8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 75-76-77-78 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Son Kuşlar Dinleme Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 75, 76, 77, 78


8. Sınıf Türkçe Kitabı Son Kuşlar Dinleme Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 75-76-77-78


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 75-76-77-78 Ferman Yayıncılık”

Soru : Hayvanların doğal ortamlarından uzaklaştırılmasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi anlatınız.


Kısa Cevap : “Hayvanların doğal ortamlarından uzaklaştırılmasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi anlatınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Hayvanların doğal ortamlarından uzaklaştırılması bence çok yanlış bir davranış. Tarih boyunca birçok hayvan farklı metotlarla evcilleştirilmiştir. Ancak hayvanlara bu çeşitli işkence yolları ile yapılmıştır.

Doğal ortamlarından ayrılan hayvanlar acı çekmişlerdir. Bir insanın hakkı ve istediği nasıl toplumda ve insanlar içerisinde yaşamaksa hayvanlarında hakkı olan kendi doğal ortamlarında yaşamaktır. Onlara bu stresi ve terbiye için eziyeti yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.


1. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.

Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Ada Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminim: Üç veya dört tarafı denizlerle kaplı alan

TDK Anlamı: Deniz veya göl suları ile çevrili kara parçası; cezire

Cümlem : Adalara tatil için bilet aldılar.


Koy Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminim:

TDK Anlamı: Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulmuş bölümü

Cümlem : Koy da yüzmek için planlar yaptılar.


Kır Kahvesi Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime grubu

Tahminim:

TDK Anlamı: Kırda bulunan, çoğunlukla küçük kahve

Cümlem : Kır kahvesinde şenlikler düzenlendi.


Homurtu Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminim:

TDK Anlamı: Homurdanma sırasında çıkan sesin ad

Cümlem : Ormandan homurtu sesleri gelince korktular.


Hüviyet Kelimesi :

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminim:

TDK Anlamı: Kimlik

Cümlem : Hüviyetini kaybedince başı belaya girdi.


Gedikli Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminim:

TDK Anlamı: 1.Gediği olan

2.Eskiden ordunun orta kademe eleman ihtiyacını karşılayan, terfi almaksızın aynı görevde çalışan, bilgi ve becerisi gelişmiş olan (kimse)

Cümlem : Gedikli kişiler sayesinde başarılı olan bir iş yeriydi.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 76 Cevapları


2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları dinlediğiniz metne göre cevaplayınız.


1. Yazara göre kuşlar adaya niçin gelmiyorlarmış? 


Cevap :

Yazara göre kuşlar adaya uçakların güzergahı olduğu için gelmiyorlarmış.


2. İnsanlar sonbahara doğru kuşları nasıl avlıyorlarmış? 


Cevap :

İnsanlar sonbahara doğru kuşları çomak ve kafeslerle avlıyorlarmış. Adamlar kafesin içerisine çığırtkan koyar ve onu kurtarmaya gelen kuşları avlarlardı.


3. Çocuklar, yol kenarındaki yeşillikleri neden söküyorlarmış? 


Cevap :

Çocuklar, yol kenarındaki yeşillikleri Mühendis Ahmet Bey’in bahçesine ekmek için , kendilerine para verdiği için söküyorlarmış.


4. Konstantin Efendi’nin kişilik özelliklerini ve fiziksel özelliklerini belirtiniz. 


Cevap :

Konstantin Efendi’nin kişilik özelliklerini ve fiziksel özellikleri; kalın tüylü bilekleri, geniş göğsü, delikleri açınıp kapanan üstü kara benekli burnu, deriyi yırtmış fırlamış gibi saçları, kısa kısa yürümesi , kalın bir gülmesi.


5. Yazar “Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak.” cümleleri ile ne anlatmak istiyor?


Cevap :

Yazar “Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak.” cümleleri ile kuşların tükeneceği böylece dengenin bozularak Dünya’ ya zarar vereceği anlatmak istiyor.


3. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız.


Cevap :

Metnin Konusu : Göçmen kuşlar ve insanların onlara muamelesi

Metnin Ana Fikri  : Hayvanlara Saygı Duymak, Korumak


4. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metinde yazar hangi düşünceyi geliştirme yollarından yararlanmıştır? Metinde kullanılan düşünceyi geliştirme yollarını ve bunların metnin hangi bölümünde geçtiğini aşağıya yazınız.


Cevap :

Betimleme: kalın tüylü bilekleri, geniş göğsü, delikleri açınıp kapanan üstü kara benekli burnu, deriyi yırtmış fırlamış gibi saçları, kısa kısa yürümesi , kalın bir gülmesi.

Benzetme: Ama, güz mevsiminde birden bire canavar kesilirdi.

Sayısal Verilerden Yararlanma: Bin tanesi 250 gram etmeyen sakaları

Açıklama :” Seneler var ki kuşlar gelmiyor. Yada ben görmüyorum.


5. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metinde anlatılan olaylar tutarlı mıdır? Nedenleriyle birlikte aşağıya yazınız.


Cevap :

Dinlediğim metinde anlatılan olaylar tutarlıdır. Çünkü nedenler ardından sonuçlar anlatılmış, tedirginlikler dile getirilmiştir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 77 Cevapları


6. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki cümlelerin üzerinde yazan ögeyi bulunuz. Ögeyi bulmak için yükleme sorduğunuz soruyu yüklemin altına yazınız.


Özne

• Bütün sesler kesilmiştir.

Cevap : “Bütün sesler” özne. Sorulan soru: Kesilen ne?


• Kahvecinin kendisi sevimsiz bir adamdır.

Cevap : Kahvecinin kendisi: özne. Sevimsiz bir adam kim: sorular soru


• Çocukları bu işe seferber eden de oydu.

Cevap : Çocuklara özne.


Yüklem

• Bizim pilavlıklar geldi.

Cevap : Geldi yüklem


• Senelerdir kuşlar gelmiyor.

Cevap : Gelmiyor yüklem.


• Bu yeşilliklerin bazı yerleri sökülmüş.

Cevap : Sökülmüş yüklem.


Dolaylı Tümleç

• Yeşilliklerin en güzel yerinde duruyorlar.

Cevap : Soru: Nerede duruyorlar? Yeşilliklerin en güzel yerinde: dolaylı tümleç.


• Polislere haber verdim.

Cevap : Soru: Kime haber verdim. Dolaylı tümleç: polislere.


• Kuşlar pek yakından geçmiş.

Cevap : Soru: Nereden geçmiş? Dolaylı tümleç: Pek yakından.


Zarf Tümleci

• Güz mevsiminde birdenbire böyle canavar kesilirdi.

Cevap : Soru: Ne zaman canavar kesilirdi? Zarf tümleci: Güz mevsiminde


• Sabahleyin işine kısa kısa adımlarla koşarsın.

Cevap : Soru: Ne zaman koşarsın? Zarf tümleci: Sabahleyin.


• Kuşların üşüştüğü ağaca doğru yavaş yavaş yürürlerdi.

Cevap : Soru: Nasıl yürürlerdi? Zarf tümleci: yavaş yavaş.


Nesne

• Yeşilköy’e inecek yolcuları düşündüm.

Cevap : Soru: Neyi düşündüm? Nesne: Yeşilköy’e inecek yolcuları.


• Bu işin peşinde olduğunu biliyorum.

Cevap : Soru: Neyi biliyorum? Nesne. bu işin peşinde olduğunu.


• Çocuğun elindeki minik mavi kuşu hepimiz sevmiştik.

Cevap : Soru: Neyi sevmiştik? Nesne: çocuğun elindeki mavi minik kuşu.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 78 Cevapları


7. ETKİNLİK


Soru : “Dinlediğiniz metindeki olaylar çevrenizde yaşanıyor olsaydı ne yapardınız?” sorusundan hareketle sınıfınızda bir konuşma yapınız. 

Konuşmanızda eleştirel konuşma stratejisini uygulayınız. Ayrıca konuşmanızda anlattığınız olayı olumlu ya da olumsuz yanlarıyla, tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirip bu olayla ilgili fikir ve çözüm yolları üretiniz. Konuşmalarınızda uygun geçiş ve bağlantı ifadeleri kullanmaya özen gösteriniz.


Cevap :

Dinlediğim metindeki olaylar çevremde yaşanıyor olsaydı hayvanları koruma derneğine haber vererek toplumu bilinçlendirmeye ve tepki oluşturmaya çalışırdım. Bu tepki sebebi ile belediye harekete geçmek zorunda kalırdı.


8. ETKİNLİK


Soru : Aşağıya dinlediğiniz metinle aynı konuda olan hikâye edici bir metin yazınız.

Metni yazarken öyküleyici ve betimleyici anlatım biçimlerini kullanınız. Metninize uygun bir başlık belirlemeyi unutmayınız. Metninizi gözden geçirirken varsa yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz.


Cevap :

Bir zamanlar bu bölgede çok ama çok güzel, renkleri farklı farklı kuşlar yaşardı. Biz onları bahar aylarında ağaçlarda görürdük hep. Onların sesleri bize ninni gibi gelirdi.

Yine böyle kuşların konserini dinlediğimiz bir gün etraftan silah sesleri duymuştuk. Bir de bakmıştık ki mahallenin hiç sevilmeyen kişilerden Kötümser Okan elinde silahı bu kuşları avlıyordu.

Bu kuşları mahallenin kasabına satıp onlarla gazoz alıyormuş hep. Bütün gençler toplanıp ona karşı koyduk. Silahını elinden aldık. Ona her gün gazozunu biz vereceğiz diye anlaştık. Böylece kuşları kurtarmış olduk.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 75-76-77-78 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 66-70-71-72-73-74 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Beyaz Diş Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74


8. Sınıf Türkçe Kitabı Beyaz Diş Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 66-70-71-72-73-74


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 66-70-71-72-73-74 Ferman Yayıncılık”

Soru : Vahşi hayvanların ehlîleştirilmesiyle ilgili bir araştırma yapınız. Araştırma sonucunda edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : “Vahşi hayvanların ehlîleştirilmesiyle ilgili bir araştırma yapınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Birçok vahşi hayvanın yavrusu, çok küçükken alınır, vahşi ortamından uzaklaştırılır ve medeni bir ortamda insanlar tarafından büyütülürse kolayca uysallaşıp, evcilleşebilir.

Bu hayvanlar, birlikte seneler geçirdikleri insanlara karşı yakınlaşırken, yeni tanıştıkları bir insana karşı yine saldırgan olabilir. Bu tabiatları gereğidir.

Yabani hayvanlar her ne kadar evcilleştirilse de tam erişkin hale gelince tehlikeli ve saldırgan olabilirler.

Acı veren tasmalar, uyuşturucu gibi maddeler, şiddet, fazla verilen öğünler, aç bırakma, kilit ve zincir ile kötü davranışlar sonrasında hayvanat bahçeleri veya sirkteki hayvanlar ehlîleştiriliyor. Ancak bu hayvanlara acı veriyor ve doğalarına aykırı olduğu için haksızlık oluyor.


3 Beyaz Diş 

Tek Göz ve Kiche (Kişe) adlı kurtların dört yavrusundan sadece bir tanesi hayatta kalır. Kiche ve yavrusu, Gri Kunduz tarafından yakalanıp Gri Kunduz’un köyüne götürülür. O, bu yavru kurda Beyaz Diş adını verir. Beyaz Diş’in bu köydeki yaşamı kolay değildir. Bu zorlu yaşam onu güçlü bir köpek hâline getirmiştir. Günün birinde Gri Kunduz, Beyaz Diş ile birlikte Yukon’a gelir. Burada Beyaz Diş’i gören ve onun sahibini nasıl savunduğunu izleyen Güzel Smith, Beyaz Diş’i Gri Kunduz’dan satın alır. Güzel Smith’in yanında pek çok talihsizlikler yaşayan Beyaz Diş, ölmek üzereyken Weedon Scott (Vidın Sıkat) ve Matt (Met), tarafındar kurtarılır. Onlar, Beyaz Diş’i yanlarına alıp ehlileştirirken çeşitli sorunlar yaşasalar da zamanla Beyaz Diş’i çok severler. Scott ve Beyaz Diş California’ya Scott’un ailesinin yanına giderler. Burada Beyaz Diş Weedon Scott’un babasını ölümden kurtarınca herkesin sevgisini kazanmıştır.

Aşağıda Bill (Bil) ve Henry’nin (Henri) yolculukları esnasında köpeklerinin kaybolduğunu anlatan bir bölüm verilmiştir. (…) Donmuş su yolunun iki yanında, karanlık ladin ormanı çatılmış duruyordu. Yakın zaman önce esen bir rüzgâr, ağaçların üzerindeki beyaz buz örtüsünü sıyırmıştı ve ağaçlar sönükleşen ışığın altında, kara, uğursuz gövdeleriyle, birbirlerine yaslanır gibiydiler. Arazide muazzam bir sessizlik hüküm sürüyordu. Bu arazi, canlılıktan, hareketten yoksun, ıssız bir yerdi; öylesine tenha ve soğuktu ki, ruhunda keder bile yoktu. (…) Ebediyetin her şeye hâkim, kelimelere sığmaz hikmeti, hayata ve yaşam çabasının beyhudeliğine bakarak gülmekteydi. Vahşi tabiattı burası; acımasız, kalbi buz kesmiş Kuzey topraklarıydı.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 67 Cevapları


Ama bu arazide yaşam vardı; ortalıktaydı ve direniyordu. Buz tutmuş su yolunun aşağısında, bir grup köpek çabalayıp durmaktaydı. Uzun kürkleri buz kesmişti. Nefesleri ağızlarından çıkar çıkmaz donuyor, köpüklü parçacıklar halinde fışkırıp, gövdelerindeki tüylere yapışıyor ve buz kristallerine dönüşüyordu. Köpeklerin üzerinde deri koşum takımları vardı ve arkalarından sürüklenen kızağa, deri kayışlarla bağlıydılar. Kızakta sürücü yoktu. Sağlam huş ağacı kabuğundan yapılmış kızağın tüm yüzeyi, karla temas halindeydi. Kızağın baş tarafı, bir dalga misali kabaran yumuşak karı aşağı çekecek ve bastıracak şekilde, bir parşömen tomarı gibi yukarı kalkıktı. Uzun ve dar bir kutu, kızağa sağlamca bağlanmıştı. Kızakta başka şeyler de vardı: Battaniyeler, bir balta, kahve cezvesi ve tava. Ama en fazla göze çarpan ve en çok yer kaplayan şey, uzun dar kutuydu.

