Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Yeryüzünde Yaşam Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Yeryüzünde Yaşam Metni Etkinlik Cevapları
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 98-99-100-101-102-103-104-105 EKOYAY Yayınları”
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 98-99-100-101-102-103-104-105
Soru : Görsel 3.2 ve Görsel 3.3’te görülen yerlerden hangisi yerleşmek için daha çok tercih edilir? Neden?
Cevap:
Sapanca Gölü kenarındaki 3.3 numaralı alan tercih edilmektedir. Bu bölge, su kaynaklarına yakınlığı ve barınma gibi diğer yapıların inşası için uygun zemin ve iklim koşulları sunması nedeniyle avantajlıdır.
Soru : Şemada yer alan faktörlerden hangileri yaşadığınız yere yerleşmenizde daha etkilidir?
Cevap:
Denize kıyısı olan yerler
Turizmin geliştiği yerler
İklim şartlarının uygun olduğu yerler
Ticaretin geliştiği yerler
Tarihî ve kültürel değeri olan şehirler
Başkentler
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 99 Cevapları
Soru : Harita 3.1’de nüfusun yoğun olduğu yere bir örnek de siz veriniz.
Cevap:
Özellikle Avrupa kıtasında bulunan İngiltere, Fransa ve Almanya, hem sanayileşme düzeyleri hem de yüksek yaşam standartları nedeniyle yoğun nüfuslu bölgelere örnek olarak gösterilebilir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 100 Cevapları
Soru : Mekke doğal özellikleri ile yerleşime uygun mudur? Neden?
Kısa Cevap:
Mekke, doğal özellikleri bakımından zorlu bir yerleşim alanıdır. Su kaynaklarının sınırlı olması ve çevresinin çöl iklimine sahip olması, yerleşim için olumsuz şartlar yaratır.
Uzun Cevap:
Mekke, coğrafi konumu ve iklim koşulları nedeniyle doğal olarak yerleşime uygun değildir. Bölge, çöl iklimine sahiptir ve su kaynakları son derece sınırlıdır.
Bu durum, tarım ve su temini gibi temel gereksinimleri karşılamayı zorlaştırır. Bununla birlikte, Mekke’nin dini ve kültürel önemi, burada yoğun bir yerleşimi ve gelişmiş altyapıyı mümkün kılmıştır. Kutsal yer olarak kabul edilmesi, tarih boyunca insanların buraya akın etmesine ve yerleşim yerinin gelişmesine neden olmuştur.
Soru : Mekke’yi önemli bir yerleşim yeri yapan başlıca özelliği nedir? Açıklayınız?
Kısa Cevap:
Mekke’yi önemli bir yerleşim yeri yapan başlıca özellik, İslam dininin doğduğu ve Kabe’nin bulunduğu yer olmasıdır. Bu dini önemi, Mekke’yi dünya çapında önemli bir merkez haline getirmiştir.
Uzun Cevap:
Mekke’yi önemli bir yerleşim yeri yapan en önemli özellik, İslam dininin doğduğu yer olması ve Kabe’yi barındırmasıdır. Kabe, Müslümanlar için en kutsal mekandır ve her yıl milyonlarca Müslüman hac ibadetini yerine getirmek için Mekke’ye gelir.
Bu dini önem, Mekke’nin tarih boyunca sürekli olarak bir çekim merkezi olmasına neden olmuştur. Ayrıca, İslam’ın beş şartından biri olan hac ibadetinin burada gerçekleştirilmesi, Mekke’yi ekonomik ve kültürel açıdan da önemli bir merkez haline getirmiştir. Mekke’nin dini ve tarihi önemi, yerleşim ve gelişim açısından büyük bir itici güç olmuştur.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 101 Cevapları
Soru : Fotoğraflardan ve üstte verilen bilgiden hareketle Tokyo’nun hangi özelliği ya da özelliklerinin insanların buraya yerleşmesinde etkili olduğu söylenebilir?
Cevap:
Tokyo, okyanus kıyısında yer aldığı için balıkçılık ve deniz ulaşımı oldukça gelişmiştir. Şehir büyük bir kentleşme sürecindedir ve pek çok farklı amaçlara hizmet eden çeşitli binalara ev sahipliği yapar. Ayrıca, Tokyo’nun son derece gelişmiş bir ulaşım ağı bulunmaktadır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 102 Cevapları
Soru : Bir önceki sayfadaki Japonya ile ilgili bilgilerden yararlanarak aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1. Japonya’nın yüz ölçümüne göre nüfus yoğunluğu hakkında neler söylenebilir?
Cevap:
Japonya, yüz ölçümü nispeten küçük olmasına rağmen oldukça yoğun bir nüfusa sahiptir. Adaların sınırlı alanı ve dağlık bölgelerin fazlalığı, insanların yaşanabilir alanlarda sıkışmasına neden olur, bu da yüksek nüfus yoğunluğuna yol açar.
2. Japonya zengin ve gelişmiş bir ülke kabul edilebilir mi? Neden?
Cevap:
Evet, Japonya zengin ve gelişmiş bir ülke olarak kabul edilebilir. Bu, güçlü ekonomisi, ileri teknolojiye dayalı sanayisi, yüksek yaşam standartları ve dünya çapında etkili kültürel ve ekonomik gücü ile belirginleşir. Eğitim, sağlık ve altyapı gibi alanlarda da oldukça gelişmiş bir seviyeye sahiptir.
3. Japonya’da ortalama yaşam süresinin 82 yıl olmasının nedenleri ne olabilir?
Cevap:
Japonya’da ortalama yaşam süresinin 82 yıl olmasının birkaç nedeni vardır:
Sağlık Hizmetleri: İleri düzeyde sağlık hizmetleri ve teknolojik altyapı.
Beslenme: Sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları, özellikle taze balık, sebze ve düşük yağlı diyet.
Yaşam Tarzı: Aktif yaşam tarzı ve toplumsal alışkanlıklar.
Çevre: Temiz ve güvenli çevre koşulları.
Kültür: Stres yönetimi ve sosyal destek ağları, toplumsal uyum.
4. Japonya, dünya üzerinde yaşamak için tercih edilebilecek bir ülke midir? Neden?
Cevap:
Evet, Japonya dünya üzerinde yaşamak için tercih edilebilecek bir ülkedir. Güvenli bir yaşam ortamı, yüksek yaşam kalitesi, ileri teknoloji, etkili ulaşım sistemleri, kaliteli sağlık ve eğitim hizmetleri gibi birçok avantaj sunar. Ancak, yüksek yaşam maliyetleri, yoğun nüfus ve doğal afet riski gibi bazı zorluklar da göz önünde bulundurulmalıdır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 103 Cevapları
Soru : La Paz’ın yerleşim yeri olarak tercih edilmesinin sebepleri neler olabilir?
Cevap:
La Paz’ın yerleşim yeri olarak tercih edilmesinin birkaç nedeni vardır:
Yüksek Rakım: La Paz, yüksek rakımı sayesinde serin bir iklime sahip olup, tropikal bölgelerdeki sıcaklık ve nemden korunma sağlar.
Doğal Kaynaklar: Çevresinde bol miktarda doğal kaynak ve mineral bulunması, ekonomik faaliyetleri destekler.
Tarihî ve Kültürel Önemi: Bolivya’nın idari başkenti olarak tarihi ve kültürel bir merkezdir, bu da yerleşim için cazip hale getirir.
Ekonomik Fırsatlar: Çeşitli ticaret ve turizm fırsatları sunar.
Soru : Ust Nera’da yaşayanların ekonomik faaliyetleri nelerdir? Açıklayınız.
Cevap:
Ust Nera’da yaşayanların ekonomik faaliyetleri şunları içerebilir:
Madencilik: Bölgedeki zengin mineral kaynakları nedeniyle madencilik önemli bir ekonomik faaliyettir.
Balıkçılık: Nehirler ve göller balıkçılık için uygun ortam sağlar.
Tarım ve Hayvancılık: Küçük ölçekli tarım ve hayvancılık faaliyetleri de geçim kaynağı olabilir.
El Sanatları ve Yerel Üretim: Yerel el sanatları ve küçük ölçekli üretim de ekonomiye katkı sağlar.
Soru : Ust Nera’da sebze ve meyve üretimi yapılabilir mi? Neden?
Cevap:
Ust Nera’da sebze ve meyve üretimi yapılması zor olabilir. Bunun başlıca nedenleri şunlardır:
İklim Koşulları: Bölgenin iklimi soğuk ve sert olabilir, bu da sebze ve meyve yetiştirmek için uygun olmayan şartlar yaratır.
Toprak Kalitesi: Toprak kalitesi, tarım için uygun olmayabilir veya yeterli verim sağlamayabilir.
Kısa Büyüme Sezonu: Soğuk iklim nedeniyle büyüme sezonu kısa olabilir, bu da sebze ve meyve üretimini kısıtlayabilir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 104 Cevapları
Soru : Aşağıda Bayburt ilinin tarihi ve coğrafi yapısı hakkında bilgiler verilmiştir. Bu bilgilere göre Bayburt’un yerleşim yeri olarak tercih edilmesinin sebeplerini boş bırakılan yere yazınız.
Cevap:
Bayburt, eski bir yerleşim yeri olduğundan birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapar. Bölgede tarım ve hayvancılık önemli geçim kaynaklarıdır. Ayrıca, Çoruh Nehri sayesinde nehir ulaşımı ve su sporları da oldukça gelişmiştir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 105 Cevapları
A. Yaşadığınız il ile ilgili istenilen bilgileri tablodaki yerlere yazınız.
Cevap:
Adı = İstanbul
Komşu iller = Kocaeli, Tekirdağ
Nüfusu ve nüfus özellikleri = İstanbul’un nüfusu yaklaşık 16 milyon kişidir. Nüfus yapısı çok çeşitlidir ve Türkiye’nin her bölgesinden göç almıştır. Genç nüfus oranı yüksektir.
İklimi = İstanbul’da Marmara iklimi hakimdir. Yazlar sıcak ve nemli, kışlar ise ılıman ve yağışlı geçer.
Yeryüzü şekilleri = İstanbul, boğazlar ve tepelerle karakterize edilmiştir. İstanbul Boğazı, Haliç ve Marmara Denizi şehrin önemli coğrafi özelliklerindendir.
Göç durumu = İstanbul, hem iç hem de dış göç almaktadır. Ekonomik ve sosyal imkanları nedeniyle Türkiye’nin her yerinden yoğun göç almaktadır.
Eğitim imkânları = İstanbul, Türkiye’nin en gelişmiş eğitim altyapısına sahip şehirlerinden biridir. Birçok üniversite, kolej ve çeşitli eğitim kurumları bulunur.
Sağlık imkânları = İstanbul’da çok sayıda devlet ve özel hastane, sağlık ocağı ve klinik bulunmaktadır. Sağlık hizmetleri oldukça gelişmiştir.
Sosyal ve kültürel faaliyetler = İstanbul, geniş bir yelpazede sosyal ve kültürel faaliyetler sunar. Tiyatro, sinema, konser, müze, sergi ve festivaller gibi birçok etkinlik düzenlenir.
Ekonomik faaliyetleri = İstanbul, Türkiye’nin ekonomik başkenti olarak bilinir. Sanayi, ticaret, finans, turizm ve hizmet sektörü gibi birçok alanda güçlü bir ekonomiye sahiptir.
B. Yaşadığınız ilin yerleşim yeri olmasında hangi faktörler etkili olmuştur? Şemaya yazınız.
Cevap:
Coğrafi Konum: İstanbul, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan stratejik bir konumda yer alır.
Boğaz ve Deniz Ulaşımı: İstanbul Boğazı, ticaret ve ulaşım açısından büyük bir avantaj sağlar.
Tarihi ve Kültürel Zenginlik: İstanbul’un zengin tarihi ve kültürel mirası, turizmi ve yerleşimi teşvik eder.
Ekonomik Fırsatlar: Şehirdeki sanayi, ticaret ve finans sektörü, iş ve yaşam imkanlarını artırır.
Eğitim ve Sağlık Hizmetleri: Gelişmiş eğitim ve sağlık hizmetleri, insanların İstanbul’u tercih etmelerinde önemli bir faktördür.
Sosyal ve Kültürel Yaşam: Zengin sosyal ve kültürel faaliyetler, yaşam kalitesini artırarak yerleşim için cazip hale getirir.
Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Osmanlı Devleti’nde Islahat Hareketleri Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Osmanlı Devleti’nde Islahat Hareketleri Metni Etkinlik Cevapları
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 72-73-74-75-76-77-78-79-80 EKOYAY Yayınları”
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 72-73-74-75-76-77-78-79-80
Soru : Haberi okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
PTT’nin 177. Kuruluş Yıl Dönümü
Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinin (PTT AŞ) 177. kuruluş yıl dönümü çeşitli etkinliklerle kutlanmakta. 23 Ekim 1840’ta posta hizmetlerini yürütmek üzere temelleri atılan kurum günümüzde küresel bir marka hâline geldi. 177. kuruluş yıl dönümü kapsamında PTT AŞ Genel Müdürlüğü binası süslenecek ve İstanbul’da “PTT’nin Tarih Yolculuğu Metroda” konulu pul sergisi açılacak.
1. PTT hangi devlet döneminde hizmet vermeye başlamıştır?
Cevap: PTT, Osmanlı İmparatorluğu döneminde hizmet vermeye başlamıştır.
2. Kurulduğu dönemde PTT, sizce haberleşmede halka hangi hizmetleri sunuyordu?
Cevap:Kurulduğu dönemde PTT, halka mektup gönderme ve alma, telgraf çekme ve teslim alma gibi temel posta ve telgraf hizmetleri sunuyordu.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 73 Cevapları
Soru : İlk basılan kitaplar arasında askerlik ile ilgili eserlerin olmasının sebepleri nelerdir? Tartışınız.
Kısa Cevap:
İlk basılan kitaplar arasında askerlik ile ilgili eserlerin olmasının sebepleri arasında, devletlerin askeri strateji ve taktikleri geliştirme ihtiyacı, ordu mensuplarının eğitimine önem verilmesi ve savaş teknolojilerinin kayıt altına alınması bulunmaktadır.
Uzun Cevap:
İlk basılan kitaplar arasında askerlik ile ilgili eserlerin yer almasının birçok sebebi vardır:
Askeri Strateji ve Taktik Geliştirme İhtiyacı: Devletler, savaşlarda başarı elde edebilmek için etkili askeri stratejilere ve taktiklere ihtiyaç duyarlar. Bu stratejileri ve taktikleri geliştirmek, paylaşmak ve standart hale getirmek için yazılı eserler önemli bir araçtır.
Ordu Eğitimine Önem Verilmesi: Profesyonel orduların eğitimi, askerlerin disiplinli ve bilgili olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Askerlik kitapları, askerlere savaş tekniklerini, silah kullanımı ve askeri disiplin konularını öğretmek için kullanılmıştır.
Savaş Teknolojilerinin Kayıt Altına Alınması: Savaş teknolojileri ve mühendislik bilgileri, yeni silahların ve savunma sistemlerinin geliştirilmesi için önemliydi. Bu bilgilerin yazılı olarak saklanması, sonraki nesillerin bu bilgiye erişimini ve gelişimini sağlamıştır.
Devlet Güvenliği ve Güç Gösterisi: Güçlü bir askeri yapıya sahip olmak, bir devletin güvenliğini sağlamanın yanı sıra, diğer devletlere karşı bir güç göstergesidir. Askerlik kitapları, bu gücü pekiştirmek ve sürekli kılmak amacıyla yayımlanmıştır.
Bilginin Kalıcılığı ve Yaygınlığı: Yazılı eserler, sözlü bilgiden daha kalıcı ve yaygın olabilir. Askerlik ile ilgili bilgilerin geniş kitlelere ulaştırılması ve nesiller boyu aktarılması, bu kitapların basılmasıyla mümkün olmuştur.
Bu nedenlerden dolayı, askerlik ile ilgili eserler, erken dönem basılı kitaplar arasında önemli bir yere sahiptir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 74 Cevapları
A. Lale Devri’ndeki bazı yenilikler ve bunların ilgili olduğu alanlar verilmiştir. Bunları uygun şekilde eşleştiriniz.
Cevap:
(eğitim-kültür) 1. Kütüphaneler açıldı.
(sağlık) 2. Çiçek aşısı uygulanmaya başlandı.
(eğitim-kültür) 3. Yabancı eserleri Türkçeye çevirmek için tercüme odası kuruldu.
(ekonomi) 4. Kumaş ve çini imalathaneleri açıldı.
( sanat) 5. Avrupa mimarisi örnek alınarak eserler yapıldı.
( siyasi) 6. Avrupa başkentlerine elçiler gönderildi.
B. Yukarıda verilen yeniliklerin Osmanlı toplumuna ve ekonomisine etkilerini söyleyiniz.
Cevap:
Kütüphaneler açıldı (eğitim-kültür): Eğitim ve kültür seviyesini artırdı, bilgiye erişimi kolaylaştırdı.
Çiçek aşısı uygulanmaya başlandı (sağlık): Halk sağlığı iyileşti, hastalıkların yayılması kontrol altına alındı.
Tercüme odası kuruldu (eğitim-kültür): Bilgi ve kültürel etkileşim arttı, dünya literatürüne erişim sağlandı.
Kumaş ve çini imalathaneleri açıldı (ekonomi): Yerli üretim ve istihdam arttı, ekonomi canlandı.
Avrupa mimarisi örnek alınarak eserler yapıldı (sanat): Mimari ve sanatta yenilikler gerçekleşti, estetik gelişim sağlandı.
Avrupa başkentlerine elçiler gönderildi (siyasi): Diplomatik ilişkiler güçlendi, uluslararası etkileşim arttı.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 75 Cevapları
Soru : Osmanlı Devleti dönemindeki gazeteleri günümüzdekilerle karşılaştırdığınızda aralarında ne gibi benzerlikler ve farklılıklar görüyorsunuz?
Kısa Cevap:
Osmanlı Devleti dönemindeki gazeteler ile günümüzdekiler arasında hem benzerlikler hem de farklılıklar vardır. Benzerlikler arasında haber verme amacı, kamuoyunu bilgilendirme ve toplumsal olayları yansıtma gibi temel işlevler bulunmaktadır.
Farklılıklar ise teknolojik gelişmeler, yayın içerikleri, gazetecilik etiği ve haberlerin yayılma hızında görülmektedir. Osmanlı gazeteleri daha sınırlı bir kitleye hitap ederken, günümüz gazeteleri geniş bir okuyucu kitlesine ulaşabilmektedir.
Uzun Cevap:
Osmanlı Devleti dönemindeki gazeteler ile günümüz gazeteleri arasında çeşitli benzerlikler ve farklılıklar bulunmaktadır:
Benzerlikler:
Haber Verme Amacı: Hem Osmanlı dönemindeki hem de günümüz gazeteleri, toplumdaki olayları ve gelişmeleri kamuoyuna duyurmak amacıyla yayın yapmaktadır.
Toplumu Bilgilendirme: Gazeteler, halkı bilgilendirme, eğitme ve bilinçlendirme işlevini yerine getirmektedir.
Kamuoyu Oluşturma: Her iki dönemde de gazeteler, toplumsal ve siyasi konularda kamuoyu oluşturma görevini üstlenmiştir.
