8. Sınıf Din Kültürü KitabıBir Sure Tanıyorum: Asr Suresi ve Anlamı CevaplarıSayfa 64
Bir Sure Tanıyorum: Asr Suresi ve Anlamı Cevapları
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Yayınevi Sayfa 64
Soru : Asr suresinde ne gibi ilke ve mesajlar yer almaktadır? Arkadaşlarınızla konuşunuz. Bu ilkelerin günlük hayattaki önemini sınıfınızda değerlendiriniz.
Asr suresinde insanın ziyanda olduğu ancak bazı özelliklere dikkat etmesi sebebiyle bu zarardan kurtulacağı ifade edilmiştir.
Asr suresinde zararlı olmayan insanlar ifade edilirken ilk özellik olarak iman sayılmıştır. Gerçekten iman insanın hem din hem de hayat yönünden gerçek manada dikkat edildiği zaman çok güzel yerlere taşımaktadır.
Diğer bir ilke ise ameli salih ilkesidir ki bunlar kişiye farz olan ibadetler olarak nitelendirilebilir. İman edip farz olan amellerini işleyen kimseler hem dünyada huzur bulacak hem de ahiret hayatında büyük başarılar ve mutluluklar elde edecektir.
Asr suresinde aynı zamanda birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler ifadesi geçmektedir.
Bu ifadede hepimizin alması gereken ve dikkat etmesi gereken dersler vardır. Bizleri bir şeyler sorulduğu zaman veya bir yakınımız derdini anlattığı zaman gerçekten hakkı ve sabrı tavsiye ediyor muyuz yoksa o insana gaza getirerek öfkelendiriyor muyuz buna dikkat etmemiz gerekir.
Çünkü insanlar teskin edilmeyip üzüldüğü zaman bir de gaza getirirlerse birçok hata yapabilirler.
Asr Suresi Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle. 1- Asra yemin olsun ki, 2- İnsan mutlaka ziyandadır. 3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.
Mâûn suresinde verilmek istenen mesajlar ; dini yalanlayanlar kınanmakta, yetimlere ve yoksullara kötü davranışlarda bulunmamamız gerektiğinden söz edilmektedir. Ayrıca fakirleri ve açları doyurmadıklarından, namazı gösteriş için kıldıklarından bahsedilen kişilerden söz edilmektedir.
Maun süresinde insanların davranışları ve ibadetleri hakkında uyarılar yapmakta ve nasıl davranmaları gerektiği hakkında biz Müslümanlara bilgiler ve öğütler vermektedir.
Kuranda Geçen 25 peygamberin isimlerini biliyorum ki isimleri ;
1- Hz. Adem:
2- Hz. İdris
3- Hz. Nuh
4- Hz. Salih
5- Hz. Hud
6- Hz. İbrahim
7- Hz. Lut
8- Hz. İsmail
9- Hz. İshak
10- Hz Eyüp
11- Hz. Yusuf
12- Hz. Yakup
13- Hz. Şuayb
14- Hz. Musa
15- Hz. Harun
16- Hz. Zulkifl
17- Hz Davud
18- Hz. Süleyman
19- Hz Elyesa
20- Hz İlyas
21- Hz. Yunus
22- Hz. Zekeriya
23- Hz. Yahya
24- Hz. İsa
25- Hz. Muhammed sav dir.
Bu peygamberlerden hayatlarına dair az da olsa okuldan ve kitaplardan birde gördüğüm filmlerden edindiğim bilgiler var.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 45 Cevapları
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
“Bunlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi, kazıklı Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı, bütün bu topluluklar ısrarla gerçeği yalanlamışlardı. Hepsi de elçileri yalancılıkla suçladılar, bu yüzden de kendilerini cezalandırmam hak oldu. Bunlar da şimdi, bir daha geri dönüşe imkân bırakmayacak olan korkunç bir sesi, yalnızca bunu beklemektedirler. Onlar (alaycı bir tavırla), ‘Rabb’imiz! Hesap gününden önce payımıza düşen azabı hemen şimdi ver!’ dediler.” Sâ’d suresi, 12-16. ayetler.
Soru : Yukarıdaki ayetleri okuyunuz. Bu ayetlerde hangi kişi ve topluluklardan söz edilmektedir? Belirleyip aşağıdaki şemaya yazınız.
Cevap:
İnkârcı Kişi ve Topluluklar
Nuh kavmi
.Âd kavmi
Semûd kavmi
. Eyke halkı
. Lût kavmi
Soru : Ayetlerde sözü edilen kişi ve topluluklar niçin cezalandırılmıştır? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.
Nuh kavmi ve helak olma sebebi; Nuh asın kavmidir. Putlara tapar, kendilerine “reziller” adı vererek insanlara ve özellikle fakirlere işkence ve eziyetlere bulunurlardı. Dünya lezzetleri ve süse aşırı düşkün bir hale gelmişlerdi. Utanma duygusu kalmış, her türlü çirkinlik açıkça yapılır hale gelmişti.
.Âd kavmi ve helak olma sebebi; Yemen bölgesinde yaşamışlardır. Hz. Nuh’un torunlarıdır. Zamanla Allah’a bağlılıkları azalmış, put yaparak onlara tapmış, güçsüz ve kimsesizlere zulm etmiş, zavallı kimseleri yüksek yapıların üzerine çıkararak oradan aşağı atmış, parçalanmış olan cesetlerine bakarak eğlenmişlerdir.
Semûd kavmi ve helak olma sebebi; Salih asın kavmidir. Peygamberlik ilanından önce Salih ası çok severler ve onu başlarına yönetici yapmak isterlerdi. Semud kavmi kayaları oyarak çok muazzam, yıkılmaz saraylar, köşkler ve evler yapmışlardır. Hz. Salih bu kavimdeki insanları tek Allah’a imana davet etmeye başlayınca bir anda ona düşman oldular. Salih (AS) ve ona tabi olanları Allah şiddetli sarsıntı, gök gürlemesi, korkunç ses ve yıldırımlardan korudu. Daha sonra ise helak oldular.
. Eyke halkı ve helak olma sebebi; Hz. Şuayb (as) Medyen(Eyke)halkına gönderilmiş bir peygamberdi. . Çeşitli hileler, alışverişte ölçü ve tartıya dikkat etmeme gibi. Halkın malını kötü gösterip düşük ücretlerle satın almak, onlar için övünç kaynağıydı. Bir tarafta hakkını alamayan mazlumlar zor duruma düşüyor diğer bir tarafdan zalimler kazanıyordu.
. Lût kavmi ve helak olma sebebi; Lut (as) Filistin’ de bulunan Sedom kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Lut kavminin helakınınn başlıca sebepleri ise; eşcinsellik, çok defa temas ettikleri erkekleri öldürme, mazlumlara eziyet, aşırı derecede cimriliktir.
Çevremizdeki insanlar kaza ve kader kavramlarını sık sık kullanıyorlarsa da kaza ve kaderin tam olarak manasını bilen kişilerin sayısını yazık ki çok fazla değildir.
İnsanlar Kendi hataları olan veya ihmalleri sebebiyle başlarına gelen şeyleri de Kader olarak dillendirmektedirler
Kazan kelimesi ise halk arasında kaderin meydana gelmesi değil araba, iş veya ev kazası gibi durumlarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kader Allahu Teala hazretlerinin ilim sıfatı ile olmuş olan ve olacak olan her şeyi bütün ayrıntıları ile bilip irade sıfatıyla da ne şekilde ve hangi özellikte olacağını tercih, tayin ve takdir etmesi demektir.
Allahu Teala insanların olaylar karşısında nasıl tepki vereceğini ve neleri tercih edeceğini sonsuz ilmiyle bildiği için kaderi bu şekilde yazmıştır.
Bu durum insanların iradesini saf dışı bırakmaz ki bu bu demek değildir.
