Kur’an’da geçen kıssalardan birini araştırınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Kur’an’da geçen kıssalardan birini araştırınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Kur’an’da geçen kıssalardan birini araştırınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Kur’an’da geçen kıssalardan bir tanesi ashab-ı kehf’in kıssasıdır.

Ashab-ı Kehf putperest hükümdar olan dakyanus devrinde Tarsus’ta yaşamış iman ve tevhid mücadelesi vermiş olan zengin gençlerin başından geçen olayları anlatmaktadır.

Ashab-ı kehf tevhid inancına sahip olmaları sebebiyle çok zulümler görmüş ve en sonunda dayanamayarak padişahtan kaçarak inançlarını yaşamak istemişlerdir.

Ashab-ı Kehf Allah’ın mucizesi olarak 309 sene uyumuş ve sonra tekrar Allah’ın izniyle kalkmışlardır.

Sayıları konusunda Kur’an-ı Kerim’de farklı ifadeler olsa da önemli olan onların iman için nasıl Allah’a sığındıkları ve korunduklarını anlamaktır

Ashabı kehf’in köpeği de onlarla beraber geldiği ve onlara destek verdiği için iman eden kimselerle beraber sayılmış ve cennete gireceği hakkında rivayetler vardır.


“Kur’an’da geçen kıssalardan birini araştırınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Hızır As ile Musa Asın Kıssası

60. Hani Mûsâ beraberindeki gence şöyle demişti: “İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim.”

61. Onlar iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup kayıp gitti.

62. Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi.

63. Genç, “Gördün mü! Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. –Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi.

64. Mûsâ: “İşte aradığımız bu idi” dedi. Bunun üzerine tekrar izlerini takip ederek gerisin geri döndüler.

65. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.

66. Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.

67. Adam şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.”

68. “İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”

69. Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim” dedi.

70. O da şöyle dedi: “O halde eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.”

71. Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.

72. Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi.

73. Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi.

74. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi.

75. Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.

76. Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme. Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın (bu son özür dileyişim)” dedi.

77. Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. Mûsâ, “İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi.

78. Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.”

79. “O gemi, denizde çalışan bir takım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.”

80. “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”

81. “Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.”

82. “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”



 

Our Score

Allah’a (c.c.) neden ibadet etmemiz gerekir?

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Allah’a (c.c.) neden ibadet etmemiz gerekir? konusunu kısaca ele alacağız. 


“Allah’a (c.c.) neden ibadet etmemiz gerekir?” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Allahü Teala bizleri çirkinlik olan yokluktan çıkararak varlık sahasına getirmiş ve bizlere birçok güzellikler vermiştir.

Bizler hayatımızda bizlere faydası olan insanlara teşekkür ettiğimiz gibi Allahu Teala’ ya da teşekkür etmeliyiz.

Bizlere vermiş olduğu bu nimetler ve bizi cennetine koymak için sunmuş olduğu imkanlara teşekkür etmeli onun emretmiş olduğu gibi ibadet etmeliyiz.

Ayrıca ilk defa gideceğimiz ve geri dönüşü olmayan ahiret hayatı için yapmış olduğumuz ibadetleri hazırlık yaparak orada rahat bir hayatın teminatını yapmak için ibadet etmeliyiz.

Ayrıca güzel söz iyilik yapmak gibi toplum hayatını düzene sokan hareketler de ibadet olduğu için aslında ibadet hem bizim kulluğumuzu hem de toplumsal hayatı düzenlemektedir.


“Allah’a (c.c.) neden ibadet etmemiz gerekir?” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Bence kul ile Allah arasında en yüksek en saygıdeğer ve kuvvetli ve hoşba ibadet bağıdır.

İnsan ibadet ederek Allah’a müracaat edip bir şeyler talep edebilir sığınabilir ve karşılığında gerek bu dünyada gerek ahirette büyük hayırlar alır.

İnsan bu kadar zayıflıkta Allahu Teala bu kadar yücelik ve büyüklükte olmasına rağmen Allah Teala’nın kullarına olan sevgisi ve sevgi sıfatı ile kullarını yaratması sebebiyle ibadet yolunu açmış ibadet ederek kulun nefsin kötü huylarından kurtularak kendisine gelmesini istemiştir.