Farklılıklar:
Teknolojik Gelişmeler: Günümüz gazeteleri dijital teknolojilerle desteklenmekte, çevrimiçi platformlarda yayın yaparak daha geniş kitlelere ulaşabilmektedir. Osmanlı döneminde ise basım teknolojisi sınırlıydı ve gazeteler sadece basılı olarak dağıtılıyordu.
Yayın İçerikleri: Günümüz gazeteleri, geniş bir yelpazede konulara yer verirken, Osmanlı dönemi gazeteleri daha sınırlı ve resmi konulara odaklanıyordu.
Gazetecilik Etiği: Günümüzde gazetecilik etiği ve basın özgürlüğü önemli bir yere sahipken, Osmanlı döneminde sansür ve devlet kontrolü yaygındı.
Haberlerin Yayılma Hızı: Günümüzde haberler anında yayılabilirken, Osmanlı döneminde haberlerin yayılması daha uzun süre almaktaydı.
Okuyucu Kitlesi: Osmanlı döneminde gazeteler daha sınırlı ve elit bir kesime hitap ederken, günümüzde gazeteler geniş bir okuyucu kitlesine hitap edebilmektedir.
Soru : Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.
Gazete Avrupa’da büyük yeniliklerin başlatıcısıdır ancak Osmanlı toplumunda yerine getirdiği görev Batı’ya göre daha kapsayıcı boyutlardadır. Gazete, kitabın gördüğü fonksiyonu da yerine getirmiştir. Âdeta bir broşür hacmine ulaşan uzun makaleler, gazetenin kitap yerine kullanıldığını göstermektedir. Osmanlı aydını, Avrupa karşısında geride kalmış ve dağılmakta olan bir devleti ayakta tutmaya çalışan, acelesi olan bir aydındır. Bunun için toplumu bir an önce ilerletmek, devleti kurtarmak için büyük bir enerji ile her konuda yazmaya çaba göstermiştir. Bu çabaların halkın önüne çıktığı yerler de gazetelerdir.
1. Osmanlı Devleti’nde gazeteler hangi özellikleriyle kitap görevi görmüştür?
Cevap:
Osmanlı Devleti’nde gazeteler, kitap gibi uzun makaleler ve geniş kapsamlı yazılar yayınlayarak, toplumu bilgilendirme ve aydınlatma görevini üstlenmiştir. Bu sayede gazeteler, kitapların yerine geçerek, geniş bilgi ve düşünce paylaşımlarını gerçekleştirmiştir.
2. Osmanlı aydınlarının her konuda yazmaya çaba göstermesinin sebebi nedir? Açıklayınız.
Cevap:
Osmanlı aydınları, Avrupa karşısında geride kalmış ve dağılmakta olan Osmanlı Devleti’ni ayakta tutmak için aciliyet duymuşlardır. Toplumu hızla ilerletmek ve devleti kurtarmak amacıyla büyük bir enerji ile her konuda yazmışlar, halkı bilinçlendirmeye ve modernleşmeye yönlendirmeye çalışmışlardır. Gazeteler bu çabaların halkın önüne çıktığı platformlar olmuştur.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 76 Cevapları
Soru : İletişim alanındaki gelişmelerin Osmanlı toplumuna ve ekonomisine olan etkilerini açıklayınız.
Kısa Cevap:
İletişim alanındaki gelişmeler, Osmanlı toplumunu daha bilinçli ve bilgili hale getirirken, ticaret ve ekonomi alanında da önemli etkiler yaratmıştır. Haberleşme ağlarının genişlemesi, ticaretin hızlanmasını ve pazarların genişlemesini sağlamış, toplumun bilgiye erişimini artırarak eğitim ve kültürel seviyeyi yükseltmiştir.
Uzun Cevap:
İletişim alanındaki gelişmelerin Osmanlı toplumuna ve ekonomisine olan etkileri çok yönlü olmuştur:
Toplumsal Bilinç ve Bilgi Artışı: İletişim araçlarının gelişmesi, halkın daha hızlı ve doğru bilgiye ulaşmasını sağlamıştır. Gazeteler, dergiler ve telgraf gibi iletişim araçları sayesinde halk, yerel ve uluslararası olaylardan haberdar olmuş, toplumsal bilinç ve eğitim seviyesi artmıştır.
Kültürel ve Eğitimsel Gelişmeler: İletişim araçları, kültürel değişim ve yeniliklerin hızla yayılmasını sağlamıştır. Eğitim kurumları ve kütüphaneler, geniş kitlelere ulaşarak, eğitim ve kültürel seviyenin yükselmesine katkıda bulunmuştur. Yabancı eserlerin tercüme edilmesi ve yayımlanması, dünya bilgisine erişimi artırmıştır.
Ekonomik Canlanma: Haberleşme ve iletişim ağlarının gelişmesi, ticaretin hızlanmasına ve pazarların genişlemesine katkıda bulunmuştur. Tüccarlar ve işadamları, daha hızlı ve etkili iletişim kurarak, işlerini daha verimli şekilde yönetebilmişlerdir. Bu durum, ekonomik büyümeyi ve ticaret hacmini artırmıştır.
Siyasi ve Diplomatik İlişkiler: İletişim araçlarının gelişimi, Osmanlı Devleti’nin diğer devletlerle olan diplomatik ilişkilerini güçlendirmiştir. Telgraf ve diğer hızlı iletişim yöntemleri, uluslararası ilişkilerde etkin bilgi akışını sağlamış ve devletler arasındaki iletişimi kolaylaştırmıştır.
Toplumsal Değişim ve Modernleşme: İletişim araçları, modernleşme süreçlerinde önemli bir rol oynamıştır. Toplumun çeşitli kesimleri arasındaki bilgi akışı hızlanmış, yenilikçi düşünceler ve reform hareketleri daha geniş kitlelere ulaşmıştır. Bu durum, Osmanlı toplumunun modernleşme ve yenilenme sürecini hızlandırmıştır.
Bu etkiler, Osmanlı toplumunu daha bilinçli, bilgili ve ekonomik olarak daha güçlü bir hale getirirken, devletin uluslararası ilişkilerdeki etkinliğini de artırmıştır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 78 Cevapları
Soru : Metinleri okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.
Osmanlı padişahları ve devlet adamları demir yoluna çok büyük ilgi gösterdiler. Sultan Abdülmecit (1839-1861), saray duvarına tren resmi asıyor ve özel doktoruna bu resmi göstererek “Ülkemde bu trenlerin bulunması en büyük arzumdur.” diyordu. Aynı padişah, 1855 yılında devlet adamlarına hitaben yaptığı bir konuşmada, dış borç almamak için çok gayret gösterildiğini ama sonuçta buna mecbur kalındığını vurgulayarak artık borçların ödenmesi ve ülkenin kalkınması için demir yolları yapmanın bir zaruret hâline geldiğini ifade ediyordu. Sultan Abdülaziz (1861-1876) ise tren yolu hattının saray bahçesinden geçmesi söz konusu olduğunda “Memleketime demir yolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım.” demek suretiyle demir yoluna verdiği büyük önemi göstermiş oluyordu. Osmanlı Ansiklopedisi, C. 3, s. 463.
Osmanlı padişahı olan Sultan II. Abdülhamid hatıralarında şunları ifade ediyor: “Bütün kuvvetimle Anadolu demir yollarının inşasına hız verdim. Bu yolun gayesi Mezopotamya ve Bağdat’ı, Anadolu’ya bağlamak, İran Körfezi’ne kadar ulaşmaktır. Alman yardımı sayesinde bu başarılmıştır. Eskiden tarlalarda çürüyen hububat şimdi satılabilmektedir. Madenlerimiz dünya piyasasına arz edilmektedir. Anadolu için iyi bir istikbal hazırlanmıştır.” www.tcdd.gov.tr
1. Osmanlı padişahları demir yolu yapımına neden önem vermişlerdir?
Cevap:
Osmanlı padişahları demir yolu yapımına önem vermişlerdir çünkü demir yolları, ülkenin ekonomik kalkınmasını hızlandırmak, dış borçları ödeyebilmek ve ülke içi ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla hayati bir öneme sahipti. Ayrıca, demir yolları, tarım ve madencilik ürünlerinin pazarlanmasını, iç ve dış ticaretin gelişmesini sağlamıştır.
2. Demir yollarının Osmanlı Devleti’ne sağladığı yararlar nelerdir?
Cevap:
Demir yolları, Osmanlı Devleti’ne ekonomik kalkınma, tarım ürünlerinin ve madenlerin dünya piyasasına ulaşımı, iç ticaretin canlanması, bölgesel bağlantıların güçlenmesi ve ülkenin genel refah seviyesinin artması gibi yararlar sağlamıştır. Ayrıca, demir yolları, ülke içindeki ulaşımı kolaylaştırarak, farklı bölgelerin entegrasyonunu artırmış ve devletin kontrolünü güçlendirmiştir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 80 Cevapları
Soru : Islahat hareketleri sonucunda ortaya çıkan kurumların neden olduğu toplumsal ve ekonomik değişimleri yazınız.
Cevap:
Elçilikler
Toplumsal: Kültürel etkileşim arttı, yabancı dil öğrenimi yaygınlaştı. Ekonomik: Ticaret anlaşmaları ve dış yatırım olanakları gelişti.
Matbaa
Toplumsal: Eğitim ve okuryazarlık oranı arttı, bilgiye erişim kolaylaştı. Ekonomik: Yayıncılık sektörü gelişti, kitap ve gazete basımı arttı.
Posta Nezareti
Toplumsal: Haberleşme hızlandı, toplumsal iletişim arttı. Ekonomik: Ticaret ve iş dünyasında hızlı bilgi akışı sağlandı.
Telgraf Müdürlüğü
Toplumsal: Uzak mesafeler arasında hızlı iletişim sağlandı, bilgi paylaşımı hızlandı. Ekonomik: İş dünyası ve ticaretin koordinasyonu kolaylaştı, kriz yönetimi hızlandı.
Tulumbacılar
Toplumsal: Yangınla mücadele bilinci arttı, şehir güvenliği iyileşti. Ekonomik: Yangın sonucu meydana gelen maddi kayıplar azaldı, sigortacılık sektörü gelişti.
Gazeteler
Toplumsal: Halkın bilgilendirilmesi arttı, kamuoyu oluşumu sağlandı. Ekonomik: Reklamcılık ve basın sektörü gelişti, gazete satışları ekonomik katkı sağladı.
Buharlı gemiler ve demir yolları
Toplumsal: Seyahat ve göç kolaylaştı, sosyal hareketlilik arttı. Ekonomik: Ticaret yolları genişledi, mal taşımacılığı hızlandı ve ucuzladı.
Yeni okullar
Toplumsal: Eğitim seviyesi yükseldi, mesleki eğitim imkanları arttı. Ekonomik: Nitelikli iş gücü arttı, ekonomik verimlilik ve üretkenlik yükseldi.
Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Avrupa’daki Gelişmeler Ve Osmanlı Devleti’ne Etkileri Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Avrupa’daki Gelişmeler Ve Osmanlı Devleti’ne Etkileri Metni Etkinlik Cevapları
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 62-63-64-65-66-67-68-69-70-71 EKOYAY Yayınları”
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 62-63-64-65-66-67-68-69-70-71
Soru : Görsel 2.61’de yer alan harita Alman coğrafyacı Martellus (Martelyus) tarafından 1491’de çizilmiştir. Haritayı inceleyip aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1. Haritada hangi kıtalar yer almaktadır?
Cevap: Afrika, Avrupa, Asya vardır.
2. Martellus hangi kıtaların varlığını bilmemektedir?
Cevap: Amerika, Antarktika, Avustralya
3. Haritada hangi kıtalar gerçekte olduğundan çok daha farklı çizilmiştir? Neden?
Cevap:
Asya ve Afrika haritaları tarihsel olarak farklı şekillerde çizilmiştir. Eskiden, Süveyş Kanalı henüz açılmamışken ve Japonya’nın Asya kıtasına bitişik olduğu düşünülürken, Asya ve Afrika genellikle bir arada gösterilirdi. Ancak günümüzde, Süveyş Kanalı’nın varlığı ve coğrafi bilgi birikimi sayesinde, bu iki kıta ayrı ayrı haritalanmaktadır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 63 Cevapları
Soru : Görsel 2.63 ve Görsel 2.64’teki gelişmeler coğrafi keşifleri nasıl kolaylaştırmıştır? Açıklayınız.
Cevap:
Pusula, özellikle kaşifler ve sonsuz gibi görünen denizlerde yolculuk yapan denizciler için hayati bir öneme sahiptir. Pusula sayesinde insanlar yönlerini kolayca bulabilirler. Bu özellikle, denizciler gibi bir yerden bir yere gitme zorunluluğu olan meslekler için geçerlidir. Denizciler, pusulanın yardımıyla masmavi denizlerde yönlerini bulmuş ve birçok coğrafi keşif gerçekleştirmiştir. Uzun yıllar boyunca, gemicilik denildiğinde akla ilk olarak Akdeniz gelirdi. Gemi yapımı ve denizcilikteki gelişmelerle birlikte dünya yavaş yavaş daha küçük hale geldi. Yelkenli gemiler, yeni yerler keşfetmek isteyen cesur kaşifleri dünyanın bilinmeyen bölgelerine taşıdı.
Soru : Sizce hangi keşif daha önemlidir? Neden?
Kısa Cevap:
Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfi çok önemlidir çünkü bu keşif, Yeni Dünya’nın varlığını Avrupa’ya tanıttı ve dünya tarihini büyük ölçüde değiştirdi.
Uzun Cevap:
Kristof Kolomb’un 1492’de Amerika kıtasını keşfi, dünya tarihindeki en önemli keşiflerden biridir. Bu keşif, Avrupa’nın ekonomik, kültürel ve politik yapısını büyük ölçüde değiştirdi.
Yeni kaynaklar ve ticaret yollarının keşfi, Avrupa’da büyük bir zenginlik artışına yol açtı. Ayrıca, bu keşif, Avrupalıların Amerika kıtasına göç etmelerine ve burada yeni koloniler kurmalarına imkan sağladı. Dolayısıyla, Kolomb’un Amerika’yı keşfi, dünya tarihinde dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.
Soru : Keşifler daha çok hangi yöne doğru olmuştur? Neden?
Kısa Cevap:
Keşifler genellikle batıya ve doğuya doğru olmuştur. Batıya doğru yapılan keşifler, Amerika kıtasının keşfiyle sonuçlanmış, doğuya yapılan keşifler ise Asya ve Hindistan’a ulaşmayı amaçlamıştır.
Uzun Cevap:
Keşifler, çoğunlukla batıya ve doğuya doğru yapılmıştır. Batıya yapılan keşiflerin amacı, Atlantik Okyanusu’nu aşarak doğrudan Asya’ya ulaşmak ve bu şekilde baharat ve diğer değerli malların ticaretini daha kolay ve karlı hale getirmekti.
Bu yolculuklar sırasında, kaşifler yeni kıtalar keşfettiler, örneğin, Kristof Kolomb’un 1492’de Amerika’yı keşfetmesi. Doğuya yapılan keşiflerin amacı ise, Hindistan ve Çin gibi zengin kaynaklara sahip bölgelerle ticaret yapmak ve İpek Yolu’nun ötesine geçmekti. Bu keşifler, deniz yoluyla Hindistan’a ulaşan Vasco da Gama’nın yolculuğu gibi, yeni ticaret yollarının ve ekonomik fırsatların önünü açtı.
Soru : İpek ve Baharat yollarının konumunu düşündüğünüzde coğrafi keşifler Osmanlı Devleti’ni nasıl etkilemiştir? Açıklayınız.
Kısa Cevap:
Coğrafi keşifler, Osmanlı Devleti’nin İpek ve Baharat yolları üzerindeki kontrolünü zayıflattı, çünkü Avrupalılar yeni deniz ticaret yolları buldular ve Osmanlı’nın ticaret üzerindeki tekelini kırdılar.
Uzun Cevap:
Coğrafi keşifler, Osmanlı Devleti’ni önemli ölçüde etkiledi. 15. ve 16. yüzyıllarda yapılan bu keşifler, Avrupalıların Asya’ya ulaşmak için yeni deniz ticaret yolları bulmalarına neden oldu. Bu durum, Osmanlı İmparatorluğu’nun İpek ve Baharat yolları üzerindeki ticaret tekelini zayıflattı.
Osmanlı Devleti, Asya ve Avrupa arasındaki ticaret yollarını kontrol ederek büyük gelir elde ediyordu. Ancak, deniz ticaret yollarının keşfi ile birlikte, bu ticaret yolları eskisi kadar yoğun kullanılmamaya başladı. Özellikle Portekizlilerin Afrika’nın güneyinden dolaşarak Hindistan’a ulaşması ve İspanyolların Amerika’yı keşfetmesi, Osmanlı’nın ekonomik gücünü azalttı. Bu da Osmanlı Devleti’nin ekonomik ve politik olarak zayıflamasına yol açtı.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 64 Cevapları
Soru : Metni okuyunuz ve soruların cevaplarını boş bırakılan yerlere yazınız.
Amerika yerlilerinin kurduğu iki büyük imparatorluk için o gün, yani 1492 yılında Karayip Denizi’ndeki adalardan birinde yerlilerin ağaçların arkasına saklanarak kıyıya yanaşan yabancıları korku içinde izlediği gün, sonun başlangıcıydı. Aslında bu adadaki yerliler iki büyük yerli uygarlığından, Azteklerden ve İnkalardan çok uzakta yaşıyorlardı. Ama yine de bu yabancılar Aztekler ve İnkalar için kötüye işaretti.
Dünya tarihinin ana akışına kısa bir an için girecek ve sonra da silinip gideceklerdi. Kristof Kolomb, Yeni Dünya’nın doğu kıyısına Aztekler en güçlü dönemlerindeyken ulaşmıştı. İspanya’ya geri döndüğünde gördüklerini anlatmış, pek çok insan gemilere binmiş ve yeni keşfedilen topraklara doğru yola çıkmıştı.
James C. Davis (Ceymis C. Deyvis, Amerikalı), İnsanın Hikâyesi, s.173,180 (Özetlenmiştir.)
1. “Yabancılar”ın gelmesi Amerikan yerlileri için neden kötüye işarettir?
Cevap:
Yabancıların gelmesi Amerikan yerlileri için kötüye işarettir çünkü bu, yerlilerin yaşam biçimlerini, kültürlerini ve egemenliklerini tehdit eden büyük değişimlerin başlangıcını simgeliyordu.
Kristof Kolomb ve ardından gelen Avrupalılar, yerlilerin topraklarını işgal edecek, kaynaklarını kullanacak ve yerli halk üzerinde baskı kuracaktı. Bu durum, özellikle Aztekler ve İnkalar gibi büyük imparatorluklar için yıkıcı sonuçlar doğuracaktı.
2. Kolomb’un ardından pek çok insan Amerika’ya neden gitmiştir?
Cevap:
Kolomb’un ardından pek çok insan Amerika’ya gitmiştir çünkü Kolomb’un keşifleri, yeni toprakların ve kaynakların varlığını ortaya çıkarmıştı.
Bu durum, Avrupalılar için yeni fırsatlar ve zenginlikler anlamına geliyordu. Özellikle İspanyol fatihler ve göçmenler, altın, gümüş ve diğer değerli madenleri bulmak ve yeni yerleşim yerleri kurmak için Amerika’ya akın ettiler. Ayrıca, yeni ticaret yolları ve ekonomik kazançlar elde etme umudu da birçok insanı Amerika’ya çekmiştir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 65 Cevapları
Soru : Coğrafi keşiflerin Osmanlı Devleti’ne etkileri nelerdir?