Her şeyin ezelde Allah tarafından bilinmesine ve Bu bilgiye uygun olarak takdir edilmesine denmektedir
Kaderde belirlenmiş olan bu olayların vakti gelince olmasına ise kaza denmektedir.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 14 Cevapları
“Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. Biz bunları yapmasaydık siz onu (yeterli suyu) depolayamazdınız.” Hicr suresi, 22. ayet.
“Gece de onlar için bir delildir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler. Güneş kendisi için belirlenen yerde akar (döner). İşte bu, Aziz ve Alîm olan Allah’ın takdiridir.” Yâsîn suresi, 37-38. ayetler.
Soru : Yukarıdaki ayetlerde hangi yasalara işaret edilmektedir? Belirleyiniz.
Cevap:
Yukarıdaki ayetlerde sıklıkla karşılaşmış olduğumuz fiziksel yasalara işaret edilmektedir. Bu yasalar, rüzgarların oluşması, bitkileri aşılaması çoğalması, yağmurun yağması, gece ve gündüzün oluşması ve güneşin belirli bir yörüngede hareket etmesidir.
Allahu Teala hazretleri evrenin işleyişini belli bir yasaya bağlamış ve bu işleyişin devam edebilmesi için canlı ve cansız birçok varlığı yaratmıştır.
Cansız varlıklar olduğu gibi canlı varlıklar da bitkiler, hayvanlar ve insanlar olmak üzere üç kısımdır.
Canlı varlıkların canlı olmaları ortak bir özellik olmasına rağmen birbirlerine ayıran özellikleri vardır ki mesela bitkilerde yürüyebilme veya bir yerden bir yere gitme gibi bir özellikleri yoktur.
Hayvanlar ise hareket edebilir ve bir yerden bir yere gidip avlanma gibi ihtiyaçlarını kendileri karşılayabilirler.
Canlıların ortak özelliklerinden bir tanesi de doğup büyümeleri ve zamanı gelince ise ölmeleridir.
İnsan bitki ve hayvan gibi belli bir zamanda doğar büyür ve ölümlü olduğu için zamanı geldiğinde ölür.
İnsanın diğer canlılardan farklı olarak halife sıfatında yaratıldığı için birçok farklı yönü bulunmaktadır.
Yeme içme gibi veya hücre gibi özellikleri her ne kadar diğer canlılarla aynı olsa da onu diğer canlılardan ayıran en önemli özellikleri aklı ve ruhudur.
Bir canlı olarak insan akıl sahibi, düşünebilen, irade sahibi, Özgür sorumlu ve inançları olabilen bir varlıktır.
Bu özellik birçok ayeti kerimede zikredilmiş ve insanların akıl ve sorumluluk sahibi olduğuna dikkat çekilmiştir
Bu ayeti kerimelerden bir örnek olarak İsra suresi 70 ayeti kerimeyi verebiliriz ki “biz, gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık” buyrulmuştur.
İnsanda bulunan akıl onu diğer canlılardan ayıran en önemli özellik olduğu için insanın sorumlu kullan ve gelişmesini sağlayan da en büyük özelliği budur.
Diğer hayvanların gerek güç gerek hız gerek başka kabiliyetleri olsa da akıl insanı insan yapan en değerli özelliklerdendir.
İnsan akletmesi ile kıymetli ve değerli sorumluluk ve hitap sahiptir.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 15 Cevapları
Bazı insanlar bir başarısızlıkla ya da olumsuz durumla karşılaştıklarında, “Kader böyleymiş, ne yapayım!”, “Alın yazım böyleymiş.” demektedirler.
Soru : Siz hiç böyle bir duruma şahit oldunuz mu? Bu gibi yaklaşımları doğru buluyor musunuz? Niçin? Sizce yaşadığımız olumsuzlukların önüne geçebilir miyiz? Tartışınız.
Cevap:
Ben de böyle bir duruma şahit oldum. Bu gibi yaklaşımları bazen doğru bazen ise yerine göre yanlış buluyorum. Yaşadığımız olumsuzlukların önüne geçebilmek için elimizden geleni yapmalı ve gerekli çabayı sarf etmeliyiz. Bütün önlem ve dikkatlere rağmen başımıza bir şey geldiği zaman ise bu durumda “kader böyleymiş” demek uygun olur.
Mesela bütün trafik kurallarına uyup Arabanın bakımını yaptıran bir kişinin arabası bir anda bozulabilir veya bir anda anlık bir dalgınlık veya hata ile kaza yapabilir. Eğer önlemleri almışsa Bu gerçekten alın yazısı denebilir ve doğru bir inanış olur.
Yoksa elimizden gelen hiçbir çabayı sarf etmeden olayı kaderi yıkmak bilakis tembellik ve haksızlıktır.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 16 Cevapları
Soru : Konuda öğrendiğiniz bilgileri de dikkate alarak yukarıdaki şemayı sınıfınızda arkadaşlarınızla yorumlayınız.
Cevap:
İnsan kendisinde bulunan akıl sebebiyle ilim öğrenebilir bilgiler elde edebilir ve kendinde bulunan bu özelliklerle çok mesafeler kat edebilir.
İnsan özgürdür özgür olmayı sever. Ancak İnsan aklı ve ilmi sebebiyle irade sahibi olabildiği için kendisine bazı sorumluluklar verilmiştir ve bu sorumluluklara uyması gereklidir.
Bu sorumlulukları uyup başka insanlara haksızlık yapmadı ve haklarına girmediği müddetçe özgürlüğünü kullanabilir.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 17 Cevapları
Soru : Kader inancını yanlış anlayan, yaşadığı olumsuzlukların sorumlusu olarak kaderi gören bir insanın tepkilerini ele alan doğaçlama bir drama çalışması yapınız.
Mehmet biraz dikkatsizlik biraz da önemsememekten kaynaklı olarak herhangi bir elektrik tamiri yaparken önlem almaz ve kendisine ölüm veya herhangi bir kader gelecekse geleceğini ifade ederdi.
Kamile gitmiş olduğu kişiler ve sevdikleri onun bu durumdan çok endişelenir ve yapmış oldukları hatayı nasıl anlatacaklarını bilemezlerdi
Bir gün yolu bir imamın evine düşmüş ve yine önlem almadan işe koyulmuştu.
İmam onun bu dikkatsiz tavırlarını ve hiçbir önlem almadan yapmış olduğu işi görünce hayrete düştü.
Mehmet uyarsa da Mehmet onun sözünü dinlememiş ve ne yazık ki bir elektrik çarpıntısına maruz kalmıştı. İmam Mehmet’in dikkatsizliğini fark ettiği için önlemini almış ve hemen daha önce almış olduğu bir önlemle elektrik saatini kapatmış ve Mehmet’in hayatını kurtarmıştı.
Mehmet’in canı çok acıdığı için ptığından pişman olsa da bunun kadar olduğunu ifade etmiş İmam da kendisinin İmam olduğunu anlatmış ve ona bunun Kader olmadığını canımızdan da sorumlu olduğumuzu ve eğer böyle davranırsa Allah katında sorumlu olacağını ifade etti.
Mehmet hem canının yanması hem de duymuş oldukları bu sözler karşısında çok utandı ve bundan sonra böyle yapmayacağına söz verdi ve kader konusunu imamın tavsiye etmiş olduğu kitaplardan okuyup bilgi sahibi olacağına dair kendisine söz verdi.
Kader : Kader, “Allah Teala’ nın, ezelden ebediyete kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, ezelî ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi” demektir.
Cenâb-ı Hakk’ın ezelde irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı gelince, her birisini ezelî ilim, irade ve takdirine uygun biçimde meydana getirmesi ve yaratmasına ise kaza denmektedir.
Allahu Teala tarafından takdir edilen şeylere kaza , bunların zamanı gelince olmasına kaza denir.
Kara talih : İnsanların başlarına gelen olayları kendi sorumluluklarını göz ardı ederek kadere yüklemeleri sonucunda oluşmuş bir terimdir. İnsanlar başarısızlık veya yanlışlarını kara talihe vererek kaderi suçlayarak batıl bir inanç oluştururlar.