Yokluğun var olması çirkinlik ve kötülüktür. Var olmayan bir şey de güzellik söz konusu olamaz.

Allahu Teala insanı var etmekle ona özel güzellikler ve büyüklükler vermiş ancak dünyada bir imtihan yeri olarak ahirette büyük dereceler kazanması için ona nefis ve şeytan ile imtihanı şart koşmuştur.

Bir bebeğin anne karnında beslenme olmasına olmamasına rağmen ağzının ve burnunun olmasından anlam veremediği gibi bizlerin de bugün yapmış olduğu ibadetler yarın ahirette bizlere giyecek ev ve Büyük mükafatlar ve rahatlıklar olarak geri dönecektir.

Bu dünyada gelecek yıllarımızı hazırlamak için ve iyi bir maaşa sahip olmak için okuyup meslek sahibi olduğumuz gibi ahirete yatırım yaparak ilk defa ve geri dönüşü olmayan bir yola girebileceğimiz için açtığı büyük yatırımlar yapmalıyız.



 

Our Score

Yüce dinimiz İslam’ın inanç esasları nelerdir?

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Yüce dinimiz İslam’ın inanç esasları nelerdir? konusunu kısaca ele alacağız. 


“Yüce dinimiz İslam’ın inanç esasları nelerdir?” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Maddeler Halinde Yüce dinimiz İslam’ın inanç esasları

  1. Allah’a iman
  2. Meleklerine iman
  3. Kitaplarına iman
  4. Peygamberlerine iman
  5. Ahirete iman
  6. Kadere iman

“Yüce dinimiz İslam’ın inanç esasları nelerdir?” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından birincisi Allah’a imandır.

İnsan haklı bu dünyada allahû teala’yı Kamil manada idrak etme ve anlama gücüne sahip değildir.

Allah Teala’nın zatını bilemeyeceğimiz için onu Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde geçtiği şekilde inanmak ve iman etmek gerekmektedir.

Aklımızın birçok şeyi anlamadığı gözümüzün birçok şeyi görmediği ve kulağımızın bütün sesleri duyamadığı gibi anlayamadığımız birçok bilginin olduğunu kabul etmeli ve allah’u Teala ya kalbi bir şekilde iman etmeliyiz.

Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından ikincisi meleklere olan imandır.

Melekler nurdan yaratılmıştır. Erkeklik ve dişilik kavramları olmayıp insanlar gibi yiyip içmek uyumak gibi sıfatlardan uzaktırlar. Kendilerinde nefis olmadığı için günaha meyletmezler isyan ve hata etmezler.

Meleklerin çokluğu ile ilgili hadisi şerifler vardır ancak tam olarak sayılarını belirtemeyiz.

4 büyük melek vardır ki bu meleklerin ismi Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil aleyhisselam’dır.

Cebrail Aleyhisselam vahiy getirir Mikail Aleyhisselam tabiat olaylarını düzenler, Azrail aleyhisselam ruhları alır, İsrafil aleyhisselam ise kıyamet kopacağı zaman sura üflemekle mükelleftir.

Bu meleklerden başka insanları koruyan hafaza melekleri amel defterlerimizi yazan kirami katibi melekleri kabirde sorgu soracak olan münker nekir melekleri gibi çokça Melek bulunmaktadır.

Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından üçüncüsü kitaplara iman etmektir.

Allahu Teala Adem aleyhisselam’dan bugüne kadar birçok suhuf ve kitap halinde peygamberlere Emir ve yasaklarını bildirecek ayetler göndermiştir.

Bunların hepsinin değiştirilmemiş hallerinin hak olduğuna inanmak inanç esaslarındandır. Değiştirilmeyen ve günümüze ulaşan tek kitap kur’an-ı kerim’dir.

Kur’an-ı Kerim Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e, ncil İsa aleyhisselam’a, Tevrat Musa aleyhisselam’a Zebur Davut aleyhisselam’a inmiştir.