Kısa Cevap:
Coğrafi keşifler, Osmanlı Devleti’nin ticaret üzerindeki kontrolünü zayıflattı. Avrupalılar yeni deniz ticaret yolları buldukça, Osmanlı’nın İpek ve Baharat yolları üzerindeki tekelini kaybetmesine neden oldu. Bu durum, Osmanlı ekonomisini olumsuz yönde etkiledi.
Uzun Cevap:
Coğrafi keşifler, Osmanlı Devleti’ni çeşitli şekillerde etkiledi. İlk olarak, Avrupalıların Asya’ya ulaşmak için yeni deniz ticaret yolları bulmaları, Osmanlı’nın İpek ve Baharat yolları üzerindeki ticaret tekelini zayıflattı. Bu yollar, Osmanlı Devleti için önemli bir gelir kaynağıydı, ancak deniz ticaretinin artmasıyla birlikte, bu yollar eskisi kadar kullanılmamaya başlandı ve Osmanlı Devleti’nin geliri azaldı.
İkinci olarak, Avrupalılar Amerika’da altın ve gümüş gibi zengin kaynaklar buldukça, Avrupa ekonomisi büyük bir refah dönemi yaşamaya başladı. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin ekonomik rekabet gücünü azalttı. Osmanlı, Avrupalıların elde ettiği bu yeni zenginliklerle rekabet edemedi ve bu da Osmanlı ekonomisinin zayıflamasına katkıda bulundu.
Üçüncü olarak, coğrafi keşifler, Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumunu da etkiledi. Yeni ticaret yollarının bulunması, Osmanlı’nın stratejik önemini azalttı. Osmanlı Devleti, Akdeniz ve Karadeniz ticaret yollarını kontrol ederek büyük bir avantaj sağlıyordu, ancak Atlantik Okyanusu’ndaki yeni ticaret rotalarının keşfiyle birlikte bu avantajını kaybetti.
Son olarak, coğrafi keşifler, Avrupa devletlerinin güçlenmesine ve sömürgecilik döneminin başlamasına yol açtı. Avrupalı devletler, sömürgelerden elde ettikleri zenginliklerle askeri ve ekonomik güçlerini artırdılar. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin Avrupa karşısında zayıflamasına neden oldu ve Osmanlı’nın askeri ve siyasi alanda gerilemesine katkıda bulundu.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 68 Cevapları
Soru : Rönesans ve Aydınlanma Çağı konularında isimleri geçen kişilerden birinin hayatını araştırınız. Bu kişiyle ilgili edindiğiniz bilgilerden yararlanarak şemayı doldurunuz.
Kısa Cevap:
Rönesans döneminin önemli isimlerinden Leonardo da Vinci’yi seçelim ve onun hayatıyla ilgili bilgileri şemada dolduralım:
Ülkesi: İtalya
Bilim, sanat ya da düşünce hayatına katkısı: Leonardo da Vinci, resim, heykel, mimari, mühendislik, anatomi ve bilim alanlarında önemli katkılarda bulunmuştur. En ünlü eserleri arasında “Mona Lisa” ve “Son Akşam Yemeği” yer almaktadır. Da Vinci, aynı zamanda çeşitli mekanik cihazların tasarımlarını yapmış ve insan anatomisi üzerine ayrıntılı çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Doğum ve ölüm tarihi: 15 Nisan 1452 – 2 Mayıs 1519
Eserleri: “Mona Lisa”, “Son Akşam Yemeği”, “Vitruvius Adamı”, “The Baptism of Christ” (Andrea del Verrocchio ile birlikte), “The Annunciation”, “Lady with an Ermine”, “Ginevra de’ Benci”.
Çalışma yaptığı alan ya da alanlar: Resim, heykel, mühendislik, anatomi, mimari, astronomi, matematik, botanik, müzik, edebiyat, mekanik.
Uzun Cevap:
Bir başka örnek olarak Aydınlanma Çağı’nın önemli isimlerinden Voltaire’i seçelim:
Cevap:
Ülkesi: Fransa
Bilim, sanat ya da düşünce hayatına katkısı: Voltaire, edebiyat ve felsefe alanlarında önemli katkılarda bulunmuştur. Özellikle insan hakları, din özgürlüğü ve ifade özgürlüğü konularında güçlü savunuculuk yapmıştır. Eserleri, Aydınlanma düşüncelerinin yayılmasında önemli rol oynamıştır.
Doğum ve ölüm tarihi: 21 Kasım 1694 – 30 Mayıs 1778
Eserleri: “Candide”, “Letters on the English”, “Treatise on Tolerance”, “Philosophical Dictionary”, “Zadig”, “Micromégas”, “The Age of Louis XIV”.
Çalışma yaptığı alan ya da alanlar: Edebiyat, felsefe, tarih, oyun yazarlığı, eleştiri.
Bu şemalardan hangisini kullanmak isterseniz, ilgili kişiyi seçip gerekli bilgileri ekleyebilirsiniz.
Soru : Çocuğun anlattıklarından hareketle o dönemde İngiltere’de günümüzde geçerli olan hangi çocuk haklarının ihlal edildiği söylenebilir?
Cevap:
Çocuk ve üç küçük kardeşi haftanın her günü 12 ila 14 saat çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, çocuk işçiliği yasağının ihlal edildiğini ve eğitim haklarının ellerinden alındığını göstermektedir. Ayrıca, kötü çalışma koşulları nedeniyle sağlık hakları da ciddi şekilde ihlal edilmektedir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 69 Cevapları
Soru : Sanayi İnkılabı Avrupa’da, Osmanlı Devleti’nde ve sömürgelerde yaşayan insanların yaşamını çeşitli şekillerde etkilemiştir. Bu gelişmenin insanların yaşamlarını nasıl etkilediğini tabloya yazınız.
Cevap:
Avrupa:
Ekonomik Etki: Sanayi İnkılabı ile birlikte fabrikalar, madenler ve demiryolları hızla gelişti. Bu durum, ekonomik büyümeyi ve refahı artırdı. Ancak, aynı zamanda ağır çalışma koşulları, düşük ücretler ve işçi haklarının ihlal edilmesi gibi sorunlar da ortaya çıktı.
Sosyal Etki: Şehirleşme hızlandı, kırsal kesimden kentlere göç arttı. Aile yapısı değişti, kadınlar ve çocuklar da iş gücüne katılmak zorunda kaldı. Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim arttı, ancak sosyal sınıf farkları belirginleşti.
Teknolojik İlerlemeler: Buhar gücü, dokuma makineleri, demiryolları ve telekomünikasyon gibi teknolojik yenilikler günlük yaşamı köklü bir şekilde değiştirdi.
Osmanlı Devleti:
Ekonomik Etki: Osmanlı Devleti, Sanayi İnkılabı’nın ekonomik avantajlarından yararlanmakta zorlandı. Batı ile rekabet edemediği için ekonomik olarak zayıfladı ve dış borçlar arttı. Yerel zanaatkarlar ve tarım sektörü olumsuz etkilendi.
Sosyal Etki: Sanayi İnkılabı’nın getirdiği değişimlerden dolayı Osmanlı toplumunda da şehirleşme ve iş gücünde değişimler yaşandı, ancak bu Batı’daki kadar belirgin olmadı. Toplumun modernleşme çabaları, eğitim ve sağlık alanlarında reformlar yapılmasını sağladı.
Teknolojik İlerlemeler: Teknolojik yeniliklerin Osmanlı Devleti’ne girişi, Batı’dan daha yavaş oldu. Demiryolu, telgraf ve buharlı gemiler gibi yenilikler kullanılsa da, bunlar sınırlı bölgelerde etkili oldu.
Sömürgeler:
Ekonomik Etki: Sanayi İnkılabı, sömürgelerin ekonomik yapısını büyük ölçüde değiştirdi. Hammadde üretimi ve ihracatı sömürge ekonomilerinin ana unsuru haline geldi. Yerel ekonomiler, Avrupa pazarlarına bağımlı hale geldi.
Sosyal Etki: Yerel halkın yaşam koşulları kötüleşti. Zorla çalıştırma, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları yaygındı. Ayrıca, sömürgeci devletlerin kültürel baskıları nedeniyle yerel kültürler ve yaşam tarzları erozyona uğradı.
Teknolojik İlerlemeler: Sanayi İnkılabı’nın teknolojik yenilikleri, sömürgelerde altyapı projeleri için kullanıldı. Demiryolları, limanlar ve iletişim ağları inşa edildi, ancak bu yenilikler genellikle sömürgeci güçlerin çıkarlarına hizmet etti. Yerel halk bu teknolojik gelişmelerden yeterince yararlanamadı.
Bu tablo, Sanayi İnkılabı’nın farklı bölgelerde yaşayan insanların yaşamlarını nasıl etkilediğine dair genel bir bakış sunmaktadır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 70 Cevapları
1. Afrika kıtası neden kazılmış olarak çizilmiştir?
Cevap:Çünkü Afrika kıtasının yar altı zenginlikleri özellikle altınlarının kıtanın işgal edilerek çıkarılması ve başka kıtalara taşınması anlatılmak istenmektedir.
2. Avrupa ve Kuzey Amerika’nın üzerine neden altın çizilmiştir?
Cevap: Çünkü o kıtalarda yer alan dağlardan çıkarılan altına vurgu yapılırken aynı zamanda Amerikalı şirketler tarafından Afrika’daki altınların Amerika’ya taşınmasına da vurgu yapılmaktadır.
3. Karikatüre bir isim vermeniz istenseydi bu isim ne olurdu? Neden?
Cevap: İnsanlığın Kazınmış Acılarının Tarihi
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 71 Cevapları
Soru : Tabloda Avrupa’da 15 ile 18. yüzyıllar arasındaki gelişmeler verilmiştir. Bu gelişmelerin Osmanlı Devleti’ni etkileyip etkilemediğini ve etkilediyse bu etkinin olumlu mu, olumsuz mu olduğunu “X” işareti koyarak belirtiniz. Daha sonra bu gelişmelerin Osmanlı Devleti’ne etkilerini yazınız.
Cevap:
Coğrafikeşifler = Ekonomi geriledi
Rönesans = Aydınlanma ve Sanayi İnkılabı oldu Coğrafi Keşifler sonucu Osmanlı eski önemini yitirdi
Reform =
Aydınlanma Çağı = Avrupa güçlendi, Osmanlı gericilerin elinde tükendi gitti
Sanayiİnkılabı = Avrupa’da ekonomi gelişti sömürgecilik faaliyeti başladı Osmanlı hem toprak kaybetti hem de ekonomisi zayıfladı
Fransız İhtilali = Ulusçuluk akımı başladı Bu akım neticesinde Osmanlıdaki bir çok ülke ayaklandı
Soru : Tabloda sol sütunda yer alan gelişmelerin hangi insan hakları ihlallerine yol açtığını karşılarına yazınız.
Cevap:
Coğrafikeşifler = Yaşam hakkı, bağımsızlık hakkı
Reform = İnanç özgürlüğü hakkı
Sanayiİnkılabı = İşçi hakları
Sömürgecilik = Bağımsızlık hakları
Fransız İhtilali = İmparatorluklar içindeki uluslar isyan ettiler
8. Sınıf Fen Bilimleri Kitabı Güneş ışınları yeryüzüne yıl boyunca neden farklı açılarla düşer? Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısındaki değişim bir cismin gölge boyunu nasıl etkiler? konusunu kısaca ele alacağız.
“Güneş ışınları yeryüzüne yıl boyunca neden farklı açılarla düşer? Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısındaki değişim bir cismin gölge boyunu nasıl etkiler?” ile ilgili kısa cevabı ;
Cevap:
Dünya’nın eksen eğikliği ve yörüngesi nedeniyle Güneş ışınları yeryüzüne yıl boyunca farklı açılarla düşer. Bu açılardaki değişiklikler, bir cismin gölge boyunun da değişmesine neden olur. Güneş ışınları daha dik açıyla geldiğinde gölge boyu kısalır, daha yatay açıyla geldiğinde ise uzar.
“Güneş ışınları yeryüzüne yıl boyunca neden farklı açılarla düşer? Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısındaki değişim bir cismin gölge boyunu nasıl etkiler?” ile ilgili uzun cevabı ;
Cevap:
Dünya’nın eksen eğikliği ve Güneş etrafındaki eliptik yörüngesi, Güneş ışınlarının yıl boyunca farklı açılarla yeryüzüne ulaşmasına neden olur. Bu durum, mevsimlerin oluşmasına yol açar.
Yaz mevsiminde, Güneş ışınları daha dik açılarla gelirken, kış mevsiminde daha yatay açılarla gelir. Güneş ışınlarının düşme açısındaki bu değişiklikler, bir cismin gölge boyunu doğrudan etkiler. Güneş ışınları dik açıyla geldiğinde, cisimlerin gölgeleri daha kısa olur çünkü ışınlar cisme daha dik açıyla vurur.
Güneş ışınları yatay açıyla geldiğinde ise gölgeler daha uzun olur çünkü ışınlar cisme daha yatay bir açıyla vurur. Bu nedenle, yaz aylarında gölgeler daha kısa, kış aylarında ise daha uzun olur. Bu gözlemler, Dünya’nın eksen eğikliğinin ve yörüngesel hareketlerinin yeryüzündeki aydınlanma ve gölge uzunlukları üzerindeki etkilerini anlamamıza yardımcı olur.
8. Sınıf Fen Bilimleri Kitabı Hava olayları canlıların yaşamını nasıl etkiler? konusunu kısaca ele alacağız.
“Hava olayları canlıların yaşamını nasıl etkiler?” ile ilgili kısa cevabı ;
Cevap:
Hava olayları, canlıların yaşamında önemli bir rol oynar. Örneğin, sıcaklık, nem, yağış gibi faktörler bitkilerin büyümesini, hayvanların davranışlarını ve insanların günlük aktivitelerini etkiler.
Sert hava koşulları, doğal afetler ve mevsimsel değişiklikler, canlıların yaşam alanlarını, beslenme düzenlerini ve göç davranışlarını değiştirebilir.
“Hava olayları canlıların yaşamını nasıl etkiler?” ile ilgili uzun cevabı ;
Cevap:
Hava olayları, ekosistemlerin dengesi ve canlıların yaşam biçimleri üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Sıcaklık değişiklikleri, bitki türlerinin yetişme dönemlerini ve verimliliğini doğrudan etkiler. Örneğin, kuraklık dönemlerinde bitki örtüsü zarar görür ve bu da otçul hayvanların beslenme kaynaklarını kısıtlar.
Aşırı yağışlar, toprak erozyonuna ve su baskınlarına yol açabilir, bu da hem tarım alanlarını hem de yerleşim yerlerini olumsuz etkiler. Hayvanlar, hava koşullarına göre göç eder, üreme davranışlarını ve barınak seçimlerini değiştirir. İnsanlar ise günlük yaşamlarını ve ekonomik faaliyetlerini hava durumuna göre planlar.
Tarım, turizm, ulaşım gibi sektörler hava olaylarından doğrudan etkilenir. Ayrıca, sert hava koşulları, sağlık üzerinde de etkili olabilir; örneğin, aşırı sıcaklar ve soğuklar, insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.
Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Osmanlı Devleti’nin Fetih Siyaseti Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Osmanlı Devleti’nin Fetih Siyaseti Metni Etkinlik Cevapları
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 50-51-52-53-54-55-56-57-58-59-60-61 EKOYAY Yayınları”
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 50-51-52-53-54-55-56-57-58-59-60-61
Soru : Devletlerin tarih boyunca ticaret yollarının geçtiği yollara hâkim olmak istemelerinin nedenleri neler olabilir?
Kısa Cevap:
Devletler, ticaret yollarına hâkim olarak ekonomik güç elde etmek, zenginliklerini artırmak ve stratejik üstünlük sağlamak istemişlerdir.
Uzun Cevap:
Devletlerin tarih boyunca ticaret yollarına hâkim olmak istemelerinin birden fazla nedeni bulunmaktadır:
Ekonomik Kazanç: Ticaret yollarının kontrolü, devletlere ticaretten elde edilen vergi gelirlerini sağlar. Bu da devletin ekonomik gücünü artırır.
Zenginlik ve Refah: Ticaret yolları, devletlerin zenginleşmesini ve halkın refah seviyesinin yükselmesini sağlar.
Stratejik Üstünlük: Ticaret yolları, stratejik öneme sahiptir. Bu yolları kontrol eden devletler, diğer devletler üzerinde baskı kurabilir ve stratejik avantaj elde edebilir.
Kültürel ve Teknolojik Etkileşim: Ticaret yolları, farklı kültürlerin ve teknolojilerin bir araya gelmesine olanak tanır. Bu da devletlerin kültürel ve teknolojik gelişimini hızlandırır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 51 Cevapları
Soru : Günümüzde gazi unvanı kimler için kullanılmaktadır? Neden?
Kısa Cevap:
Günümüzde gazi unvanı, savaşlarda yaralanan askerler için kullanılmaktadır. Bu unvan, onların fedakarlıklarını ve cesaretlerini onurlandırmak için verilir.
Uzun Cevap:
Günümüzde gazi unvanı, vatanı savunmak amacıyla girdiği savaşlarda yaralanan veya sakatlanan askerler için kullanılmaktadır. Bu unvanın verilmesinin nedenleri şunlardır:
Onurlandırma: Gazilere, vatanları için gösterdikleri cesaret ve fedakarlıklarından dolayı bir saygı göstergesi olarak gazi unvanı verilir.
Toplumsal Takdir: Gazi unvanı, toplumun bu kişilere olan minnet ve takdir duygusunu ifade eder.
Moral ve Motivasyon: Gazi unvanı, hem gazilerin moralini yüksek tutar hem de diğer askerlere vatan savunmasında cesaret ve fedakarlığın önemini hatırlatır.
Soru : Vezir, “Biz de rahatlığa heves ettik.” sözüyle ne demek istemiştir? Açıklayınız.
Kısa Cevap:
Vezir, bu sözüyle sorumluluklarını ve görevlerini ihmal ettiklerini, rahatlığa kapılarak gevşediklerini ifade etmek istemiştir.
Uzun Cevap:
Vezir, “Biz de rahatlığa heves ettik.” sözüyle, görev ve sorumluluklarını ihmal ederek, kişisel rahatlık ve konfor peşinde koştuklarını ifade etmektedir. Bu durum, devlet işlerinde gevşemeye ve disiplinsizliğe neden olabilir. Vezir, bu sözle, rahatlığa düşkünlüğün devleti olumsuz etkileyebileceğini ve görevlerinin bilincinde olmaları gerektiğini vurgulamaktadır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 52 Cevapları
Soru : Osmanlı Devleti’nin gayrimüslimlere haklar vermesinin devlete siyasi, askerî ve ekonomik bakımdan ne gibi
yararları olmuştur? Tartışınız.
Kısa Cevap:
Osmanlı Devleti’nin gayrimüslimlere haklar vermesi, devlete siyasi istikrar, askerî destek ve ekonomik kazanç sağlamıştır.
Uzun Cevap:
Osmanlı Devleti’nin gayrimüslimlere haklar vermesinin çeşitli yararları olmuştur:
Siyasi İstikrar: Gayrimüslimlere verilen haklar, devlet içinde huzur ve düzenin korunmasına yardımcı olmuştur. Bu haklar, gayrimüslimlerin Osmanlı yönetimine olan bağlılıklarını artırmış ve isyan riskini azaltmıştır.