Köpeklerin önünde, geniş kar ayakkabıları giymiş bir adam çabalıyordu. Kızağın arkasında ikinci bir adam çabalamaktaydı. Kızaktaki kutunun içinde, çabası sona ermiş üçüncü bir adam yatıyordu; tabiat bu adamı yenmiş ve bir daha hareket edemeyecek, direnemeyecek hale gelene kadar ezmişti. Vahşi tabiat hareketi sevmez. Yaşam, ona bir saldırıdır, çünkü yaşam hareket demektir; vahşi tabiat her zaman hareketi yok etmeye çalışır. Akıp denize karışmasın diye suyu dondurur; ağaçlar güçlü yüreklerine dek buz kessinler diye onların usarelerini çeker; tabiatın en şiddetli ve dehşetli biçimde yağmalayıp ufalayarak teslim aldığı, insandır; yaşamın hep huzursuz ettiği, tüm hareketlerin an gelip eylemsizlikle sonlanacağı şeklindeki hükme, her daim başkaldıran insan.

Ama önde ve arkada, henüz ölmemiş iki adam, korkmadan, boyun eğmeden çabalıyorlardı. Bedenlerinin üzerinde kürkler ve tabaklanmış yumuşak deriler vardı. Nefeslerinden gelen buz kristalleri, kirpiklerini, yanaklarını ve dudaklarını öyle bir kaplamıştı ki, yüzlerini görmek mümkün değildi. (…) Ama tüm örtülerin altında hâlâ insandılar; tenhalığın, alaycılığın ve sessizliğin bölgesine girerek, devasa bir serüvene kalkışan bu cılız maceraperestler, uzay uçurumları kadar uzak, yabancı ve titreşimsiz bir dünyanın kudretine meydan okuyorlardı.

Konuşmadan ilerliyorlar, nefeslerini yaptıkları işe saklıyorlardı. Her tarafta, onlara varlığını somut şekilde dayatan sessizlik vardı. Sessizliğin onların zihinleri üzerindeki etkisi, derin su ortamının dalgıcın vücudunda bıraktığı etkiye benziyordu. Sessizlik, bitimsiz uzamın ve değiştirilemez fermanın ağırlığıyla onları eziyordu. Onları zihinlerinin en uzak girintisine kadar ezip, insan ruhunun tüm sahte şevklerini, coşkularını, yersiz özdeğerlerini, üzümün suyunu sıkar gibi içlerinden dışarı akıtıyordu; bu adamlar kendilerini sınırlı ve küçük olarak, görünmez bileşenlerin ve kuvvetlerin karşılıklı oyununda azıcık akıl ve yetersiz bir kurnazlıkla hareket
eden birer noktacık, zerrecik olarak algılamaya başlayıncaya değin. Bir saat geçti, sonra bir saat daha. Kısa, güneşsiz günün solgun ışığı kaybolmaya başlamıştı ki, durgun havada, uzaktan gelen belli belirsiz bir çığlık duyuldu. Hızla süzülerek yükselen bu çığlık, en üst notasında gergin ve titrek şekilde bir süre devam ettikten sonra, yavaşça söndü.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 68 Cevapları


Kederli bir sertlik ve aç bir arzu taşımasa, bu çığlık kayıp bir ruhun feryadı olabilirdi. Öndeki adam, gözleri arkadaki adamın gözleriyle buluşana dek, kafasını çevirdi. Sonra, uzun ve dar kutunun üzerinden, karşılıklı olarak başlarını salladılar. İkinci bir çığlık, sessizliği kulak tırmalayıcı bir sesle iğne gibi delip geçti. İki adam da sesin nereden geldiğini anlamıştı. Geriden, az önce geçtikleri karlı alanın bir yerinden gelmekteydi. Yine geriden, ikinci çığlığın sol tarafından, ona cevap veren üçüncü bir çığlık yükseldi.
Öndeki adam:
— Peşimizdeler Bill, dedi.
Sesi, zorlukla konuşuyormuş gibi boğuk ve gerçekdışı çıkmıştı.
— Et bulmak zor. Günlerdir tek tavşan
izi görmedim, diye yanıtladı arkadaşı.
Daha fazla konuşmadılar ama hâlâ, arkalarında yükselmeye devam eden av çığlıklarını dinliyorlardı. Karanlık çökünce,
köpekleri su yolunun kıyısındaki bir ladin
ağacı kümesine yönlendirdiler ve kamp
kurdular. (…) Ateşten biraz uzakta öbeklenen kurt köpekleri, hırlıyorlar, birbirleriyle dalaşıyorlar ama karanlığa doğru
gitmeye niyetli görünmüyorlardı.
Bill:
— Kampın epeyce yakınındalar galiba, Henry, dedi.
Ateşin başına çömelip, bir buz parçasıyla kahve cezvesini yerleştiren Henry,
başıyla onayladı. (…)
— Burada postlarının güvende olduğunu biliyorlar, dedi.
Kaçıp da yem olmaktansa, karınlarının doyduğu yerde kalıyorlar. Çok akıllı bu köpekler
canım.
Bill kafasını iki yana salladı.
— Ah, bilmem ki.
Arkadaşı, merakla ona baktı:
— Daha önce sen de hep, akıllı olduklarını söylerdin.
Diğeri, yediği fasulyeleri ağır ağır çiğneyerek:
— Henry, dedi, onlara yemek verirken nasıl hırgür ettiler, gördün mü?
— Evet, her zamankinden fazla şaklabanlık yaptılar.
— Kaç köpeğimiz var, Henry?
— Altı.
— Öyleyse, Henry…
Bill, söyleyeceklerinin önemi iyice anlaşılsın diye bir an durdu.
— Diyordum ki Henry, altı köpeğimiz var. Çantadan altı balık çıkardım. Her köpeğe birer
balık verdim ve Henry, bir balık eksik kaldı.
— Yanlış saymışsın.
Diğeri, serinkanlılıkla tekrarladı:
— Altı balık çıkardım. Tek Kulak balıksız kaldı. Tekrar çantaya gidip ona da balık getirdim.
— Sadece altı köpeğimiz var, dedi Henry.
— Henry, diye devam etti Bill, hepsi bizim köpekler miydi bilmem ama, ben balık verirken
sayıları yediydi.
Henry yemeyi bırakıp ateşin öte yanına baktı ve köpekleri saydı.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 69 Cevapları


— Şimdi sadece altı taneler, dedi.
Bill sakin, kendinden emin şekilde yanıtladı:
— Diğerini karda koşarken gördüm. Yedi taneydiler.
Henry ona anlayışla bakarak:
— Keşke bu yolculuk artık bitse, dedi.
— Ne demek istiyorsun? diye sordu Bill.
— Demek istiyorum ki, sinirlerin bozulmuş ve hayaller görmeye başlamışsın.
Bill ağırbaşlılıkla:
— Bunu ben de düşündüm, dedi, sonra onu karın üstünde koşarken görünce, gidip baktım
ve karda bıraktığı izleri gördüm. Ardından köpekleri saydım, altı taneydiler. İzler hâlâ orada
duruyor. Bakmak ister misin? Gel göstereyim.
Henry yanıt vermeyerek, sessizce lokmasını çiğnemeyi sürdürdü ve yemek bitince, üstüne
bir fincan kahve içti. Ağzını elinin tersiyle sildikten sonra konuştu:
— O zaman sana göre bu…
Karanlığın içinden gelen, iniltili, kederli ve vahşi bir çığlıkla, sözü bölündü. Henry durup
dinledi ve sonra elini çığlığın geldiği yere doğru sallayarak cümlesini tamamladı:
— … onlardan biri miydi?
Bill başıyla onayladı:
— Gördüğüm şeyin başka bir açıklaması olsa keşke. Köpeklerin nasıl çıngar çıkardığını
sen de fark etmişsin. Çığlık üstüne çığlık ve onlara yanıt veren başka çığlıklar, sessizliği bir
tımarhaneye çevirmekteydi.
Her yandan bağrışlar yükseliyor ve köpekler, birbirlerine iyice sokularak korkularını belli
ediyorlardı; ateşe öyle yakın duruyorlardı ki, tüyleri sıcaktan kavruluyordu. (…)
Jack London (Cek Landın)
çev.: Yiğit Yavuz
(Kısaltılmıştır.)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 70 Cevapları


1. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.

Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Ebediyet Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

TDK Analmı: sonsuzluk

Tahminî Anlamı : sonsuzluk

Cümlem :

  1. Özgürlük meşalesi ebediyete kadar yanacaktır.
  2. Seninle sözümüz ebediyete kadar devam edecek.
  3. Emin ol, ebediyet bizim gibi inanlar içindir.
  4. Ebediyete kadar böyle sürmeyecek ya.
  5. Sanki sen ebedisin de dertlerin ebedi olacak sanıyorsun.

Beyhude Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : faydasız

TDK Analmı:

1. (sıfat)yararsız:
2. (zarf) boşuna:

Cümlem :

  1. Beyhude gider, beyhude ağlar.
  2. Söyle ona beyhude ağlasa da olan olmuştur.
  3. Beyhude, giden gitti kalanlar kaldı.
  4. Ne acı, beyhude ağlasam yansam.
  5. Üzülmek beyhude, kalk diren artık.

Kızak Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : kar üzerinde  kaymak için kullanılan alet

TDK Analmı:

1. (isim) Kar veya buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt
2. (isim) Ağaç tablaların kamburlaşmaması için liflere dikey konumda açılan kanala geçirilen uzun parça.

3. (isim )Ambalajın dibine uzunluğuna çakılan, hem dip levhası elemanlarının tutturulmasını hem de ambalajın yerde kolayca kaymasını sağlayan kereste parçası.

4. (isim denizcilik) Tersanelerde üzerinde gemi yapılan, onarılan veya gemiyi suya indirip sudan çıkarmaya yarayan ızgara.

Cümlem :

  1. Daha önce kızakla kaymış mıydın?
  2. Kızağın üzerinde tehlikeli hareketler yapmaya devam ediyordu.
  3. Kızağın üzerinde köpeği ile beraber yol alıyordu.
  4. Kızağa koyduğu hasta annesi soğuktan donmak üzereydi.

Eylemsizlik Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : hareketsizlik

TDK Analmı: Eylemsiz olma durumu

Cümlem :

  1. En sonunda eylemsizlik kararı aldım.
  2. Eylemsizlik kararı almakta isabet etmişsin.ç
  3. Eylemsizlik ile bizleri protesto ediyordu.
  4. Eylemsizlik sebebi ile vücudu iyice hastalanmıştı.
  5. Eylemsizlik hastalıklara davetiye çıkarır.

Maceraperest Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime grubu

Tahminî Anlamı : eğlence ve zor işleri seven kimse

TDK Analmı: Maceracı

Cümlem :

  1. Maceraperest iki gencin hikayesi bu.
  2. Maceraperest bir kadının yaşadıklarını anlatıyor.
  3. Bu film maceraperest bir çocuğun başından geçenlerle ilgili.
  4. Maceraperest teyzemiz, gençlere taş çıkarıyordu.
  5. Burası tam da maceraperestler için tasarlanmış.

Bitimsiz Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : sonsuz, bitmeyen

TDK Analmı: Sonsuz

Cümlem :

  1. Ne bitimsiz dertleri var bu kadının.
  2. Ne bitimsiz istekleri var, gerçekten sıkıldım.
  3. Bitimsiz istekleri ile herkesi bunalttı.
  4. Bitimsiz bir istek, doyumsuz bir yaşam nereye kadar.
  5. Bitimsiz bir hayat , doyumsuzluk mümkün değil malesef.

2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız.


1. Henry ile Bill, nerede kamp kurmuştur? 


Cevap :

Henry ile Bill, bir ladin ağacı kümesine yönlendirdiler ve kamp kurdular.


2. Henry ile Bill’in duydukları çığlıklar ne olabilir? Açıklayınız. 


Cevap :

Henry ile Bill’in duydukları çığlıklar kaybolan bir ruhun çığlıkları olabilir.


3. Bill, köpeklerin sayısının yedi olduğunu ısrar etmesine rağmen Henry ona neden inanmamıştır?


Cevap :

Bill, köpeklerin sayısının yedi olduğunu ısrar etmesine rağmen Henry köpekleri saydığı için inanmamıştır.


4. Bill, Henry’yi yedi köpek gördüğüne nasıl ikna etmiştir? 


Cevap :

Bill, Henry’ye çantada 6 tane balık olduğunu 6 tane köpeğe balık verdiğini ama bir köpeğin balık almadığını söylemiştir.


5. Köpekler niçin korkmaktadır? 


Cevap :

Köpekler av olmaktan korkmaktadır.


3. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız.


Cevap :

Metnin Konusu : Henry ve Bill adında iki adamın başlarından geçenler ve Beyaz Diş adındaki bir kurttan bahsetmektedir.

Metnin Ana Fikri  : Hayvan Sevgisi


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 71 Cevapları


4. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metne uygun yeni başlıklar bularak bu başlıkları aşağıya yazınız.


Cevap :

Henry ve Bill’ in Köpekleri

Kurt Köpekler


5. ETKİNLİK


Soru : Metni tekrar okuyunuz. Metnin özetini “özet çıkarma” yöntemine uygun olarak aşağıya yazınız. Özetinizi kendi ifadelerinizle ve bir bütünlük içinde yazmaya özen gösteriniz.


Cevap :

Beyaz Diş adında bir kurt köpek evcilleştirilmek için yakalanır. Birçok sahip değiştirir. Kahramanlığı sayesinde sahiplerinin gönlünde yer kazanır. Henry ve Bill adında iki adam yolculukları sırasında yedi köpeklerinden birini kaybederler. Önce altı köpekleri olduklarını sanırlar. Duydukları çığlıkların o köpeğe ait olduğunu anlarlar. Yolculuklarına altı köpekleri ile devam ederler.