Alın Yazısı : Alın yazısı, daha doğmadan önce insanın başına gelecek şeylerin Allahu Teala tarafından yazılması ve bilinmesi demektir ki halk arasında buna “alınyazısı” denmektedir. Halk arasında kaderi ifade etmek için kullanılsa da aslında burada alna yazılan birşey yoktur.
Baht : Baht talih manasında kullanılır. Halk arasında ” kara bahtım” veya “bahtın açık olsun” ifadeleri yaygın olarak kullanılır. Bunlarla kader , olacak olan olaylar kast edilir.
Kısmet : Kısmet takdir edilenler anlamına gelmektedir. Halk arasında evlenme adayları, rızk anlamında da sıklıkla kullanılmaktadır.
2. İçerisinde kader kavramı geçen deyim, atasözü ve şiirler bularak sınıfınızda arkadaşlarınızla paylaşınız.
Kur’an-ı Kerim mealinden tevekkül kavramını konu alan ayetler
Allah… Kendisinden başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah olmayandır. (O hâlde) müminler yalnızca Allah’a tevekkül etsinler. (64/Teğabûn 13)
(İddet) sürelerine ulaştıkları zaman, onları güzellikle tutun veya güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden iki adil şahit tutun ve şahitliği Allah için dosdoğru yapın. Allah’a ve Ahiret Günü’ne inananlara bununla öğüt verilir. Kim de Allah’tan korkup sakınırsa (Allah,) ona bir çıkış yolu kılar. (65/Talak 2)
Ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse O, kendisine yeter. Şüphesiz ki Allah, (dilediği) emrini yerine getirecek olandır. Muhakkak ki Allah, her şey için bir ölçü/zaman/vade tayin etmiştir. (65/Talak 3)
(O) doğunun ve batının Rabbidir. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Öyleyse) O’nu Vekil edin. (73/Müzzemmil 9)
“Ne diye Allah’a tevekkül etmeyelim ki? Kuşkusuz O, bize (dosdoğru) olan yollarımızı göstermiştir. Elbette, bize yaptığınız eziyetlere sabredeceğiz. Tevekkül edecek olanlar yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.” (14/İbrahîm 12)
O (hicret ehli) ki; sabreder ve Rablerine tevekkül ederler. (16/Nahl 42)
Hiç ölmeyecek, El-Hayy olan (Allah)’a tevekkül et! O’nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak O yeter. (25/Furkân 58)
(İzzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (kullarına karşı merhametli) Er-Rahîm olana tevekkül et. (26/Şuarâ 217)
O hâlde) Allah’a tevekkül et! Sen hiç kuşkusuz, apaçık bir hak üzeresin. (27/Neml 79)
Onlar ki; sabreder ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (29/Ankebût 59)
Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (33/Ahzâb 3)
Allah, kuluna yetmez mi? Seni, onun dışındaki (sahte ilahlarla) korkutuyorlar. Kimi de Allah saptırmışsa, ona yol gösterecek hiç kimse yoktur. (39/Zümer 36)
4. Genel Ağ, Peygamberler Tarihi, İslam Ansiklopedisi vb. kaynaklardan Hz. Musa (a.s.) hakkında bir araştırma yapıp sunu hazırlayınız. Bu sunuyu sınıfınızda arkadaşlarınızla paylaşınız.
Musa aleyhisselam Mısır’da doğmuştur. Yakup Aleyhisselam’ın soyundandır . Annesinin adı imran’dır. Harun aleyhisselam ile kardeştirler
Musa Aleyhisselam’ın yedi cüceli ve düz saçlı olduğu rivayet edilmektedir.
Ayetlerde ismi 136 defa geçmektedir. Tevrat isimli kutsal kitap Musa aleyhisselam’a gönderilmiştir.
Allahü Teala’nın onunla konuşması sebebiyle kur’an-ı Kerim’de kendisine “Kelimullah” denmiştir.
Dünyaya geleceği zamanlarda mısır’ın hükümdarı olan Firavun’un görmüş olduğu bir rüya ile tüm erkek çocukları öldürüldü. Musa Aleyhisselam’ın annesi ise çocuğunu korumak için onu bir sandık içerisinde Nil nehrine bıraktı ve Allah’ın yardımı ile bu sandık Firavun’un sarayına kadar gitti ve Firavun’un hanımı Asiye bu çocuğu çok severek sahiplendi.
Asiye annemizin Musa aleyhisselamı çok sevmesi sebebiyle firavun onu öldürmedi ve sarayda kalmasına izin verdi.
Musa Aleyhisselam’ın yanlışlıkla yardım isteyen ve şiddet gören birini kurtarmaya çalışıp diğer kişiyi hafifçe itelerken o kişi düştü ve öldü . bir adamı öldürmesi sonucunda firavun ona kısas yapmak istedi bunun üzerine mısır’dan ayrılarak medyene gitti.
Medyende Şuayb aleyhisselam ile tanıştı ve kızı olan Safura ile evlendi ve 10 yıl boyunca onların koyunlarına bakarak çobanlık yaptı.
Firavun’un zulmü altında olan Mısır halkını kurtarmaya giderken tur dağı’nda kendisine iki mucize ile beraber peygamberlik ve Allahü Teala’nın kendisiyle konuşması şerefi verildi ve firavunla konuşması için görevlendirildi.
Musa aleyhisselama kendi peygamberliğini göstermesi için mucize olarak asa ve elini koynuna soktuğunda parlak bir güneş gibi bembeyaz bir hale gelmesi mucizeleri verilmiştir.
İnanmaya meyil etse de yanında bulunan kişilerin araya girmesiyle intiharını sürdürdü ve işkencelerini artırarak devam etti.
Musa Aleyhisselam ima edenleri de alarak mısır’dan ayrıldı ve Karadeniz’e geldiklerinde Deniz ikiye ayrıldı onlar sağlamca geçerken firavun ve halkı bu olarak can verdi
Musa aleyhisselam turi Sina dağına çıkmak için yerine kardeşi olan Harun aleyhisselam’a vekil olarak bıraktı.
Ancak samiri isimli kötü huylu bir Yahudi Musa Aleyhisselam’ın yokluğunu fırsat bilerek buzağı yaptı ve halkı ona tapması için ikna etti.
Musa Aleyhisselam 120 yaşında vefat etmiş Kudüs civarına gömülmüştür.
5. Ayete’l-Kürsi’nin anlamını bularak okuyunuz. Bu ayetten Yüce Allah’ın (c.c.) sıfatları hakkında ne gibi sonuçlar çıkarılabilir? Belirlemeye çalışınız.
“Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara suresinin 255)
Ayete’l-Kürsi’nin Fazileti Hakkında Hadisler
Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Ayete’l Kürsi’yi namazlardan sonra okursa, yedi gök yarılır ve Allah Teala, Ayete’l Kürsi’yi okuyana rahmet gözüyle bakmayana kadar onlar kapanmaz ve bir melek görevlendirerek o andan bir gün sonraya kadar onun işlerini yazmasını ve kötü işlerini silmesini ister.”
Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Farz namazlardan sonra Ayete’l Kürsi okumak senin üzerine olsun (onu oku). Zira Peygamberler, Sıddıklar ve şehitler dışında kimse namazlardan sonra onu okumak için ihtimam göstermez. Her kim namazlardan sonra Ayete’l Kürsi’yi okursa, Allah’tan başkası onun ruhunu kabzetmez ve Allah’ın peygamberleri ile birlikte cihat ederek şehit olanlar gibi olur.” Ayrıca şöyle buyurmuştur: “(Böyle birisi) öldükten hemen sonra cennete girecektir. Sıddık ve abidlerden başkası Ayete’l Kürsi’yi okumak için ihtimam göstermez.”
Başka bir rivayette İmam Muhammed Bakır (a.s) efendimiz şöyle buyurmuştur: “Her kim Ayete’l Kürsi’yi her namazdan sonra okursa, yoksulluk ve çaresizlikten güvende olur ve rızkı genişler. Allah Teala ona kendi fazl ve lütfundan fazla mal verir.”