Askerî Destek: Gayrimüslimler, belirli koşullar altında Osmanlı ordusunda hizmet etmiş ve askerî güç sağlamışlardır. Ayrıca, gayrimüslimlerden alınan vergiler, askerî harcamaların finansmanında önemli bir kaynak olmuştur.
Ekonomik Kazanç: Gayrimüslimlerin ticaret ve zanaat gibi ekonomik faaliyetlerde aktif rol oynamaları, Osmanlı ekonomisinin büyümesine katkı sağlamıştır. Bu durum, devletin vergi gelirlerini artırmış ve ekonomik istikrarı desteklemiştir.
Kültürel Zenginlik: Farklı din ve kültürlerin bir arada yaşaması, Osmanlı toplumunun kültürel zenginliğini artırmış ve hoşgörü ortamını sağlamıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin uzun süreli varlığını sürdürmesine katkıda bulunmuştur.
Soru : Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.
Osmanlı istimâlet politikasının asıl dikkat çekici neticeleri Rumeli fetihlerinde ortaya çıkar. Edirne’nin alınmasından sonra gelişen fetihlerin sadece kılıçla değil, yerli Hristiyan halkın himaye edilip haklarının iadesi, onlara dinî serbestlik tanınması ve vergi muafiyeti sağlanması gibi ısındırıcı bir politika sonucunda gerçekleştiği bilinmektedir. Eskisine oranla daha güvenli bir hayata ve koruma altına alınmış haklara sahip olan Gayrimüslim tebaa ile uzun yıllar boyunca çok büyük problemler ortaya çıkmamıştır. Osmanlıların asırlarca Balkanlar’da ve Orta Avrupa’da tutunabilme sebepleri bunlardır. Özellikle eski yönetimlerin baskısından ve ağır yüklerinden kurtulan Balkan köylüleri Osmanlıları kurtarıcı gibi görmüşlerdir. Balkanlar’da İslamiyet’in yayılmasında da istimâlet politikasının büyük rolü vardır.
Kalıcı Osmanlı fetihleri çeşitli safhalardan geçerek gerçekleşmekteydi. Halil İnalcık’a göre fethedilen yer önce vergiye bağlanır, bunu alışma dönemi takip ederdi. Daha sonra halkın memnun olmadığı yerli hanedanın barışçı yollarla bertaraf edilmesine sıra gelirdi. Ancak eski idari uygulamalar bütünüyle ve ani bir şekilde kaldırılmayıp Osmanlı sistemiyle uyumlu hâle getirilirdi. Dinî kurumlar ve gelenekler korunurdu. Böylece öteden beri baskı altındaki halk, bu uygulamalar sayesinde Osmanlı tebaasıyla uyum sağlar ve Osmanlılık kavramı etrafında birleşirdi.
Mücteba İlgürel, “İstimâlet” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.23, s.362 (Özetlenmiştir.)
1. Osmanlı Devleti, halkı kendi idaresine ısındırmak için neler yapmıştır?
Cevap:
Osmanlı Devleti, fethedilen bölgelerde yerli Hristiyan halkı himaye etmiş, haklarını iade etmiş, dinî serbestlik tanımış ve vergi muafiyeti sağlamıştır. Bu politikalar sayesinde yerli halk, Osmanlı idaresine ısınmış ve uzun yıllar boyunca büyük problemler yaşanmamıştır.
2. Fethedilen yerlerde eski yönetimin uygulamaları neden hemen kaldırılmamıştır?
Cevap:
Fethedilen yerlerde eski yönetimin uygulamaları hemen kaldırılmamıştır çünkü ani ve radikal değişiklikler, halkın tepkisine ve huzursuzluğa neden olabilirdi. Bu nedenle eski idari uygulamalar, Osmanlı sistemiyle uyumlu hale getirilerek kademeli olarak değiştirilmiştir. Bu yaklaşım, halkın Osmanlı yönetimine uyum sağlamasını ve Osmanlılık kavramı etrafında birleşmesini kolaylaştırmıştır.
3. Günümüzde Balkanlar’da yaşayan milletlerin kültürel özelliklerini korumuş olmalarının sebebi nedir?
Cevap:
Günümüzde Balkanlar’da yaşayan milletlerin kültürel özelliklerini korumuş olmalarının sebebi, Osmanlı Devleti’nin istimâlet politikası çerçevesinde dinî kurumlar ve geleneklere saygı göstermesi, bunları korumasıdır. Bu yaklaşım, kültürel çeşitliliğin ve özgürlüğün devam etmesini sağlamıştır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 53 Cevapları
Soru : Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.
Osmanlı Devleti’nin yönetim anlayışı, fetih siyaseti ve adalet prensiplerine dayanıyordu. Buna göre hükümdar adaletli olursa halk emniyet içerisinde serbestçe sosyal ve ekonomik faaliyette bulunabilirdi. Böylece üretimde artış kaydedilirdi. Üretim artışı vergi gelirinin artmasını ve dolayısıyla devletin zenginleşmesini sağlardı. Zenginleşen devlet, daha güçlü ordular besler ve yeni ülkeler fethedebilirdi. Fethedilen yerlerde de adaletli olunursa… şeklinde devam eden bu sisteme daire-i adalet denilirdi.
Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, s.111 (Özetlenmiştir.)
1. Fetih ve adalet arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Cevap:
Fetih ve adalet arasında doğrudan bir ilişki vardır. Osmanlı Devleti, fethettiği bölgelerde adaletli bir yönetim uygulayarak halkın güvenini kazanmış ve sosyal huzuru sağlamıştır. Adaletli yönetim, halkın ekonomik ve sosyal faaliyetlerde bulunmasını teşvik etmiş, bu da üretimin artmasına ve vergi gelirlerinin yükselmesine yol açmıştır. Artan vergi gelirleri, devletin zenginleşmesini ve daha güçlü ordular beslemesini sağlamış, böylece yeni fetihler yapılabilmiştir. Bu döngü, daire-i adalet olarak adlandırılmıştır.
2. Yönetimin adaletli olmasının sonuçları neler olabilir? Açıklayınız.
Cevap:
Yönetimin adaletli olmasının sonuçları şunlar olabilir:
Toplumsal Huzur ve Güven: Adaletli yönetim, halkın güvenini kazanır ve toplumsal huzuru sağlar.
Ekonomik Kalkınma: Halk, güvenli ve adaletli bir ortamda ekonomik faaliyetlerde bulunur, üretim artar ve ekonomik kalkınma sağlanır.
Vergi Gelirlerinde Artış: Artan üretim ve ekonomik faaliyetler, vergi gelirlerinin artmasına yol açar.
Devletin Güçlenmesi: Artan vergi gelirleri, devletin mali gücünü artırır, daha güçlü ordular beslenir ve yeni fetihler yapılabilir.
Uzun Vadeli İstikrar: Adaletli yönetim, uzun vadede devletin istikrarını ve devamlılığını sağlar.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 55 Cevapları
Siyasi = Bizans İmparatorluğu’nun zayıflaması, Osmanlı’nın siyasi gücünü artırma arzusu.
Askerî = Osmanlı’nın askeri stratejik üstünlüğünü pekiştirme, Bizans’ın askeri tehdit oluşturması.
Ekonomik = İstanbul’un ticaret yolları üzerinde bulunması ve zenginliği, Osmanlı ekonomisine katkı sağlama isteği.
Dinî = İstanbul’un Hristiyan dünyasının önemli bir merkezi olması ve İslam dünyası için kutsal bir zafer arzusu.
Soru : Fetih için yapılan hazırlıklardan hangisi sizce daha önemlidir? Neden?
Kısa Cevap:
Fetih için yapılan hazırlıklardan en önemlisi, şüphesiz ki Rumeli Hisarı’nın inşasıdır. Çünkü bu hisar, İstanbul’a yapılacak kuşatma sırasında Boğaz’dan gelebilecek yardımların engellenmesini sağlamıştır. Böylece Bizans’ın dışarıdan destek alması engellenmiştir.
Uzun Cevap:
Fetih için yapılan hazırlıklardan en önemlisi, Rumeli Hisarı’nın inşasıdır. Bu stratejik hamle, İstanbul Boğazı’nın kontrol altına alınmasını sağlamış ve Bizans’ın deniz yoluyla yardım almasını engellemiştir.
Ayrıca, güçlü topların dökümü ve kullanılması da fetih için kritik bir hazırlıktır. Bu toplar, Bizans surlarını yıkmakta etkili olmuş ve Osmanlı ordusuna büyük avantaj sağlamıştır. Rumeli Hisarı ve büyük topların kullanımı, fetih sürecinde hem stratejik hem de teknik üstünlük sağlamıştır, bu nedenle en önemli hazırlık olarak değerlendirilebilir.
Soru : II. Mehmet’in yerinde siz olsaydınız İstanbul’un fethi için başka hangi hazırlıkları yapardınız? Neden?
Kısa Cevap:
Eğer II. Mehmet’in yerinde olsaydım, Bizans İmparatorluğu’na karşı psikolojik savaş tekniklerini de kullanırdım. Halkın moralini düşürmek ve teslim olmalarını sağlamak için propaganda yapardım.
Uzun Cevap:
Eğer II. Mehmet’in yerinde olsaydım, İstanbul’un fethi için psikolojik savaş tekniklerini de kullanırdım. Örneğin, Bizans halkının moralini bozmak ve teslim olmalarını sağlamak için propaganda yapardım. Bu propaganda, şehrin düşeceğini ve direnişin anlamsız olduğunu vurgulayan mesajlar içerebilirdi.
Ayrıca, Bizans askerlerinin teslim olmaları durumunda hayatlarının bağışlanacağına dair güvenceler vererek dirençlerini kırmayı hedeflerdim. Bu tür psikolojik taktikler, şehrin daha az kan dökülerek ele geçirilmesini sağlayabilir ve Osmanlı’nın fethi kolaylaştırabilirdi.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 57 Cevapları
Soru : İstanbul’un fethinden sonra istimâlet politikası ve millet sistemi uygulanmış mıdır? Neden?
Kısa Cevap:
Evet, İstanbul’un fethinden sonra istimâlet politikası ve millet sistemi uygulanmıştır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu, fethedilen bölgelerde halkın huzurunu sağlamak ve dini özgürlüklerini korumak amacıyla bu politikaları benimsemiştir.
Uzun Cevap:
Evet, İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı İmparatorluğu istimâlet politikası ve millet sistemi uygulamıştır. İstimâlet politikası, fethedilen bölgelerde yaşayan insanların huzurunu ve refahını sağlamak, onları Osmanlı yönetimine ısındırmak amacıyla uygulanmıştır.
Bu politika sayesinde fethedilen bölgelerdeki halkın dinî ve kültürel özgürlükleri korunmuştur. Millet sistemi ise farklı dini ve etnik grupların kendi iç işlerinde özerk olmasını sağlayarak sosyal düzeni ve barışı korumuştur. Bu sistem, Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun süreli bir barış ve istikrar içinde yönetilmesine katkı sağlamıştır.
Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli toprakları arasında kesintisiz bir bağlantı kuruldu.
İpek Yolu’nun ve Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan deniz ticaret yollarının kontrolü Osmanlı Devleti’nin eline geçti.
İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak belirlendi.
II. Mehmet, “Fatih” unvanını kazandı ve Osmanlı Devleti yükselme dönemine adım attı.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 58 Cevapları
Soru : İstanbul’un fethi ile Mısır Seferi’ni karşılaştırarak benzer ve farklı yönlerini yazınız.
Kısa Cevap:
İstanbul’un Fethi ve Mısır Seferi, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde önemli yer tutan iki büyük askeri harekâttır. Her iki sefer de Osmanlı’nın siyasi ve ekonomik gücünü artırmıştır, ancak farklı hedeflere ve sonuçlara sahiptirler.
Benzer Yönleri:
Stratejik Önemi: Her iki sefer de Osmanlı İmparatorluğu’nun stratejik hedeflerine ulaşmasında önemli rol oynamıştır. İstanbul’un fethi, Osmanlı’nın Doğu ve Batı arasındaki ticaret yollarını kontrol etmesini sağlarken, Mısır Seferi, Osmanlı’nın Kızıldeniz ve Hint Okyanusu üzerindeki ticaret yollarını kontrol etmesine olanak tanımıştır.
Askerî Güç ve Teknoloji Kullanımı: Her iki seferde de Osmanlı ordusu ileri düzeyde askeri teknoloji ve stratejiler kullanmıştır. İstanbul’un fethinde büyük toplar ve deniz gücü, Mısır Seferi’nde ise disiplinli piyade ve süvari birlikleri etkili olmuştur.
İslami Motif: Hem İstanbul’un fethi hem de Mısır Seferi, İslam dünyasında büyük yankı uyandırmış ve Osmanlı’nın İslam dünyasındaki liderlik konumunu pekiştirmiştir.
Farklı Yönleri:
Hedef Bölgeler: İstanbul’un fethi, Bizans İmparatorluğu’na karşı gerçekleştirilmiş olup, Osmanlı’nın Avrupa’ya açılmasının önünü açmıştır. Mısır Seferi ise Memlük Devleti’ne karşı yapılmış ve Osmanlı’nın Afrika ve Ortadoğu’daki gücünü pekiştirmiştir.
Siyasi Sonuçlar: İstanbul’un fethi, Bizans İmparatorluğu’nun sona ermesine yol açarken, Mısır Seferi Memlük Devleti’nin yıkılmasına ve Osmanlı’nın Mısır’da doğrudan hüküm sürmesine neden olmuştur. Bu sefer, Osmanlı’nın Halifelik makamını elde etmesine de zemin hazırlamıştır.
Ekonomik Etkiler: İstanbul’un fethi, Osmanlı’nın Avrupa ile ticaretini artırırken, Mısır Seferi, Osmanlı’nın Doğu Afrika ve Hindistan ile olan ticaretini kontrol altına almasını sağlamıştır.
Uzun Cevap:
İstanbul’un Fethi ve Mısır Seferi, Osmanlı İmparatorluğu’nun hem siyasi hem de askeri tarihinin dönüm noktalarıdır. Bu iki seferin benzer ve farklı yönlerini detaylı bir şekilde incelemek, Osmanlı’nın stratejik hedeflerini ve uyguladığı politikaları anlamak açısından önemlidir.
Benzer Yönleri:
Stratejik ve Jeopolitik Hedefler: Her iki sefer de Osmanlı’nın genişleme ve stratejik önem taşıyan bölgeleri ele geçirme hedefiyle gerçekleştirilmiştir. İstanbul’un fethi, Osmanlı’nın Doğu ve Batı arasındaki ticaret yollarını kontrol etmesini sağlarken, Mısır Seferi, Osmanlı’nın Kızıldeniz ve Hint Okyanusu üzerindeki ticaret yollarını denetim altına almasına olanak tanımıştır. Her iki fetih de Osmanlı’nın ekonomik gücünü artırmıştır.
Askerî Teknoloji ve Yenilikler: İstanbul’un fethinde kullanılan büyük toplar ve güçlü donanma, Osmanlı’nın askeri inovasyonlarını yansıtmaktadır. Mısır Seferi’nde de Osmanlı ordusu, üstün piyade ve süvari birlikleriyle ve özellikle topçularıyla dikkat çekmiştir. Bu askeri güç ve teknolojik üstünlük, her iki seferde de zaferin anahtarı olmuştur.
İslam Dünyasında Etki: İstanbul’un fethi, Osmanlı’nın İslam dünyasında büyük bir prestij kazanmasına neden olmuş ve İstanbul, İslam dünyasının önemli bir merkezi haline gelmiştir. Benzer şekilde, Mısır Seferi, Osmanlı’nın İslam dünyasındaki liderlik konumunu pekiştirmiş ve Halifelik makamını ele geçirmesine olanak tanımıştır. Her iki sefer de Osmanlı’nın İslam dünyasındaki otoritesini güçlendirmiştir.
Farklı Yönleri:
Coğrafi ve Siyasi Hedefler: İstanbul’un fethi, Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul’u hedef almış ve Bizans’ın sona ermesine yol açmıştır. Bu fetih, Osmanlı’nın Avrupa’daki genişlemesini hızlandırmıştır. Mısır Seferi ise Memlük Devleti’ne karşı gerçekleştirilmiş ve Memlüklerin yıkılmasına neden olmuştur. Bu sefer, Osmanlı’nın Afrika ve Ortadoğu’daki hakimiyetini pekiştirmiştir.
Yönetim ve İdari Değişiklikler: İstanbul’un fethi ile şehir, Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni başkenti olmuş ve Osmanlı’nın merkezi yönetimi burada toplanmıştır. Mısır Seferi’nin ardından ise Mısır, Osmanlı eyaleti haline gelmiş ve bölgedeki yönetim Osmanlı yetkililerine devredilmiştir. Ayrıca, Halifelik makamının Osmanlı’ya geçmesi, Mısır Seferi’nin uzun vadeli önemli sonuçlarından biridir.
Ekonomik ve Ticari Etkiler: İstanbul’un fethi, Osmanlı’nın Avrupa ile olan ticaretini artırmış ve Doğu ile Batı arasındaki ticaret yollarının kontrolünü sağlamıştır. Bu, Osmanlı’nın ekonomik olarak güçlenmesine büyük katkı sağlamıştır. Mısır Seferi ise Osmanlı’nın Afrika ve Asya’daki ticaret yollarını kontrol altına almasını ve özellikle baharat ticaretinde söz sahibi olmasını sağlamıştır. Bu durum, Osmanlı’nın Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz’deki ticaret yollarında büyük bir üstünlük elde etmesine neden olmuştur.
Sonuç olarak, İstanbul’un Fethi ve Mısır Seferi, Osmanlı İmparatorluğu’nun genişleme ve güçlenme sürecinde kritik öneme sahip iki harekâttır. Bu seferler, Osmanlı’nın siyasi, askeri ve ekonomik olarak büyümesine büyük katkılar sağlamış ve İmparatorluğun dünya sahnesinde güçlü bir aktör olarak yer almasını sağlamıştır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 59 Cevapları
Soru : Görsel 2.58’den hareketle Rodos Kuşatması’nda Osmanlı ordusu hangi zorluklarla karşılaşmıştır?
Cevap:
Yüksek surlar, deneyimli asker ve güçlü bir savunma gibi zorluklarla karşılaşırlar.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 60 Cevapları
Soru : Mora, Trabzon, Arnavutluk, Bosna, Bağdat, Tebriz, Kırım, Eflak, Selanik, Sofya, Kıbrıs ve Sinop Osmanlı Devleti’nin fethettiği yerlerden bazılarıdır. Bu yerlerden birini seçiniz ve hakkında araştırma yapınız. Edindiğiniz bilgilerden yararlanarak şemayı doldurunuz.
Kısa Cevap:
Mora
Fetheden Padişah: II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet)
Fethedildiği Devlet: Bizans İmparatorluğu
Fethedildiği Tarih: 1460
Fethin Sonuçları: Mora’nın Osmanlı topraklarına katılması, Bizans’ın son kalıntılarının Osmanlı tarafından ele geçirilmesi.
Fethin Sebepleri: Bizans İmparatorluğu’nun zayıflaması, Osmanlı’nın Balkanlardaki hakimiyetini pekiştirme isteği.
Fetihte İzlenen Yöntem: Askeri kuşatma ve stratejik manevralarla bölgenin kontrol altına alınması.