6. ETKİNLİK


Soru : a) Okuduğunuz metnin türü aşağıdakilerden hangisidir? İşaretleyiniz.


Cevap :

  • Fabl
  • Deneme
  • Roman
  • Efsane

Soru : b) Metnin türünü nasıl belirlediğinizi yazınız. 


Cevap :

Metin bir romandan alıntı gibidir. Bir hikaye gerçeğe uygun şekilde uzun uzadıya ele alınarak yazılmıştır.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 72 Cevapları


7. ETKİNLİK


Soru : a) Aşağıda verilen örneklerde cümlelerin temel ögeleri olan özne ve yüklemler belirtilmiştir.


Cevap :

Evimiz bir tepenin yamacındaydı.

Öğretmenimiz, güzel konuştuğumuzu söyledi.


Soru : b) Aşağıda verilen cümleler özne ve yüklemden oluşmuştur. Cümlelerdeki özne ve
yüklemlerin altını çiziniz.


Evin her tarafı düzenliydi.


Cevap : Evin her tarafı kelimesi özne, düzenliydi kelimesi  yüklemdir.


Sayısız kitabın bulunacağı bir kütüphane yaptırılacak.


Cevap :

Sayısız kitabın bulunacağı bir kütüphane özne, yaptırılacak ise yüklemdir.


Kapı önlerinde oturup konuşmak, annelerimize iyi gelen bir şeydi.


Cevap :

Kapı önlerinde oturup konuşmak özne, iyi gelen şeydi ise yüklemdir. Annelerimize dolaylı tümleçtir.


Çocuklarımız, bizim geleceğimizdir.


Cevap :

Çocuklarımız özne, ise bizim geleceğimizdir yüklemdir.


İşe zamanında gelmemesi, sıkıntılı bir durumdu.


Cevap

İşe zamanında gelmemesi özne, sıkıntılı bir durumdu  ise yüklemdir.


Onun yaklaşmasını bekleyenler bağırıyordu.


Cevap :

Onun yaklaşmasını bekleyenler özne, bağırıyordu ise yüklemdir.


Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türk edebiyatının önde gelen şairlerindendir.


Cevap :

Fazıl Hüsnü Dağlarca özne, önde gelen şairlerindendir ise yüklem, Türk edebiyatının belirtili nesnedir.


Evimizin yakınına taşınmıştı.


Cevap :

Gizli özne(O) , taşınmıştı ise yüklem, evimizin yakınına dolaylı tümleçtir.


Deve dikeni çiçekleri, iki yumruk büyüklüğündedir.


Cevap :

Deve dikeni çiçekleri, özne, iki yumruk büyüklüğündedir ise yüklemdir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 73 Cevapları


8. ETKİNLİK


Soru : a) Aşağıdaki cümlelerin belirtili nesnelerini gösteriniz. Belirtili nesneyi bulmak için yükleme sorduğunuz soruyu yüklemin altına yazınız.


Güneşin sıcaklığını iyice hissettik.


Cevap : hissettik. Neyi hissettik?  Güneşin sıcaklığını


Geleceğimi onlara telefonla bildirdim.


Cevap : “telefonla bildirdim” (neyi) Geleceğimi


Eski kitapların hasar görmesi beni üzüyor.


Cevap : “üzüyor” (ne üzüyor?) Eski kitaplarımın hasar görmesi


Soru : b) Aşağıdaki cümlelerin belirtisiz nesnelerini gösteriniz. Belirtisiz nesneyi bulmak için yükleme sorduğunuz soruyu yüklemin altına yazınız.


Sana güzel bir kitap alacağım. 


Cevap : alacağım ( ne alacağım) güzel bir kitap


Koca bir tabak yemek yedi. 


Cevap : yedi (ne yedi) Koca bir tabak yemek


Bayramda çocuklara şeker ikram ettik. 


Cevap : ikram ettik.  (ne ikram ettik) şeker


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 74 Cevapları


9. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki cümlelerin dolaylı tümleçlerini gösteriniz. Dolaylı tümlecini bulmak için yükleme sorduğunuz soruyu yüklemin altına yazınız.

Cümlede yüklemin anlamını bulunma, ayrılma (çıkma), yönelme bakımından ilgili olduğu yer yönünden tamamlayan öge “dolaylı tümleç” ya da “yer tamlayıcısı” olarak adlandırılır. Dolaylı tümleci bulmak için yükleme “Nereye?, Nerede?, Nereden?, Neye?, Neyde?, Neyden?, Kime?, Kimde?, Kimden?” sorularından uygun olanı sorulur.


Bilge dikkatli bir şekilde tahtaya bakıyordu. 


Cevap :  Nereye bakıyordu? tahtaya


Seni görür görmez aşağıya indim. 


Cevap : indim nereye aşağıya


10. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki cümlelerin dolaylı tümleçlerini gösteriniz. Dolaylı tümlecini bulmak için yükleme sorduğunuz soruyu yüklemin altına yazınız.

Cümlede yüklemin anlamını durum, soru, zaman, yer-yön ve nicelik yönlerinden tamamlayan öge “zarf tümleci” ya da “zarf tamlayıcısı” olarak adlandırılır. Zarf tümlecini bulmak için yükleme “Nasıl?, Neden?, Niçin?, Ne zaman?, Niye?, Ne kadar?, Nereye? (Nere?)” sorularından uygun olanı sorulur.


Her akşam parkta yürürüz. 


Cevap : yürürüz (ne zaman ) her akşam


Öğretmenimiz yukarı çıkmış. 


Cevap : çıkmış nereye yukarı


11. ETKİNLİK


Soru : Sınıfınızda “evcil hayvanlar” konulu bir konuşma yapınız.

Konuşmanızda ikna etme stratejisini uygulayınız. Fikirlerinizin arkadaşlarınız tarafından kabul edilmesini sağlamak için fikirlerinizi destekleyen kaynaklardan, güvenilir delillerden ve verilerden yararlanınız.


Kısa Cevap : ““Evcil hayvanlar” konulu bir konuşma yapınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Evcil hayvanlar, insanlara yakınlığı ve sevimliliği ile gönüllere giren, insanlara yeniden umut  veren ve hayata bağlayan canlılardır. İnsanın bu hayvanlarla beraber kaldıkça ayrı bir bağ kurulduğu görülür.

Evcil hayvanlar sorumluluk sahibi olmayı sağlar. Çünkü bir canlının bakımı kişinin dikkatini geliştirerek ona bakım için çabalamasını sağlar. Stresi azaltıcı etkisi sayesinde insanı rahatlatır. İnsan sevmenin ve sevilmenin gücünü doyasıyla yaşar.

Özellikle yalnız olan insanların yalnızlık hissi ile baş etmelerine yardımcı olur. Çocuklara sorumluluk bilinci ile sevmeyi tattırır. Yapılan araştırmalar kalp sağlığı,, bağışıklık ve alerji konusunda da etkili olduklarını gösteriyor.


12. ETKİNLİK


Soru : Defterinize doğada yaşadıklarınızla ilgili bir anınızı kısaca yazınız.

Yazınızı gözden geçirirken varsa yazınızdaki yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız anıyı sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz.


Kısa Cevap : “Doğada yaşadıklarınızla ilgili bir anınızı kısaca yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Derslerden ve başka işlerimizden fırsat buldukça parkta arkadaşlarımızla buluşur, birşeyler yerdik. Ne yazık ki gelen insanların dikkatsizliği sebebi ile her yer çöpten geçilmiyor ve çok kirleniyordu. Annem çöp atımı konusunda çok hassas ve dikkatlidir. Elimize verdiği çöp poşetini çekinsem de açar içine çöplerimi koyardım.

Öğretmenimiz oradan geçerken bizleri gördü. Selam vermek için yanımıza yaklaşınca çöp poşetimizi fark etti. Bizleri takdir etti. Ondan sonra daha rahat bir şekilde buna dikkat etmeye başladım. Bir süre sonra diğer arkadaşlarımızın da çöp konusunda daha dikkatli olduklarını fark ettik. Artık ben değil bir çok kişi çöp poşeti ile geliyor ve yere atanlar çekinmeye başlıyordu.

Bu herkesi kapsamaz ama biz bir şeylerin ucundan tutunca çok şeyleri başarabileceğimizi görüyorduk.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 66-70-71-72-73-74 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 52-56-57-58-59 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Kızıl Renkli Komşumuz  Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59


8. Sınıf Türkçe Kitabı Kızıl Renkli Komşumuz Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 52-56-57-58-59


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 52-56-57-58-59 Ferman Yayıncılık”

Soru : “Uzay” kavramı ile ilgili bir araştırma yapınız. Yaptığınız araştırmadan yararlanarak gök bilimi hakkındaki bilgilerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : ““Uzay” kavramı ile ilgili bir araştırma yapınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Gök bilimi astronomi demektir.

Astronomi evrende bulunan galaksileri, yıldızları, güneş sistemini veya diğer Gök cisimlerini inceler.

Astronomi yani gökbilim terimi “yıldızların yasası” anlamına gelmektedir.

Teknolojinin gelişmesi ve teleskopların ortaya çıkması ile gök bilimine ait birçok bilgi gün yüzüne hızlıca çıkmaya başlamıştır.

Astronominin alanlarından bir tanesi gök cisimlerinin yörüngeleri ile ilgili hesaplamaları yapar.

Alt alanı olan astrofizik gök cisimlerinden yayılan elektromanyetik dalgalardan elde edilen verileri yorumlar.

Gök cisimlerinin ve yıldızlar arası ortamın kimyasal yapısını incelemek, evrendeki olası yaşam formlarını incelemek, gezegenlerin, doğal uyduların ve göktaşı gibi cisimlerin yapılarını ve oluşumlarını incelemek de astronominin görevleri arasındadır.


1 Kızıl Renkli Komşumuz

Her şey, 1800’lü yılların sonunda ünlü İtalyan gök bilimci Giovanni Schiaparelli’nin (Ciovanni Şiparelli) gezegenin yüzeyindeki vadi sistemini görmesiyle başladı. Schiaparelli’nin gördüğü, o dönemde yanlış yorumlandı ve bunların insan gibi akıllı canlıların yaptığı kanallar olduğu düşünüldü. Bunun ardından, tüm Avrupa ve Amerika’yı bir Mars tutkusu sardı. (…)

Percival Lowell (Pörsivıl Lovıl), işi daha da karıştırdı. Lowell’ın, öyle düşleri olmalı ki 1894 yılında kendi gözlemevinde yaptığı gözlemler sonucunda, Mars’ın kutuplarındaki buzulları eritip kurak olan ekvator bölgesine kanallarla taşıyan bir uygarlığın bulunduğunu öne sürdü. Bunun ardından, Mars’ta akıllı canlıların bulunduğu düşüncesi tüm dünyayı etkisi altına aldı.

Bilim kurgu yazarları için iyi bir malzeme olan Mars ve oradaki “yeşil adamlar” insanlar için hem ilgi hem de korku kaynağı oldu. İnsanların Marslılara olan ilgisi, gezegene yapılan ilk başarılı uzay uçuşuna kadar sürdü. Gezegene ulaşmak için yapılan uçuşlar, 1960 yılında başladı. (…)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 53 Cevapları


İlk Mars uçuşlarında, gezegenin yüzeyindeki devasa çarpışma izlerine, güneş sisteminin en büyük yanardağlarına, en karmaşık ve uzun kanyonlara sahip olan bir gezegen olduğu görüldü. Mars’taki düşük yüzey sıcaklığı ve gece gündüz sıcaklık farkı, neredeyse tümüyle karbondioksitten oluşan çok ince atmosferi, onun yaşanmaz bir yer olduğu konusunda herkesi ikna etmişti.

Bu tarihten sonra, Mars uçuşları sürdü. Gezegenin yörüngesine giren ilk başarılı uzay aracı, Mariner 9’dur. Bu arada, Mars’ın yüzeyine araç indirme girişimleri de oldu. Bunların kimi daha inmeden, kimi de indikten sonra kaybedildi. Mars’a ilişkin ilk ayrıntılı bilgiler, Viking 1 ve Viking 2 adlı uzay araçlarından geldi. Bu araçlar, birer yörünge ve iniş araçlarından oluşuyordu. 1976 yılında gezegene ulaşan Vikinglerin iniş araçları başarılı bir şekilde yüzeye indiler. Bunun ardından, yörüngede ve yüzeyde bulunan araçlar Dünya’ya on binlerce fotoğraf gönderdi. Bununla da kalmayıp Mars toprağını ve atmosferini inceledi. Ayrıca gezegende olabilecek canlılar da araştırıldı. Ancak herhangi bir canlı izine rastlanmadı. En önemlisi, suyun izine rastlanmamış olsa da bir zamanlar bolca bulunduğunu düşündüren ipuçlarına rastlanıldı.

Bu uçuşların ardından, Mars uçuşlarına uzunca bir süre ara verildi. 1997 yılında gezegene ulaşan Pathfinder (Petfayndır) adlı araçla birlikte Mars’ta yeni bir dönem başlamış oldu. Daha önce gönderilen yüzey araçları, bir yörünge aracı ve bununla birlikte giden bir yüzey iniş aracından oluşuyordu. Pathfinder yüzeye doğrudan indi. Pathfinder’ın taşıdığı ve Dünya’dan yönetilen bir hareketli uzay aracı da bilim insanlarına Pathfinder’ın çevresinde istedikleri yere gidip inceleme yapma olanağı tanıdı.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 54 Cevapları


Pathfinder’la yapılan araştırmalar, Mars’la ilgili bildiklerimizi pekiştirdi. Bu aracın yaptığı gözlemler, öncekilere göre çok daha duyarlıydı. Pathfinder’ın gözlemleri suyun varlığını doğrudan saptayamamış olsa da birçok önemli ipucu içeriyordu. Hatta aracın indiği Ares Vallis (Ares Volıs) bölgesinde bir zamanlar ciddi bir sel akıntısı meydana geldiği açıkça görülebiliyor.