Ayetel Kürsü ‘ den Yüce Allah’ın (c.c.) sıfatları hakkında çıkarılacak sonuçlar
El-Hayy
El-Kayyum
El- Aliyy
El- Azim
Muhalefetül lil Havadis
İlim
Basar
6. Ecel, ömür, rızık ve sünnetullah ne demektir? Araştırıp öğreniniz.
Ecel:
Sözlükte belirlenmiş zaman, muayyen bir müddetin sonu” anlamına gelmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de hayat süresinin sonu (ölüm vakti), borç için belirlenen son ödeme tarihi, boşanan veya eşi ölen kadının tekrar evlenmeden önce beklemesi gereken süre (iddet), kâfirlerin helâk edilmeden evvel kendilerine tanınan müddet anlamlarındada kullanılmıştır.
Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde ne bir saat/bir an onun gerisinde kalır ne de önüne geçebilirler. (7/A’râf 34)
“(Buna karşılık) günahlarınızı bağışlasın ve sizi belirlenmiş bir süreye kadar ertelesin. Şüphesiz ki Allah’ın eceli, (size) geldiğinde ertelenmez. Keşke bilmiş olsaydınız.” (71/Nûh 4)
Hz. Enes (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) yere bir çizgi çizdi ve: “Bu insanı temsil eder” buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: “Bu da ecelini temsil eder” buyurdu.
Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: “Bu da emeldir” dedi ve ilave etti: “İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir.” (Buhari)
Ömür:
Ömür, sınırlı bir imtihan müddetidir. Tekrarı yoktur. İmtihanın kazanıp kazanmayacağımızın belli olup olmadığı tek imtihandır. Ömür de, ölüm de bir sefere mahsustur. Ömür bize verilen başı ve sonu olan bir zaman dilimidir. Her insan için farklı farklıdır. Bize verilen vakti en güzel şekilde değerlendirmek lazımdır.
“O (Allah) ki, hanginizin daha güzel davranacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratmıştır…” (el-Mülk, 2)
Rızık:
Sözlükte “yiyecek vermek, rızıklandırmak” anlamındaki rezk kökünden gelmektedir. İslâm âlimleri bütün canlıların rızkını Allah’ın verdiği noktasında ittifak etmiştir.
Alimler rızkı “Cenâb-ı Hakk’ın hayatlarını sürdürebilmeleri için canlılara verdiği her türlü imkân” şeklinde tarif etmişler sadece maddiyat olarak tarif etmemişlerdir.
Rızık ile ilgili hadisler
“Sizden aşağıda olanlara bakın; yukarıda olanlara bakmayın. Bu, Allah’ın (size verdiği) nimetleri küçümsememeniz bakımından daha uygun olur.” (Müslim, Zühd, 9)
“Allah’ın eli doludur. Gece gündüz yaptığı cömertçe lütuflar, O’nun elindekileri tüketmez.”; “Gökleri ve yeri yarattığı günden beri neler verdiğini görmüyor musunuz? (Bütün bu verdikleri) Allah’ın elindeki hiçbir şeyi eksiltmemiştir.” Ve ekledi: “O’nun arşı, suyun üzerindedir. Diğer elinde de terazi vardır (âdildir). O, kimine az verir, kimine de çok verir.” (Buhârî, Tevhîd, 19)
Sünnetullah:
Allâh’ın sünneti, Allâh’ın koyduğu nizâm. Tabiat kânunu anlamlarına gelir.
Sünnet lugate “yol” manasında kullanılır. “Allah” adıyla birlikte kullanıldığında, Allah’ın kâinatı idare ederken koyduğu kurallar; Cenab-ı Allah’ın yaratıkları hakkındaki hüküm ve âdetleri demek olur.
Ateşin yakması, anne ve babadan neslin devam etmesi gibi bütün kurallar bu kısma dahildir. Yeryüzünde alışılagelmiş ve olan bir çok kural aslında Allah’ ın yaratmasıyladır.
Kader Allahu Teala hazretlerinin ilmi ile olacakları önceden bilip takdir etmiş olduğu şeylerdir denebilir.
Kader dendiği zaman aklıma en çok yazılmış olan kaderin meydana gelmesi durumunda oluşan olaylara kaza denmesi gelmektedir.
Aynı zamanda rızık konusunda da kader kavramı kullanılmakta ve insanların maddi ve manevi olarak elde etmiş olduğu kazanca da kader denmekte ve kadere bağlanmaktadır.
Kader deyince aklımıza gelen bir başka şey ise eceldir ki bu da her canlının belli bir millet yaşaması ve zamanı geldiğinde ölmesi manasında kullanılır.
Kader deyince halk arasında genel olarak kullanılan alın yazısı ve Yazgı ifadeleri de akla gelmektedir
Ayrıca Kader dendiği zaman baht ve talip de akla gelen ifadeler arasındadır.
“Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır…” Nisâ suresi, 78. ayet.
“Her canlı ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz ve siz ancak bize döndürüleceksiniz.” Enbiyâ suresi, 35. ayet.
Soru : Yukarıdaki ayetlerin vermek istediği mesaj nedir? Arkadaşlarınızla konuşunuz.
Cevap:
Yukarıdaki ayetlerin vermek istediği mesaj her canlının belli bir mümin det yaşayacağım ve kaderinde yazmış olan vakit gelince öleceğidir.
Bizler gerekli olan önlemi aldıktan sonra eğer ölüm gelmişse mutlaka bizi bulacaktır Bu da kaderdir.
Soru : Sizce ecel ile kader arasında nasıl bir ilişki vardır? Düşüncelerinizi sınıfta anlatınız.
Nerede olursanız olun -korunaklı burçlarda dahi olsanız- ölüm sizi bulacaktır. Onların başına bir güzellik geldiğinde: “Bu, Allah’tandır.” diyorlar. Başlarına bir kötülük geldiğinde: “Bu, senden dolayıdır.” diyorlar. De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Ne oluyor bu topluluğa? Neredeyse hiçbir sözü anlamayacaklar. (4/Nisâ 78)
Sizi çamurdan yaratan sonra da (öleceğiniz zamanın) müddetini belirleyen O’dur. (Diriliş zamanının) müddeti O’nun yanındadır. Sonra siz (hâlâ) şüphe edersiniz. (6/En’âm 2)
Gece sizi vefat ettirip gündüz yaptıklarınızı bilendir. Sonra sizi (gündüzün) içinde diriltir ki belirlenmiş olan ecel tamamlansın. Sonra dönüşünüz O’nadır. Sonra yaptıklarınızı size haber verecektir. (6/En’âm 60)
Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde ne bir saat/bir an onun gerisinde kalır ne de önüne geçebilirler. (7/A’râf 34)
Rabbinizden bağışlanma dileyin sonra da O’na tevbe edin. (Buna karşılık) sizi belirlenmiş bir süreye kadar güzellikle faydalandırır ve her fazilet sahibine lütuf ve ihsanından verir. Şayet yüz çevirirseniz, şüphesiz ki sizin için büyük günün azabından korkmaktayım. (11/Hûd 3)
Şayet Allah, insanları yaptıkları zulümlerle yargılasa yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirlenmiş bir süreye erteler. Ecelleri geldiğinde ne bir saat/bir an onun gerisinde kalır ne de önüne geçebilirler. (16/Nahl 61)
“(Buna karşılık) günahlarınızı bağışlasın ve sizi belirlenmiş bir süreye kadar ertelesin. Şüphesiz ki Allah’ın eceli, (size) geldiğinde ertelenmez. Keşke bilmiş olsaydınız.” (71/Nûh 4)
Ecelin kader olduğunu ifade eden hadisi şerif
Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yere bir çizgi çizdi ve: “Bu insanı temsil eder” buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: “Bu da ecelini temsil eder” buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: “Bu da emeldir” dedi ve ilave etti: “İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir.” Kaynak: Buhari, Rikak 4; Tirmizi, Zühd 25, (2335); İbnu Mace, Zühd 27, (4232).