Trabzon
Fetheden Padişah: II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet)
Fethedildiği Devlet: Trabzon İmparatorluğu
Fethedildiği Tarih: 1461
Fethin Sonuçları: Trabzon İmparatorluğu’nun sona ermesi, Karadeniz’in kuzeydoğu sahillerinin Osmanlı hakimiyetine girmesi.
Fethin Sebepleri: Osmanlı’nın Karadeniz’deki hakimiyetini güçlendirme arzusu, Trabzon İmparatorluğu’nun Bizans’a destek vermesi.
Fetihte İzlenen Yöntem: Hem karadan hem denizden yürütülen askeri harekat.
Uzun Cevap:
Arnavutluk
Fetheden Padişah: II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet)
Fethedildiği Devlet: Arnavutluk
Fethedildiği Tarih: 1479
Fethin Sonuçları: Arnavutluk’un Osmanlı topraklarına katılması, Osmanlı’nın Balkanlar’daki hakimiyetinin pekiştirilmesi.
Fethin Sebepleri: Arnavutluk’un Osmanlı’ya karşı direnişini kırmak, Balkanlarda tam kontrol sağlamak.
Fetihte İzlenen Yöntem: Uzun süreli askeri seferler ve kuşatma harekatları.
Bosna
Fetheden Padişah: II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet)
Fethedildiği Devlet: Bosna Krallığı
Fethedildiği Tarih: 1463
Fethin Sonuçları: Bosna Krallığı’nın sona ermesi, Bosna’nın Osmanlı topraklarına katılması.
Fetihte İzlenen Yöntem: Askeri seferler ve yerel halkın desteğinin alınması.
Bağdat
Fetheden Padişah: IV. Murad
Fethedildiği Devlet: Safevi Devleti
Fethedildiği Tarih: 1638
Fethin Sonuçları: Bağdat’ın Osmanlı topraklarına katılması, Osmanlı’nın doğudaki sınırlarının genişlemesi.
Fethin Sebepleri: Osmanlı-Safevi rekabeti, Bağdat’ın stratejik önemi ve zengin kaynakları.
Fetihte İzlenen Yöntem: Büyük bir askeri sefer ve kuşatma harekatı.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 61 Cevapları
Soru : Minyatürleri inceleyiniz. Soruların cevaplarını boş bırakılan yerlere yazınız.
1. Osmanlı askerlerinin hangi özellikleri daha çok ilginizi çekti? Neden?
Cevap:
Özellikle Yeniçeri askerlerinin başlarına taktıkları, börk adı verilen beyaz şapkalar ilgimi çekti. Bu şapkalar, sadece askeri birliğin ayırt edici bir sembolü olmakla kalmayıp, aynı zamanda Osmanlı ordusunun disiplinini ve birlik ruhunu yansıtıyor. Ayrıca, Yeniçerilerin geleneksel kıyafetleri ve aksesuarları, Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürel zenginliğini ve askeri düzenini gözler önüne seriyor.
2. Sağdaki minyatürde yaya askerler neden ön saflardadır? Yorumlayınız.
Cevap:
Sağdaki minyatürde yaya askerler ön saflarda yer alıyor çünkü bu, bir meydan muharebesidir. Meydan muharebesi, iki ordunun doğrudan karşı karşıya gelip, göğüs göğüse çarpıştığı bir savaş türüdür. Yaya askerler, düşmanla ilk teması sağlayarak, onların ilerleyişini durdurmak ve ana ordunun stratejik manevralar yapmasına olanak tanımak için öndedir.
3. Soldaki minyatürde kuşatma sırasında Osmanlı ordusu hangi zorluklarla karşılaşmıştır? Yorumlayınız.
Cevap:
Soldaki minyatürde, Osmanlı ordusunun Rodos’u kuşatırken karşılaştığı zorluklar açıkça görülmektedir. Rodos’u savunan şövalyeler ve iyi eğitimli askerler, savunmayı güçlendirmiştir. Ayrıca, Rodos’un yüksek ve kalın surları, Osmanlı ordusunun ilerlemesini zorlaştırmıştır. Bu tür yapılar, doğrudan saldırıların etkisiz kalmasına ve kuşatmanın uzamasına neden olmuştur.
4. Soldaki minyatürde askerler neden toprağı kazmaktadırlar?
Cevap:
Soldaki minyatürde, askerlerin toprağı kazmalarının nedeni, Rodos Kalesi’nin yüksek ve sağlam surlarını aşmanın zorluğudur. Askerler, yer altından tüneller kazarak şehre girmeyi planlamışlardır. Lağımcılar adı verilen bu kazıcılar, tüneller yardımıyla surların altına patlayıcılar yerleştirerek surları yıkmayı ve böylece kalenin kapılarını açmayı amaçlamışlardır.
5. Minyatürlerde Osmanlı ordusunun hangi özelliği ön plana çıkarılmıştır?
Cevap:
Minyatürlerde, Osmanlı ordusunun çok yönlü yapısı ve çeşitli askeri birimleri ön plana çıkarılmıştır. Yaya askerler, süvariler, lağımcılar, büyük toplar ve topçular gibi farklı unsurların bir arada bulunması, ordunun hem kara hem de kuşatma savaşlarında ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Bu çeşitlilik, Osmanlı ordusunun esnek ve güçlü yapısını ortaya koymaktadır.
6. Minyatürlerde tasvir edilen kişilerden hangileri padişahtır?
Cevap:
İlk minyatürde, mavi zemin ortasında atının üstünde duran kişi padişahtır. İkinci minyatürde ise topçuların hemen yanı başında, atının üstünde duran kişi padişahtır. Bu figürler, padişahın savaşı bizzat yönettiğini ve ordusunun başında durduğunu göstermektedir.
Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Nüfusumuz Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Nüfusumuz Metni Etkinlik Cevapları
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 106-107-108-109-110-111-112-113 EKOYAY Yayınları”
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 106-107-108-109-110-111-112-113
Soru : Görsel 3.16 ve Görsel 3.17’ye göre hangi ilin nüfusunun fazla olduğu söylenebilir?
Cevap:
Trabzon’un nüfusunun daha fazla olduğu söylenebilir, çünkü denize kıyısı bulunmaktadır. Ayrıca, Trabzon’un yeryüzü şekilleri Gümüşhane’ye göre daha düzdür. Bu sebeple, Trabzon’da yerleşim yerleri daha fazla ve daha düzenlidir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 107 Cevapları
Soru : Harita 3.2’ye göre ülkemizin doğal unsurları hakkında neler söylenebilir?
Cevap:
Nüfus, İstanbul ve çevresi, İzmir ve çevresi, Ankara, Adana ve çevresi, Antalya, Zonguldak ve Doğu Karadeniz kıyılarında yoğunlaşmaktadır.
Soru : Harita 3.2’ye göre yaşadığınız yerin nüfus özellikleri hakkında neler söylenebilir?
Cevap:
Haritaya göre, İstanbul nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu şehirdir. Burası, hem bir geçiş bölgesi olduğundan hem de ekonomik faaliyetleri geliştiğinden dolayı yoğun göç almaktadır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 109 Cevapları
Soru : 2022 yılında TÜİK verilerine göre ülkemizin toplam nüfusu 85.279.553’tür. İstanbul, Ankara ve İzmir’in nüfuslarının toplamı ise 26.152.292’dir. Bu üç ilin her birinin nüfusunun diğer illerimizin nüfuslarından fazla oluşunun nedenleri neler olabilir?
Cevap:
İstanbul’un Avrupa ve Asya arasında bir geçiş bölgesi olması, sanayinin gelişmiş olması ve tarihi ile turistik mekanlarının fazlalığı, nüfusunun artmasında etkili faktörlerdir. Ankara, ülkemizin başkentidir ve Meclis ile önemli kurumlara ev sahipliği yapar. Bu nedenle nüfusu yüksektir. İzmir, Türkiye’nin en önemli limanına sahip olup, eğitim ve turizm gibi özellikleri nedeniyle de göç almaktadır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 110 Cevapları
Soru : Aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
Cevap:
Kayseri
Nüfusu: Yaklaşık 1.4 milyon
Yüz ölçümü: 16,917 km²
İklimi: Karasal iklim
Yeryüzü şekilleri: Dağlık ve engebeli, Erciyes Dağı önemli bir yükseltidir
Ekonomisi: Sanayi, ticaret, tarım ve hayvancılık
Soru : Tabloda yıllara göre Türkiye’nin toplam nüfusu verilmiştir. Tablodaki bilgilerden yararlanarak örnekte olduğu gibi aşağıdaki sütun grafiğini çiziniz. Grafiğin altındaki soruyu cevaplayınız.
Cevap:
Tablo üzerinde çizimleri yapınız.
Grafiğe göre en fazla artış ile en az artış hangi yıllarda görülmektedir?
Cevap:
En fazla artış 2010, en az artış 2006 yılında olmuştur.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 111 Cevapları
Soru : TÜİK’ten yıllara göre il nüfusları verisine ulaşıp yaşadığınız ilin son beş yıla ait nüfus grafiğini aşağıya çiziniz.
Cevap:
İstanbul’un on beş yılın nüfusu;
2014 → 77 milyon 695 bin 904 kişi
2015 → 78 milyon 741 bin 53 kişi
2016 → 79 milyon 814 bin 871 kişi
2017 → 80 milyon 810 bin 525 kişi
2018 → 82 milyon 3 bin 882 kişi
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 112 Cevapları
Soru : Metni okuyunuz ve soruyu cevaplayınız.
Türkiye Nüfusu Yaşlanmaya Devam Edecektir
Ülkemizde yaşam süresi uzamakta ve yaşlı nüfus oranı artmaktadır. Bu durum, nüfusun yaş yapısının önemli bir göstergesi olan ortanca yaşa da yansımaktadır. Ortanca yaş, bir yerdeki nüfusu oluşturan kişilerin yaşları, küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşı olarak hesaplanır. Buna göre ülkemizdeki ortanca yaşın 2018 yılında 32, 2023’te 33,5, 2040’ta 38,5, 2060’ta 42,3, 2080’de ise 45 olması beklenmektedir. Yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 yaş ve üzerindeki nüfusun oranının 2018 yılında %8,7, 2023’te %10,2, 2040’ta %16,3, 2060’ta %22,6 ve 2080’de %25,6 olacağı öngörülmektedir.
Ülkemizde ortanca yaşın artacak olması ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Cevap:
Sağlık koşullarının iyileşmesiyle birlikte insanlar daha uzun yaşamaktadır. Yaşam süresi uzadıkça ortanca yaş da artar. Örneğin, yaşam süresi 60 yıl olduğunda ortanca yaş 30 olabilir. Ancak, yaşam süresi 80 yıl olan bir ülkede ortanca yaş 40 olarak belirlenebilir.
1. 2023 yılı okuryazarlık oranının nasıl olması beklenmelidir?
Cevap:
2023 yılında okuryazar olanların oranının %100 olması beklenmektedir.
2. Kadın nüfusun okuryazar olma oranının erkek nüfusa göre daha az olmasının sebepleri neler olabilir?
Cevap:
Geçmişte kadınların okullara erkekler kadar çok gönderilmemesi ve iş hayatında daha az etkili olmaları okuryazar oranlarının daha az olmasına neden olmuştur.
3. 1975 yılındaki grafiğe göre erkek ve kadın okuryazar oranının 2019 yılından daha düşük olmasının sebepleri nelerdir? Açıklayınız.
Cevap:
Eğitimde zorunluluk olmaması, her ailenin çocuğunu okula göndermemesi, çoğu insanın okuma-yazma gerektirmeyen işlere yönelmesi ve okuma bilincinin olmaması bu durumun sebepleri arasındadır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 113 Cevapları
Soru : TÜİK’in verilerine göre il ve ilçelerin nüfusunun toplam nüfusa oranı 2013 yılında %77.3, 2022 yılında %93.4’tür. Belde ve köylerin nüfusunun toplam nüfusa oranı ise 2013 yılında %22.7, 2022 yılında ise %6.6’dır. Bu bilgilere göre Grafik 3.4’ün 2000 yılından sonraki kısmını çiziniz.
Cevap:
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı Sayfa 106-107-108-109-110-111-112-113 Cevapları”
Soru : Aşağıdaki şemada boş bırakılan yerleri örnekteki gibi tamamlayınız.
Cevap:
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 113 Cevapları”
Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Nedenleriyle ve Sonuçlarıyla Göç Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 114, 115, 116, 117
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Nedenleriyle ve Sonuçlarıyla Göç Metni Etkinlik Cevapları
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 114-115-116-117 EKOYAY Yayınları”
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 114-115-116-117
Soru : Görsel 3.25’te yaşanan göçün nedenleri neler olabilir? Tartışınız?
Cevap:
İnsanlar, doğal afetler, su kıtlığı, toprak verimliliğinin azalması, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, dini ve kültürel farklılıklar, savaş, terör, iç huzursuzluklar, miras yoluyla toprakların bölünmesi, iş imkanları ve ulaşım gibi çeşitli nedenlerle göç etmektedirler.
Soru : Ülkemizde yaşanan mevsimlik göçlere örnek veriniz. Bu göçün nereden nereye ve nasıl yapıldığını söyleyiniz.
Kısa Cevap:
Ülkemizde yaşanan mevsimlik göçlere örnek olarak Karadeniz Bölgesi’nden Çukurova’ya yapılan pamuk ve fındık hasadı göçleri verilebilir. Karadeniz Bölgesi’nden Çukurova’ya giden işçiler, genellikle tarım işlerinde çalışmak üzere yaz aylarında bu bölgeye göç ederler. Bu göçler, ekonomik nedenlerle yapılır ve hasat döneminin bitmesiyle işçiler tekrar memleketlerine dönerler.
Uzun Cevap:
Türkiye’de mevsimlik göçler, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgeler arasında yaygındır. Örneğin, Karadeniz Bölgesi’nden Adana ve Mersin gibi Çukurova Bölgesi’ne yapılan pamuk ve narenciye hasadı göçleri oldukça tipiktir. Bu göç hareketleri, genellikle yaz aylarında başlar ve hasat dönemi boyunca devam eder. Göç edenler, genellikle aileleriyle birlikte geçici olarak yer değiştirirler ve hasat dönemi sona erdiğinde tekrar memleketlerine dönerler.
Bu göçler şu şekilde gerçekleşir:
Nereden: Karadeniz Bölgesi (örneğin Ordu, Giresun, Trabzon)
Nereye: Çukurova Bölgesi (örneğin Adana, Mersin)
Nasıl: Göç eden aileler, genellikle otobüs veya minibüs gibi toplu taşıma araçlarıyla ya da kendi imkanlarıyla yolculuk ederler. Taşınma sırasında, tarım alanlarına yakın yerlerde kurulan geçici barınaklarda veya mevsimlik işçi kamplarında konaklarlar.
Bu mevsimlik göçlerin en önemli nedenleri ekonomik fırsatlardır. Tarım işlerinde çalışan mevsimlik işçiler, yılın belirli dönemlerinde yoğun iş gücü talebi olan bölgelerde çalışarak gelir elde ederler. Pamuk, fındık, çay ve meyve hasadı gibi tarım faaliyetleri, mevsimlik işçilerin en çok talep gördüğü alanlardır. Bu göçler, aynı zamanda sosyal ve kültürel etkileşimleri de beraberinde getirir, farklı bölgelerden gelen insanların bir araya gelerek çalışmaları, kültürel alışverişe katkıda bulunur.
Mevsimlik göçler, sadece ekonomik açıdan değil, aynı zamanda sosyal yapı üzerinde de etkili olur. Göç eden ailelerin çocukları, eğitimlerini bu göçler nedeniyle aksatmak zorunda kalabilirler. Ayrıca, geçici barınma koşulları ve sağlık hizmetlerine erişim gibi konular da bu göçlerin getirdiği zorluklar arasında yer alır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 115 Cevapları
Dağ Köylerinde Yaşlılardan Başka Kimse Kalmadı
Gençlerin şehre göç etmesi sebebiyle dağ köyleri terk edilmiş köylere döndü. Bir zamanlar cıvıl cıvıl olan köyler yaşlılara kaldı. Çoğu köyde 60 yaşın üzerinde 3-5 kişi yaşıyor. Her şeye rağmen köylerini terk etmeyen yaşlılar, sessizliğe bürünen köylerini beklemeye devam ediyor. Birçok köyde 60 yaşın altında kimse yaşamıyor. Binlerce dönüm arazi ekilip biçilmiyor. Bursa iline bağlı Harmancık ilçesinin Çakmak ve Çamoğlu köylerinde insanlar köyleri terk ettiği için evler harabeye dönmüş vaziyettedir.
Soru : Haberde gençlerin şehre göç etmesinin sebepleri neler olabilir? Açıklayınız.
Cevap:
Haberde gençlerin şehre göç etmesinin sebepleri şunlar olabilir:
Ekonomik Fırsatlar: Şehirler, gençlere daha fazla iş ve kariyer fırsatı sunar. Köylerde tarım ve hayvancılık gibi sınırlı iş imkanları varken, şehirlerde çeşitli sektörlerde çalışma imkanı bulunur. Gençler, daha yüksek gelir elde edebilecekleri ve kariyerlerinde ilerleyebilecekleri iş imkanlarını değerlendirmek için şehirlere göç ederler.
Eğitim Olanakları: Şehirler, daha iyi eğitim imkanlarına sahiptir. Gençler, kaliteli eğitim alabilmek ve kendilerini geliştirebilmek için şehirlerdeki okullara ve üniversitelere yönelirler. Eğitim seviyesinin yükselmesi, gençlerin şehirde kalıcı olmalarını da teşvik eder.
Sosyal ve Kültürel Hayat: Şehirler, gençlere daha zengin sosyal ve kültürel hayat sunar. Tiyatro, sinema, konserler, kafeler ve spor etkinlikleri gibi çeşitli sosyal aktiviteler şehirlerde daha yaygındır. Bu tür olanaklar, gençlerin şehirlerde yaşamayı tercih etmelerine sebep olur.
Sağlık Hizmetleri: Şehirlerde sağlık hizmetlerine erişim daha kolay ve çeşitlidir. Gençler, kendileri ve aileleri için daha iyi sağlık hizmetleri almak amacıyla şehirleri tercih edebilirler.
Teknolojik ve Altyapı İmkanları: Şehirler, daha gelişmiş altyapıya ve teknolojik imkanlara sahiptir. İnternet erişimi, ulaşım, elektrik ve su gibi temel hizmetlerin daha kesintisiz ve kaliteli olması, gençlerin şehirlerde yaşamayı tercih etmesine katkı sağlar.
Köylerde Yaşam Zorlukları: Köylerde yaşam, şehirde yaşamaya göre daha zorlu olabilir. Tarım ve hayvancılık işleri, fiziksel olarak daha yorucu ve maddi olarak daha az kazançlı olabilir. Gençler, bu zorluklardan kaçınmak ve daha rahat bir yaşam sürmek için şehirleri tercih edebilirler.
Gençlerin şehre göç etmesi, köylerdeki demografik yapıyı değiştirerek yaşlı nüfusun ağırlıkta olduğu ve ekonomik faaliyetlerin azaldığı bir duruma yol açar. Bu da köylerin terk edilmiş ve harabe hale gelmesine sebep olur.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 116 Cevapları
Soru : Konu içindeki bilgilerden de yararlanarak aşağıdaki soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.
