvılcımlar yağarak helak oldular.

Medyen Kavmiyle İlgili Ayetler

“Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Dedi ki:

«Ey kavmim! Allâh’a kulluk edin! Sizin için O’ndan başka ilâh yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Zîrâ ben sizi hayır (refâh ve bolluk) içinde görüyorum. Ve ben, gerçekten sizin için kuşatıcı bir günün azâbından korkuyorum.»” (Hûd, 84)

“…Dedi ki:

«Ey kavmim! Allâh’a kulluk edin, sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir mûcize gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam yapın! İnsanların eşyâlarını eksik vermeyin! Islâhından sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın! Eğer inananlar iseniz, bunlar sizin için daha hayırlıdır.»” (el-A’râf, 85)

“…Ey kavmim! Allâh’a kulluk edin ve âhiret gününü bekleyin!..” (el-Ankebût, 36)

“Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adâletle yapın; insanlara malları husûsunda haksızlık etmeyin; yeryüzünde fesatçılık çıkararak fenâlık yapmayın!” (Hûd, 85)

“Eğer mü’min iseniz, Allâh’ın (helâlinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır. Bununla birlikte ben üzerinize bir bekçi de değilim.” (Hûd, 86)

Şuayb Peygamber’in (a.s.) Hakkında Kuran Ayetleri

Araf Suresi, 85. ayet: Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik. Şuayb onlara:) Dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp-eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız.”

Araf Suresi, 88. ayet: Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) dediler ki: “Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz.” (Şuayb:) “Biz istemesek de mi?” dedi.

Araf Suresi, 90. ayet: Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler, dediler ki: “Andolsun, Şuayb’a uyacak olursanız, kuşkusuz kayba uğrayanlardan olursunuz.”

Hud Suresi, 84. ayet: Medyen (halkına da) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, O’ndan başka İlahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; gerçekten sizi bir ‘bolluk ve refah (hayır)’ içinde görüyorum. Doğrusu sizi çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum.”

Ankebut Suresi, 36. ayet: Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik) Böylece dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.”



 

Our Score

İslam’ın yardımlaşma ve dayanışmaya verdiği önemi araştırınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı İslam’ın yardımlaşma ve dayanışmaya verdiği önemi araştırınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“İslam’ın yardımlaşma ve dayanışmaya verdiği önemi araştırınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

İslam yardımlaşma ve dayanışmaya büyük önem vermiş gerek ayeti kerimelerde gerek hadis-i şeriflerde bu konu sıklıkla vurgulanmıştır.

Peygamber efendimiz ve sahabeler kendi hayatlarında da her alanda yardımlaşma ve dayanışma göstermiş ve mümin kardeşlerinin ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından daha değerli görmüşlerdir.

Bir insan zor durumda kaldığı zaman onu tanımasalar bile kendi yakınlarıymış gibi yardım etmişler gerektiğinde kendi canlarını tehlikeye atmaktan ve onları korumaktan çekinmemişlerdir.

Zengin fakir demeden bütün Müslümanlar yardımlaşma ve dayanışma içerisinde ellerinden geldiği kadar infak etmiş ve yardımda bulunmuşlardır.


“İslam’ın yardımlaşma ve dayanışmaya verdiği önemi araştırınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili ayetler

… İyilik ve takvâda birbirinizle yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta ise yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir. Mâide / 2. Ayet

Kâfirler de birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz aynı şekilde birbirinize arka çıkmaz ve destek olmazsanız, yeryüzünde ne götürüp ne getireceğini kestiremeyeceğiniz büyük bir fitne, kargaşa ve büyük bir bozgunculuk patlak verir. Enfâl / 73. Ayet

Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostu ve yardımcısıdırlar. İyiliği emir ve tavsiye eder, kötülüklerin önünü almaya çalışırlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederler. İşte onlar, kendilerine Allah’ın merhametle muâmele edeceği seçkin kimselerdir. Şüphesiz ki Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. Tevbe / 71. Ayet

Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir (Âl-i İmran,3/92)

Ey iman edenler, hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmayacağı kıyamet gününe gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. İnkar edenler ise zalimlerin ta kendileridir. (Bakara,2/254)

Herhangi birinize ölüm gelip de “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktrsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın. (Münafikun,63/10)

Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi biraraya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü herşeye hakkıyla yeter. (Bakara,2/148)

(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. (Bakara, 2/159)

İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar. (İbrahim,14/31)

Onlar, Rablerinin rızasına ermek içi sabredenler, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır. (Râd,13/22)

Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever. (Âl-i İmran,3/134)



 

Our Score

Zekât ve sadaka ile ilgili birer ayet meali yazınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Zekât ve sadaka ile ilgili birer ayet meali yazınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Zekât ve sadaka ile ilgili birer ayet meali yazınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Zekât ve sadaka ile ilgili birer ayet meali

  • Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Ve rükû edenlerle beraber rükû edin. (2/Bakara 43)
  • Güzel bir söz ve bağışlama, arkasından eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah (kimseye muhtaç olmayan, her şeyin kendisine muhtaç olduğu) Ğaniy, (kulların hak ettikleri cezayı erteleyen) Halîm’dir. (2/Bakara 263)

“Zekât ve sadaka ile ilgili birer ayet meali yazınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Zekât ve sadaka ile ilgili ayet mealleri

  • (Hatırlayın!) Hani biz İsrailoğullarından: “Yalnızca Allah’a ibadet edin, anne babaya, yakın akrabaya, yetimlere ve miskinlere/ihtiyaç sahibi yoksullara iyilik yapın. İnsanlara güzel söz söyleyin. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin.” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç (büyük çoğunluğunuz) sözünüzden döndünüz ve hâlâ yüz çevirmeye devam etmektesiniz. (2/Bakara 83)
  • Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. (Bilin ki) kendiniz için yapıp takdim ettiğiniz hayırları Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızı görendir. (2/Bakara 110)
  • Şüphesiz ki iman edenler, salih amel işleyenler, namazı dosdoğru kılanlar ve zekâtı verenlerin Rableri katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. (2/Bakara 277)
  • Fakat onlardan ilimde derinleşenler ve müminler, sana ve senden önce indirilene iman ederler. Namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman edenler… Bunlara büyük bir ecir vereceğiz. (4/Nisâ 162)
  • Sizin dostunuz ancak Allah, Resûl’ü, namazı kılıp zekâtı veren ve rükû eden mümin kimselerdir. (5/Mâide 55)
  • “Bize bu dünyada da ahirette de iyilik yaz. Şüphesiz ki (tevbe edip, hidayetini umarak) sana yöneldik.” (Allah) buyurdu ki: “Azabıma gelince, onu dilediğime isabet ettiririm. Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Onu, korkup sakınanlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize iman edenlere yazacağım.” (7/A’râf 156)
  •  Haram aylar çıktığında, müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayın, onları kuşatın ve her gözetleme yerine onlar için oturup (onları gözetleyin). Şayet (şirkten) tevbe eder, namazı dosdoğru kılar ve zekâtı verirlerse yollarını açın/onları serbest bırakın. Şüphesiz Allah, (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir. (9/Tevbe 5)
  • Şayet (şirkten) tevbe eder, namazı kılar, zekâtı da verirlerse dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle detaylı bir şekilde açıklarız. (9/Tevbe 11)
  • Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyar, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, Allah’a ve Resûl’üne itaat ederler. Allah’ın rahmet edecekleri bunlardır işte. Şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (9/Tevbe 71)
  • Ailesine namazı ve zekâtı emrederdi. O, Rabbinin yanında razı olunan bir kuldu. (19/Meryem 55)
  • Onları emrimizle hidayete ulaştıran imamlar kılmıştık. Onlara hayırlı işleri yapmayı, namazı dosdoğru kılmayı ve zekâtı vermeyi vahyetmiştik. Onlar bize kulluk/ibadet eden kimselerdi. (21/Enbiyâ 73)
  •  Onlar, zekât sorumluluğunu yerine getirirler. (23/Mü’minûn 4)
  • Onlar, ticaretin ve alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlardır. Kalplerin ve gözlerin (dehşetten) ters döndüğü bir günden korkarlar. (24/Nûr 37)
  •  Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Resûl’e itaat edin ki, merhamet olunasınız. (24/Nûr 56)
  • O (müminler ki) namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir ve ahirete de yakinen iman ederler. (27/Neml 3)
  •  O (muhsinler,) namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir ve ahirete de yakinen iman ederler. (31/Lokmân 4)
  •  Evlerinizde karar kılın. İlk cahiliye kadınlarının (kendilerini görünür kılmak için) süs ve güzelliklerini açtıkları gibi yapmayın. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûl’üne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah, sizden (manevi) kirleri gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (33/Ahzâb 33)
  • Onlar ki; zekâtı vermezler ve onlar kesinlikle ahireti inkâr ederler. (41/Fussilet 7)
  • Gizli konuşmalarınızdan önce sadakalar verecek olmaktan dolayı korktunuz mu? Madem ki yapmadınız, Allah tevbenizi kabul etti. (O hâlde) namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûl’üne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (58/Mücadele 13)
  • …Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için hayır olarak ne takdim etmişseniz, onu Allah’ın yanında daha hayırlı ve mükâfatı daha büyük olarak bulacaksınız. Allah’tan bağışlanma dileyin. Çünkü Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir. (73/Müzzemmil 20)
  •  Hâlbuki onlar, ancak dini O’na halis kılan hanifler olarak Allah’a ibadet etmekle, namazı dosdoğru kılıp, zekâtı vermekle emrolunmuşlardı. İşte dosdoğru din budur. (98/Beyyine 5)
  • Mallarını Allah yolunda infak edenlerin misali, yedi başak vermiş ve her bir başakta yüz dâne bulunan tohumun misali gibidir. Allah dilediğine (amelinin karşılığını) kat kat arttırır. Allah (ihsanı ve lütfu bütün varlığı kuşatacak kadar geniş olan) Vâsi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara 261)
  • Onlar ki mallarını Allah yolunda infak ederler, (infak ettikten) sonra infaklarını başa kakmaz ve kimseye eziyet vermezler. Onların Rableri katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. (2/Bakara 262)
  • Sadakayı, iyiliği ve insanların arasını düzeltmeyi teşvik etmeleri dışında, aralarında yaptıkları fısıldaşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim de bu (iyiliğe teşvik işini) Allah’ın rızasını elde etmek için yaparsa, ona büyük bir ecir vereceğiz. (4/Nisâ 114)
  • Onların mallarında belli bir hak vardır. (70/Meâric 24)