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 18 Cevapları
“Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” Necm suresi, 39. ayet.
“Hiç kimse, kendi emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir…” Buhârî, Büyû, 15
Soru : Yukarıdaki ayet ve hadis bize hangi mesajları vermektedir? Düşüncelerinizi sınıfta anlatınız.
Cevap:
Yukarıdaki ayet ve hadis bizlere hem dünya hem de ahiret hayatı için çalışmamız gerektiğini ve insanlardan istemektense kendi elimizle kazandığımızı daha hayırlı olduğunu ifade etmektedir.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 20 Cevapları
Hz. Ömer (r.a.)* bir gün Yemen halkından (boş gezen) bazı insanlarla karşılaştı. Onlara:
– Sizler kimsiniz, diye sordu. Onlar da:
– Biz tevekkül eden (mütevekkil)leriz. dediler.
Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) onlara:
– Aksine siz hazır yiyiciler (müteekkiller)siniz. (Gerçek anlamda) Tevekkül eden, tohumunu yere
atıp (sonra) Allah’a tevekkül edendir. dedi. Beyhaki, Şuabü’l-İman, Hadis No: 1215.
Soru : Yukarıdaki metinde boş gezen insanların düşüncelerini doğru buluyor musunuz? Niçin?
Cevap:
Yukarıdaki metinde boş gezen insanların düşüncelerini doğru bulmuyorum. Çünkü bu insanlar tembellik yapmakta ve peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin yapmış olduğu çalışıp tevekkül etmeyi ihmal etmektedirler.
Soru : Hz. Ömer’in (r.a.), boş gezen bu insanlara söylediklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin hayatına baktığımız zaman çalıştığını emek harcadığını ve mücadele ettiğini görmekteyiz.
Allahu Teala ayet-i kerimelerinde peygamber efendimize örnek almamızı bizlere emretmektedir.
Madem ki peygamber efendimiz bizlerin hayatına örnektir o halde O’ nun bu şekilde çalışıp ancak çalışmasına rağmen her durumda Allah tevekkül etmesini örnek almalıyız.
Bizler de ister rızık ister hayatın her alanında olursa olsun gerekli önlemimizi almalı ancak olacaklar konumuza tevekkül ederek işin sonucunu Allah’a bırakmalıyız.
Bu yüzden Hz Ömer’in söylemiş olduğu bu sözü çok yerinde ve doğru buluyorum.
Çevremdeki insanlara baktığım zaman tevekkül konusunda ya hiç tevekkül etmeyen ya da tevekkül sanarak hiçbir çalışmada bulunmayan insanları görmekteyim.
Ancak çevremdeki insanların çoğu tevekkül konusunda eksik insanlar ve ne yazık ki tevekkül konusunda tam bilgileri ve inançları olmadığı için sürekli endişe ve panik halindeler.
İnsanların birçoğunun gereksiz endişelere kapılmasının ve psikolojik hastalıklara yakalanmalarının sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum.
Halbuki hangi konuda olursa olsun elimizden geleni yaptıktan sonra işin sonucunu Allah’a bırakmak ve tevekkül etmek bizlerin hem hayatımızı düzenlememize hem de psikolojik olarak rahatlamamıza yardımcı olacaktır.
Bir de ne yazık ki her şeyi tevekkül sanarak işi oluruna bırakmış olan bazı kimseler vardır ki bu insanlar da başarısızlıklarını kadere yıkmakta ve büyük hatalar etmektedirler.
Hani kendilerine hem de sorumlu olmuş oldukları insanlara mağdur etmektedirler.
Halbuki ayeti kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bize emredileni yapmalı ve bu iki kısımdan da sakınarak elimizden geleni yapıp çalışıp çabaladıktan sonra işin sonucunu Allah’a bırakmak ve tevekkül etmek lazımdır.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 21 Cevapları
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi. Kanuni Sultan Süleyman
Hz. Musa Ulu’l-Azim peygamberlerden biridir. Allahu Teala dört büyük kitaptan biri olan Tevrat’ ı kendisine vermiştir. Hz. İbrahim (a.s)’in soyundandır. Tevhid ve küfür ile mücadeleleri Kur’ân-ı Kerim’de uzun uzun anlatılmaktadır.
Mûsa (a.s) da, Allahuteâlâ tarafından İsrailoğullarına gönderilmiş bir peygamberdir. İsrailoğullarını ve Firavun’ u Allah’a iman etmeye çağırdı. Firavun ilâhlık iddiasında bulunuyor ve kavmine zulmediyordu. “Kur’ân’da Musa’yı da an. Çünkü o ihlâs sahibi idi ve İsrailoğulları’na gönderilmiş bir peygamber idi.”(Meryem, 19/51)
Hz. Musa’ nın Nesebi Yakub (a.s)’a ulaşır. Harun (a.s) onun kardeşidir. Cenabı Hak Musa aleyhisselamın davasında bir yardımcı isteği üzerine Musa (a.s)’yı Firavun’a, imana davet için gönderdiğinde, Hz. Harun (a.s)’ı da ona yardımcı olarak seçmiş ve görevlendirmişti.
“Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardımcı) ver. Kardeşim Harun’u (ver).” (Tâhâ, 20/29 ve 30).
Mısır’da çok zulme uğrayan halk atalarının yurdu olan Kenan’ a gitmek istiyor ancak onlardan faydalanan Firavun buna müsade etmiyordu.
Firavun, İsrailoğulları’na çok kötü eziyetlerde bulundu; onları köle yaptı, en çirkin ve adî işlerde çalıştırdı ve gördüğü bir rüua üzerine tahtı korkusundan dolayı doüan erkek çocuklarını öldürdü.
Kıptîlerin ileri gelenleri Firavun’a giderek, “Eğer böyle öldürmeye devam ederseniz, ileride bizim işlerimizi yapacak kimse bulamayacağız.” dediler. Firavun da erkek çocukların bir sene öldürülmesini, bir sene de öldürülmemesini emretti. Erkek çocukların öldürülmediği sene Harun (a.s) doğdu. Öldürüldükleri sene ise Musa (a.s) doğdu ancak Allah Teala onu korudu.
“Musa’nın annesine: ‘Çocuğu emzir, başına geleceklerden korktuğun zaman onu suya (Nil’e) bırak. Korkma, üzülme. Biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız.’ diye bildirmiştik.” (Kasas, 28/7).
Annesi bunun üzerine O’ nu bir sandığa koyarak tevekkül ile nehre bıraktı. Firavun’un sarayına ulaştı. Yıkanmakta olan cariyeler, sandığı bulup Firavun’un karısına götürdüler.
Asiye annemiz bu çocuğa Allah’ ın verdiği bir sevgi ile bağlandı ve Firavun eşine olan zaafından dolayı O’ nu öldürmedi.
Musa aleyhisselam Firavun’un sarayında büyüdü.
Musa aleyhisselam birini korumaya çalışırken yanlışlıkla öldürdü ve öldürülmemek için şehirden çıkmak zorunda kaldı. Musa aleyhisselam Medyen’ e gitmiş, Şuayb aleyhisselam ile tanışmış ve kızı ile evlenmişir. Şuayb aleyhisselamın isteği üzerine on yıl çobanlık yapmıştır.
Eşi ile beraber dönerken Allah’ u Teala kendisine vahiy verdi ve Firavun’ a tebliğ yapması için vazifelendirdi. Firavun, bu davete icabet etmedi ve direndi.
Musa (a.s)’da Firavun’a, belki iman eder diyerek, ispat edici bir delil getirmek istedi. Asasını yere attı, kocaman bir yılan oldu. Elini koynuna sokup çıkardı, gözleri kamaştıran bir güneş parçası oluverdi. Firavun sihirbazlarını çağırsa da sihirbazlar da onun mucizelerinin büyüklüğünü anlayıp iman ettiler.