Bir de indirilmiş olan 100 suhuf vardır ki suhufların onu Adem aleyhisselama, 50 cc aleyhisselam’a, 30 edirse aleyhisselam’a nu ise İbrahim aleyhisselam’a gönderilmiştir.

Toplumun yapısı bakımından Emir ve hükümler değişiklik gösterse de Allah’ın sıfatları ve tevhid inancı ile ilgili olan hükümler hep aynı gelmiştir

Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından dördüncüsü ise peygamberlere imandır.

Rivayete göre 124.000 veya 224.000 peygamber gönderilmiştir.

Peygamberler kendi zamanlarındaki gönderilmiş oldukları kavmi irşad ile uğraşmış Allah’ın seçmiş olduğu özel kimselerdir

Peygamberlerin varlığına ve hak dini getirdiklerine iman ile beraber onların  peygamberlerde olması gereken Sıdk, emanet, fetanet tebliğ ve İsmet sıfatlarına da iman etmek onların özel kimseler olduğunu bilmek ve inanmak gerekmektedir.

Yüce dinimiz İslam’ın i inanç esaslarından beşincisi ahirete imandır. İnsanın belirli olan ömrü bittikten sonra kabre girecek ve kıyametin kopması ile beraber kişinin mahşer hayatı başlamış olacaktır.

Küçük Kıyamet Alâmetleri:
1) İlim ortadan kalkacak, buna mukâbil cehâlet artacak. Bu durumda müskirâtı/sarhoşluk veren şeyleri içmek ve zinâ, alenen irtikâb edilir hâle gelecek.

2) Pek basit sebeplerle ve yok yere adam öldürmeler olacak.

3) Adâlet ve ehliyet kalkacak, haram ve helâle dikkat edilmeyecek.

4) Ana-babaya isyan, buna mukâbil fâsık kadınlara itaat artacak.

5) Ölçü ve tartıda hîle yaygınlaşacak, herkes bu hîlelerden şikâyet eder hâle gelecek.

6) İnsanlara hürmet ve merhamet son derece azalacak ve nasihatlere kulak asılmayacak.

7) Şehirlere göçler artacak, binalar yükselecek. Kötü ve ehliyetsiz kimseler îtibar görecek, söz ve hüküm onlarda olacak.

8) Kumar, fal ve oyun âletleri çok artıp revaç bulacak, vaktin nasıl geçtiği fark edilmeyecek.

9) İsraf artacak, dünya mal ve menfaati âhiret saâdetine tercih edilir hâle gelecek.[87]

Büyük Kıyamet Alâmetleri:

1) Kırk gün sürecek bir dumanın zuhûr etmesi,

2) Deccâl’ın çıkması,

3) Dâbbetü’l-Arz denilen bir varlığın çıkması,

4) Güneş’in batıdan doğması,

5) Ye’cüc ve Me’cüc’ün dünyaya yayılması,

6) Hazret-i Îsâ’nın yeryüzüne inmesi,

7) Hicaz’dan kuvvetli bir ateşin zuhûru,

8) Doğu, batı ve Arap yarımadasında olmak üzere üç adet yer batmasının meydana gelmesi.

Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından altıncısı ise kadere imandır.

Allah’ım irade ve kudreti olmadan hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini inanmamız gerekmektedir.

Allahu Teala ezeli ve ebedi ilmi ile insanların nasıl davranacağı konusunda her şeyi bildiği için kaderi bu şekilde yazmış ancak doğum kişinin ne zaman ve nerede öleceği gibi konular insanın dahilinde olmayıp kaderde geçen şeylerdir.



 

Our Score

İslam’ın korunmasını hedeflediği beş temel esas (zarurât-ı hamse) hangileridir? Araştırınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı İslam’ın korunmasını hedeflediği beş temel esas (zarurât-ı hamse) hangileridir? Araştırınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“İslam’ın korunmasını hedeflediği beş temel esas (zarurât-ı hamse) hangileridir? Araştırınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

İslam’ın korunmasını hedeflediği beş temel esas (zarurât-ı hamse)

  1. Can Emniyeti
  2. Mal Emniyeti
  3. Akıl Emniyeti
  4. Din Emniyeti
  5. Nesil Emniyeti

“İslam’ın korunmasını hedeflediği beş temel esas (zarurât-ı hamse) hangileridir? Araştırınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

İslamiyet insanın Güven içerisinde yaşamasına hem huzurlu bir yaşam sürebilmek hem de dini rahatça yaşayabilmek için çok önem vermiş bunların korunmasını temel olarak ele almıştır.