 

Our Score

Zekât, sadaka ve infak kavramlarının anlamlarını araştırıp öğreniniz.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Zekât, sadaka ve infak kavramlarının anlamlarını araştırıp öğreniniz. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Zekât, sadaka ve infak kavramlarının anlamlarını araştırıp öğreniniz.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Zekât : Zekat, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda mala sahip olan kimselerin Allah rızası için belirli kişilere vermesi gereken belli miktar

Sadaka: İslamiyette Allah rızası için verilen şeylere verilen isimdir.

İnfak: Allah’ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara kendisinin veya para yardımı ile aracılarla vermesi demektir.


“Zekât, sadaka ve infak kavramlarının anlamlarını araştırıp öğreniniz.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Zekât: Zekat kelimesi artma, çoğalma, bereket ve temizlik anlamlarına gelmektedir. Zekatın hesaplanarak verilecek bölümün Kur’ân-ı Kerim’de açıkça bildirilen sınıflardan birine veya birkaçına Allah rızası için verilmesidir. Zekata niyet edilmesi şarttır. Ancak verlen kişiye onun zekat olduğunu bildirmek şart değildir. Zekatın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir yıl geçmelidir.

Zekatın Değeri İle İlgili Hadisi Şerifler

“İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Müslim, Îmân, 21)

“Sadaka/zekât vermek, maldan hiçbir şey eksiltmez…” (Müslim, Birr, 69)

“Allah Resûlü bana şöyle buyurdu: ‘Sadaka/zekât vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları yok eder…’” (Tirmizî, Cum’a, 79; İbn Mâce, Zühd, 22)

Sadaka: Arapça kökenli bir kelimedir. Arap dilinde “doğruluk, gerçek olmak” anlamına gelen “sıdk” kelimesinin çoğuludur. Sadaka he ne kadar maddi bir ibadet olarak bilinse de aslında birçok güzel davranış “sadaka” kabul edilmiştir. Kişinin kendi çocuklarına ve ailesine yapmış olduğu harcama, güler bir yüz ve iyi davranışlar da sadaka yerine geçmektedir.