Firavun inkâr ettikçe, Allahuteâlâ onun kavmine tufan, çekirge, haşarat, kurbağa, kan gibi çeşitli azaplar gönderdi. Ancak iman etmelerini sağlayamadı.
Allahu Teala , Musa (a.s)’a İsrailoğullarını bir gece Mısır’dan çıkarıp Filistin diyarına götürmesini vahyetti. Bir gece Musa (as) ve kavmi şehirden çıkıp gittiler. Firavun peşlerine takıldı. Musa aleyhisselam yine bir mucize göstererek denizi Allah’ ın izni ile yardı kendi kavmini geçirdi. Firavun ve büyük ordusu ise boğularak can verdi.
Allahu Teala Hz. Musa (as)’a, Filistin’e gitmeyi emretti. Orada zalim bir topluluk olduğu için savaşmak istemediler. “Ey Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız, demişlerdi.” (Maide, 5/24)
Allah da onları Tih çölüne attı ve yollarını şaşırttı.
İsrailoğulları, Tur dağında kırk gün geçirdiği bir zamanda, de birinin yaptığı buzağıya taptılar. Sâmirî ismminMusa (a.s) döndüğünde buzağıya tapınmaktan vazgeçirmeye çalıştı. 120 yaşında vefat etti.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 27 Cevapları
Soru : Hz. Musa (a.s.) kıssasından çıkarılacak sonuçlar nelerdir? Maddeler hâlinde yazınız.
Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm, lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm, lehû mâ fi’ssemâvâti ve mâ fi’l-ard, men-ze’l-lezî yeşfe’u ‘indehû illâ bi-iznih, ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm, ve lâ yuhîtûne bi-şey’in min‘ılmihî illâ bimâ şâe, vesi’a kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-arda ve lâ yeûdühû hifzuhumâ ve hüve’laliyyü’l-azîm.
Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı
Diyanet meali şu şekildedir: “Allah, O Allah’tır. O, yegâne hak mâbuddur ki O’ndan başka İlâh yok, yalnız O; daima yaşayan, duran, tutan, her an bütün hilkat üzerinde hâkim, Hayy ü Kayyum ancak O’dur. Ne gaflet basar O’nu, ne uyku. Göklerde, yerde ne varsa hepsi O’nundur. Kimin haddine ki izni olmaksızın O’nun yanında şefaat edebilsin? Allah, yarattıklarının işlediklerini, işleyenlerini, geçmişlerini, geleceklerini bilir. Onlar ise O’nun bildiklerinden yalnız dilediği kadarını kavrayabilir; başka bir şey bilemezler. O’nun kürsüsü, ilmi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır ve bunların koruyuculuğu, bunları görüp gözetmek kendisine bir ağırlık da vermez. O, öyle ulu, öyle büyük ve yücedir.”
Ayetel Kürsi içinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için bu isimle anılan ve üstün faziletleri olan özel bir ayettir.
Hz. Peygamber, Übey b. Kâ‘b’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir (Müslim, “Müsâfirîn”, 258).
Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir:
“Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”
Müşrikler, şefaatçi olacaklarına inanıyorlardı. Allah Teâlâ’ya inandıklarını söylemekle birlikte, O’nun ilahlık sıfatlarını inkar ediyorlardı. Mekke Dönemi’ nde tevhid inancı ile ilgili birçok ayet inmiştir.
Ayetel Kürsi ise Medine döneminin ilk yıllarında inmiştir.
Ayetel Kürsi indiği zaman tefsir kitaplarında geçtiği üzere peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem vahiy katibi olan Zeyd Bin sabiti yanına çağırarak Bu ayeti kerimeyi yazdırmıştır.
“ Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık” (Kamer suresi, ayet 49)
“Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aya evreler koyan Allah’tır Allah, bunları boş yere yaratmamıştır O, ayetlerini düşünen bir toplum için ayrıntılı olarak açıklıyor” (Yunus suresi, 5)
“Yeryüzünde birbirine komşu toprak parçaları, üzüm bağları, ekin tarlaları, hurma ağaçları vardır. Bütün bunlar bir suyla sulanır. Ama tatları birbirinden farklıdır. Bunlarda aklını kullanan kimseler için (Allah’ın varlığını gösteren deliller vardır”(Ra’d suresi ayet 4)
“ Gökyüzünü de korunmuş tavan yaptık” (Enbiya suresi, ayet 32)
“Göklerin ve yerin sırrı Allah’a aittir”(Şura suresi ayet 12)
Göklerin ve yerin mülkü O’nundur; çocuk edinmemiştir. O’na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, onu belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (25 Furkan Suresi, 2)
“ Hayvanları da o yaratmıştır. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve bir çok faydalar vardır. Onların etlerinden yersiniz; akşamleyin getirip sabahleyin salarken onlarda sizin için bir zevk (güzellik) vardır.” ( Nahl, 5-6 )
“ Bakmazlar mı yağmur yüklü bulutlara, ve görmezler mi nasıl yaratılmış onlar? Ve bakmazlar mı göğe, nasıl yükseltilmiş? Ve dağlara nasıl sağlamca dikilmiş? Ve toprağa nasıl yayılmış? ” ( Ğaşiye, 17-20 )
“ Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik” ( Saffat, 6 ) denilir. Başka bir ayette ise vurgulu bir biçimde “ Andolsun, biz gökte bir takım burçlar yarattık ve seyredenler için onu süsledik.” ( Hicr, 16 )
“ O Allah ki, yarattığı her şeyi güzel yapmıştır…” ( Secde, 7 )
Evrendeki her şeyin bir ölçüye göre yaratıldığına örnekler
Mevsimlerin ard arda ve düzenli bir şekilde olması
Dünyanın konumuz sayesinde ısının dengelenmesi
Gece ve gündüzün ard arda gelmesi
Suyun buharlaşarak bulutları oluşturup Yağmur olarak yağı yeryüzüne gelmesi şeklinde olan su döngüsü
Yeryüzünde döngü halinde olan canlıların birbirleriyle beslenmesi
Ay ile Dünya arasındaki olan mesafenin uygunluğu
Dünyanın etrafında olan tabakaların kalınlığının
Sabah güneşin doğarak akşam yine her gün olduğu gibi batması
Güneşin doğudan doğup batıdan batması
Gezegenlerin güneş sistemi etrafında düzenli bir şekilde dönmesi ve sıralarını takip etmesi
Oksijen ve karbondioksit döngüsü
İnsan vücudundaki organların kendine düşen görevleri yapması
2. Sünnetullah kavramı ne anlama gelir? Bilgi veriniz.
Sünnetullah Allah’ın sünneti demektir ki bununla allahü Teala’nın yeryüzüne koymuş olduğu düzen kastedilir.
Gece ve gündüzün art arda gelişi, Güneş sisteminde olan gezegenlerin belirli bir düzen içerisinde hareket etmesi dünyadaki ve gezegendeki bütün döngüler sünnetullah yani Allah’ın emretmiş olduğu ölçü ve düzen neticesinde olmaktadır.
Sünnetullah ile ilgili ayetler
Şüphesiz ki sizden önce (Allah’ın iyi ve kötü toplumlara uyguladığı değişmez) yasaları geçti (yaşandı ve bitti). Yeryüzünde gezip dolaşın ve yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakın. (3/Âl-i İmran 137)
(Bu) senden önce yolladığımız resûllerimiz için (belirlediğimiz bir) sünnettir/yasadır. Sen sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın. (17/İsrâ 77)
Sünnet; izlenen yol, takip edilen metot, tekrar eden âdet gibi anlamlara gelir. Sünnetullah, Allah’ın (cc) değişmez yasalarıdır. Allah’ın (cc) toplum ve bireyler için belirlediği, her zaman geçerli olan, sonuçları belirleyecek sebepler bir araya geldiğinde mutlaka vuku bulan akıbettir.