Eğer Mars’ta suyun varlığına ilişkin herhangi bir kanıta ulaşılmamış olsaydı büyük olasılıkla gezegen ilgi çekiciliğini önemli ölçüde kaybedecekti. Çünkü su, yaşam için ön koşul kabul ediliyor. Yeryüzünde, suyun olduğu hemen her yerde yaşam bulunuyor. Mars’ta bir zamanlar yaşamın bulunmuş olabileceği düşüncesi herkesi heyecanlandırıyor. Hatta belki gelecekte insanlar bu gezegene yerleşecekler. Çünkü Mars öteki gezegenler arasında Dünya’ya en çok benzeyeni. Onu yaşanılır hâle getirebilmek için çeşitli düşünceler de var. Ancak bu kısa süre içinde gerçekleşebilecek bir şey değil. (…)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 55 Cevapları


Mars yüzeyi, yaşamın ortaya çıkmasına elverişli bir yer olmayabilir. Ancak kendi gezegenimizden biliyoruz ki yaşam için hiç elverişli olmayan okyanusların binlerce metre derinliklerinde, yer kabuğunun içlerinde ve lav akıntılarının yanı başında çeşitli canlılara rastlanabiliyor. Mars’ta da olası yer altı sularının yakınlarında, görece sıcak ve nemli bölgelerde yaşam başlamış olabilir. (…)

Günümüzde Mars, uzaktan bakıldığında hâlâ cansız ve kuru bir gezegen olarak görünüyor. Mars’ta ne akıllı canlıların yapmış olduğu kanallar ne de gezegenimize saldırmak için bekleyen yeşil adamlar var. 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan bu varsayımlar, birer düşten öteye gitmiyor. Ancak, yapılan son çalışmalar kuru görünen bu gezegende, yaşamın temel kaynağının, yani suyun azımsanmayacak kadar çok olduğunu gösteriyor. Mars, giderek bizim için daha farklı bir görünüm kazanıyor. Bu belki pek yakında gerçekleşmeyecek ama Mars’ı bir gün ikinci evimiz olarak göreceğiz.

Alp AKOĞLU
Bilim Çocuk dergisi
(Kısaltılmıştır.)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 56 Cevapları


1. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.

Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Gök Bilimci Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime Grubu

Tahminî Anlamı : astronom

Sözlük Anlamı: Gök bilimiyle uğraşan bilgin; yıldız bilimci, astronom.

Cümlem :

  1. Gök bilimciler genellikle “astronom” tanımıyla bilinirler.
  2. Gökbilimcilerin buldukları bilgiler herkese hayrete düşürmüştü.

Yörünge Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı :  bir gök cisminin gittiği yol

Sözlük Anlamı: 

1. isim, gök bilimi Bir gök cisminin hareketi süresince izlediği yol; mahrek.

2. isim, matematik Hareketli bir noktanın izlediği veya çizdiği yol; mahrek.

Cümlem :

  1. Gezegenlerin kendi yörüngesinden hiç şaşmaması şaşıracak bir durum.
  2. Hangi gezegenin hangi yörüngede olduğunu hayretle inceledik.

Uzay Aracı Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime Grubu

Tahminî Anlamı :  uzay için tasarlanmış araç

Sözlük Anlamı: Araştırma yapmak üzere uzaya gönderilen insanlı veya insansız araçların ortak adı.

Cümlem :

  1. Türk uzay aracımız birkaç gün içerisinde hareket edecek.
  2. Uzay aracı geniş incelemelerden sonra göreve hazır.

 

Yer Altı Suları Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime Grubu

Tahminî Anlamı :  yer altında bulunan sular

Sözlük Anlamı: Geçirimli kayaç ve katmanlardan sızarak yer çekiminin de etkisiyle yer altına inen ve orada akarak veya birikerek yeni bir düzen kuran sular.

Cümlem :

  1. Yeraltı suları çoğu zaman tam bir şifa kaynağıdır.
  2. Dünyada sadece gördüğümüz sular değil , yeraltı suları da vardır.

2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.


1. Avrupa ve Amerika’daki Mars tutkusu nasıl başlamıştır?


Cevap :

Avrupa ve Amerika’daki Mars tutkusu 1800’lü yılların sonunda İtalyan gökbilimcisinin gezegenin yüzeyindeki vadi sistemini görüp , akıllı canlıların yaptığı kanallar olduğunun düşünülmesi ile başlamıştır.


2. Mars’a yapılan ilk uçuş sonrasında gezegen hakkında hangi bilgilere ulaşılmıştır?


Cevap :

Varsa yapılan ilk uçuş sonrasında gezegen hakkında gezegenin yüzeyindeki devasa çarpışma izleri, güneş sisteminin en büyük yanardağlarına, en karmaşık ve uzun kanyonlara sahip olduğu bilgilerine ulaşılmıştır.


3. Mars’ta canlıların yaşayıp yaşamadığını tespit etmek için nasıl bir araştırma yapılmıştır?


Cevap :

Mars’ta canlıların yaşayıp yaşamadığını tespit etmek için düşük yüzey sıcaklığı, gece gündüz sıcaklık farkı, karbondioksitten oluşan ince atmosfer hakkında araştırma yapılmış ve yaşanılmaz bir yer olduğu tespit edilmiştir.


4. Bilim insanları, neden Mars’ta yaşam olabileceğini düşünmüş? 


Cevap :

Bilim insanları, su olmasa da bir zamanlar bolca bulunduğunu düşündüren ipuçlarına rastladıkları için yaşam olabileceğini düşünmüş.


5. 18. yüzyılın sonlarında Mars ile ilgili ortaya atılan varsayımlar nelerdir?


Cevap :

18 yüzyılın sonlarında Mars ile ilgili ortaya atılan varsayımlar orada akıllı canlıların kanallar yaptığı ve gezegenimize saldırmak için bekleyen yeşil adamların olduğudur.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 57 Cevapları


3. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız.


Cevap :

Metnin Konusu : Mars ile ilgili geçmişten bugüne bilgiler

Metnin Ana Fikri : Mars Gezegeni ‘ nde yaşam olup olmadığı


4. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metinde yazar düşünceyi geliştirme yollarından (tanımlama, örneklendirme, tanık gösterme, karşılaştırma, sayısal verilerden yararlanma, benzetme) hangisini ya da hangilerini kullanmıştır? Nedenleriyle birlikte yazınız.


Cevap :

Karşılaştırma Mars diğer gezegenlerle karşılaştırılmıştır.

İlk Mars uçuşlarında, gezegenin yüzeyindeki devasa çarpışma izlerine, güneş sisteminin en büyük yanardağlarına, en karmaşık ve uzun kanyonlara sahip olan bir gezegen olduğu görüldü.

Karşılaştırma Mariner 9 diğer uzay araçları ile karşılaştırılmıştır.

Bu tarihten sonra, Mars uçuşları sürdü. Gezegenin yörüngesine giren ilk başarılı uzay aracı, Mariner 9’dur.

Benzetme Mars kuru ve cansız gezegen 

Günümüzde Mars, uzaktan bakıldığında hâlâ cansız ve kuru bir gezegen olarak görünüyor. Mars’ta ne akıllı canlıların yapmış olduğu kanallar ne de gezegenimize saldırmak için bekleyen yeşil adamlar var. 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan bu varsayımlar, birer düşten öteye gitmiyor.

Benzetme insan gibi akıllı canlılar 

Her şey, 1800’lü yılların sonunda ünlü İtalyan gök bilimci Giovanni Schiaparelli’nin (Ciovanni Şiparelli) gezegenin yüzeyindeki vadi sistemini görmesiyle başladı. Schiaparelli’nin gördüğü, o dönemde yanlış yorumlandı ve bunların insan gibi akıllı canlıların yaptığı kanallar olduğu düşünüldü. Bunun ardından, tüm Avrupa ve Amerika’yı bir Mars tutkusu sardı. (…) Percival Lowell (Pörsivıl Lovıl), işi daha da karıştırdı.

Mars dünyaya benzetilerek benzetme yapılmış aynı zamanda diğer gezegenlerle karşılaştırılmıştır.

Hatta belki gelecekte insanlar bu gezegene yerleşecekler. Çünkü Mars öteki gezegenler arasında Dünya’ya en çok benzeyeni.


5. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki fotoğrafları inceleyiniz. Fotoğraflarla ilgili soruları cevaplayınız.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 52-56-57-58-59 Ferman Yayıncılık”

1. Fotoğraflarda neler görüyorsunuz? 


Cevap :

Fotoğrafta uzay görüntüleri ve uzay araştırmak için gitmiş olan bir astronot görüyorum.


2. Fotoğrafları gördüğünüzde neler düşündünüz? 


Cevap :

Fotoğrafları gördüğümde evrenin ne kadar geniş ve araştırılmaya değer bir yer olduğunu düşündüm.


3. Fotoğrafların sizi etkileyen yönleri nelerdir? 


Cevap :

Fotoğrafların beni etkileyen yönleri dünya dışına çıkılabilmesi, şekilleri, büyüklükleri ve renkleridir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 58 Cevapları


6. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki tabloyu inceleyiniz. Tabloyla ilgili verilen soruları cevaplayınız.


“8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 52-56-57-58-59 Cevapları”

1. Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığı kaç milyon kilometredir?


Cevap :

Dünya’nın , Güneş ‘e olan uzaklığı 150 milyon kilometredir.


2. Uydusu olmayan gezegenler hangileridir?


Cevap :

Uydusu olmayan gezegenler Merkür, Venüs ve Mars’ tır.


3. Güneş’e en uzak olan gezegen hangisidir?


Cevap :

Güneş’e en uzak olan gezegen Neptün’ dür.


4. 5’ten az uydusu olan gezegenleri yazınız.


Cevap :

5’ten az uydusu olan gezegenler; Merkür Venüs, Dünya ve Mars’tır.


5. Uydusu en fazla olan gezegen hangisidir?


Cevap :

Uydusu en fazla olan gezegen Satürn’ dür.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 59 Cevapları


7. ETKİNLİK


Soru : Sınıfınızda “uzay” konulu bir konuşma yapınız.

Konuşmanızda güdümlü konuşma stratejisini uygulayınız. Bu stratejiyi uygulayabilmek için sizden önce konuşan arkadaşlarınızın anlattıklarını dikkatlice dinleyiniz. Arkadaşlarınızın anlattıklarından yararlanarak konuyla ilgili olay, durum veya kişilere yeni bir bakış açısıyla bakılmasını sağlayınız. Konuşmalarınızda yabancı dillerden alınmış, dilimize henüz yerleşmemiş kelimelerin Türkçelerini kullanmaya özen gösteriniz.


Kısa Cevap : ““Uzay” konulu bir konuşma yapınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Uzay yani gök bilimi insanın var olduğu günden itibaren dikkatini çekmiş ve hakkında araştırmalar yaparak fikirlerde bulunduğu bir yer olmuştur.

Uzay hem ulaşılması zor hem de başka bir canlının yaşayıp yaşamadığı konusunda.

1947-1956 yılları arasında ABD uzay çalışmalarının büyük hız vermiştir.

1957 yılında yapılan büyük çalışmalar neticesinde ilk uzay aracı yörüngeye oturmuştur.

Haberleşme gibi adamlar içinde binlerce uydu gönderildi.

1969 yılında ay fethedildi. Yapılan çalışmalar büyük bir hızla sürdürülmektedir.


8. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki yönergelere uyarak “uzay” kavramıyla ilgili bilgilendirici bir metin yazınız.

• Yazacağınız metnin konusunu belirleyerek aşağıya yazınız.
• Yazacağınız metnin ana fikrini belirleyerek aşağıya yazınız.
• Belirlediğiniz konu ve ana fikre göre yazacağınız metnin giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinin taslağını aşağıya yazınız.

• Taslağını oluşturduğunuz metni dosya kâğıdına yazınız. Metnin ilk paragrafında metni yazma amacınızı açıkça ifade etmeye gayret ediniz. Metnin belirlediğiniz konu, ana fikir ve hazırladığınız taslağa uygun olmasına özen gösteriniz. Metne uygun bir başlık koymayı unutmayınız.
• Yazdığınız metni görsel, tablo ve grafiklerle zenginleştiriniz.
• Metninizi gözden geçirirken varsa metindeki yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz.
• Yazdığınız metni sınıf panonuza asınız. Sınıf panosuna asılı olan metinleri okuyarak metinlerle ilgili düşüncelerinizi metni yazan arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : ““Uzay” kavramıyla ilgili bilgilendirici bir metin yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Metnin Konusu: Uzayla ilgili ilginç bilgiler

Metnin Ana Fikri: Uzaydaki Farklılıklar

Giriş: Uzay hakkında teknoloji ilerledikçe ve araştırma yapıldıkça çok farklı bilgiler elde edilmektedir.

Gelişme: Uzay ortamında yer çekimi olmadığı için astronotların boyu 2,5 santim kadar uzayabilmektedir.

Astronotların giymiş olduğu kıyafetler 12 milyon dolara mal olur ve tamir edilmesi zordur.

1962 yılında yapılan araştırmaya göre ABD’nin hiroşima’ya attığından 100 kat daha güçlü bir atom bombası patlamıştır.

1977 yılında derin uzaydan gelen 72 saniyelik sinyaller yakalanmış ancak bu sinyallerin nasıl geldiği hala bilinememiştir.

Astronomlar uzay istasyonunda görev yaptıkları sıralarda 24 saat içerisinde güneşin doğumunu ve batımını 15 kere görürler.

Uzayda yer çekimi olmadığı için ağlayacağımız zaman gözyaşlarımız yüzümüzden süzülmeyip havada damlacıklar halinde kalır.