Sadakanın Anlamı İle İlgili Hadisi Şerifler

Güzel söz sadakadır.

Güzel iş sadakadır.

Her güzel şey sadakadır.

Her bir tekbir sadakadır.

Dikilen ağacın meyvesi sadakadır.

İnfak: Sözlükte “tükenmek, tamamlanmak, son bulmak” anlamına gelmektedir. daha çok “para veya malı elden çıkarmak” mânasında kullanılmaktadır. İnfak kişinin Allah rızası için vermiş olduğu yardım olduğu için farz olan zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içermektedir.

İnfakın Anlamı İle İlgili Hadisi Şerifler

– “Kişinin kendi malı hayır ve iyilikler yaparak infak edip önceden gönderdiği mallardır. Mirasçısının malı ise harcamayıp geriye bıraktığı menkul, gayri menkul her türlü maldır”, buyurdu. (Buhari)

– “İnfak et, sayıp durma, sana da sayı ile verilir, fazlalık malını ve paranı muhtaç kimselerden esirgeme, senin de rızkın engelenir.” (Buhari, Müslim)



 

Our Score

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hakkı gözeten bir insan olduğunu nasıl anlayabiliriz? Örnekler veriniz.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hakkı gözeten bir insan olduğunu nasıl anlayabiliriz? Örnekler veriniz. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hakkı gözeten bir insan olduğunu nasıl anlayabiliriz? Örnekler veriniz.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem gerek peygamberliğinden önce gerek peygamberliğinden sonra hakkı gözetme konusunda oldukça titiz davranmıştır.

Genç olmasına rağmen ve haksızlığın yayılmış olmasına rağmen hakkı savunmuş adaleti ve doğruluğu ile tanınmıştır. Gençliğinde hılful fudul yani erdemliler derneği’ne katılmış zor durumda kalan insanlara yardım ederek haklarını gözetmiştir.

Peygamberliğinden sonra da adaletle hükmetme konusunda hiçbir insanda ayırt etmemiş ve bu konuda çok titiz hareket etmiştir.


“Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hakkı gözeten bir insan olduğunu nasıl anlayabiliriz? Örnekler veriniz.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Peygamber efendimizin diğer güzel özelliklerinin yanında bir de adil olma özelliği vardır ki o insanların en adiliydi.

Peygamber efendimiz Mekke ve Medineli Müslümanlar arasında kardeşlik ilan ederken bir devlet reisinin göstermesi gereken adalete ihmal etmemiş Yahudi ve müşrikler arasında da adalete sağlamak için anlaşmaları imzalamıştır.

Peygamber efendimizin adaleti gerek peygamberlikten önce gerek peygamberlikten sonra devam etmiştir.

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem peygamberlikten önce gençlik zamanında ve zulmün yaygın olduğu bir zamanda olmasına rağmen hılful fudul yani erdemliler derneğine üye olarak adaletini göstermiştir

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem zamanında mahzun oğulları kabilesinden Fatma isminde asil bir kadın hırsızlık yaptı. Cezalandırılması gerektiği halde soylu bir kadın olduğu için aracı gönderilmiş ve affedilmesi istenmiştir.

Çünkü eski zamanlarda adet bu şekildeydi. Fakir bir insan hırsızlık yaptığı zaman cezası verilir ancak asil ve soylu bir insan yaptığı zaman cezası verilmezdi. Sahabeler arası aracı olması için Usame Bin zeydi göndermiş ve affedilmesini istemişlerdir.

Peygamber efendimiz bu duruma çok sinirlenmiş sahabeleri mescidi toplayarak şu değerli konuşmayı yapmıştır

“Ey insanlar! Sizden önce yaşamış toplumları helak edilmesinin sebeplerini bilmiyor musunuz? Onlar aralarında asilzadeleri bir suç işlediğinde onu affederler fakat zayıf ve kimsesiz bir kimse bir suç işlerse onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki , böylesine kötü bir suçu, kızım Fatma yapmış olsaydı kesinlikle onu da cezalandırırdım.