İslamiyet’in Temel hak olarak görmüş olduğu ve korunmasını hedeflediği 5 temel esas Can, mal, din, akıl ve nesildir.

Bu temel başlıklar altında aslında insanın ihtiyaç duymuş olduğu her başlık açılabilir ve incelenebilir.

İslam’ın korunmasını hedeflediği 5 temel esastan bir tanesi Can emniyeti yani kişinin hayat hakkıdır.

İnsan bütün varlıklardan Üstün görülmüş u yüzden İslam dini insan hayatını korumayı en temel ilkeler arasına koymuştur.

Bircan’a kıymanın bütün insanları öldürmek gibi ağır bir suç olduğunu ifade etmiş ve insan hayatının geri döndürülemez olduğu için her insanın değerli olduğunu ifade etmiştir.

Bu yüzden kötü niyetli insanları uzaklaştırmak için caydırıcı cezalar koymuş ayrıca savaş halinde bile savaşa katılmayan kadın ve çocukların öldürülmesini yasaklamıştır.

İslam’ın korumasını hedeflediği 5 temel esastan bir tanesi de din emniyeti yani din hakkıdır.

İnsanlar islamiyete girmek için zorlanmamış islam devletinin hakimiyetinde yaşayan gayrimüslimlere dinlerini yaşama hakkı verilmiştir.

İslam’ın korunmasını hedeflediği 5 temel esastan bir tanesi de akıl emniyeti yani insanın aklıdır.

Biliyoruz ki akıl insanoğlunu en üstün varlık yapan ve üstün bir vasıf katan çok değerli bir nimettir.

Aklı olan insanlar hitap sahibidir ve aklı olmayan kişiler dini hiçbir yükümlülükten sorumlu değildir

İnsanlar aklıyla karar verdiği için kendisini kötülük yapmaya yetebilecek olan ve aklına giderecek olan sarhoşluk veren alkollü içecekleri veya diğer maddeleri haram saymış ve insanın daima aklı başında olmasını toplumun düzeni için önemsemiştir.

Ayrıca davranışlara belirli sorumluluklar ve Emirler getirerek insanların psikolojisini zedeleyecek hareketlerden uzak durulmasını emretmiştir.

İslam’ın korunmasını hedeflediği 5 temel esastan bir tanesi de mal emniyeti mal güvenliğidir.

İslamiyette herkesin helal yollardan mal edilmeye hakkı vardır ve bu mal isterse kişinin kendi çocuğunun isterse eşinin olsun herkesin ayrı ayrıdır ve zorla veya haksız bir şekilde kullanmaya hakkı yoktur.

Dinimiz insanların canına kastetmeyi büyük günahlardan saymış olduğu gibi malları çalmayı da büyük bir günah saymış böylelikle büyük mağduriyetlerin önüne geçmiştir.

İslam’ın korunmasını hedeflediği 5 temel esastan bir tanesi de neslin korunmasıdır.

Nesrin korunabilmesi sağlıklı toplumların meydana gelmesi için şarttır.

Geleceğin topluluğunu oluşturan bugünün nesilleri ve çocukları olduğu için neslin gerek çoğalmasına gerekse çocukların sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesine önem göstermiştir.