Astronotlar uzayın yanık et, sıcak metal ve kaynak duman gibi koktuğunu söylemişlerdir

Sonuç: Uzayda daha nasıl farklı şeyler olduğu merak konusudur ve uzmanların büyük çalışmaları ile açığa çıkartılmaya çalışılmaktadır.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 52-56-57-58-59 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 44-45-46-47-48-49 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı 1. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevapları Sayfa 44, 45, 46, 47, 48, 49


8. Sınıf Türkçe Kitabı 1. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 44-45-46-47-48-49


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 44-45-46-47-48-49 Ferman Yayıncılık”

ASLAN İLE FARE

Herkese saygı göstermeli elden geldikçe.
Umulmadık kimselerden fayda görür, insan.
İşte bu gerçeği anlatan iki hikâye,
Daha nice bin hikâye arasından:
Pençesi dibinde bir arslanın,
Dalgınlıkla bir fare topraktan çıkıverdi.
Bu fırsatı kullanmadı sultanı ormanın;
Fareye dokunmayıp bir büyüklük gösterdi.
Bu iyiliği boşa gitti sanmayın sakın.
Kimin aklına gelir ki bir an,
Fareye işi düşer arslanın?
Ama o da bir gün dışarı çıktı ormandan.
Gitti, tutuldu bir ağa.
Ne çırpınma, ne kükreme… Kâr etmez tuzağa.
Bay fare koştu; dişiyle arslanın ağını
Öyle bir kemirdi ki ağ söküldü nihayet.
Sabırla zamanın yaptığını
Ne kuvvet yapabilir, ne şiddet.

LA FONTOINE (LA FONTEN)
(Çev.: Orhan Veli KANIK)


A. Aşağıdaki soruları “Aslan ile Fare” adlı metne göre cevaplayınız. 


1. Metinde hangi değerler üzerinde durulmuştur?


Cevap :

Metinde merhamet, iyilik ve vefa değerleri üzerinde durulmuştur.


2. Metinden nasıl bir ders çıkarmalıyız?


Cevap :

Metinden herkese yardım etmemiz gerektiği ve kimseyi küçük görmemiz gerektiği derslerini çıkarmalıyız. Küçük gördüklerimiz belki de bize en çok yararı dokunacak kişiler olur.


3. Okuduğunuz metnin türü nedir? Nedenleriyle açıklayınız.


Cevap :

Okuduğumuz metnin türü fabldır. Çünkü hayvanlar hikaye edilmiş ve insanlar gibi ifadeler kendileri için kullanılmıştır.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 45 Cevapları


B. Aşağıdaki cümleleri, harf ile verilen söz sanatlarıyla eşleştirerek harfleri yay ayraçların içine yazınız.


Cevap :

  1. (Yanlış) Cennet kadar güzel bir vatanımız var. a) Kişileştirme
  2. (Yanlış) Yorgun bir gemi, limana yanaştı ağır ağır. b) Abartma
  3. (Yanlış) Bir gün meşe dedi ki kamışa: c) Benzetme
  4. (Doğru)“Tabiattan şikâyet etmekte hakkınız var.” ç) Konuşturma
  5. (Yanlış) Dünya kadar işim birikti. d) Karşıtlık
  6. (Doğru)Yetişmek için menzile/gidiyorum gündüz gece e) Ad Aktarması

C. Aşağıdaki cümlelerin öznel yargı mı yoksa nesnel yargı mı olduklarını yanlarına yazınız.


Cevap :

  1. (Nesnel)Ülkemizin komşularından biri Bulgaristan’dır.
  2. (Öznel) Bu kitap gerçekten çok güzel olmuş.
  3. (Nesnel)Gesi Bağları türküsü Kayseri yöresine aittir.
  4. (Nesnel)Oltu taşı, Erzurum’da çıkarılan bir taştır.
  5. (Öznel) Konuşmacının duyduğu heyecan onu inandıkları şeye inandırır.
  6. (Öznel) Okurken hayal etmeyi, başka şeyler düşünmeyi çok severiz.
  7. (Öznel) Kapadokya’da gören herkesin hayran kaldığı tüften oluşan peribacaları bulunur.
  8. (Nesnel)Ahmet Hamdi Tanpınar; Beş Şehir adlı eserinde Erzurum, Bursa, Ankara, Konya ve İstanbul şehirlerini anlatmıştır.
  9. (Nesnel)Pamukkale’de traverten adlı jeolojik oluşumlar bulunur.
  10. (Öznel) Günümüz yazarlarının hikâyelerini daha çok severim.

Ç. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.


1. Maden ocakları müdürü, bütün köylünün arazisini satın aldı. Köylüler, heybelerini sırtlarına vurarak tozlu yollardan uzaklaştılar. Fakat her adımda, her izde bir hatıra buldular. Ayakları yürümedi, köylerini ana ana gittiler.

Yukarıdaki metinde hangi anlatım biçimine başvurulmuştur? 


Cevap :

A) Açıklayıcı anlatım
B) Betimleyici anlatım
C) Öyküleyici anlatım
D) Tartışmacı anlatım


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 46 Cevapları


2.• Bugün piknikte çocuklar gibi eğlendik.
• Köpek bana el salladı.
• Köpek “Haydi gel.” diye beni de oyuna çağırdı.
• Sesimle âdeta dağlar yerinden oynadı.
• İyi günde de kötü günde de yanımdaydı

Ayşe Öğretmen’in tahtada yazdığı sorulardaki söz sanatlarını öğrencilerinden bulmalarını istedi. Öğrencilerin cevapları sırayla aşağıdaki gibidir. 

Öğrencilerin yüzde kaçı söz sanatlarını doğru şekilde sıralamıştır? 


A) %20 B) %40 C) %60 D) %80


3. Minimini kasabanın balkonlu, kuleli gazinoya benzeyen kocaman bir konağı vardı. Lakin ikmal edilememişti. Sıvanamayan kerpiç duvarlar yer yer açılmış, kumrulara yuva olmuştu. Üst kat penceresiz, sıvasız, tahta örtülerle bekleniyordu.

Yukarıdaki metinde hangi anlatım biçimine başvurulmuştur? 


A) Açıklayıcı anlatım B) Betimleyici anlatım
C) Öyküleyici anlatım D) Tartışmacı anlatım


4. Aşağıdakilerden hangisinde isim-fiil kullanılmıştır?


A) Hepsinin gözleri güzeldir.
B) Gözleri korku doluydu.
C) Gözden düşmemek, çalışmayı gerektirir.
D) Adam birdenbire gözden kayboldu.


5. Aşağıdakilerden hangisinde sıfat-fiil kullanılmıştır?


A) İster istemez sözlerine dikkat etti.
B) Sadece bir çay alacağım.
C) Soluk soluğa kalmıştı.
D) Senin geldiğini görmemişti.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 47 Cevapları


6. Aşağıdakilerden hangisinde zarf-fiil kullanılmıştır?


A) Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu.
B) Yukarıya kadar hızlı hızlı koştu.
C) Parayı kimse almayacaktı.
D) Sabah, erkenden orada olurum.


7. Verilen cümlenin fiilimsi türünü doğru bulan öğrenciler bir alt basamağa geçmeye hak kazanacaklardır. 

Alt basamakta doğru sonuca ulaşan öğrenci kaç numaralı öğrencidir?


A) 3 B) 5 C) 7 D) 9


8. Aşağıdakilerden hangisi bu görselleri anlatan bir metnin başlığı olabilir?


A) Hayvan Sevgisi
B) Hayvan Sağlığı
C) Sadakatli Hayvanlar
D) Hayvanların Merhameti


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 48 Cevapları


9. Bu broşürdeki bilgilerden gıda israfıyla ilgili hangisine ulaşılabilir?


A) İsrafı önlemek için neler yapılması gerektiğine
B) İsraf edilen ekmek ile iki milyon insanın doyabileceğine
C) İsraf edilen yiyecekle kaç kişinin doyabileceğine
D) Bir yılda on sekiz milyon ton ekmeğin çöpe gittiğine


10. Akıllı isen gariplerin gönlünü avla;
Mustafa gibi ülkeyi gezip yetim ara;
Dünyaya tapan soysuzlardan yüz çevir;
Yüz çevirip, deniz olup taştım işte.
Ahmed Yesevî

Yukarıdaki dörtlükte kaç fiilimsi vardır?


A) 2 B) 3 C) 4 D) 5


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 49 Cevapları


Soru : Mevlanâ’nın “Sevgiden acılar tatlı olur. / Sevgiden bakırlar altın olur. / Sevgiden tortular berrak olur. / Sevgiden dertler şifa bulur. / Sevgiden ölüler dirilir. / Sevgiden padişah köle olur. / Bu sevgi de bilginin sonucudur.” dizelerinden ve bu temada edindiğiniz bilgilerden yararlanarak insan sevgisi konulu bilgilendirici bir metin yazınız.


Kısa Cevap : “Mevlanâ’nın “Sevgiden acılar tatlı olur. / Sevgiden bakırlar altın olur. / Sevgiden tortular berrak olur. / Sevgiden dertler şifa bulur. / Sevgiden ölüler dirilir. / Sevgiden padişah köle olur. / Bu sevgi de bilginin sonucudur.” dizelerinden ve bu temada edindiğiniz bilgilerden yararlanarak insan sevgisi konulu bilgilendirici bir metin yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Sevmek her insanın içerisinde olan harika bir histir. Bir bebekten tutun ta ki bir yetişkine kadar hatta hayvanlar ve insanlar bile sevilmek isterler. En kötü insanların bile duygularına kulak verdiklerinde sevgiye yenildiklerini görürüz. Bir bitkinin sevildiği zaman nasıl yeşerdiğini ve geliştiğini hayretle gözlemleriz.

Seven ve hayata tutunan bir hastanın hayata nasıl tutunduğunu hayretle gözlemlemez miyiz?

Bir hayvanın bile içinde bulunan sevgi ve güdülerle sahibine nasıl bağlandığını, çocuğuna nasıl merhamet ettiğini görürüz. İşte bu  sevginin akıl almaz gücü ile olur. Kendini seven insan başkalarını ve doğayı da sevebilir hayata güçlü olmak gerektiği için güçlü olduğu için tutunur.

Vakit varken yapabileceğiniz en güzel şeyi yapın. Sevin ve sevilin.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 44-45-46-47-48-49 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 60-62-63-64-65 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Ağaçlar Al Giydi Kuşlar Dillendi Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 60, 61, 62, 63, 64, 65


8. Sınıf Türkçe Kitabı Ağaçlar Al Giydi Kuşlar Dillendi Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 60-62-63-64-65


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 60-62-63-64-65 Ferman Yayıncılık”

Soru : Kendinizi hangi mevsimde daha mutlu hissediyorsunuz? Neden? Anlatınız.


Kısa Cevap : “Kendinizi hangi mevsimde daha mutlu hissediyorsunuz? Neden? Anlatınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Kendimi bahar mevsimine daha çok mutlu hissediyorum.

Yazın sıcağı ve kışın soğuğundan uzak’ın yeşillendiği ve havanın çok güzel olduğu bir ortamda oluruz.

Baharda uzun süre kışın evde kaldığımızda sıkılarak sokaklara piknikleri çıkar sevdiklerimize güzel vakitler geçiririz.

Kuşların cıvıltısı , ağaçların ve doğan’ın yeniden canlanması bizlere çok güzel hisler yaşatır.

İşte bu yüzden ilkbaharın yeri benim yanımda farklıdır.


2 Ağaçlar Al Giydi Kuşlar Dillendi 

Ağaçlar al giydi kuşlar dillendi
Açtı bahar çiçekleri Ada’nın
Toprak mevce geldi yer yeşillendi
Açtı bahar çiçekleri Ada’nın

Kuğul kuğul ötüşüyor kumrular
Çağlayıp akıyor bulanık sular
Meleşir koyunlar körpe kuzular
Açtı bahar çiçekleri Ada’nın

Adapazarı’na demişler Ada
Yâr elinden yaralarım ziyade
Çiğdemleri dağda gülü ovada
Açtı bahar çiçekleri Ada’nın


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 61 Cevapları


Mektup yok sıladan dağlar kar mıdır
Akar gözüm yaşı bir pınar mıdır
Kuşlar eşin bulmuş ilkbahar mıdır
Açtı bahar çiçekleri Ada’nın

Veysel’de kalmadı hiç sabrı karar
Gün günden ediyom ömrümden zarar
Bizim ele selam söylen turnalar
Açtı bahar çiçekleri Ada’nın

Âşık Veysel ŞATIROĞLU
Dostlar Beni Hatırlasın
Hayatı ve Bütün Şiirleri


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 62 Cevapları


1. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz şiirdeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.

Şiirdeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :


Al Giymek Kelimesi

Kelime/Kelime Grubu : Kelime grubu

Tahminî Anlamı : kırmızı giymek

Sözlük Anlamı: Kırmızıya boyanmak, süslenmek

Cümlem :

  1. Bahçe gelinciklerin açmasıyla ala boyanmıştı.
  2. Ne güzel her yer ala boyanmıştı.

Mevce Kelimesi

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : aşka gelmek, coşmak

Sözlük Anlamı: Bir dalga Ses, elektrik ve hararetin yayılma dalgalarından herbiri bir dalga, dalga

Cümlem : Sanki deniz mevce ile coşmuş, çağlıyordu.


Kuğul Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Sözlük Anlamı: güzel ya da yakışıklı olmaktan, hatta zengin veya güçlü olmaktan bile çok daha çekici olan bir özellik.

Tahminî Anlamı : güzel, çekici

Cümlem :

  1. Kuğul kuğul öten kuşlar sabahı karşılıyordu.
  2. Kuğul kuğul ötüyor, herkesi kendine hayran bırakıyordu.

Çağlayıp Akmak Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime Grubu

Tahminî Anlamı : coşkulu akmak

TDK Anlamı: (akarsu için) taştan taşa, kayadan kayaya çarpıp sesler çıkararak, köpürerek coşkun bir biçimde akmak.

Cümlem :

  1. Dereler çağlayıp akmış, kıtlıktan korkan halkın yüzünü güldürmüştü.
  2. Çağlayıp akan denize hayretle bakıyorduk.

Ziyade Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : çok fazla

TDK Anlamı: 

1. (zarf) Çok, daha çok:
2.( sıfat) fazla.

Cümlem :

  1. Yemeği bitirdikten sonra annem mutlaka “ziyade olsun” derdi.
  2. Yapacaklarımı ziyadesi ile yaptım, merak etme.

Sıla Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı :

TDK Anlamı: 

1. isim Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşma.

2. isim Gurbetteki bir kimse için doğup büyüdüğü ve özlediği yer

Cümlem :

  1. “Sıla” kelimesi eskiden nede çok kullanılırmış.
  2. Eskiler sıla hasreti üzerine ne de çok şiirler yazmışlar.

8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 63 Cevapları


Soru : Aşağıdaki soruları okuduğunuz şiire göre cevaplayınız.