1. Göçlerin sonuçlarına örnekler veriniz.
Kısa Cevap:
Göçlerin sonuçları arasında, göç edilen bölgelerde nüfus yoğunluğunun artması, altyapı ve hizmetlerin yetersiz kalması, işsizlik oranlarının yükselmesi ve sosyal huzursuzluklar sayılabilir. Göç eden bireylerin geldikleri bölgelerde ise nüfus azalması, iş gücü kaybı ve ekonomik durgunluk gibi sonuçlar görülür.
Uzun Cevap:
Göçlerin sonuçları oldukça çeşitlidir ve hem göç alan hem de göç veren bölgeleri etkiler. Göç edilen bölgelerde, nüfus artışıyla birlikte konut ihtiyacı artar, bu da genellikle kentsel alanlarda yoğunlaşmaya ve altyapı sorunlarına yol açar. Altyapı ve kamu hizmetlerinin yetersiz kalması, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi alanlarda baskı oluşturabilir. Ayrıca, iş gücü arzının artması, özellikle düşük vasıflı işlerde, işsizlik oranlarının yükselmesine ve maaşların düşmesine neden olabilir. Sosyal uyum problemleri ve kültürel çatışmalar da göç alan bölgelerde sosyal huzursuzluklara yol açabilir.
Göç veren bölgelerde ise nüfus azalması nedeniyle iş gücü kaybı yaşanır. Genç ve çalışabilir nüfusun göç etmesi, ekonomik durgunluğa ve bazı hizmetlerin sürdürülemez hale gelmesine neden olabilir. Tarım ve benzeri sektörlerde iş gücü eksikliği yaşanabilir. Ayrıca, göç eden kişilerin ailelerinden uzaklaşması, sosyal ve psikolojik sorunlara yol açabilir.
2. Beyin göçü, mübadele, mevsimlik işçi ne anlama gelmektedir?
Kısa Cevap:
Beyin göçü, yüksek eğitimli ve vasıflı bireylerin daha iyi iş fırsatları veya yaşam koşulları nedeniyle başka ülkelere göç etmesidir. Mübadele, karşılıklı anlaşmalar sonucu iki ülke arasında nüfus değişimidir. Mevsimlik işçi ise belirli bir dönemde, genellikle tarım veya turizm sektöründe çalışmak için başka bir bölgeye geçici olarak göç eden işçilerdir.
Uzun Cevap:
Beyin Göçü: Beyin göçü, eğitimli ve nitelikli bireylerin daha iyi kariyer fırsatları, daha yüksek yaşam standartları, gelişmiş araştırma olanakları veya politik istikrar gibi nedenlerle kendi ülkelerinden ayrılarak başka ülkelere yerleşmesi anlamına gelir. Bu durum, göç eden kişilerin geldikleri ülkelere önemli katkılar sağlarken, geldikleri ülkelerde ise nitelikli iş gücü kaybına ve inovasyon kapasitesinin azalmasına yol açabilir.
Mübadele: Mübadele, genellikle anlaşma ve sözleşmeler çerçevesinde iki ülke arasında nüfusun karşılıklı olarak yer değiştirmesidir. Tarihte en bilinen örneklerden biri, 1923 Lozan Antlaşması ile Türkiye ve Yunanistan arasında gerçekleşen nüfus mübadelesidir. Bu tür nüfus değişimleri, iki ülke arasındaki etnik veya dini grupların daha homojen hale gelmesini amaçlar, ancak göç eden topluluklar için önemli sosyo-ekonomik ve kültürel uyum sorunları doğurabilir.
Mevsimlik İşçi: Mevsimlik işçiler, tarım, inşaat, turizm gibi sektörlerde belirli bir süre için çalışmak amacıyla başka bölgelere veya ülkelere geçici olarak göç eden işçilerdir. Bu işçiler, mevsimlik işler bittikten sonra genellikle kendi bölgelerine geri dönerler. Mevsimlik işçilik, özellikle tarım sektöründe yaygındır ve hasat dönemlerinde yoğun iş gücü ihtiyacını karşılar. Ancak, bu işçilerin çalışma ve yaşam koşulları genellikle zorludur ve sosyal güvenceleri sınırlıdır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 117 Cevapları
Soru : Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
Osmanlı Devleti hızla çözülüyordu. Doğu ve Orta Balkanlar’da Bulgar ve Rus orduları sürekli ilerlemekteydi. Osmanlının zararına, ortalığı en çok karıştıranların başında Sırplar geliyordu. Bosna vilayetinde ise işler uzun zamandan beri iyi gitmiyordu ve Ali Sabir’e göre göç kapıdaydı.
Göçmeye kesin olarak karar vermişti. Bu kararın Hasret’e zor geldiğini biliyordu. Burada doğmuştu. Burada evlenmişlerdi. Burada çocukları olmuştu. Çocukları için de burası çok önemliydi. Göz açıp gördükleri, gönül verip sevdikleri bu geniş vadi, sonradan onlar için cennet bahçesi gibi özlenen bir yer olacaktı. Anılarının hoş tadı giderek acılaşacak, zaman zaman canlarını yakacaktı. Göçün yaklaştığı bu günlerde karısı da çocukları da korku içindeydi. Nihayet yola koyuldular.
Göç çileli bir yolculuktu. Acı ve hüzün dolu. Hastalık başlangıcı gibi gelen baş dönmesinin ardından, gitgide bedenlerini ve ince yerlerini titreten anılarına dalıp hüzünlendiler. Sonra yine toparlandılar, göçün yarattığı yalnızlık duygusunun gününü dertlerinin ardına itip huzur bulmak için seçtikleri şehre doğru yürüdüler. Saraybosna’dan Üsküp’e! Bu yolculuk daha sonra Selânik, Edirne, İstanbul ve İzmir’e kadar devam edecektir.
Tren yolu vardı artık. Ama çok daha zahmetli olan eski yolu kullanmak zorundaydılar. Ali Sabir’in işi gereği ata da ihtiyacı vardı öküzlere, onların çektiği yaylı arabaya da. Ayrıca, Sacide’nin omzuyla boynu arasından başka yerde uyumayan kedisine, Alemdar’ın yavrularına da sahip çıktığı köpeğe vermeleri gereken sevgileri vardı. Bunlara engel olsalar çocuklar daha çok ayrılık acısı yaşayacaklardı.
Metindeki göç, zorunlu göç türündendir. Bunun nedeni, Osmanlı Devleti’nin çöküş sürecinde Balkanlar’da yaşanan savaşlar ve çatışmalar nedeniyle insanların güvenliklerini sağlamak amacıyla göç etmek zorunda kalmalarıdır. Ali Sabir ve ailesi de bu koşullar altında memleketlerini terk ederek daha güvenli bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır.
2. Ali Sabir ve Hasret neden göç etmek zorunda kalmıştır?
Cevap:
Ali Sabir ve Hasret, Balkanlar’da Osmanlı Devleti’nin hızla çözülmesi ve Bulgar ile Rus ordularının ilerlemesi nedeniyle göç etmek zorunda kalmışlardır. Bölgedeki karışıklık ve güvenlik sorunları, onların memleketlerinde kalmalarını imkansız hale getirmiştir.
3. Ali Sabir ve ailesi göç sırasında hangi zorlukları yaşamışlardır?
Cevap:
Ali Sabir ve ailesi göç sırasında pek çok zorlukla karşılaşmışlardır. Bu zorluklar arasında:
Fiziksel olarak yorucu ve zahmetli bir yolculuk
Anılarına dalıp hüzünlenme ve göçün yarattığı yalnızlık duygusu
Tren yolu olmasına rağmen daha zahmetli olan eski yolu kullanmak zorunda kalmaları
Ali Sabir’in iş gereği ata ve öküzlere ihtiyacı olması, bu nedenle taşıma araçlarıyla ilgili sıkıntılar
Çocuklarının sevdikleri hayvanlardan ayrılma korkusu ve bu hayvanlara duydukları sevgi
Genel olarak göçün getirdiği ayrılık acısı ve stres
4. Bu göçün sonuçları nelerdir?
Cevap:
Bu göçün sonuçları arasında:
Ailenin yaşadığı topraklardan ve sevdiklerinden ayrılması
Yeni bir şehirde (önce Üsküp, daha sonra Selanik, Edirne, İstanbul ve İzmir) yeni bir hayata başlama zorunluluğu
Ailenin fiziksel ve duygusal olarak zor bir süreçten geçmesi
Geçmişe dair anıların özlemle ve acıyla hatırlanması
Göç edilen yerlerde yeni bir sosyal çevreye ve hayat düzenine adapte olma zorunluluğu
Göç edilen bölgelerdeki nüfusun artması ve göç eden ailelerin ekonomik ve sosyal olarak yeni düzenlerini kurma çabası
Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğü Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 118, 119, 120, 121
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğü Metni Etkinlik Cevapları
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 118-119-120-121
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 118-119-120-121 EKOYAY Yayınları”
Soru : Aşağıdaki metne göre Kerem ile ailesi neden yurt dışına çıkamamışlardır?
Geçen yaz tatilinde Kerem ile ailesi Almanya’ya gitmek için her türlü hazırlıklarını yaptılar. Havaalanına doğru yola çıktılar. Yolda Kerem’in annesi, babasına, “Yolculuk için her şey hazır değil mi? Kimliklerimiz, pasaportumuz, biletlerimiz…” diye sordu. Keremin babası kendinden emin bir şekilde “Evet, her şey hazır.” diyerek cevap verdi. Artık havaalanına gelmişler, bilet, pasaport, kimlik kontrolü için sıraya girmişlerdi. Sıra kendilerine gelince birden Kerem’in babası telaşlandı. Görevli; kimlik, pasaport ve bilet istiyordu. Kerem’in babası çantasından çıkarıp kimlikleri ve biletleri verdi ama pasaportları bir türlü bulamıyordu. Sıradakiler de artık sabırsızlanmışlardı. Memur, “Beyefendi pasaportları da vermeniz gerekiyor. Yoksa başka bir ülkeye yolculuk yapmanız mümkün değil.” dedi ve öyle de oldu. Kerem ve ailesi pasaportları olmadığı için uçağa binemediler.
Cevap:
Kerem ile ailesi yurt dışına çıkamamışlardır çünkü babası havaalanına gitmeden önce pasaportlarını yanlarına almayı unutmuştur. Yolculuk için gerekli olan kimlik ve biletleri hatırlamış olsa da pasaportları evde bırakmışlardır. Havaalanında pasaport kontrolü sırasında bu eksiklik ortaya çıkınca, uçağa binmelerine izin verilmemiştir. Bu nedenle Kerem ve ailesi Almanya’ya gitme planlarını gerçekleştirememişlerdir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 119 Cevapları
Soru : Yerleşme ve seyahat hakkının yasalarla kısıtlanması durumuna örnekler veriniz.
Kısa Cevap:
Vize veya pasaport gerekliliği ile seyahat özgürlüğünün kısıtlanması.
Belirli bölgelere sokağa çıkma yasağı getirilmesi.
Uzun Cevap:
Bir ülkede belirli etnik veya dini grupların belli bölgelere yerleşmelerinin yasaklanması.
Savaş veya doğal afet durumlarında sivil halkın belli bölgelere seyahat etmelerinin yasaklanması.
Soru : Bir sokağa çıkma yasağı hangi özgürlükleri kısıtlayabilir? Neden?
Kısa Cevap:
Hareket özgürlüğü
İş ve eğitim gibi günlük aktivitelere katılma özgürlüğü
Uzun Cevap:
Sokağa çıkma yasağı, bireylerin günlük yaşamlarını sürdürmelerini, işlerine gitmelerini, eğitim almalarını ve diğer sosyal aktivitelere katılmalarını engelleyebilir. Bu tür kısıtlamalar genellikle kamu güvenliği veya acil durumlar nedeniyle uygulanır.
Soru : Haberdeki hangi ifadeler yerleşme ve seyahat özgürlüğünün kısıtlandığını göstermektedir?
Cevap:
Soru : Savaşın yaşandığı bir yerde hangi hak ve özgürlükler kısıtlanmış olur? Neden?
Kısa Cevap:
Hareket özgürlüğü ve Güvenlik ve yaşam hakkı gibi kısıtlamalar olur. Çünkü demokratik düzen bozulmuştur.
Uzun Cevap:
Savaşın yaşandığı bölgelerde, sivil halkın güvenliği sağlamak için sokağa çıkma yasakları getirilebilir, belirli bölgelere giriş-çıkışlar kontrol altına alınabilir. Bu durum, sivil halkın korunması amacıyla yapılan bir güvenlik önlemidir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 120 Cevapları
Soru : Yasak nedeniyle yayla ve meralara gidemeyen besiciler hangi zorluklarla karşılaşırlar?
Kısa Cevap:
Hayvanların otlatılması ve beslenmesi güçleşir.
Ekonomik kayıplar yaşanabilir.
Uzun Cevap:
Besiciler, yaylalara veya meralara gidememeleri durumunda hayvanlarının beslenmesi ve otlatılması konusunda zorluklar yaşarlar. Bu durum ekonomik kayıplara ve hayvanların sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Besicilerin gelir kaynakları da bu tür yasaklar nedeniyle olumsuz etkilenebilir.
Soru : Haberdeki yerleşme ve seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasına dair ifadelerin altını çiziniz. Habere neden “insanlık dramı” başlığı verilmiş olabilir?
Cevap:
“Arakan’da 100.000’den fazla sivilin bugün itibarıyla yerinden edildiğini anlatan Sözcü, 2.000 Arakanlı Müslümanın Myanmar-Bangladeş sınırında mahsur kaldığını, sınırın Bangladeş tarafının hükûmet tarafından kapatıldığını belirtti.” ifadesi yerleşme ve seyahat özgürlüğünün kısıtlandığını gösteriyor. Habere “insanlık dramı” başlığının verilmesinin nedeni Arakanlı Müslümanlara yapılan baskılar ve katliamlardır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 121 Cevapları
Soru : Aşağıdaki haberi okuyunuz. Haber ile ilgili sorunun cevabını defterinize yazınız.
46 yıl sonra suçsuz olduğu anlaşıldı
Amerika Birleşik Devletleri’nde 19 yaşındayken 1974’te ömür boyu hapse mahkûm edilen Wilbert Jones (Vilbırt Cons), 46 yıl sonra masum olduğu ortaya çıkınca özgürlüğüne kavuştu.
Sizce haksız yere tutuklanan Wilbert Jones tutukluluk sırasında ve serbest kaldıktan sonra hangi duyguları yaşamıştır?
Cevap:
Wilbert Jones, haksız yere tutuklandığı dönemde büyük bir haksızlığa uğramış ve adaletin sağlanmadığı bir durumu yaşamış olabilir. Tutukluluk sürecinde muhtemelen hüsrana uğramış, umutsuzluk ve çaresizlik duygularıyla mücadele etmiştir. Serbest kaldıktan sonra ise büyük bir rahatlama ve adaletin tecelli ettiği duygular yaşamış olabilir. Özgürlüğüne kavuşmanın sevinciyle birlikte yaşadığı bu travmatik sürecin etkilerini atlatma ve hayatını yeniden düzenleme çabaları içinde olabilir.
Soru : Tabloda belirtilen yerleşme ve seyahat özgürlüğünün kısıtlandığı durumlar hakkında gazete veya genel ağdan haberler bulup tabloya haberin özetini yazınız.
Cevap:
Salgın hastalıklar nedeniyle bir yerleşim yerine giriş ve çıkışların yasaklanması: Örneğin, COVID-19 pandemisi sırasında birçok ülke, belirli bölgeler arası seyahatleri kısıtlayarak salgının yayılmasını önlemeye çalıştı. Örneğin, Çin’in Wuhan şehri pandemi başlangıcında sıkı bir karantina altına alınmıştı.
Toplumsal baskı: Bazı ülkelerde, siyasi nedenlerle belirli etnik veya dini grupların belirli bölgelere yerleşmeleri engellenebilir. Bu durumlar genellikle toplumsal huzursuzluk veya baskı rejimleriyle ilişkilidir.
Doğa kaynaklı afet nedeniyle göç etme: Örneğin, tsunami, deprem veya sel gibi doğal afetler sonrasında, etkilenen bölgelerde yaşayan insanlar geçici olarak ya da kalıcı olarak yerlerinden edilebilirler. Bu durumda, geçici olarak yerleşim yerlerine giriş çıkışlar kısıtlanabilir.
İzinsiz yapılan bir evin yıkımı: Bir yapı izinsiz veya ruhsatsız olarak inşa edildiğinde, hukuki süreçler sonucunda o yapının yıkılması gündeme gelebilir. Bu durumda, yerleşim yeri veya mülk sahibinin izinsiz yapı nedeniyle mevcut yerleşme özgürlüğü kısıtlanabilir.
Yurt dışına çıkış yasağı: Bir ülke vatandaşlarının belirli nedenlerle (örneğin, siyasi veya sağlık krizleri gibi) yurt dışına çıkışları geçici olarak yasaklanabilir. Bu durumda, vatandaşların yurt dışına seyahat etmeleri hukuki veya yönetimsel kararlarla kısıtlanabilir.
Her bir örneği detaylandırmak için güncel haberlere veya resmi açıklamalara başvurmanız gerekebilir.
Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu Metni Etkinlik Cevapları
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49 EKOYAY Yayınları”
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49
Soru : Türkler hangi nedenlerle Anadolu’yu yurt edinmişlerdir? Geçen yıl öğrendiğiniz bilgileri dikkate alarak açıklayınız.
Kısa Cevap:
Türkler, Orta Asya’dan çeşitli sebeplerle göç ederek Anadolu’yu yurt edinmişlerdir. Bu sebepler arasında, yeni yurt arayışı, İslamiyet’in yayılması, Bizans’ın zayıflığı ve Anadolu’nun verimli toprakları gibi faktörler bulunmaktadır.
Uzun Cevap:
Türkler, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etme sürecini birçok farklı sebebe dayanarak gerçekleştirmişlerdir. İlk olarak, Orta Asya’nın coğrafi ve iklimsel koşulları Türk boylarını yeni yurt arayışına itmiştir. Kuraklık, kıtlık ve nüfus artışı gibi nedenlerle göç etmek zorunda kalan Türkler, yeni ve verimli topraklar aramışlardır.
İkinci olarak, İslamiyet’in kabulü sonrası Türklerin cihat anlayışıyla İslamiyet’i yayma arzusu da Anadolu’ya göç etmelerinin sebeplerinden biri olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti’nin Anadolu’ya düzenlediği seferler ve Malazgirt Zaferi (1071) sonrasında Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.
Bizans İmparatorluğu’nun iç karışıklıklar ve taht kavgaları nedeniyle zayıflaması da Türklerin Anadolu’ya yerleşmesini kolaylaştırmıştır. Bu durum, Bizans’ın Anadolu’daki otoritesinin zayıflamasına ve Türklerin buraya daha rahat yerleşmesine zemin hazırlamıştır.
Son olarak, Anadolu’nun verimli toprakları, stratejik konumu ve ticaret yolları üzerinde bulunması Türkler için cazip hale gelmiştir. Bu nedenle, Anadolu’yu yurt edinmişler ve burada güçlü devletler kurmuşlardır.
Soru : Sizce Kayıların ok ve yayı sembol olarak kullanmalarının sebebi nedir?