 

Our Score

Dinin toplumsal ilişkilerle ilgili ilkelerinin neler olduğunu araştırınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Dinin toplumsal ilişkilerle ilgili ilkelerinin neler olduğunu araştırınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Dinin toplumsal ilişkilerle ilgili ilkelerinin neler olduğunu araştırınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Maddeler halinde Dinin toplumsal ilişkilerle ilgili ilkeleri şunlardır ;

  • İnsanlara karşı saygı ve sevgi çerçevesinde davranmak
  • Doğru sözlü olmak ve daima doğruluğun yanında olmak
  • Gerek aile gerek arkadaş gerek toplumun diğer fertlerine düzgün davranmak
  • Canlıları ve bütün duaya merhamet etmek
  • Hiç kimseye haksızlık yapmamak
  • İnsanları incitecek ve rencide edecek kırıcı sözle davranışlardan uzak durmak
  • Adil olmak ve adaletin yanında olmak
  • Komşuluk haklarına riayet etmek
  • Söz verildiği zaman sözünde durmak
  • Alışverişte hile yapmamak
  • İnsanları mağdur etmemek
  • Zorda kalan insanlara yardımcı olmak

“Dinin toplumsal ilişkilerle ilgili ilkelerinin neler olduğunu araştırınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Dinimiz kişisel ahlakı düzenlemekle beraber toplumsal ilişkilerin düzgün olmasına büyük ölçüde önem vermiş gerek aile gerek toplumun diğer fertlerine ve bütün doğaya karşı bizlere birçok konuda yol göstermiştir.

Toplumsal ilişkilerin düzenlenmesi insanın hayatı için büyük önem taşımaktadır. İnsan yapısı gereği toplumda Yaşar ve ihtiyaçlarını karşılamak için duygusal anlamda bağ kurmak için sürekli insanlara ihtiyaç duyar.

İnsanın toplumsal bir varlık olması toplumsal sorumlulukları ve toplumsal ilişkileri beraberinde getirmiş Bu ilişkilerin düzenlenmesi çok önemli olduğu için İslamiyet bu konuya bazı kurallar ve uygulamalar getirmiştir. Bu uygulamalar em insanları mutlu ve huzurlu olmasını sağlamakta hem de toplumsal yapıyı düzenleyerek doğada olan herkesi ve her şeyi korumaktadır.

Din toplumsal ilişkilerde adaletli olmayı, doğru sözlü olmayı bir gün yalandan kaçınmayı, insanları kandırıp incitmemeyi emretmektedir. Kötülüklerden uzak durmayı düşmüş olan insanların elinden tutarak zorda olan insanlara yardım etmeyi komşuluk ilişkilerini alışverişleriyle yapmamayı ve insanları kıracak her türlü hal ve hareketten uzak durmayı, insanların ayıbını araştırmamayı ve bunun gibi birçok ahlaki ilkeleri emretmektedir.

Bu ülkeler toplumsal düzen ve ahlakın düzenlenmesi için her kimse her kesimde olması gereken ilkelerdir.



 

Our Score

Zekât verilebilecek kimseleri yazınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Zekât verilebilecek kimseleri yazınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Zekât verilebilecek kimseleri yazınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Maddeler halinde zekât verilebilecek kimseleri şunlardır ;

  1. Borcunu ödeyemeyenlere
  2. Yoksullara
  3. Düşkünlere
  4. Zekat işlerinde çalışanları
  5. Kalpleri İslam’a ısındırılmaya çalışanları
  6. Kölelere
  7. Allah yolunda olan kimselere
  8. Yolda kalmış kimselere

“Zekât verilebilecek kimseleri yazınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Zekat yoksul ve muhtaç kimselerin hakkı olduğu için ,kimselere verilmesi gerekmektedir.

Zekat alabilen kişiler hiç malı olmayan kişiler veya zaruri ihtiyaçları dışında nisap miktarının altında malı olan kişilerdir.

Ayeti kerimede belirtilen kişiler Peygamber efendimizin hadis-i şerifleri ve uygulamaları bizlere bu kişileri bildirmektedir.

Zekat alabilecek kişiler fakirler yani yoksullar, düşkünler, Azat edilecek köleler, borçlu olan kişiler, Allah yolunda Cihat edenler ve ilim tahsil edenler, yolda kalmış insanlar ve zeka toplamakla görevli olan kişilerdir.

İnsanların zekat konusunda ilk önce mağdur olan akrabalarını gözetmekle beraber dünyanın dört bir yanında olan hayatını geçirmekte güçlük çeken insanlara ve Allah yolunda ilim tahsil eden din kardeşlerine de zekat bağışını gönderebilir.