Bu örnek peygamber efendimizin adaletini açıkça göstermektedir.

Numan bin Beşir isimli genç bir sahabenin babası malının bir kısmını hibe olarak vermiş diğer çocuklarını Bu mallardan mahrum bırakmıştı. Çocukların annesi yani eşi duruma rıza göstermemiş ve meseleyi sormaları için peygamber efendimize göndermişti.

Peygamber efendimiz bunun üzerine malından diğer çocuklarına hibe edip etmediğini sormuş onlara vermediğini öğrenince” Allah’tan korkun ve çocuklarınızın arasında adaletli olun” buyurmuştur

Peygamberimiz’in küçük torunları Hasan ve Hüseyin aynı anda Peygamberimiz’den su istediler. Peygamberimiz önce Hasan’a sonra da Hüseyin’e su verdi. Bunun üzerine Hz. Fatıma, “Babacığım suyu neden önce Hasan’a verdin. Hasan’ı daha mı çok seviyorsun” diye sordu. Peygamberimiz: “Hayır, ilk önce suyu Hasan istedi” cevabını verdi.
“Bağış ve ihsanlarınızda çocuklarınıza adaletli davranınız. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım”(10) buyurmuştur.



 

Our Score

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cesaretli ve kararlı oluşunu örnek vererek anlatınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cesaretli ve kararlı oluşunu örnek vererek anlatınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cesaretli ve kararlı oluşunu örnek vererek anlatınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Peygamberimiz bir peygambere ve devlet liderlerine yakışacak şekilde cesaretli ve kararlıydı.

Savaşlarda en ön saflarda olur hiçbir işten geri kalmayarak bütün işleri öncülük etmekle kalmayıp işin içerisinde diğer insanlar gibi çalışır çabalardı.

Savaşın ve ölümün bile en kızgın olduğu zamanlarda cesaret örneği göstermiş cesur ve direnmiştir.

Ayrıca davasından vazgeçmemesi yapılan işkence ve zorluklara rağmen kararlı bir şekilde Allah’ın dinini yaymaya gayret etmesi de kararlılığını göstermektedir.


“Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cesaretli ve kararlı oluşunu örnek vererek anlatınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

…Peygamberimizden çocukken “Lât ve Uzza hakkı için” diyerek kendisinden bir şey istenildiğinde “Onlar adına benden bir şey istemeyin. Vallahi onları sevmediğim kadar hiç bir şeyi sevmez değilim.” der ve büyük cesaret örneği gösterirdi.,

…Peygamberimiz amcasıyla beraber bir Yemen seferine çıkmışlar vahşileşmiş bir deve görmüşlerdi. Peygamberimiz cesaretle atılmış ve onu yakalamıştır.

…Hz. Ali (radıyallâhu anh) şöyle anlatıyor: “Bedir’de savaş bütün şiddetiyle devam ederken bazan biz Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- arkasına sığınıyorduk. Hepimizin en cesuru o idi. Düşman saflarına en yakın yerde o bulunurdu.” (Müsned-i Ahmed bin Hanbel)

Huneyn savaşında İslâm ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştı. Fakat Allah’ın Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yerinde sebat ettikden başka, hayvanını mütemadiyen ileri sürmüş, düşman her taraftan, onu hedef almıştı. Vak’aya iştirak eden Berâ’ya -radıyallâhu anh- soruldukta:

– Sen de o gün ric’at edenler içinde miydin? O da:

– Evet, Ben de ric’at edenler arasında idim. Fakat şehâdet ederim ki Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yerinden bir adım gerilemedi. Savaş, vahşi bir yangın gibi yayıldığı zaman hepimiz Rasûl-i Ekrem’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- etrafına sığındık. O’nun yanında durmak en büyük cesâret kaynağımızdı, buyurmuştur.

…Peygamberimiz bir hadisi şerifinde buyurmuştur:

“Nefsim, kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki bütün mü’minlerin, benim bulunduğum her savaşa katılmak arzuları olmasa ve orduya vasıta temin etme kaygusu bulunmasa idi istisnasız bütün savaşlara katılırdım. Kudret ve iradesiyle yaşadığım Allah’a yemin olsun ki Allah yolunda şehit olup dirilmek, tekrar tekrar şehit olup dirilmek, ve sonunda yine şehid olmak isterdim.” (Buhârî)

Kararlı olmak, belirlemiş olduğu hedeflere ulaşabilmek adına bu yolda önüne çıkan tüm engelleri yıkmak, yok eden ve bu engellerin bir şekilde üstesinden gelmek, her halükarda yolun sonuna ulaşabilmektir.