1. Bahar mevsiminde doğada hangi değişiklikler olmuştur? 


Cevap :

Bahar mevsiminde ağaçlar al giymiş, kuşlar dillenmiş, bahar çiçekleri açmış, toprak mevce gelmiş, kumrular ötmüş, bulanık sular çağlayıp akmış, koyunlar körpe kuzular melemiştir.


2. Şairin turnalardan memleketine selam göndermesinin sebebi sizce ne olabilir? 


Cevap :

Şairin turnalardan memleketine selam göndermesinin sebebi memleketine hasret duyması ve gidememesi olabilir.


3. Şair neden üzgündür? 


Cevap :

Şair sılasından hiç mektup gelmediği için üzgündür.


4. “Ağaçlar al giydi kuşlar dillendi.” dizesiyle şairin anlatmak istediği nedir? 


Cevap :

“Ağaçlar al giydi kuşlar dillendi.” dizesiyle şairin anlatmak istediği baharın gelmesi ile ağaçların çiçeklendiği, yeşillendiği, kuşların neşelendiği ve buraya göç ederek etrafı neşelendirdiğidir.


5. Şair “Mektup yok sıladan dağlar kar mıdır/ Kuşlar eşin bulmuş ilkbahar mıdır” sorularına bir cevap beklemekte midir? Neden?


Cevap :

Şair “Mektup yok sıladan dağlar kar mıdır/ Kuşlar eşin bulmuş ilkbahar mıdır” sorularına bir cevap beklememektedir. Üzüntüsünü dile getirmek için böyle söylemektedir.


3. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz şiirin konusunu ve ana duygusunu aşağıya yazınız.


Cevap :

Metnin Konusu : Baharın gelişi ile doğada olan değişiklikler ve şairin hasreti

Şiirin Ana Duygusu  : Memleket Hasreti


4. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz şiire uygun yeni başlıklar bularak bu başlıkları aşağıya yazınız.


Cevap :

Adapazarına Gelen Bahar

Adapazarı ve Sıla Hasreti


5. ETKİNLİK


Soru : Şiirde geçen söz sanatlarını ve bu söz sanatlarının bulunduğu dizeyi aşağıya yazınız.


Cevap :

 Ağaçlar al giydi kuşlar dillendi  (Kişiselleştirme)

Toprak mevce geldi yer yeşillendi (benzetme)

Kuğul kuğul ötüşüyor kumrular (benzetme)

Meleşir koyunlar körpe kuzular (benzetme)

Yâr elinden yaralarım ziyade Abartma (Mübalağa)

Akar gözüm yaşı bir pınar mıdır  Abartma (Mübalağa)

Kuşlar eşin bulmuş ilkbahar mıdır

Bizim ele selam söylen turnalar  (Kişiselleştirme)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 64 Cevapları


6. ETKİNLİK


Soru : Sınıfınızda “mevsim değişikliklerinin insanlar üzerindeki etkileri” konulu bir tartışma düzenleyiniz.

Tartışma sırasında düşüncelerinizi ifade ederken arkadaşlarınıza karşı saygı ve anlayış içerisinde olmaya, onların sözünü kesmemeye, konu dışına çıkmadan konuşmaya özen gösteriniz. Tartışmanın ardından aşağıda verilen değerlendirme formunu doldurunuz.


Kısa Cevap : ““Mevsim değişikliklerinin insanlar üzerindeki etkileri” konulu bir tartışma düzenleyiniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

İnsan belirli bir sıcaklığa ve mevsimlere adapte olur.

Alışmış olduğu bu düzen bozulduğu zaman vücudu Ağrı, saç dökülmesi , işte artması veya eksilmesi, alerji gibi durumlar gözlemlenebilir.

Mevsim geçişleri esnasında hafif yiyecekler yemek ve düzenli bir şekilde spor yapmak vücudumuza enerji kazandırabilir.

Astım, bronşit bir gül solunum yolu hastalıkları gibi birçok hastalığın mevsim geçişlerinde daha çok hızlandı ve alerjinin bu zamanlarda daha çok arttığı görülmektedir.

Hadi halk arasında “Bahar yorgunluğu” diye isimlendirilen mevsim geçici esnasında kişinin soğuk havalardan sıcak havalara adapte olamaması durumu hemen hemen herkese etkiler.

Mevsimde işlerinden daha az etkilenmek için bolca su içmeli oda sıcaklıklarını uygun derecelerde tutmalıyız.

Alerjik hastalıklar, kanser hastaları gibi hastalar mevsim geçişleri esnasında sağlık durumlarını kontrol etmeli dikkatli olmalıdır.

Alerjik hastalığı olan kişiler dikkatli davranmalıdır.

Çocuklar ve yaşlar başta olmak üzere risk grubunda olan kişiler yeterli ve dengeli beslenmeye, kişisel temizliklerine dikkat etmeli koruyucu sağlık önlemlerini almalıdır.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 65 Cevapları


7. ETKİNLİK


Soru : Bir sonraki sayfaya hayal gücünüzü kullanarak “mevsim değişikliklerinin canlılar üzerindeki etkileri” konulu hikâye edici (masal, fabl, hikâye vb.) bir metin yazınız.

Metni yazarken “oysaki, başka bir deyişle, özellikle, ilk olarak, son olarak” gibi geçiş ve bağlantı ifadelerini kullanınız. Metniniz için uygun bir başlık belirleyiniz. Metninizi gözden geçirirken varsa metninizdeki yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz.


Kısa Cevap : ““Mevsim değişikliklerinin canlılar üzerindeki etkileri” konulu hikâye edici (masal, fabl, hikâye vb.) bir metin yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Beyaz İnci

Kış aylarında havalar soğuyunca kuşlar besin bulabilmek için birbirleriyle rekabete girer ve Kuzey yarım kürede üreyen göçmen kuşlar her sonbaharda Güney yarım küreye doğru göç eder.

Bugün ekibinin bir üyesi olan beyaz İnci grubun en küçük üyelerindendi ve ilk defa bir göçe katılacaktı.

Nasıl hareket edeceği konusunda çok tedirgin olarak uçuyor ve bunu yapamayacağını düşünerek zaman zaman inerek sürünün düzenini bozuyordu.

Oyuna kadar ikna etmeye çalışsalar da bunu başaramadılar.

Güney’in daha sıcak ve besin bakımından daha zengin olduğunu ve oraya göç etmezlerse ölebileceklerini söylediler.

Beyaz İnci bunu biliyor ancak yapamayacağını düşünerek kendi kendine dertleniyordu.

Bir gün dalda dertli dertli üzülürken rüzgar esti ve yere doğru düşmeye başladı. O an düşmekten kendini kurtarmak için güzelce süzüldü ve önüne çıkan engellere çarpmamak için süzülmeye başladı.

Görmüş olduğu arı ile uçuyor bir yandan başka bir kuşa eşlik ederek beraber takla atıyorlardı.

Bunları yaparken kendini rahat bıraktığı zaman ne kadar güzel bir uyum sağlayabileceğini düşündü.

Sürüsünü buldu ve tekrar denemek istediğini söyledi.

Önce gözleri kapalı biraz uçarak içinden gelen bu gücün sürüyle ahenkli bir şekilde göçe yardımcı olduğunu fark etti.

Artık rahatça uçuyor ve sürüsü ile birlikte göz kamaştırıcı bir göç gerçekleştiriyordu.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 60-62-63-64-65 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 82-83-84-85-86-87 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı 2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevapları Sayfa 82, 83, 84, 85, 86, 87


8. Sınıf Türkçe Kitabı 2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 82-83-84-85-86-87


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 82-83-84-85-86-87 Ferman Yayıncılık”

KUŞ BAKIŞI 

Acıkmış bir martının sana doğru bakışı değil, muhabbet kuşunun bakışı da değil. Iııh, omzuna konmak isteyen bir papağanın bakışından da söz etmiyorum. Yüksek bir yerden aşağıya doğru bütün genişliği içine alabilecek şekilde bakmaya “kuş bakışı” denir.

Bir yerin kuş bakışı görünüşünün kâğıt üzerine kabaca çizimine “kroki” adı verilir. Yakın çevremizi kâğıt üzerinde gösterebilmek için kroki ve plandan yararlanırız. Okulumuzun, evimizin, sokağımızın, mahallemizin ya da semtimizin, kuş bakışı görüşünün küçültülerek, ölçüsüz olarak düzlem üzerine çizilmesine, kroki denir.

Krokide geometrik şekiller, semboller ve çizgiler kullanabiliriz. Kroki, günlük yaşantımızda çok sık kullandığımız çizimdir. Bu çizimler, ana hatlarıyla ölçmeden yapılır. Krokiye ölçek konulmaz. Uzunluklar göz kararı belirtilir.

Önemli yerler şematik olarak gösterilir. Krokinin çizildiği kâğıdın bir köşesine kuzeygüney doğrultusunu gösteren bir ok konulur. Kroki, okulumuzun çevresini, mahallemizi, köyümüzü tanımada yardımcı olur.

Ayrıca aradığımız bir adresi bulmak için de krokiden yararlanırız. Bir arkadaşımıza evimizin yerini basit bir kroki çizerek tarif  edebiliriz. Sınıfımızın, okul bahçesinin, odamızın ve sokağımızın durumunu da kroki ile gösterebiliriz.


A. Aşağıdaki soruları “Kuş Bakışı” adlı metne göre cevaplayınız. 


1. Kuş bakışı ve kroki nedir?


Cevap :

Kuş bakışı; yüksek bir yerden aşağıya doğru bütün genişliği içine alabilecek şekilde bakmaktır.

Kroki; bir yerin kuş bakışı görünüşünün kâğıt üzerine kabaca çizimine denir.


2. Krokilerden nasıl yararlanabiliriz?


Cevap :

Krokilerden okulumuzun çevresini , mahallemizi, köyümüzü tanıyarak veya aradığımız bir adresi bulmak, bir arkadaşımıza evimizin yerine basit bir şekilde tarif etmek için yararlanabilirsiz.


3. Kroki çizerken hangi şekiller kullanılabilir?


Cevap :

Kroki çizerken geometrik şekiller, semboller ve çizgiler kullanılabilir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 83 Cevapları


B. Aşağıdaki cümleleri, harf ile verilen düşünceyi geliştirme yollarıyla eşleştirerek harfleri yay ayraçların içine yazınız.

a) Sayısal verilerden yararlanma
b) Karşılaştırma
c) Örnekleme
ç) Tanık gösterme
d) Tanımlama
e) Benzetme


Cevap :

(…d..) 1. İsmin önüne gelerek onu niteleyen veya belirten sözcüklere sıfat denir.

(….c.) 2. Türkçemize sahip çıkan birçok şairimiz var: Yunus Emre, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin vb.

(..b…) 3. Ömer Seyfettin olay hikâyesi, Sait Faik Abasıyanık ise durum hikâyesi yazmıştır.

(…ç..) 4. Kitapların önemini birçok yazarımız güzel sözleriyle dile getirmiştir. Bunlardan biri de Cemil Meriç’in “Kitap, zekâyı kibarlaştırır.” cümlesidir ki kitap okumanın önemini çok güzel ifade eder.

(..a…) 5. 2021 yılı verilerine göre Türkiye’nin okuma oranının 180 ülke arasında 140. sırada olduğu açıklandı.


C. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun geçiş ve bağlantı ifadelerini yazınız.

oysaki-başka bir deyişle-özellikle-son olarak-ilk olarak 


Cevap :

1. Dün akşam misafirliğe gitti ………..oysaki…………. bizi sinemaya götürecekti.

2. Yirmi beş yıllık mesleğim sona erdi …………..başka bir deyişle……………. emekli oldum.

3. Ankara’dan dönmeden önce ………son olarak………….. kitapçılara uğrayacağım.

4. Konuşmama ……ilk olarak…………… kendimi tanıtmakla başlayacağım.

5. Çiçekleri severim ……… özellikle………….. kır çiçeklerini.


Ç. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.


1. Gözyaşları gibi ulu dağlardan
Enginden engine çağlayan sular
Derin derin derelerden dönerek
Arayıp aslını ağlayan sular.

Altı çizili dize başvurulan söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?


A) Abartma B) Benzetme C) Kişileştirme D) Konuşturma


2. Kayalar arasındaki dik ve dar bir patikadan inince Kızılkeçili deresiyle karşılaştık. İki sırtın birleştiği dar boğazda kayadan kayaya atlayarak köpüren sular, kulakları dolduran büyük bir gürültü çıkarıyordu. Suyun kenarındaki dar yolda, çok kere taştan taşa atlayarak yürümeye başladık. Kâh derenin kıyısına iniyor, kâh tekrar sırta tırmanarak beyaz köpüklü çağlayanlara yüksekten bakıyorduk.

Bu parçada kullanılan anlatım biçimleri hangileridir?


A) Açıklama-Tartışma B) Betimleme-Öyküleme C) Tartışma-Betimleme D) Öyküleme-Açıklama


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 84 Cevapları


3. Dünya üzerinde ne kadar insan varsa o kadar da kişilik vardır. Nasıl her insanın dış görünüşü farklıysa iç dünyası ve kişiliği de farklıdır. Aynı durum iki kardeş arasında da gözlenebilir. Kardeşimde her zaman mantık ön plandadır. Herhangi bir konuda karar vermeden önce uzun uzun düşünür. Ben ise sabırsız yapımdan dolayı hemen karar veririm ve genellikle de hata yaparım.

Bu parçada kullanılan düşünceyi geliştirme yolu aşağıdakilerden hangisidir?


A) Benzetme B) Örnekleme C) Tanık gösterme D) Tanımlama


4. Sinema da tiyatro gibi sanatın bir türüdür. Ancak sinemanın izleyicisi, tiyatro izleyicisinden daha fazladır. Bunun nedeni sinemanın olanaklarının daha geniş olmasıdır. Sinemada uçsuz bucaksız çöller, balta girmemiş ormanlar, dağ zirveleri… gözünüzün önüne serilir.

Bu parçada karşılaştırılan kavramlar, aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?