Kısa Cevap:
Kayıların ok ve yayı sembol olarak kullanmaları, onların savaşçı ve güçlü bir boy olduklarını ifade eder. Ok ve yay, Kayıların askeri gücünü ve savaş kabiliyetlerini temsil eder.
Uzun Cevap:
Kayı boyunun ok ve yayı sembol olarak kullanmasının ardında derin anlamlar yatmaktadır. Ok ve yay, Türk kültüründe ve özellikle bozkır kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bu semboller, Kayı boyunun savaşçı kimliğini, askeri yeteneklerini ve güçlerini temsil eder. Yayın esnekliği ve okun hızla hedefe ulaşması, Kayı boyunun çeviklik, hız ve stratejik düşünme kabiliyetlerini simgeler.
Ayrıca, ok ve yay, Türk mitolojisinde ve destanlarında da önemli bir yere sahiptir. Bu semboller, sadece fiziksel güç ve savaş yeteneğini değil, aynı zamanda adalet, doğruluk ve hedefe ulaşma azmini de ifade eder. Kayı boyu, bu sembollerle hem kendilerine hem de dış dünyaya güçlü, adaletli ve kararlı bir toplum oldukları mesajını vermişlerdir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 37 Cevapları
Soru : Bizans İmparatorluğu ve Türkiye Selçuklu Devleti’nin siyasi durumu Kayıları ve diğer Türk boylarını nasıl etkilemiştir? Tartışınız.
Kısa Cevap:
Bizans İmparatorluğu’nun zayıflaması ve Türkiye Selçuklu Devleti’nin güçlü olması, Kayılar ve diğer Türk boylarının Anadolu’ya yerleşmelerini ve burada güç kazanmalarını sağlamıştır.
Uzun Cevap:
Bizans İmparatorluğu’nun siyasi zayıflığı ve Türkiye Selçuklu Devleti’nin güçlenmesi, Kayılar ve diğer Türk boyları üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun iç karışıklıkları, taht kavgaları ve merkezi otoritesinin zayıflaması, Anadolu’da güçlü bir kontrol mekanizmasının olmayışına neden olmuştur. Bu durum, Türk boylarının Anadolu’ya yerleşmeleri ve burada rahatça hareket etmeleri için bir fırsat oluşturmuştur.
Türkiye Selçuklu Devleti’nin Malazgirt Zaferi (1071) sonrası Anadolu’ya hâkim olması, Türk boylarının bu bölgeye göç etmesini teşvik etmiştir. Selçuklu Devleti’nin sağlamış olduğu güvenlik ve istikrar ortamı, Kayılar ve diğer Türk boylarının Anadolu’da köyler, kasabalar ve şehirler kurmalarına olanak tanımıştır. Selçuklu sultanlarının, özellikle de Alp Arslan ve I. Kılıç Arslan gibi liderlerin, Anadolu’da Türklerin yerleşimini desteklemeleri, Türk boylarının burada kök salmalarını sağlamıştır.
Bu siyasi durum, Türk boylarının kendi beyliklerini kurmalarına ve daha sonra Osmanlı Devleti’nin temelini oluşturan Osmanlı Beyliği gibi güçlü devletlerin doğmasına zemin hazırlamıştır. Kayı boyu da bu süreçten faydalanarak Söğüt ve Domaniç bölgelerine yerleşmiş ve burada güçlü bir beylik kurarak Osmanlı Devleti’nin temellerini atmıştır.
Soru : Osman Bey’in ayrım yapmaksızın tüm halka adil davranması Osmanlı Beyliği’nin gelişmesine nasıl katkı sağlamıştır? Tartışınız.
Kısa Cevap:
Osman Bey’in ayrım yapmaksızın tüm halka adil davranması, Osmanlı Beyliği’ne halkın güvenini ve desteğini kazandırmış, böylece beylik hızla büyüyüp güçlenmiştir.
Uzun Cevap:
Osman Bey’in ayrım yapmaksızın tüm halka adil davranması, Osmanlı Beyliği’nin gelişiminde kilit bir rol oynamıştır. Adalet, Osmanlı Beyliği’nin temel ilkelerinden biri olmuş ve bu ilke, halkın beylik yönetimine duyduğu güveni artırmıştır. Osman Bey, yönetimi altında yaşayan farklı etnik ve dini gruplara adil ve eşit davranarak, onların sadakatini kazanmış ve böylece iç huzuru sağlamıştır.
Adaletli yönetim, sadece Türk ve Müslüman halkın değil, aynı zamanda gayrimüslim toplulukların da Osmanlı Beyliği’ne bağlılık duymasını sağlamıştır. Bu topluluklar, Bizans yönetimindeki adaletsizlikten ve baskıdan kaçarken Osmanlı’nın adil ve hoşgörülü yönetimini tercih etmişlerdir. Bu durum, Osmanlı Beyliği’nin hızla büyümesine ve yeni topraklar kazanmasına katkıda bulunmuştur.
Osman Bey’in adil yönetimi, aynı zamanda ekonomik kalkınmayı da desteklemiştir. Halkın güvenliği ve refahı sağlandığında, ticaret ve tarım gibi ekonomik faaliyetler de gelişmiştir. Bu ekonomik gelişme, beylik hazinesinin güçlenmesini ve ordunun daha iyi donatılmasını sağlamış, böylece Osmanlı Beyliği’nin fetihlerde ve savunmada daha başarılı olmasına yol açmıştır.
Sonuç olarak, Osman Bey’in adil yönetimi, Osmanlı Beyliği’nin iç huzurunu, ekonomik gücünü ve askeri yeteneklerini artırmış, bu da beyliklerin hızla büyüyerek güçlü bir devlete dönüşmesini sağlamıştır. Adaletin ve hoşgörünün esas alındığı bu yönetim anlayışı, Osmanlı Devleti’nin yüzyıllar boyunca süren başarısının temel taşlarından biri olmuştur.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 38 Cevapları
Soru : Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.
Osman Bey’in bağımsızlığını ilanı Âşık Paşazâde Tarihi’nde şöyle anlatılmaktadır:
Osman Bey’in Karacahisar’ı almasından sonra çok sayıda insanın gelip yerleşmesiyle Karacahisar kısa zamanda mamur oldu. Halk, Dursun Fakih’ten buraya kadı tayin etmesini ve cuma namazı kılınmasını istedi. Dursun Fakih, bu isteği Osman Bey’e iletti. Osman Bey “Ne gerekiyorsa yapılsın.” deyince Dursun Fakih: “Hanım! Sultandan izin almak gerektir.” dedi. Bunun üzerine Osman Bey:
“Bu şehri kendi kılıcımla aldım, sultanın bunda ne dahli var ki ondan izin alalım, ona sultanlık veren Allah bana da hanlık verdi. Eğer minneti şu sancaksa ben, kendi sancağımı kaldırarak düşmanlarla uğraştım. Eğer o, ben Selçuk hanedanındanım derse ben de Gökalp nesliyim. Eğer bu vilayete ben onlardan önce geldim derse Süleyman Şah dedem onlardan daha önce geldi.” dedi. Halk, bu sözlerden razı oldu. Kadılık ve hatiplik Dursun Fakih’e verildi. Cuma hutbesi Karacahisar’da okundu. Âşık Paşazâde Derviş Ahmed Âşıkî, Âşık Paşazâde Tarihi, s.59-60 (Özetlenmiştir.)
Tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık devletin 1302’de Koyunhisar Savaşı’ndan sonra kurulduğunu şöyle açıklamaktadır:
Bir imparatorluk ordusuna karşı kazanılan Koyunhisar Savaşı, Osman’ı bölgede karizmatik bir bey durumuna getirmiştir. Çağdaş kaynak Pachymeres (Pakimeres) onun bu zaferle şöhretinin Kastamonu bölgesine kadar yayıldığını ve gazilerin onun bayrağı altına koşuştuklarını kaydeder. Bu zafer Osman’a bir hanedan kurucusu karizması kazandırmış, kendisinden sonra oğlu Orhan itirazsız beylik tahtına geçmiştir. Biz 1302 tarihini Osmanlı hanedanının, dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin kesin kuruluş tarihi olarak kabul edebiliriz.
Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı Tarihi Üzerine Araştırmalar I, s.17 (Özetlenmiştir.)
1. İlk metinde geçen “sultan” ifadesiyle hangi devletin hükümdarından bahsedilmektedir?
Cevap:
İlk metinde geçen “sultan” ifadesiyle, Türkiye Selçuklu Devleti’nin hükümdarından bahsedilmektedir. Osman Bey, Selçuklu Sultanı’ndan bağımsız olarak hareket ettiğini belirtmektedir.
2. İlk metne göre hükümdarlık sembolleri nelerdir?
Cevap:
İlk metne göre hükümdarlık sembolleri arasında “sancak” ve “cuma hutbesi” yer almaktadır. Osman Bey, kendi sancağını dalgalandırarak bağımsızlığını ilan etmiş ve Karacahisar’da cuma hutbesi okutmuştur.
3. Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili farklı görüşlerin olmasının sebebi nedir?
Cevap:
Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili farklı görüşlerin olmasının sebepleri arasında, tarihi kaynakların sınırlı ve birbirleriyle çelişkili olması, dönemin farklı tarihçilerinin olayları farklı perspektiflerden yorumlaması ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecinin kademeli ve karmaşık olması sayılabilir. Ayrıca, devletin kuruluşunun belirli bir olay ya da tarih ile kesinleştirilmesinin zor olması da farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
4. Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili hangi görüşü benimsediniz? Neden?
Cevap:
Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili olarak Halil İnalcık’ın görüşünü benimsiyorum. Halil İnalcık, 1302 yılında gerçekleşen Koyunhisar Savaşı’nı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak kabul etmektedir. Bu görüşü benimsememin nedeni, bu savaşın Osmanlı Beyliği’nin bölgedeki siyasi ve askeri gücünü pekiştirdiği ve Osman Bey’in karizmatik bir lider olarak tanınmasını sağladığıdır. Ayrıca, çağdaş kaynakların bu savaşı ve sonrasındaki gelişmeleri detaylı şekilde kaydetmiş olması da bu görüşü desteklemektedir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 39 Cevapları
Soru : Osmanlı Devleti’nin Rumeli’nin fethini kolaylaştıran gelişmeler nelerdir?
Kısa Cevap:
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’nin fethini kolaylaştıran gelişmeler arasında Bizans İmparatorluğu’nun zayıflaması, Balkanlarda siyasi birliğin olmaması, Osmanlı’nın güçlü askeri yapısı ve stratejik evlilikler yer almaktadır. Bu faktörler Osmanlı’nın bölgeye hızlı ve etkili bir şekilde yerleşmesini sağlamıştır.
Uzun Cevap:
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’nin fethini kolaylaştıran birçok gelişme bulunmaktadır. İlk olarak, Bizans İmparatorluğu’nun iç karışıklıklar ve taht kavgaları nedeniyle zayıflamış olması, Osmanlılar için önemli bir fırsat yaratmıştır. Bizans’ın bölgedeki otoritesinin azalması, Osmanlıların Rumeli’ye rahatça girmesini sağlamıştır.
Balkanlar’daki siyasi durum da Osmanlı fethini kolaylaştıran bir diğer önemli faktördür. Bölgedeki çeşitli krallıklar ve prenslikler arasında siyasi birlik yoktu ve bu devletler birbirleriyle sürekli savaş halindeydiler. Bu durum, Osmanlıların bölgedeki fetihlerini ve ilerlemelerini kolaylaştırmıştır.
Osmanlı Devleti’nin güçlü ve disiplinli ordusu da Rumeli’nin fethinde önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı ordusu, düzenli bir yapıya sahip olup, taktik ve strateji bakımından üstün bir konumdaydı. Bu askeri güç, Osmanlıların Rumeli’de hızlı ve etkili fetihler gerçekleştirmesine olanak tanımıştır.
Stratejik evlilikler de Osmanlı Devleti’nin Rumeli’yi fethetmesinde etkili olmuştur. Osmanlı padişahları ve prensleri, Balkanlardaki yerel hanedanlarla evlilikler yaparak ittifaklar kurmuşlar ve bu sayede bölgedeki nüfuzlarını artırmışlardır.
Son olarak, Osmanlı Devleti’nin fethettiği yerlerde uyguladığı adaletli yönetim ve hoşgörü politikası, yerel halkın Osmanlı idaresini kabul etmesini ve desteklemesini sağlamıştır. Bu sayede Osmanlılar, fethettikleri bölgelerde kalıcı bir hakimiyet kurabilmişlerdir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 40 Cevapları
Soru : Boğazlar bölgesinin fethedilmesi Osmanlı Devleti’ne neler kazandırmıştır?
Kısa Cevap:
Boğazlar bölgesinin fethedilmesi, Osmanlı Devleti’ne stratejik ve ekonomik üstünlük sağlamıştır. Osmanlı, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’nı kontrol ederek Karadeniz ve Akdeniz arasındaki ticaret yollarını denetlemiş ve bölgedeki güvenliği artırmıştır. Ayrıca, boğazların kontrolü sayesinde İstanbul’un fethi kolaylaşmış ve Osmanlı Devleti’nin jeopolitik gücü artmıştır.
Uzun Cevap:
Boğazlar bölgesinin fethedilmesi, Osmanlı Devleti için birçok stratejik, ekonomik ve askeri avantaj sağlamıştır. Öncelikle, İstanbul Boğazı (Boğaziçi) ve Çanakkale Boğazı’nın kontrol altına alınması, Osmanlı Devleti’ne deniz ticareti üzerinde büyük bir denetim sağlamıştır. Karadeniz ve Akdeniz arasındaki ticaret yollarının kontrolü, Osmanlıların ekonomik gücünü artırmış ve bölgedeki ticaretin güvenliğini sağlamıştır.
Boğazların fethedilmesi, Osmanlı Devleti’nin askeri stratejisine de büyük katkı sağlamıştır. Boğazlar, İstanbul’un fethinde kritik bir öneme sahipti. Çanakkale Boğazı’nın kontrolü, Osmanlıların Avrupa yakasından Asya yakasına güvenli bir geçiş yapmalarına ve İstanbul’u kuşatmalarına olanak tanıdı. Bu stratejik kontrol, İstanbul’un fethini kolaylaştırdı ve Bizans İmparatorluğu’nun direncini kırdı.
Ekonomik açıdan, boğazların kontrolü Osmanlı Devleti’ne büyük gelirler sağladı. Ticaret gemilerinden alınan geçiş ücretleri ve gümrük vergileri, Osmanlı hazinesine önemli katkılar yaptı. Ayrıca, boğazların kontrolü, Osmanlıların Karadeniz ticaretine de hakim olmalarını sağladı, bu da devletin ekonomik kalkınmasına katkıda bulundu.
Jeopolitik olarak, boğazların fethedilmesi Osmanlı Devleti’nin Doğu ile Batı arasındaki stratejik konumunu güçlendirdi. Boğazlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa ve Asya’daki toprakları arasında bir köprü vazifesi gördü ve bu bölgelerin daha etkili bir şekilde yönetilmesini sağladı. Ayrıca, boğazların kontrolü, Osmanlı Devleti’ne Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de deniz üstünlüğü kazandırdı.
Sonuç olarak, boğazların fethedilmesi Osmanlı Devleti’ne ekonomik zenginlik, askeri stratejik üstünlük ve jeopolitik avantajlar kazandırmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun güçlü bir dünya devleti olmasının temel taşlarından biri olmuştur.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 41 Cevapları
Soru : Görsel 2.13’ü incelediğinizde Osmanlı askerleri ile ilgili hangi bilgilere ulaşabilirsiniz?
Cevap:
Ordunun yayalardan ve atlılardan oluştuğu
Padişahın ordunun başında sefere katıldığı
Fethedilen kalelerin burçlarına Osmanlı bayrağının dikildiğinin
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 42 Cevapları
Soru : Haberi okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.
1. Kültürel miras ifadesinden ne anlıyorsunuz? Örnek vererek açıklayınız.
Cevap:
Kültürel miras, geçmiş nesiller tarafından oluşturulmuş ve bugünkü nesillere aktarılan, evrensel değerlere sahip, tarihi ve kültürel önemi olan eserlere verilen isimdir. Bu miras, bir toplumun kimliğini ve tarihini yansıtan somut ve somut olmayan öğeleri içerir. Örneğin, Türkiye’deki Efes Antik Kenti veya Topkapı Sarayı somut kültürel mirasa örnek olarak verilebilirken, halk dansları veya geleneksel el sanatları somut olmayan kültürel mirasın örnekleridir.
2. Devletimizin kültürel mirasın korunmasına önem vermesinin sebepleri nelerdir?
Cevap:
Devletimizin kültürel mirasın korunmasına önem vermesinin sebepleri, tarih ve kültür bilincinin canlı tutulması, milli kimliğin ve toplumsal birlik duygusunun güçlendirilmesi ile ilgilidir. Geçmişin değerlerine sahip çıkmayan milletler, kimliklerini ve tarihsel bağlarını kaybetme riski taşır. Ortak geçmişe sahip çıkmak, toplumun bütünleşmesini sağlar ve gelecek nesillere zengin bir kültürel miras bırakır. Ayrıca, kültürel miras turizm aracılığıyla ekonomik faydalar da sağlar ve uluslararası prestiji artırır.
3. Osmanlı Devleti köprüler dışında fethettiği yerlere ne tür eserler kazandırmıştır?
Cevap:
Osmanlı Devleti, fethettiği bölgelerde sadece köprüler inşa etmekle kalmamış, aynı zamanda çeşitli kamu yararına hizmet eden birçok yapı da inşa etmiştir. Örneğin, camiler, medreseler (eğitim kurumları), imaretler (aşevleri), hastaneler, hamamlar, kervansaraylar ve çeşmeler gibi yapılar inşa edilmiştir. Bu eserler, fethedilen bölgelerin sosyal ve ekonomik yaşamını canlandırmış ve Osmanlı’nın kalıcı izlerini bırakmıştır. Mimar Sinan’ın eseri olan Süleymaniye Camii ve Külliyesi buna güzel bir örnektir.
4. Restorasyon projelerinin Balkan devletleri ile Türkiye arasındaki ilişkilere katkıları nelerdir?
Cevap:Restorasyon projeleri, Türkiye ve Balkan devletleri arasında önemli bir işbirliği zemini oluşturur. Bu projeler, ortak tarih ve kültürel bağların yeniden canlanmasına katkıda bulunur ve ülkeler arasındaki kültürel ve siyasi ilişkilerin güçlenmesine yardımcı olur. Ayrıca, bu tür işbirlikleri, iki taraf arasında güven ve dostluk duygularını pekiştirir, düşmanca tutumların azalmasına katkıda bulunur. Örneğin, Türkiye’nin Balkanlardaki Osmanlı eserlerinin restorasyonuna katkıda bulunması, bölgedeki kültürel mirasın korunmasına ve turizmin canlanmasına yardımcı olur, aynı zamanda karşılıklı anlayış ve işbirliğini artırır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 43 Cevapları
Soru : İskân politikasının sonuçlarını ve Osmanlı Devleti’ne katkılarını aşağıdaki şemaya yazınız.
Cevap:
Askerî:
Yeni fethedilen bölgelerde Müslüman-Türk nüfusun artırılması, bu bölgelerde Osmanlı hakimiyetini güçlendirmiştir.
Stratejik bölgelerdeki yerleşim yerlerine askerî birlikler ve gaziler yerleştirilerek güvenlik sağlanmıştır.