Peygamber Efendimizde kendisine yapılan işkence yurdundan çıkarılma gibi tüm şeylere rağmen davasından vazgeçmemiş ve tebliğe devam etmiştir. Bu yolda yıllarca eziyet ve işkence görmesine ve kendisine birçok rahatlık teklif edilmesine rağmen kararlılığına devam etmiştir.

…Müşrikler Ebû Talib’e gelerek; Ey Ebû Talib; yeğenin putlarımıza ve dinî inançlarımızı kötüledi, akılsız olduğumuzu, babalarımızın, dedelerimizin yanlış yolda gitmiş olduklarını söyleyip durdu. Şimdi sen, ya onu bunları yapmaktan ve söylemekten alıkoy veya aradan çekil.” dediler.
Sonunda yumuşak bir şekilde gelenleri savdı.
Müşrikler, Ebû Talib’e tekrar başvurdular:,
“Ey Ebû Talib! Sen bizim yaşlı ve ileri gelenlerimizden birisin. Yeğenini yaptıklarından vazgeçirmek için sana müracaat ettik. Fakat sen istediğimizi yapmadın. Vallahi, artık, bundan sonra onun babalarımızı, dedelerimizi kötülemesine, bizi akılsızlıkla ithâm etmesine, ilâhlarımıza hakaretlerde bulunmasına asla tahammül edemeyiz. Sen, ya onu bunları yapıp durmaktan vazgeçirirsin, yahut da iki taraftan biri yok oluncaya kadar onunla da seninle de çarpışırız.” dediler.
Yeğeni olan Peygamberimize merhametinden dolayı onu yanına çağırdı ve şöyle dedi ” Kardeşimin oğlu, kavminin ileri gelenleri bana başvurarak senin onlara dediklerini bana ârzettiler. Ne olursun, bana ve kendine acı! İkimizin de altından kalkamayacağımız işleri üzerimize yükleme. Kavminin hoşuna gitmeyen sözleri söylemekten artık vazgeç.”
“Bunu bilesin ki, ey amca! Güneş’i sağ elime, Ay’ı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar, yahut ben bu uğurda canımı veririm.”
Bunun üzerine Ebû Talib; “Yeğenim benim,” diyerek boynuna sarıldı ve “İşine devam et, istediğini yap. Vallahi, seni asla herhangi bir şeyden dolayı kimseye teslim etmeyeceğim.” diye konuştu.



 

Our Score

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) merhametli oluşu hakkında bilgi veriniz.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Hz. Muhammed’in (s.a.v.) merhametli oluşu hakkında bilgi veriniz. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Hz. Muhammed’in (s.a.v.) merhametli oluşu hakkında bilgi veriniz.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Peygamber Efendimiz gerek çocuk gerek kadın gerek kafirlere bile merhamet ederdi. Aç görse doyurur elinde avucunda ne varsa hepsini dağıtırdı.

Güçsüzlere, kadınlara ve çocuklara merhamet eder kimseye haksızlık ve eziyet edilmesine dayanamazdı.

Kendi canına kast eden ve sürgün eden kimseleri bile bağışlamış ve gerek başka zamanlarda gerek Mekke’ nin fethinde intikam almamıştır.


“Hz. Muhammed’in (s.a.v.) merhametli oluşu hakkında bilgi veriniz.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Merhamet Hakkında Hadisler ve Peygamberimizin Anıları

…Bir gün kendisinden, müşriklere lanet etmesi istendi.

“Ben lanetçi değilim, alemlere rahmet olarak gönderildim.” buyurdu. “Ben bir merhamet peygamberiyim.” buyurdu. (Bkz. Müslim, Fedâil, 126; Tirmizî, Deavât, 118)
… Peygamberimiz yanık bir karınca yuvası gördü; “–Allah’ın verdiği canı yakmaya kimin hakkı var?!” dedi. (Bkz. Ebû Dâvud, Cihad, 112)

…Mekke Fethi’ne giderken yolda dişi bir köpek, yavrularını emziriyordu; “‒Öbür taraftan geçin!” buyurdu.