A) Göller-ormanlar B) Sinema-görsel sanatlar C) Ormanlar-dağlar D) Sinema-tiyatro


5. Batuhan Öğretmen, cümlenin ögeleri konusunu anlattıktan sonra öğrencilerine bir çalışma kâğıdı hazırlamıştır. Çalışma kâğıdını kontrol ederken bir öğrencisinin yanlış yaptığını belirlemiştir.

“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 82-83-84-85-86-87 Ferman Yayıncılık”

Öğrenci, kaç numaralı cümlenin ögesini yanlış bulmuştur?


A) 1 B) 2 C) 3 D) 4


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 85 Cevapları


6. “Ben atımdan inerek bu ihtiyarın elini öptüm.” cümlesinde bulunmayan öge, aşağıdakilerden hangisidir?


A) Dolaylı tümleç B) Nesne C) Özne D) Zarf tümleci


7. “Limana girdiğimiz vakit, şehre çıkmak isteyen yolcuların kâğıtlarına bakmak için birkaç subay geldi.” cümlesinin öznesi, aşağıdakilerden hangisidir?


A) Limana girdiğimiz vakit
B) Kâğıtlarına bakmak için
C) Şehri çıkmak isteyen yolcular
D) Birkaç subay


8. Osman Hamdi Bey’in “İstanbul Hanımefendisi” tablosu, Avusturya’nın başkenti Viyana’da açık artırmayla satıldı.

“8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 82-83-84-85-86-87 Cevapları”

Yukarıdaki cümleyi ögelerine ayıran öğrenciler öge dizilimini labirente yerleştireceklerdir. Öge dizilimini doğru yapan öğrenci kimdir?


A) Ayşe B) Emrah C) Gizem D) İrem


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 86 Cevapları


9. “Üç tarafı ambarlı büyük kilerin tavanına kancalı büyük çiviler takılmıştı.” cümlesinin ögeleri, aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?


A) Dolaylı tümleç-nesne-yüklem
B) Dolaylı tümleç-özne-yüklem
C) Özne-dolaylı tümleç-nesne-yüklem
D) Zarf tümleci-özne-yüklem


10. DEPREM SONRASINDA YAPILACAKLAR

Güvenli bir yer bulun.
Sağlığınızı kontrol edin.
Bulunduğunuz yerin hasar kontrolünü yaptırın.
Küçük yangınlara müdahale edin.
Acil çıkış yollarının güvenli olup olmadığını kontrol edin.
İhtiyacı olanlara ilk yardım uygulayın.
Afet çantanızı yanınıza alarak bina dışı toplanma alanına gidin.
Artçı sarsıntı olma ihtimaline karşı en az 48 saat eve girmeyin, güvenli 
bir yerde bekleyin.

Verilen broşüre göre deprem sonrasındaki hangi davranışımız yanlış olur?


A) Deprem sonrasında küçük de olsa yangın çıkmışsa müdahale etmem, itfaiyeyi ararım.
B) İhtiyacı olanlara ilk yardım uygularım.
C) Afet çantasını yanıma alarak bina dışı toplanma alanına giderim.
D) Artçı sarsıntı olma ihtimaline karşı en az 48 saat eve girmem, güvenli bir yerde beklerim.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 87 Cevapları


Soru : Âşık Veysel’in “Orman yurdun temelidir / Nesillerin evvelidir / Her sanatın ilkeli’dir / Ormandaki varlığa bak” dörtlüğünden ve bu temada edindiğiniz bilgilerden yararlanarak doğa sevgisi konulu bir bilgilendirici metin yazınız.


Kısa Cevap : “Âşık Veysel’in “Orman yurdun temelidir Nesillerin evvelidir Her sanatın ilkeli’dir Ormandaki varlığa bak” dörtlüğünden ve bu temada edindiğiniz bilgilerden yararlanarak doğa sevgisi konulu bir bilgilendirici metin yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Doğa sevgisi insanın içinde var olan ve dünyaya farklı bir bakış açısı ile bakmasını sağlayan harika bir sevgidir.

Doğa sevgisi insanın nereden geldiğini ve doğaya olan ihtiyacını fark ederek empati yapması, geçmiş nesillerden alınan bu emaneti gelecek nesillere koruyarak ve güzel bir şekilde aktarmak istemesini sağlar.

Doğa sevgisi ağaçlara, cansız varlıklara ve hayvanları duyulan bir teşekkür ve sevgidir.

Doğa sevgisi olan bir insan yerlere çöp atmaz, hayvanları korur ormanlara ve diğer bütün doğada olan şeyleri saygı duyarak onlara zarar vermez.

Çevreyi temiz tutmak için gereken bütün önlemleri alarak elinden gelen şeyleri yapar.

Toplumu bu konuda bilinçlendirerek herkese doğa sevgisini canlanmasına katkıda bulunur.

Böylece bir uyanan insan birçok kişi uyandırabilir ve tertemiz doğamız gelecek nesillere tertemiz olarak aktarılabilir.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 82-83-84-85-86-87 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 20-26-27-28-29 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Forsa Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26 ,27, 28, 29


8. Sınıf Türkçe Kitabı Forsa Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 20-26-27-28-29


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 20-26-27-28-29 Ferman Yayıncılık”

Soru : Yaşadığınız yerden uzun süre ayrı kalsaydınız neler hissederdiniz? Düşüncelerinizi anlatınız.


Kısa Cevap : “Yaşadığınız yerden uzun süre ayrı kalsaydınız neler hissederdiniz? Düşüncelerinizi anlatınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Yaşadığım yerden uzun süre ayrı kalmak bana çok hüzün verirdi. Yaşadığım yerde anılarım, sevdiklerim, ailem, arkadaşlarım var. Onları görmek, konuşmak, zaman geçirmek bana huzur veriyor.

Başka bir yerde yaşadığım zaman sohbet edecek, arkadaş olacak, zaman geçirecek kimse olmadığı için mutsuz olurum. İnsanın yaşadığı yeri anlamlı kılan orada yaşadığı anılardır. Bu yüzden mutsuz olurdum.


Forsa

Akdeniz’in mitoloji yuvası nihayetsiz ufuklarına bakan küçük tepe, minimini bir çiçek ormanı gibi idi. İnce uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçi yoluna düşüyor, ilkbaharın tatlı rüzgârlarıyla martılar çılgın bağırışlarıyla havayı çınlatıyordu. Badem bahçesinin yanı geniş bir bağdı. Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu. Bağın ortasındaki viran kulübenin kapısız giriş yerinden, bir ihtiyar çıktı. Saçı sakalı bembeyazdı. Kamburunu düzeltmek istiyormuş gibi gerindi. Elleri, ayakları titriyordu. Gök kadar boş, gök kadar sakin duran denize baktı, baktı: “Hayırdır inşallah!” dedi.

Duvarın dibindeki taş yığınlarına çöktü. Başını iki ellerinin arasına aldı. Sırtında yırtık bir çuval vardı. Çıplak ayakları, topraktan yoğrulmuş sanılacaktı. Zayıf kolları, kirli tunç rengindeydi. Tekrar başını kaldırdı. Gökle denizin birleştiği dumandan çizgiye dikkatle baktı. Fakat görünürde bir şey yoktu. Bu, her gece uykusunda kendini kurtarmak için birçok geminin pupa yelken geldiğini gören, zavallı, eski bir Türk forsasıydı. Esir olalı kırk seneden fazla olmuştu. Otuz yaşında dinç, levent, kuvvetli bir kahramanken Malta korsanlarının eline düşmüştü.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 21 Cevapları


Yirmi sene, onların kadırgalarında kürek çekti. Yirmi sene iki zincirle iki ayağından rutubetli bir geminin dibine bağlanmış yaşadı. Yirmi senenin yazları, kışları, rüzgârları, fırtınaları, güneşleri onun granit vücudunu eritemedi. Zincirleri küflendi, çürüdü, kırıldı. Yirmi sene içinde birkaç defa halkalarını, çivilerini değiştirdiler fakat onun çelikten daha sert, adaleli bacaklarına bir şey olmadı. Yalnız abdest alamadığı için üzülüyordu. Daima güneşin doğduğu tarafı soluna alır, gözlerini kıbleye çevirir, beş vaktini gizli gizli, işaretle eda ederdi. Elli yaşına gelince korsanlar onu “Artık iyi kürek çekemez.” diye çıkarıp bir adada satmışlardı. Efendisi bir çiftçiydi. On sene kuru ekmekle onun yanında çalıştı.

Allah’a çok şükrediyordu. Çünkü artık bacaklarından mıhlı değildi. Abdest alıyor, tam kıblenin karşısına geçiyor, unutmadığı ayetlerle namaz kılıyor, dua edebiliyordu. Bütün ümidi memleketine  Edremit’ekavuşmaktı. Otuz sene içinde hiçbir an ümidini kesmedi. “Öldükten sonra dirileceğime nasıl inanıyorsam elli yıl esirlikten sonra da memleketime kavuşacağıma öyle inanırım.” derdi. En şanlı, en meşhur Türk gemicilerindendi. Daha yirmi yaşında iken Tarık Boğazı’nı geçmiş, poyraza doğru haftalarca, aylarca, kenar kıyı görmeden gitmiş, rast geldiği ücra adalardan cizyeler almış, irili ufaklı donanmaları tek başına hafif gemisiyle berbat etmişti. O vakitler, Türk ilinde namı dillerde destandı.

Öyle denizlere girmişti ki üzerinde dağlardan, adalardan büyük buz parçaları yüzüyordu. Oraları tamamıyla başka bir cihandı. Altı ay gündüz, altı ay gece olurdu. Karısını işte bu, senesi bir büyük günle bir büyük geceden ibaret olan başka dünyadan almıştı. Gemisi altın, gümüş, inci, elmas, esir dolu vatana dönerken kenarsız denizin ortasında evlenmiş, oğlu Turgut Çanakkale’yi geçerken doğmuştu. Şimdi kırk beş yaşında olmalıydı.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 22 Cevapları


Acaba yaşıyor muydu? Hayalini unuttuğu karısı acaba hâlâ sağ mıydı? Kırk senedir İstanbul’un minareli ufku hayalinden hiç silinmemişti. “Bir gemim olsa gözümü kapar, Kabataş’ın önüne demir atarım.” diye düşünürdü. Altmış yaşını geçtikten sonra efendisi onu, sözde serbest bıraktı. Bu, serbest bırakmak değil; sokağa, açlığa, perişanlığa atmaktı.

İhtiyar esir, bu viran bağın içindeki harap kulübeyi buldu, içeri girdi. Kimse bir şey demedi. Ara sıra kasabaya iniyor, ihtiyarlığına acıyanların verdiği ekmek parçalarını toplayıp dönüyordu. On sene daha geçti. Artık hiç kuvveti kalmamıştı. Hem bağ sahibi de artık onu istemiyordu. Nereye gidecekti? Fakat işte eskiden beri gördüğü rüyaları yeniden görmeye başlamıştı. Kırk senelik bir rüya… Türklerin, Türk gemilerinin gelişi…

Gözlerini kurumuş elleriyle iyice ovdu. Denizin gökle birleştiği yere baktı. Evet, mutlaka geleceklerdi. Buna o kadar emindi ki… “Kırk sene görülen bir rüya yalan olmaz.” diyordu. Kulübe duvarının dibine uzandı. Yavaş yavaş gözlerini kapadı. İlkbahar, bir ümit tufanı gibi her tarafı parlatıyordu. Martıların “Geliyorlar, geliyorlar! Seni kurtarmaya geliyorlar!” gibi işittiği tatlı seslerini dinleye dinleye daldı. Duvar taşlarının arasından çıkan kertenkeleler ihtiyarın üzerinde geziniyor, çuvaldan esvabının içine kaçıyor, gür beyaz sakalının üstünde oynaşıyordu. İhtiyar esir, rüyasında ağır


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 23 Cevapları


bir Türk donanmasının limana girdiğini görüyordu. Kasabaya giden yola birkaç bölük asker çıkarmışlardı. Al bayrağı uzaktan tanıdı. Yatağanlar, kalkanlar güneşin aksiyle parıldıyordu. “Bizimkiler! Bizimkiler!” diye bağırarak uyandı. Doğruldu. Üstündeki kertenkeleler kaçıştı. Limana baktı. Hakikaten kalenin karşısına bir donanma gelmişti. Kadırgaların, yelkenlilerin, küreklerin biçimine dikkat etti. Sarardı, gözlerini açtı. Kalbi hızla çarpmaya başladı.

Ellerini göğsüne koydu. Bunlar Türk gemileriydi, kenara yanaşıyorlardı. Gözlerine inanamadı. “Acaba rüyam devam mı ediyor?” şüphesine düştü. Fakat uyanıkken rüya görülür müydü? Kanaat getirmek için ellerini ısırdı. Yerden sivri bir taş parçası aldı. Alnına vurdu. Evet, işte hissediyordu; uyanıktı. Gördüğü rüya değildi. O uyurken donanma burnun arkasından birdenbire ortaya çıkmış olacaktı. Sevinçten, hayretten dizlerinin bağı çözüldü. Hemen çöktü.

Kenara çıkan bölükler, ellerinde al bayrak, kalenin etrafına doğru ilerliyorlardı. Kırk senelik bir beklemenin son azmiyle davrandı. Birden kemikleri çatırdadı. Badem ağaçlarının çiçekli gölgeleriyle örtülen yoldan yürüdü. Kenara koştu. Karaya çıkan askerler ak sakallı bir ihtiyarın kendilerine doğru koştuğunu görünce “Dur!”
diye bağırdılar. İhtiyar durmadı;* bağırdı:
— Ben Türk’üm oğullar, ben Türk’üm!


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 24 Cevapları


Askerler onun yaklaşmasını beklediler. İhtiyar, Türklerin yanına yaklaşınca önüne ilk geleni tutup öpmeye başladı. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Hâline bakanların hepsi duygulanmıştı. Biraz heyecanı sükûn bulunca ona sordular:

— Kaç yıldır esirsin?
— Kırk…
— Nerelisin?
— Edremitli.
— Adın ne?
— Kara Memiş.
— Kaptan mıydın?
— Evet…

İhtiyarın etrafındaki askerler birbirine karıştı. Bir çığlıktır koptu. “Bey’e haber verin!” İhtiyarın kollarına girdiler. Kuş gibi deniz kenarına uçurdular. Bir sandala koydular. Büyük bir kadırgaya çıkardılar. Askerin içinde onun menkıbelerini bilmeyen, şöhretini duymayan yoktu. Bir an güvertede durdu. Sevincinden kırk senedir hasret kaldığı millettaşlarını görmekten şaşırmış, aptallaşmıştı. Ayağına bir çakşır getirdiler. Sırtına bir kaftan attılar. Başına bir kavuk koydular.