Zekat usul ve füru diye tabir edilen kişinin üst soyu ve az suyu şeklinde olan anne, baba, dede, nine, çocuk ve torunlarına verilmez.

Aynı şekilde bakmakla yükümlü olduğu için bir erkek hanımla da zekat veremez. Zekat aynı zamanda nisap miktarı paraya sahip olan kişiye ve gayrime de verilmez.

Zekatın belirli bir zamanı olmayıp istenildiği zaman verilebilir. Sadece zekatın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden 1 yılın geçme şartı vardır. Ancak kişi dilerse bir yıl doğmadan da zekatını verebilir.



 

Our Score

Şuayb Peygamber (a.s.) hakkında bilgi veriniz.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Şuayb Peygamber (a.s.) hakkında bilgi veriniz. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Şuayb Peygamber (a.s.) hakkında bilgi veriniz.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Şuayb aleyhisselam z İbrahim veya Salih Aleyhisselam’ın soyundan olup Musa Aleyhisselam’ın kayınbabasıdır.

Medyen’ de doğmuş, Medyen ve Eyke halkını yapmış oldukları kötülüklerden alıkoymaya çalışmıştır.

Bu kavimler ölçü ve tartıda adaletsizlik yapar insanları mağdur eder, putlara tapar ve kervanların yolunu keserek güçsüz insanları mağdur ederlerdi.

Yapmış oldukları hile ve kötülüklerden vazgeçmeyince medyen halkı korkunç bir ses ve gürültü ile, Eykeliler ise Ateş ve kıvılcımlar üzerlerine yayarak helak olmuştur.

Şuayb aleyhisselam inananlarla birlikte Nezih ve temiz bir hayat yaşamaya ömrün sonuna kadar devam etmiştir.


“Şuayb Peygamber (a.s.) hakkında bilgi veriniz.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Şuayb aleyhisselam İbrahim veya Salih Aleyhisselam’ın neslindendir. Anne tarafından soyu Lut Aleyhisselam’ın kızına ve Eyüp aleyhisselam ile teyze oğulları oldukları rivayet edilir. Musa Aleyhisselam’ın kayınpederidir.

Şuayb aleyhisselam medyen’de doğup büyümüştür ve o kavmin asil bir ailesine mensuptur.

Gençliği medya kavminin arasında geçmiş bölge halkı sapıtı p azatınca Şuayb aleyhisselam onları kötülüklerden uzaklaştırmaya çalışmış ve daha sonra kendine onlardan uzak temiz ve Nezih bir hayat sürdürmüştür.

Medyenliler Akabe körfezi’nden humus maddesine kadar uzanan bir bölge olup adını burada yaşayan medel halkından almıştır.

Medyen halkı putlara ve heykellere tapıyor ticarette yaygın olarak hile yapıyor ve insanları mağdur ediyorlardı.

Ayrıca bu kavim insanların yollarını keserek gasp eder onları mağdur ederlerdi.

Şuayb Aleyhisselam’ın ismi kur’an-ı Kerim’de 11 defa geçmekte kendisine müthiş bir hitabet yeteneği verildiği için “hatiül-ül Enbiya” (peygamberlerin hatibi) sıfatı verilmiştir

Şuayb aleyhisselam İbrahim aleyhisselam’a indirilen Hanif dininin hükümlerine göre amel etmiştir.

Şuayb aleyhisselam çok namaz kılar kul hakkına ziyade önem verir ölçü ve tartı aletlerinde hak geçmemesi için elinden geleni yapar ve titizlik gösterirdi.

Medyen halkı bu nasihatlere uymadı ve çok fazla bozgunculuk ve insanları mağduriyetle eziyet ettikleri için korkunç bir ses ve gürültü ile helak olmuştur.

Eyke halkı üzerine ise Ateş ve kıvılcımlar yağarak helak olmuşlardır.