…Deve üzerinde sohbet eden insanlar gördü: “Yere inin, yerde sohbet edin.” buyurdu. (Bkz. Ahmed, III, 439)
…(“(Rasûlüm!) Biz Sen’i âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” [el-Enbiyâ, 107])

….Size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere çok şefkatli, çok merhametlidir.” buyrularak Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ümmetine karşı merhameti ifade edilmiştir.
Bir adam yanındaki çocukla Hz. Peygamber’e (s.a.v.) geldi. Adam çocuğu bağrına basıyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Ona karşı merhametlisin değil mi?” diye sorunca adam: “Evet” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): “Allah, ona karşı senden çok daha merhametlidir. O, merhametlilerin en merhametlisidir” buyurdu. (Buhârî, Edebü’l-Müfred, 137)
Yüce Allah “Ben, merhametlilerin en merhametlisiyim. Bana hiçbir şeyi ortak koşmayanları cennetime koyun!” buyurur ve bunun üzerine onlar cennete girerler. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I. 4)

…Çölde yaşayan Araplardan bazıları Resulullah’ın (s.a.v.) yanına geldiler; (Onun çocukları öpüp sevdiğini görünce):

– “Siz çocuklarınızı öpüyor musunuz?” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.):

– “Evet” cevabını verince onlar:

– “Ama biz vallahi çocukları öpmeyiz” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

– “Allah, sizin kalbinizden merhameti söktüyse, ben ne yapabilirim” buyurdu. (Müslim, Fedâil, 64)
….Akra’ b. Hâbis (r.a.) Hz. Peygamber’i (s.a.v.) torunu Hasan’ı öperken görünce : “Benim on çocuğum var, onlardan birini bile öpmedim” dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.): “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” buyurdu. (Müslim, Fedâil, 65)

“Merhametlilere Rahman merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin!” (Tirmizî, Birr ve Sıla, 16; Buhârî, Edeb, 13)
“Allah şu üç özelliği taşıyan kimseye himayesini artırır ve onu cennetine koyar:

…Güçsüzlere yumuşak davranmak, ana babaya şefkat etmek ve elinin altında bulunanlara iyi muamele etmek.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 48)

…Efendimiz (s.a.v.) “Her ağacın bir meyvesi vardır. Kalbin meyvesi de çocuktur. Allah çocuğuna merhamet etmeyene merhamet etmez. Beni yaşatan Allah’a yemin ederim ki, cennete ancak merhametliler girer.” buyurdu. Biz “Ey Allah’ın Resulü, hepimiz (çocuklarımıza) merhamet ederiz.” dedik. Bunun üzerine o şöyle buyurdu: “Sizden birinizin merhameti, yanındakilere merhamet etmesi değildir, asıl merhamet tüm insanlara merhamet etmesidir.” (Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VIII, 187)

…Efendimiz (s.a.v.): “Bir adam yolculuktayken susadı ve bulduğu bir kuyuya inip su içti. Çıktığında, dili dışarda, hızlı hızlı soluyan ve susuzluktan nemli toprağı yalayan bir köpek gördü. Adam: ‘Anlaşılan bu köpek de tıpkı benim gibi susuzluk çekmiş!’ dedi ve hemen kuyuya inerek pabucu ile su çıkarıp köpeğe içirdi. Bunun üzerine Yüce Allah, onu bağışladı.” buyurdu.

…Mekke’nin tahıl ihtiyacının bütününü karşılayan Hamame isimli bir kabile reisi Müslüman olur. Ve Mekke’ye tahıl satışını durdurur. Aniden açlık tehlikesiyle yüz yüze kalan Mekke’li putperestler önce Hamame’ye başvururlar ama sonuç alamayınca Peygamberimize giderler. “Eğer senden de bir çare bulamazsak, hepimiz açlıktan kırılırız.” derler. Peygamberimiz kendilerini aç bıraktıkları ve işkencelerini öne sürmez ve büyük bir insanlık örneği göstererek geri ticaret yapması için Hamame ile görüşür.



 

Our Score
error: Content is protected !!