Azabımızı gördüklerinde iman etmeleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. (Bu,) Allah’ın geçmiş toplumlar hakkındaki değişmez yasasıdır. İşte orada (Allah’ın sünneti gerçekleştiğinde) kâfirler hüsrana uğradılar. (40/Mü’min (Ğafir) 85)
(Bu,) Allah’ın (kâfirler hakkındaki) süregelen sünnetidir/değişmez yasasıdır. Sen, Allah’ın sünnetinde/yasasında bir değişiklik bulamazsın. (48/Fetih 23)
Allah’ın kendisine farz kıldığı şeylerde, Nebi üzerine bir günah yoktur. (Bu,) daha önceki ümmetlerde de Allah’ın geçerli olan sünnetidir/yasasıdır. Allah’ın emri belirlenmiş bir kaderdir. (33/Ahzâb 38)
(Bu,) önceden yaşamış olanlar hakkında Allah’ın sünnetidir/yasasıdır. Sen, Sünnetullah’ta hiçbir değişiklik bulamazsın. (33/Ahzâb 62)
Yeryüzünde büyüklenerek ve kötü tuzaklar kurarak (uyarıcıya karşı geldiler). Oysa kötü düzen, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin sünnetinden başkasını mı bekliyorlar? Sen, Allah’ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın sünnetinde bir sapma da bulamazsın. (35/Fâtır 43)
3. Allah (c.c.) tarafından belirlenen evrensel yasaların ortak özellikleri nelerdir? Yazınız.
Allah Teala tarafından belirlenen evrensel yasaların ortak özelliklerinden bir tanesi Evren ile ilgili olmalarıdır.
Kurmuş olan bu evrensel yasalar canlı ve cansız bütün varlıklarda görülmekte ve duanın işleyişini sağlamaktadır
Allahu Teala tarafından konulan belirlenen evrensel yasaların ortak özelliklerinden bir tanesi de evrensel olması yani herkesi ilgilendirmesidir.
Kurulmuş olan yasalara baktığımız zaman gerek gece ve gündüzün art arda gelişi gerek iklimler gerek dünyanın bulunmuş olduğu nokta gerek insan vücudundaki muhteşem düzenler bütün insanları ve canlılığı etkilemekte ve ilgilendirmektedir.
Çünkü yaşayışımız ve sağlıklı bir şekilde hayata devam etmemiz buna bağlıdır.
Allah Teala tarafından belirlenen evrensel yasaların ortak özelliklerinden bir tanesi de bilim tarafından kabul edilmeleridir. Gece ve gündüz insan vücudundaki bazı sistemler veya evrendeki döngüler hepsi bilim tarafından incelenmekte ve incelenenlerde muhteşem bir düzen görülmektedir.
Deney ve gözlemlerle ispat edilmişlerdir.
4. Özgürlükle sorumluluk arasında nasıl bir ilişki vardır? Açıklayınız.
Özgürlük, insanların kendi iradesiyle istemiş oldukları şeyleri yapmasıdır.
Sorumluluk, insanların yapmak zorunda oldukları ve yapmadıkları zaman sıkıntıya düştükleri şeylerdir
İnsanlar sorumluluklarını yerine getirmedikleri zaman ceza alır özgürlükte ise bir işin yapılmaması cezayı gerektirmez.
Özgürlük ve sorumluluk arasında doğrudan bir ilişki vardır.
İnsanlar özgür bir şekilde yaşamadan ve kendi özgürlükleri olmadan sorumluluklarını gerektiği gibi yerine getiremezler. Kısıtlanmış veya hakları ihlal edilmiş olan insanlar özgürlüklerini yaşayamadıkları gibi kendilerine düşen sorumlulukları da kısıtlamalar sebebiyle tam olarak yerine getiremezler
Diğer bir yönden baktığımız zaman ise insanlar özgürlük sahibidir ancak başkalarının özgürlüklerine veya sorumluluklarına işi dayandırmaya hakları yoktur.
Bunun için insanlar sorumluluklarını yerine getirmekle mecbur ve hükümlü olmakla beraber özgürdürler ve özgürlüğü bu şekilde anlamalıdırlar.
Yoksa bir insanın kendisinde Özgür olarak ifade ederek bakmakla yükümlü olmuş olduğu kişilere bakmaması veya kendisine düşen görevleri yerine getirmemesi, işe gitmemesi gibi durumlar özgürlük değil bilakis sorumsuzluk ve haksızlıktır.
Özgürlüğü bunun için doğru anlamalı özgürlük ve sorumluluk arasındaki dengeyi her insan sağlıklı bir şekilde kurmalıdır.
5. Emek ve rızık kavramının kaderle ilişkisi nedir? Belirtiniz.
Kader Allahu Teala’nın insanların nasıl bir tutum sergileyeceklerini bildiği için ezeli ilmiyle takdir etmiş olduğu ve bilmiş olduğu şeylerdir.
Allah’ın emri ve peygamberin göstermiş olduğu sünnet doğrultusunda insanlar rızıklarını helal yoldan kazanmak ve tercihlerin konusunda sorumluluk sahibi oldukları için helal ve temiz kazanca dikkat etmek ve bu sebeple emek göstermek gereklidir.
Elimizden geleni yaptıktan sonra Allah’ı tevekkül etmeliyiz.
Kimi insanlar kendi çabaları ve gayretleri olmadan zengin bir aileden doğmak veya kendilerine miras kalması gibi durumlarla Zengin olabilir çalışmadan rızık sahibi olabilirler.
Kimi insanlar da çalıştıkça balıkları halde yapmış oldukları bazı hatalar sebebiyle rızıklarını kaybedebilir emeklerinin karşılığını almamış olabilirler.
Hangi durumda olursa olsun insan imtihanında olduğunu unutmamalı ve Allahu Teala emrettiği için rızık konusunda ve rızkı helal yoldan temin etme konusunda emek sarf etmeli ve bu yemek sonucunda Allahu teala’ya tevekkül etmelidir.
6. Kader ve tevekkül kavramları arasında nasıl bir ilişki vardır? Söyleyiniz.
Hayatta bazen doğum ve ölüm gibi kaderle meydana gelen şeyler bazense kendi tercihlerimiz sonucunda iyi ve kötü şeylerle karşılaşırız.
Bir çocuğun hangi anne babadan doğacağı biri sana ne kadar yaşayacağı veya tedbirler alsa dahi başına gelecek bazı olaylar kaderdir
Ancak Allahu Teala hazretleri kuluna karşı o kadar çok merhametlidir ki başına gelen şeyler ister Kader olsun ister kendi yapmış olduğu bir hata sonucunda olsun Kulu iyiliklere karşı şükreder kötülüklere karşı sabrederse büyük mükafatlarla mükafatlandırır ve olan işleri en hayırlı şekilde yaratır.
Bütün insanlar hayatları boyunca hayatların iyi şekilde yönlenmesini ve başlarına her zaman iyi şeyler gelmesini talep ederler
Ancak bu hayatın akışına terstir. Hayatımızda bazen iyi şeyler olduğu gibi bazen de olumsuz şeyler olur ve canımız sıkılır ki bunlar bizi hayata karşı daha dirençli yapar ve tedbirler alarak daha sağlam adımlar atmamıza yardımcı olur.
İşte tevekkül tam olarak böyle durumlarda elimizden geleni yapıp Kader konusunda ve sonuç konusunda Allah’a bırakmak olarak karşımıza çıkar.
İnsanlar ister bir sınav ister bir sağlık isterse de başka bir durum olsun ellerinden geleni yaptıktan sonra tevekkül ederek sonucu Allah’a bırakıp teslim olmalıdırlar.
7. Ayete’l-Kürsi’nin okunuşunu yazınız.
Cevap: Bismillâhirrahmânirrahîm
Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm.
Lâ te’huzühû sinetün velâ nevm.
Lehû mâ fissemâvâti vemâ fil ard.
Men zellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih.
Yâ’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm.
Velâ yuhîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe.
Vesia kürsiyyühüs semâvâti vel ard.