Yerel halkın direnişini kırmak için bölgeye sadık topluluklar yerleştirilmiş, bu da isyanları önlemiştir.
İskân politikası sayesinde sınır bölgeleri daha güvenli hale gelmiş, askeri harekatlar için güvenli üsler oluşturulmuştur.
Siyasi:
Farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşaması sağlanarak Osmanlı’nın çok kültürlü yapısı güçlendirilmiştir.
Yeni fethedilen bölgelerde Osmanlı yönetiminin kabul edilmesi kolaylaştırılmıştır.
İskân edilen bölgelerde Osmanlı otoritesi ve yönetim sisteminin hızlı bir şekilde yerleşmesi sağlanmıştır.
Sınır bölgelerinde sadık nüfus oluşturularak merkezi otoritenin güçlendirilmesi sağlanmıştır.
Ekonomik:
İskân edilen bölgelerde tarım ve ticaret faaliyetleri canlandırılmış, ekonomik kalkınma hızlanmıştır.
Üretim artışı sağlanmış, vergi gelirleri artmış ve bu da Osmanlı hazinesine katkı sağlamıştır.
Yeni yerleşim yerlerinde altyapı çalışmaları yapılarak bölgenin ekonomik potansiyeli artırılmıştır.
Göç ettirilen nüfusun ekonomik faaliyetleri, yerel ekonomiyi canlandırarak bölgesel kalkınmaya katkı sağlamıştır.
Kültürel:
Farklı kültürlerin bir arada yaşamasıyla Osmanlı kültürel çeşitliliği artmış ve hoşgörü politikası güçlenmiştir.
İskân edilen bölgelerde camiler, medreseler, hamamlar ve diğer sosyal yapılar inşa edilerek kültürel etkileşim artırılmıştır.
Türk-İslam kültürü, yeni bölgelere yayılmış ve Osmanlı’nın kültürel etkisi genişlemiştir.
Yeni yerleşimlerle birlikte sosyal ve kültürel hayat canlanmış, sanat ve zanaat faaliyetleri gelişmiştir.
Bu şemada, iskân politikasının Osmanlı Devleti’ne sağladığı askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel katkılar özetlenmiştir.
Soru : Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesinin sebebi nedir?
Kısa Cevap:
Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesinin sebebi, Osmanlıların Avrupa’da hızla genişleyerek Hristiyan topraklarını tehdit etmeleridir. Avrupa devletleri, Osmanlı ilerleyişini durdurmak ve Hristiyan dünyasını korumak amacıyla bir araya gelerek Haçlı seferleri düzenlemişlerdir.
Uzun Cevap:
Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesinin sebepleri, siyasi, dini ve ekonomik etkenlerin bir birleşimidir:
Siyasi Sebepler:
Osmanlı Devleti’nin hızlı genişlemesi ve Avrupa’da büyük topraklar fethetmesi, Avrupalı devletler için ciddi bir tehdit oluşturuyordu. Osmanlı’nın özellikle Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki ilerleyişi, Avrupa’daki güç dengesini Osmanlı lehine değiştiriyordu.
Osmanlı’nın fetihleri sonucunda, Bizans İmparatorluğu gibi eski ve köklü Hristiyan devletler zor durumda kalmış, bu da diğer Hristiyan devletleri tedirgin etmiştir.
Dini Sebepler:
Hristiyanlık ve İslam arasındaki tarihi dini çatışma, Haçlı seferlerinin düzenlenmesindeki ana motivasyonlardan biriydi. Avrupa’daki Hristiyan devletler, Osmanlı’nın Hristiyan topraklarına yaptığı fetihlere karşı dini bir savunma refleksi geliştirmiştir.
Papa ve kilise liderleri, Osmanlı’ya karşı Haçlı seferlerini teşvik etmiş, bu seferlerin kutsal bir görev olduğunu belirtmişlerdir. Hristiyan dünyasını savunmak ve Müslüman ilerleyişini durdurmak, dini liderler tarafından önemli bir misyon olarak görülmüştür.
Ekonomik Sebepler:
Osmanlı Devleti’nin kontrol ettiği bölgeler, ticaret yolları açısından stratejik öneme sahipti. Osmanlı’nın bu bölgeleri kontrol etmesi, Avrupalı tüccarların ticaretini zorlaştırmış ve ekonomik çıkarlarına zarar vermiştir.
Haçlı seferleri, Avrupalı devletler için aynı zamanda ekonomik çıkarlarını koruma mücadelesiydi. Osmanlı Devleti’nin güçlenmesi, Avrupa’nın ekonomik çıkarlarını tehdit ediyordu.
Askeri Sebepler:
Osmanlı’nın güçlü ve organize ordusu, Avrupa’nın askeri güvenliğini tehdit ediyordu. Avrupa devletleri, Osmanlı askeri gücünü durdurmak için birleşmek zorunda kaldı.
Osmanlı’nın askeri başarıları, Avrupa’da büyük bir endişe ve korku yaratmıştı. Haçlı seferleri, bu askeri tehditlere karşı bir savunma mekanizması olarak görülmüştür.
Sonuç olarak, Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesi, siyasi ve dini tehditlerin yanı sıra ekonomik çıkarların korunması gibi çeşitli sebeplerin birleşimiyle ortaya çıkmıştır. Bu seferler, Avrupa’nın Osmanlı ilerleyişine karşı verdiği tepkilerin bir yansımasıdır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 44 Cevapları
Soru : Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun büyük kısmı Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmıştır. Buna karşılık Rumeli’de büyük bir toprak kaybı yaşanmamıştır. Bu durumun sebebi nedir?
Kısa Cevap:
Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun büyük kısmının Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmasına karşın Rumeli’de büyük bir toprak kaybı yaşanmamasının sebebi, Osmanlı yönetim sisteminin Rumeli’de daha sağlam ve oturmuş olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, Rumeli’deki yerel beyler ve halkın Osmanlı yönetimine daha bağlı olması ve Timur’un öncelikle Anadolu’da etkinlik kurmaya çalışması bu durumu etkilemiştir.
Uzun Cevap:
Ankara Savaşı, 1402 yılında Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid ile Timur arasında gerçekleşmiş ve Osmanlı Devleti büyük bir yenilgi almıştır. Bu savaşın ardından Osmanlı Devleti’nde Fetret Devri olarak bilinen bir iç karışıklık ve taht kavgaları dönemi başlamıştır. Anadolu’daki birçok beylik ve şehir Timur’un etkisi altına girmiş veya eski bağımsızlıklarını kazanmıştır. Ancak, Rumeli’de benzer bir toprak kaybı yaşanmamıştır. Bunun birkaç önemli sebebi vardır:
Yönetim ve İdari Yapı:
Osmanlı Devleti, Rumeli’de daha oturmuş ve düzenli bir yönetim sistemi kurmuştu. Bu bölgelerdeki idari yapı, merkezi otoriteye daha sıkı bir şekilde bağlıydı ve yerel yöneticiler Osmanlı Devleti’ne sadıktı. Bu, Rumeli’deki Osmanlı yönetiminin savaş sonrası dönemde de devam etmesini sağladı.
Yerel Beylerin Bağlılığı:
Rumeli’deki yerel beyler ve halk, Osmanlı yönetimine daha bağlıydı ve merkezi otoriteye karşı sadakatleri yüksekti. Bu sadakat, savaş sonrası dönemde de devam etti ve bölgedeki Osmanlı kontrolünün korunmasına yardımcı oldu.
Timur’un Stratejisi:
Timur’un stratejisi daha çok Anadolu üzerinde etkili olmak ve buradaki beylikleri kontrol altına almak üzerineydi. Rumeli’ye yönelik doğrudan bir harekat planı veya stratejisi bulunmuyordu. Bu nedenle, Timur’un saldırıları Anadolu ile sınırlı kaldı ve Rumeli bu saldırılardan nispeten uzak kaldı.
Coğrafi Faktörler:
Anadolu’nun coğrafi olarak geniş ve dağınık yapısı, kontrolün kaybedilmesini kolaylaştırmıştır. Rumeli’nin ise daha kompakt ve stratejik olarak kontrolü daha kolay bir bölge olması, Osmanlı’nın bu toprakları elinde tutmasını kolaylaştırmıştır.
Askeri ve Stratejik Güç:
Osmanlı Devleti, Rumeli’de güçlü askeri garnizonlar bulunduruyordu. Bu askeri güçler, herhangi bir isyanı veya dış saldırıyı bastırabilecek kapasitedeydi. Ayrıca, Rumeli’deki askeri güçlerin koordinasyonu ve merkezi otoriteye bağlılıkları, bu bölgedeki istikrarı sağlamıştı.
Sonuç olarak, Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’da büyük toprak kayıpları yaşanırken, Rumeli’de bu tür kayıpların yaşanmaması, Osmanlı’nın Rumeli’de kurduğu güçlü idari ve askeri yapının yanı sıra, Timur’un stratejik önceliklerinin Anadolu’ya odaklanmasından kaynaklanmıştır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 47 Cevapları
Soru : Metinleri okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.
… Vardılar, oğlan devşirdiler. Getirip Anadolu’da Türk kavmine üleştirdiler. Çift sürdüler. Bunlar hizmet gördüler ve Türkçe öğrendiler. Üç yıl, dört yıl olduktan sonra getirip devlet kapısında yeniçeri yaptılar. Ak börk giydirdiler. Asılda yeniçerinin kuruluşu budur. O vakitten beri adını yeniçeri koydular. Oruç Beğ Tarihi, s. 38
Bir ülke alındıktan sonra padişah kâtibi o yöreye gelir ve erkek çocukları yeniçeri olarak askere alır. Her biri için beş altın öder ve onları Anadolu’ya yetiştirilecekleri yere gönderir. Şayet buradan aldığı çocuk yeterli gelmezse kendi ülkesindeki erkek çocuklara sahip Hristiyanlara gider. Onlardan her şehrin payına düşen miktarda çocuğu toplar. Çocuklar kime emanet edildiyse o kişi çocukları yetiştirmekle ve sonra kendisine söylenen yere yollamakla mükelleftir. Geri alınan çocuklar savaş talimi yapmaya başlar. Padişah onlara ulufeleri öder. En iyilerini sarayına seçer ve ulufelerini arttırır.
Konstantin Mihailoviç (Sırp), Bir Yeniçerinin Hatıraları, s.115-116 (Özetlenmiştir.)
1. Metinlerde hangi asker alma sisteminden söz edilmektedir?
Cevap:
Metinlerde, Osmanlı Devleti’nin asker ihtiyacını karşılamak amacıyla uyguladığı Devşirme Sistemi‘nden söz edilmektedir.
2. Alınan çocuklar hangi ocağa asker olmaktadır?
Cevap:
Alınan çocuklar, Osmanlı Devleti’nin elit asker sınıfı olan Yeniçeri Ocağı‘na asker olmaktadır.
3. Çocuklar neden Türk ailelere verilmektedir?
Cevap:
Çocuklar, Osmanlı kültürünü, dilini ve İslam dinini öğrenmeleri için Türk ailelere verilmektedir. Bu süreçte çocuklar, Türk kültürüne ve yaşam biçimine adapte olarak, ileride Osmanlı ordusunda ve devletinde daha etkili hizmet edebilmeleri için eğitilirler.
4. Saray için seçilen çocukların özellikleri neler olabilir?
Cevap:
Saray için seçilen çocuklar genellikle fiziksel olarak güçlü, zeki, yetenekli ve itaatkâr özelliklere sahip olmalıdır. Ayrıca, liderlik potansiyeli gösteren, öğrenmeye açık ve askeri eğitime yatkın olan çocuklar tercih edilir. Bu özellikler, onların ileride saray hizmetlerinde ve devlet yönetiminde önemli roller üstlenmelerine olanak sağlar.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 48 Cevapları
Soru : Osmanlı toplumunda yönetenler ile yönetilenler arasında hangi açıdan farklar bulunmaktadır?
Kısa Cevap:
Osmanlı toplumunda yönetenler, devlete hizmet eden ve yönetim kademelerinde bulunan kişilerden oluşurken; yönetilenler, vergi veren ve çeşitli ekonomik faaliyetlerde bulunan halk tabakasıdır. Yönetenler, merkezi otoriteyi temsil eder ve devletin idari, askeri ve mali işlerini yürütürken; yönetilenler, tarım, ticaret ve zanaatla uğraşarak devletin ekonomik temelini oluştururlar.
Uzun Cevap:
Osmanlı toplumunda yönetenler (askerî sınıf) ile yönetilenler (reaya) arasında çeşitli açılardan belirgin farklar bulunmaktadır:
Yönetenler:
Görev ve Yetkiler: Yönetenler, Osmanlı Devleti’nin yönetim, savunma ve mali işlerini yürütürler. Bu sınıfın üyeleri, padişah, vezirler, beylerbeyi, sancak beyleri ve yeniçeriler gibi devletin çeşitli kademelerinde görev alırlar.
Vergi Muafiyeti: Yönetenler sınıfı, devlete hizmet ettikleri için vergiden muaf tutulurlar.
Eğitim ve Statü: Yönetenler genellikle medrese eğitimi almış, devlet hizmetinde deneyimli ve toplumda yüksek statüye sahip kişilerdir.
Askerî ve İdari Görevler: Bu sınıfın üyeleri askeri görevlerde bulunur ve devletin güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler. Ayrıca idari görevlerde de etkin rol oynarlar.
Yönetilenler:
Vergi Yükümlülüğü: Yönetilenler, devletin vergi yükümlülüğünü taşıyan kesimdir. Tarım, hayvancılık, ticaret ve zanaatla uğraşarak devletin ekonomik temelini oluştururlar.
Hukuki Statü: Yönetilenler, genellikle şeriat hukuku ve örfi hukuk çerçevesinde yönetilirler. Müslümanlar ve gayrimüslimler farklı hukuki statülere sahiptir.
Ekonomik Faaliyetler: Yönetilenler, köylü, çiftçi, tüccar, zanaatkar gibi çeşitli ekonomik faaliyetlerde bulunarak geçimlerini sağlarlar.
Sosyal ve Ekonomik Sınıf: Reaya sınıfı, toplumun alt ve orta katmanlarını oluşturur ve yönetenlere göre daha sınırlı hak ve imkânlara sahiptir.
Soru : Günümüzdeki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetlerle Osmanlı’daki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetlerin benzer ve farklı yönleri nelerdir?
Kısa Cevap:
Günümüzdeki toplum yapısı, modern devlet anlayışı çerçevesinde daha eşitlikçi ve demokratik bir yapıya sahiptir. Ekonomik faaliyetler daha çeşitlidir ve sanayi, hizmet sektörü gibi modern sektörler öne çıkar. Osmanlı’da ise toplum, yönetici ve yönetilenler olarak sınıflandırılmış ve ekonomik faaliyetler daha çok tarım, ticaret ve zanaatla sınırlı kalmıştır. Osmanlı’da vergi yükümlülüğü sadece reaya sınıfına aitken, günümüzde her vatandaş vergi mükellefidir.
Uzun Cevap:
Günümüzdeki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetlerle Osmanlı’daki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetlerin benzer ve farklı yönleri şunlardır:
Toplum Yapısı:
Benzerlikler:
Çeşitlilik: Hem Osmanlı döneminde hem de günümüzde toplum yapısı, farklı etnik, dini ve kültürel gruplardan oluşan bir çeşitlilik göstermektedir.
Hiyerarşi: Her iki dönemde de belirli bir sosyal hiyerarşi bulunmaktadır. Osmanlı’da yönetenler ve yönetilenler, günümüzde ise farklı ekonomik ve sosyal sınıflar arasında bir hiyerarşi vardır.
Farklılıklar:
Sınıfların Belirginliği: Osmanlı toplumunda sınıflar (askerî ve reaya) belirgin ve keskin çizgilerle ayrılmışken, günümüzde daha esnek ve geçişken sosyal sınıflar bulunmaktadır.
Hak ve Özgürlükler: Günümüzde demokratik değerler ve insan hakları daha yaygındır ve toplumun her kesimi daha eşit hak ve özgürlüklere sahiptir. Osmanlı’da ise bu hak ve özgürlükler sınıflar arasında farklılık göstermekteydi.
Ekonomik Faaliyetler:
Benzerlikler:
Tarımın Önemi: Osmanlı döneminde olduğu gibi günümüzde de tarım sektörü, özellikle kırsal bölgelerde önemli bir geçim kaynağıdır.
Ticaret ve Zanaat: Her iki dönemde de ticaret ve zanaatkarlık, ekonomik faaliyetler arasında yer almaktadır.
Farklılıklar:
Sanayi ve Teknoloji: Günümüzde sanayi, teknoloji ve hizmet sektörü ekonomik faaliyetlerin büyük bir kısmını oluştururken, Osmanlı döneminde tarım ve el zanaatları daha ağırlıklıydı.
Küreselleşme: Günümüzde ekonomik faaliyetler küresel ölçekte gerçekleşmekte, uluslararası ticaret ve işbirlikleri önemli bir yer tutmaktadır. Osmanlı döneminde ekonomik faaliyetler daha yerel ve bölgesel düzeydeydi.
Vergi Sistemi: Osmanlı’da vergi yükümlülüğü daha çok reaya sınıfına aitken, günümüzde her vatandaş, gelirine göre vergi vermektedir ve bu vergilerle kamu hizmetleri finanse edilmektedir.
Sonuç olarak, günümüzdeki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetler, Osmanlı dönemine göre daha karmaşık, çeşitli ve küresel bir nitelik taşımaktadır. Ancak, temel ekonomik faaliyetler ve sosyal yapının bazı yönleri, iki dönem arasında benzerlikler göstermektedir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 49 Cevapları
Soru : Minyatürleri inceleyiniz. Hangi ekonomik faaliyetlerle ilgili olduklarını altlarına yazınız.
Cevap:
“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı Sayfa 36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49 Cevapları”
Soru : Örneği inceleyiniz. Osmanlı Devleti’nin sınırlarını genişletmesinde ve güçlü bir devlet hâline gelmesinde
aşağıda sol tarafta yer alan unsurların etkisini karşılarına yazınız.
Cevap:
Coğrafi konum = Osmanlı Devleti’nin Anadolu’nun batısında ve Balkanlar’da stratejik bir konumda olması, hem doğu hem batı ticaret yollarının kavşağında bulunması ve denizlere yakınlığı genişleme politikalarını desteklemiştir.
İskânpolitikası = Osmanlılar, fethettikleri bölgelere Türkmen ve diğer Müslüman nüfusları yerleştirerek, bu bölgelerde yerel destek ve kontrol sağlamışlar ve böylece sınırlarını genişletmişlerdir.
Askerî yapı = Osmanlı Devleti’nin disiplinli ve düzenli ordusu, teknolojik yeniliklere açık olmaları ve merkezi otoritenin güçlü olması, sınırlarını koruma ve genişletme sürecinde etkili olmuştur.
Adaletliyönetim = Osmanlılar, fethettikleri yerlerde yerel halkın dini ve kültürel haklarına saygı göstermiş, adaletli bir yönetim sergileyerek halkın desteğini kazanmış ve böylece topraklarını genişletmişlerdir.
Anadolu Beylikleriyleilişkiler = Osmanlılar, Anadolu Beylikleri ile diplomatik yollarla veya güç kullanarak ilişkiler kurmuş, bazı beylikleri kendilerine bağlamış veya onlarla ittifaklar kurarak güçlerini artırmışlardır. Bu durum da sınırlarını genişletmelerine katkı sağlamıştır.