Rivayetin birine göre Şuayb aleyhisselam bu kavimlerin helakından sonra Medine yerleşmiş başka bir rivayete göre ise medyen ve eyke kavmi helak edildikten sonra ömrünü geçirmek üzere iman edenlerle birlikte Mekke’ye gitmiş orada vefat etmiştir.



 

Our Score

Kimler zekât vermekle yükümlüdür? Söyleyiniz.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Kimler zekât vermekle yükümlüdür? Söyleyiniz. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Kimler zekât vermekle yükümlüdür? Söyleyiniz.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Zekat vermekle yükümlü kişiler Müslüman, akıl sağlığı yerinde, ergenlik çağına gelmiş ve hür olup bir yıllık borcundan ve asli ihtiyaçlarından fazla olan hakikaten veya hükmen artıcı nisap miktarı mala sahip olan kimselerdir.


“Kimler zekât vermekle yükümlüdür? Söyleyiniz.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Bir kişiye zekatın farz olması için o kimsenin Müslüman olması, akıllı olması, ergenliğe girmiş olması, hür olması ve kişinin bir yıllık borcundan ve Aslı ihtiyaçlarından fazla olarak hakikaten veya hükmen artıcı yani kazanç sağlayan nisap miktarı mala sahip olup bu malın üzerinden bir yıl geçmesi gerekmektedir.

Buradaki artıcı olmaktan kastedilen mal malın sahibine gelir, kar fayda vermesi yahut altın gibi kendiliğinden çoğalma ve artma özelliğine sahip olması gereklidir.

Zekatın farz olması için kişinin hesap miktarına sahip olması yetmez bilakis bu mal veya servete sahip olduktan sonra üzerinden kameri olarak bir yılın geçmesi ve yılın sonunda da kişinin nisap miktarını koruması gerekmektedir.

Bir yıl içerisinde malın artış ve düşüşle itibar edilmeyip yıl sonuna itibar edilir. Zekatı yıl dolduktan sonra vermek şart değildir doğmadan da verilebilir Zekatın geçerli olmasının şartlarından biri de kişinin niyetidir.

Zekat bir ibadet olduğu için niyetsiz yerine getirilemez ve kişi bunu karşıdaki fakire söylemese bile içerisinden zekata niyet etmelidir.

Ayrıca zekatta “temlik” şart olduğu için yemek yedirme gibi şeyler zekat verme olarak sayılmaz bilakis eğer yemek verilecekse Bu maddelerin fakire verilmesi veya para verilmesi gibi verilmelerle zekat verilmesi sağlanmalıdır.



 

Our Score

Zekât hangi mallardan verilir? Kısaca açıklayınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Zekât hangi mallardan verilir? Kısaca açıklayınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“Zekât hangi mallardan verilir? Kısaca açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

Zekat kişinin asli ihtiyacı denen arabası, oturmuş olduğu evi ve kıyafetlerinden başka olarak biriktirmiş olduğu altın, para veya ticaret yapmış olup kaydetmiş olduğu malın 80 gram altının değerine ulaşmışsa veya geçmişse üzerinden bir yıl geçmesi ile 40’ta 1’i kadar kişinin üzerine farz olur.


“Zekât hangi mallardan verilir? Kısaca açıklayınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

Asli ihtiyaçlarından ayrı oturmuş olduğu evi ve binmiş olduğu arabası kıyafetleri gibi kullanmış olduğu eşyalardan başka hakikaten veya hükmen artıcı yani kazanç sağlayan tırnak işaretini hesap miktarını “mala sahip olan kimsenin zekat vermesi gereklidir.

Artıcı maldan kastedilen şey malın sahibine kar ve gelir getiren fayda veren yahut kendiliğinden çoğalma ve artma özelliği olan altın gümüş para gibi şeylerdir.



 

Our Score

İslam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi anlatınız.

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı İslam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi anlatınız. konusunu kısaca ele alacağız. 


“İslam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi anlatınız.” ile ilgili kısa cevabı ;


Cevap :

İslam dini paylaşmaya ve yardımlaşmayı büyük önem vermiş ve gerek sadaka gerek zekat gerek darda kalan bir Müslümana ve Müslüman olmasa da bir insana yardım eden kişileri mükafatlar vereceği vaat edilmiştir.