Velâ yeûdühû hıfzuhümâ vehüvel aliyyül azîm.
8. Ayete’l-Kürsi’de Yüce Allah’ın (c.c.) hangi sıfat ve özellikleri dile getirilmektedir? Söyleyiniz.
El Hayy: Allah, daima diri olandır. Her şeye hayat verendir. O, başlangıcı ve sonu olmayandır. Allah, gerçek hayat sahibidir. El Kayyum: Her şeyin varlık kazanması ve varlığını devam ettirmesi ancak Allah’ın yaratması iledir. Herşey ona bağlı ve O’ nunla kaimdir
El Aliyy: Allah Teâlâ, insan ların düşünemeyeceği kadar büyük ve uludur. Yücelik ve üstünlük bakımından en ulu ve yücedir. El Azim: O, hiç bir şekilde âciz bırakılmaz ve hiçbir varlık onu idrak edemez.
Muhalefetül lil Havadis: Allahu Teala dışında herşey sonradan yaratılmıştır. O yaratmış olduğu hiçbir şeye benzemez. Bütün üstün sıfatlar Allah Teala’ dır. İlim: Allah’ın kainattaki her şeyden haberdar olması bilmesi demektir. İnsanlarda birşeyleri bilselerde sonradan öğrenirler ve ilimleri sınırlıdır. Olan şeyleri bilir ve öğrenebilirler. Allah Teala ise olup olmayan herşeyi bilir ve bilmesi için bir öğreticiye ihtiyaç duymaz. Basar: Diğer canlıların görmesi, göz organının ve ışığın bulunması, arada görmeyi önleyen bir engelin olmaması gibi şartlara bağlıdır. Allah’ın görmek için böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. Herşeyi hiçbir çaba olmadan görebilir. Semi : Allah Teala haşa bir aracı ve çaba sarfetmeksizin herşeyi işitebilir.
Ayetler
El Hayy ve El Kayyum Sıfatının Geçtiği Ayetler
“Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan.” (Furkan Suresi, 58. Ayet Meali)
“Daimî bir hayat sahibi ancak O´dur. O´ndan başka ilâh yoktur. Onun için dini halis kılarak O´na, hep O´na yalvarın. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah´a mahsustur.” (Mümin Suresi, 65. Ayet Meali)
“Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur.” (Bakara Suresi, 255. Ayet Meali)
“Allah; O’ndan başka asla ilâh yoktur, hay ve kayyumdur.” (Al-i İmran Suresi, 2. Ayet Meali)
“Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, Allah’a ve Resul’e icabet edin. Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Ve siz kesinkes O’nun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfal Suresi, 24. Ayet Meali)
“Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et. Furkan Suresi
“O, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak) O’na ibadet edin.” Mümin suresi 65. ayet
El Aliyy Sıfatının Geçtiği Ayetler
“Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.” (Nisa Suresi : 34. Ayet Meali)
“De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğini verirsin. Dilediğinde de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (Al-i İmran, 26. Ayet Meali)
“Yüce Rabbinin adını tespih et.” (A’la Suresi , 1. Ayet Meali)
El Azim Sıfatının Geçtiği Ayetler
“…O, çok yüce, çok büyüktür.” (Bakara Suresi : 255. Ayet Meali)
“Göklerde ve yerde olanlar O’nundur, O Aliy’dir, O Azimdir.” (Şura,4. Ayet Meali)
İlim Sıfatının Geçtiği Ayetler
De ki: “İçinizdekini gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Allah’ın her şeye gücü yeter. (Al-i İmran suresi, 29. Ayet)
Allah’ın size olan nimetlerini ve “İşittik ve itaat ettik!” diyerek verdiğiniz kesin ve bağlayıcı sözü hiç hatırınızdan çıkarmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, sînelerde gizli tutulan bütün sırları hakkiyle bilir. (Maide suresi, 7. Ayet)
Peygamberin vazîfesi sadece tebliğ etmektir. Allah açığa vurduğunuz şeyleri de, gizlediğiniz şeyleri de bilir. (Maide suresi, 99. Ayet)
O, göklerde ve yerde ibâdete lâyık tek Allah’tır. O sizin gizlinizi de açığa vurduğunuzu da bilir; yine hayır veya şer ne kazandığınızı da bilir. (Enam suresi, 3. Ayet)
llah, sizin gizlice yaptıklarınızı da bilir, açıkça yaptıklarınızı da. (Nahl suresi, 19. Ayet)
Şüphe yok ki Allah onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da kesinlikle bilir. O, büyüklenip duran kimseleri asla sevmez. (Nahl suresi, 23. Ayet)
Sen sözü açıktan söylemiş olsan da gizli söylemiş olsan da Allah için birdir; çünkü O gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. (Taha suresi, 7. Ayet)
Şüphesiz sizin ilâhınız ancak Allah’tır. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır. (Taha suresi, 98. Ayet)
Semi ‘ ve Basar Sıfatının Geçtiği Ayetler
“Allah her şeyi işitendir ve görendir.”
“Gerçekten O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir.”
B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruların doğru seçeneğini işaretleyiniz.
1. Yüce Allah’ın (c.c.) kâinatta belirlemiş olduğu evrensel ve değişmez kanunlara ne ad verilir?
A. SünnetullahB. Farz C. Kaza D. Tevekkül
2. Yüce Allah’ın (c.c.) sonsuz ve sınırsız iradesine ne denir?
A. Büyük irade B. Külli irade
C. Cüzi irade D. Takdir-i İlahi
A. Öğrencinin sınava girmeden önce ders çalışması
B. Çiftçinin tarlasını zamanında ekmesi, sulaması, gübrelemesi
C. Yolculuğa çıkan insanın yolculuktan önce aracının bakımını yaptırması D. İnsanın çalışmadan, Allah’tan (c.c.) bol rızık istemesi
4. “Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabb’inin zatı baki kalacak.” (Rahmân suresi, 26-27. ayetler.)
Yukarıdaki ayetler, aşağıdaki kavramlardan hangisiyle doğrudan ilgilidir?
A. Namaz ve oruç B. Ecel ve ömür
C. Başarı ve başarısızlık D. Tevekkül ve çalışma
5. Allah (c.c.) tarafından Hz. Musa (a.s.) ile beraber peygamber olarak gönderilen ve onun kardeşi olan kişi kimdir?
A. Hz. Şuayb (a.s.) B. Hz. İsa (a.s.)
C. Hz. Davud (a.s.) D. Hz. Harun (a.s.)
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 30 Cevapları
C. Aşağıdaki bilgilerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına “Y” yazınız.
Cevap:
( Doğru )Her şeyin bir ölçüye göre yaratıldığına dair doğadan ve çevremizden pek çok örnek gösterebiliriz.
( Yanlış )Allah (c.c.) tarafından önceden belirlenen olayların, zamanı geldiğinde gerçekleşmesine kader denir.
( Yanlış )Isınan metallerin genleşmesi, biyolojik yasalarla ilgili bir durumu ifade eder.
( Doğru )Fiziksel yasalar her zaman ve her yerde geçerlidir. Bunlarda yanılma ihtimali çok düşüktür.
( Doğru )Toplumda meydana gelen olaylar neden-sonuç ilişkisi içinde gerçekleşir.
( Doğru ) İnsan, hasta olduğunda Allah’ın (c.c.) her hastalık için şifa yarattığını bilmeli ve tedavi olmalıdır.
( Doğru )Yüce Allah’ın kürsüsü, gücü, kuvveti, kudreti her şeyi kapsar.
( Doğru )Hz. Musa’ya (a.s.) Tur Dağı’nda ilahi emirleri içeren levhalar verilmiştir.
Ç. Aşağıdaki bulmacada, işlediğiniz ünitede geçen bazı isim ve kavramlar gizlenmiştir. Bunları bulup işaretleyiniz.
Cevap:
“8. Sınıf Din Kültürü Anka Yayınevi Kitabı Sayfa 29-30”