Bunun örneklerini islamiyet’in başladığı günden itibaren erçekten İslamiyet’e gönülden inanmış insanlarda görüyor ve ellerinde az çok ne varsa sadaka veya yardım olarak ayeti olarak verdiklerini görüyoruz.


“İslam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemi anlatınız.” ile ilgili uzun cevabı ;


Cevap :

slam dininin paylaşma ve yardımlaşmaya verdiği önemini anlatan ayetler ve hadisler

“Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır.” (Hadîd Suresi 18)
“Her meşrû ve güzel iş sadakadır.” (Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekât 53)

– “Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatın yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.” (Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92)

“Sadaka vermek malı eksiltmez. Kul başkalarının hatalarını bağışladıkca Allah da onun şerefini arttırır. Kim Allah için alçak gönüllü davranırsa, Allah da onu yükseltir.” (Müslim, Birr 69. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 82)

“Bir mümin, aç bir mümini doyurursa, Allah da o kimseyi cennet meyveleriyle doyuracaktır. Yine bir mümin, susuz kalan bir mümine bir şeyler içirip susuzluğunu giderirse, Allah kıyamette ona (misk ile mühürlenmiş lezzetli bir içecek olan) ‘Rahîk-ı Mahtûm’dan içirecektir. Yine bir mümin, elbiseye ihtiyacı olan bir mümini giydirirse, Allah da ona cennetin yemyeşil elbiselerinden giydirecektir.” (Tirmizî, Kıyâme, 18)
“Güneşin doğduğu her gün insanın bütün eklemleri için sadaka vermesi gerekir. İki kişinin arasını düzeltmen sadakadır. Bir kimseyi kaldırarak hayvanına binmesine yardımcı olman ve eşyasını ona yüklemen sadakadır. Güzel söz de sadakadır. Namaza giderken attığın her adım sadakadır. Yoldaki rahatsızlık veren şeyi kaldırman sadakadır.” (Müslim, Zekât, 56)

“Kim helal kazancından bir hurma miktarı sadaka verirse -ki Allah sadece helâl olanı kabul eder- Allah o sadakayı büyük bir hoşnutlukla kabul eder. Sonra onu sahibi için, sizden birinizin tayını yetiştirdiği gibi (özenle) dağ gibi olana kadar büyütür (bereketlendirir). (Buhari, Zekat, 8)

“Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin, size bir iyilik yapana karşılığını verin. Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız, karşılıkta bulunduğunuzu kanaat getirinceye kadar ona dua edin.” (Ebu Dâvud, Zekat, 38)

Resûlullah(s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: “Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.” (Buhari, İkrah, 7)

Hz.Âişe’den rivâyet edildiğine göre, Peygamber hanımları bir koyun kesmişlerdi de Resûlullah(s.a.v): “Koyundan ne kadarı kaldı?” diye sordu. Âişe, dedi ki: “Sadece kürek kemiği bölgesi kaldı! Gerisini dağıttık” deyince; Resûlullah(s.a.v.) şöyle buyurdu: “Küreğinden başka hepsi bize (sevap olarak) kaldı.” (Tırmizi, Kıyame, 33)

“Müslüman Müslümanın (din) kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu düşman eline vermez (himaye eder). Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bi ihtiyacını giderir. Her kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da onun (bu iyiliği) sayesinde kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim dünyada, bir Müslümanın (ayıbını) örterse Allah da kıyamet günü onun (ayıbını) örter.” (Mülim, Birr, 58)

Resûlullah(s.a.v.), “Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız.” buyurdu ve aralarını hafifçe açarak işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi. (Buhari, Talâk, 25)

“Kim darda kalan borçluya zaman tanırsa yahut (alacağının tamamını veya bir kısmını) borçluya bağışlarsa, Allah onu, başka hiçbir gölgenin (himayenin) olmadığı kıyamet gününde kendi arşının gölgesinde (himayesinde) gölgelendirecektir.” (Tırmizi,Büyü’,67)



 

Our Score
error: Content is protected !!