— Haydi, Bey’in yanına, dediler. Kendini kadırgaya getiren askerlerle beraber büyük geminin kıçına doğru yürüdü. Kara, pala bıyıklı, sırmalı, esvabının üzerine demir çelik zırhlar
giymiş iri bir adamın karşısında durdu:
— Sen Kaptan Kara Memiş misin?
— Evet…
— Doğru mu söylüyorsun?
— Ne yalan söyleyeceğim?
— Aç bakalım sağ kolunu!
İhtiyar, kaftanın altından kolunu çıkardı, sıvadı. Bey’e uzattı. Pazısında haç şeklinde derin bir yara izi vardı. Bu yarayı, gecesi altı ay süren bir adadan karısını kaçırırken almıştı. Bey, ellerine sarıldı, öpmeye başladı.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 25 Cevapları


— Ben senin oğlunum.
— Turgut musun?
— Evet…
İhtiyar sevincinden bayılmıştı. Kendine gelince oğlu ona:
— Ben karaya cenk için çıkıyorum. Sen gemide rahat kal, dedi.
Eski kahraman kabul etmedi:
— Hayır, ben de beraber cenge çıkacağım.
— Çok ihtiyarsın baba.
— Fakat kalbim kuvvetlidir.
— Rahat et, bizi seyret.
— Kırk senedir dövüşe hasretim.

Oğlu, “Vurulursun. Vatana hasret gidersin.” diye onu gemide bırakmak istedi. Kara Memiş o vakit birdenbire gençleşmiş bir kaplan gibi doğruldu. Duramıyordu. Kalkan, kılıç istedi. Sonra geminin kıçında sallanan sancağı göstererek:
— Şehit olursam bunu üzerime örtün. Vatan, bayrağın dalgalandığı yer değil midir?, dedi.

Ömer Seyfettin
Seçme Hikâyeler 2


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 26 Cevapları


1. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.

Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Mitoloji Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : Eski dönemlerde Gerçek olmayacak abartı olaylar

Gerçek Anlamı  : Nitleri konu alan doğuşlarını araştıran, anlamlarını inceleyen yorumlayan bilim. Bir ulusla, bir dinle, özellikle Yunan ve Latin uygarlığı ile ilgili mitlerin, söylencelerin tümü.

Cümlem : Bir zamanlar Türk mitolojisi hakkında araştırmalar yapmayı çok seviyordum.


Vadi Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : Dağların arasında kalan düz bir arazi.

Gerçek Anlamı  : İki dağ arasında bulunan geçit. Çalışma alanı, tutulan yol.

Cümlem : Bu yaz Antalya Alakır Vadisinin gezmeye gitmiştik.


Pupa Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : geminin arka kısmı

Gerçek Anlamı  : Geminin tam arka yanı, geminin kıç bodoslamasının baktığı yön, arkadan.

Cümlem : Masalda anlatılan kahraman öyle bir denizciydi ki rüzgar pupasından aldı mı dalgalar gibi düşmanın üzerine gidiyordu.


Forsa Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : Fındık.

Gerçek Anlamı  : Ürünü tombul olan fındık.

Cümlem : Forsa hasadı çok verimli geçmişti.


Kadırga Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : Büyük gemi.

Gerçek Anlamı  : Hem yelkenle hem kürekle yol olan, özellikle Akdeniz’de kullanılmış bir savaş gemisi.

Cümlem : Müzede gördüğümüz Osmanlı kadırgası çok iştihamlıydı.


Poyraz Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : Rüzgar.

Gerçek Anlamı  : Kuzeydoğudan esen soğuk yel. Yön olarak kuzey.

Cümlem : Bu akşam poyraz çok esiyordu.


Bölük Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : Askeri birim.

Gerçek Anlamı  : Bir bütünden ayrılmış olan parça. Saç örgüsü.

Cümlem :  Tarlanın bu bölüğünü kuzenine bırakmıştı.


Kavuk Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : Osmanlı’da erkeklerin giydiği başlık.

Gerçek Anlamı  : Osmanlı döneminde giyilmiş olan birçok türleri bulunan, Pamuktan yapılmış üzerine sarık dolanan erkek başlık. İçi boş şey, çukur, oyuk, kovuk.

Cümlem : Oynadığım tiyatro oyununda rolüm için kavuk takacağım.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 27 Cevapları


2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız. 


1. Kara Memiş kimdir? Malta korsanlarına ne zaman esir düşmüştür? 


Cevap : Kara Memiş eski bir Türk forsasıydı. Yaklaşık 40 sene önce Malta korsanlarına esir düşmüştü.


2. Askerlerin Kara Memiş’i hemen tanımalarının nedeni söyleyiniz. 


Cevap : Askerler Kara Memiş’i hemen tanımıştır çünkü Kaptan Turgut’un babasıydı ve kahraman bir Kaptan olduğu için tüm denizciler onu tanıyordu.


3. Turgut, Kara Memiş’in babası olduğunu nasıl anlamıştır? 


Cevap : Askerler Kara Memiş’i hemen tanımıştı çünkü 6 ay süren bir adadan karısını kaçırırken koluna yara darbesi almıştı. Onun bu izini görünce Kara Memiş olduğunu hemen anladılar.


4. Esir düşmesine rağmen namazını kılmaya devam etmesi Kara Memiş’in hangi kişilik özelliğine sahip olduğunu göstermektedir?


Cevap : Esir düşmesine rağmen namazını kılmaya devam etmesi Kara Memiş’in imanlı ve sorumluluk sahibi birisi olduğunu gösterir.


5. Kara Memiş’in gençleşmiş bir kaplana benzetilmesinin nedeni nedir? 


Cevap : 40 yıldır mesleği olan denizciliği hasret duyduğu için kavuşma anında kendini gençleşmiş bir kaplan gibi hissetmiştir.


3. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz “Forsa” adlı metindeki hikâye unsurlarını belirleyerek aşağıya yazınız.


Cevap :

Yer : Akdeniz mitolojisi hukuklara bakan Küçüktepe.

Zaman : Osmanlı İmparatorluğu’nun olduğu dönem.

Kişiler/Varlıklar : Kara Memiş, Turgut, Malta Korsanları.

Olay Örgüsü : Kahraman olan bir Türk denizcisi Korsanlara esir düşmüştür. Kaldığı süre boyunca memleketini hasret duymuş memleketinden uzak bir yerde yaşadığı zaman Türk askerlerin karaya çıktığını görür. Hemen Türk gemisine doğru koşar. Türk gemisinin kaptanı aslında oğlu olduğunu fark eder. Bu onun daha da mutlu eder.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 28 Cevapları


4. ETKİNLİK


Soru : Aşağıya okuduğunuz metinle ilgili üç soru yazınız. Yazdığınız soruları arkadaşlarınıza sorarak onlardan cevaplamalarını isteyiniz.


Cevap :

1. Soru : Turgut Kara Memiş’in babası olduğunu nasıl anlamıştır?

Cevap : Kara Memiş karısını 6 ay bir süre süren bir adadan kaçırırken koluna aldığı darbeden tanımıştır.

2. Soru : Kara Memiş rüyalarında ne görüyordur?

Cevap : Kara Memiş 40 yıl aşkın bir süredir Türklerin Türk gemilerinin gelip onu kurtardığını ve memleketine götürdüğünü görüyordur.

3. Soru : Kara Memiş vatanına kavuşacağına nasıl inanıyormuş?

Cevap : Kara Memiş öldükten sonra dirileceğime nasıl inanıyorsam 50 yıl esillikten sonra memleketime kavuşacağıma öyle inanırım demiştir.


5. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metne uygun yeni başlıklar bularak bu başlıkları aşağıya yazınız.


Cevap : Kara Memiş’in İnancı.


6. ETKİNLİK


Soru : Aşağıda okuduğunuz metinden bir paragraf verilmiştir. Yazar bu paragrafta öyküleyici anlatımdan yararlanmıştır. Siz de okuduğunuz metinden öyküleyici anlatım örneği bularak noktalı alana yazınız.

İhtiyar esir, bu viran bağın içindeki harap kulübeyi buldu, içeri girdi. Kimse bir şey demedi. Ara sıra kasabaya iniyor, ihtiyarlığına acıyanların verdiği ekmek parçalarını toplayıp dönüyordu. On sene daha geçti. Artık hiç kuvveti kalmamıştı.


Cevap :

Elli yaşına gelince korsanlar onu “Artık iyi kürek çekemez.” diye çıkarıp bir adada satmışlardı. Efendisi bir çiftçiydi. On sene kuru ekmekle onun yanında çalıştı. Allah’a çok şükrediyordu.

Çünkü artık  bacaklarından mıhlı değildi. Abdest alıyor, tam kıblenin karşısına geçiyor, unutmadığı ayetlerle namaz kılıyor, dua edebiliyordu


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 29 Cevapları


7. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metni özetleyerek aşağıya yazınız. Özetinizi yazarken tekrar edilen ifadelere ve gereksiz olduğunu düşündüğünüz ayrıntılara yer vermeyiniz.


Cevap :

Kara Memiş eski bir Türk forsasıydı. Esir olanı 40 yıldan fazla olmuştu. 30 yaşında kuvveti yerindeyken Malta korsanlarına esir düşmüştü. 20 sene boyunca ayakları zincirli bir şekilde kürek çekmişti. Bu süre boyunca yalnız bir şey için üzülüyordu. Abdest alamadığı ve namaz kılamadığı için üzülüyordu.

Güneşin doğduğu tarafı soluna alır, gözlerini kıbleye çevirir 5 vakit namazını gizli gizli kılardı. 50 yaşına geldiği zaman korsanlar artık iyi kürek çekemez diye onun bir adada satmışlardı. Efendisi kuru ekmekle onun yanında çalıştırdı. 60 yaşına geldikten sonra efendisi onu serbest bıraktı. Bu serbest bırakma Kara Memiş’i açlığa bırakmaktı. Kara Memiş viran bağı içinde kendine bir kulübe bulmuştu. Bu harabe kulübede yaşamaya başladı. Kimse bir şey demedi. Arada bir kasabaya iniyor, onu acıyanların verdiği ekmek parçalarını toplayıp onları yiyordu. Ama hala ümidi kesilmemişti.

Türk gemicilerin gelip onu kurtaracağını biliyordu. Kendi kendine böyle diyordu “öldükten sonra dirileceğime nasıl inanıyorsam 50 yıl esillikten sonra memleketime kavuşacağıma öyle inanırım” diyordu. 40 yıldır rüyasında Türk gemicilerinin Türklerin geldiğini onun memleketine götürdüğünü görüyordu. Günlerden bir gün denize baktığı sırada Türk donanmasının limana girdiğini gördü. Hemen fırladı onlara doğru koştu. Gördüğü rüya mı diye şaşırdı eline aldığı bir taş parçasını alnına vurdu hissediyordu. Bir. rüya değildi. Tekrar koşmaya başladı askerler ona “dur” diye seslendi.

İhtiyar durmadan koşmaya devam etti. “Ben Türk’üm oğullar, ben Türk’üm” dedi. Askerler kaç yıldır esir olduğunu, nereli olduğunu, kaptan olup olmadığını sordular. Kara Memiş hepsini cevapladı askerler içinde bir çığlık koptu ve haber verdiler. Kara Memiş’i beyin yanına götürdüler. Bey kara Memiş’ten kolunu açmasını istedi. Kolunu açınca kolunda bir yara izi çıktı. Bu yara izi 6 ay süren bir adada karısını kaçırırken almıştı ve hemen kalktı Kara Memiş’in elini yüzünü öpmeye başladı. “Ben senin oğlunum” dedi. Kara Memiş “Turgut musun?” dedi. “Evet” dedi. Baba oğul 40 yıllık bir hasret sonunda kavuşmuşlardı.

Bey “Ben karaya cenk için çıkacağım, sen gemide rahat kal” dedi. Eski Kahraman Kara Memiş kabul etmedi. “Ben de cenge çıkacağım” dedi. “Kalbim kuvvetlidir. 40 senede dövüş hasretindeyim” dedi. Oğlu “Vurulursun, vatana hasret gidersin.” dedi. Onun gemide bırakmak istiyordu. Kara Memiş gençleşmiş kaplan gibi doğruldu. Kalkan ve kılıç istedi. Geminin kıçında sallanan sancağı göstererek “Şehit olursam bunu üzerime örtün. Vatan, bayrağının dalgalandığı yer değil midir?” dedi.


8. ETKİNLİK


Soru : “Kara Memiş’in yerinde siz olsaydınız yaşadığınız bu olaylar karşısında neler hisseder, neler yapardınız?” sorusundan hareketle sınıfınızda hazırlıklı konuşma yapınız.

Konuşmanızda empati kurma stratejisini uygulayınız. Bu stratejiyi uygularken kendinizi olaydaki kahramanın yerine koyarak neler hissettiğini, yaşadığını, düşündüğünü anlatmaya çalışınız. Konuşmanız sırasında beden dilinizi etkili kullanmaya özen gösteriniz. Beden dilini etkili kullanmanın konuşmacının vermek istediği sözlü olmayan mesajları iletmeyi kolaylaştıracağını unutmayınız. Konuşmanızda kelimeleri anlamlarına uygun kullanmaya özen gösteriniz.


Kısa Cevap : ““Kara Memiş’in yerinde siz olsaydınız yaşadığınız bu olaylar karşısında neler hisseder, neler yapardınız?” sorusundan hareketle sınıfınızda hazırlıklı konuşma yapınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Ben Kara Memiş’in yerinde olsaydım onun gösterdiği kadar sabrı gösteremezdim. Bir yerden sonra ümidim kesilir ama tekrar ümidime sarılırdım. Kara Memiş’in imanı sayesinde 40 yıl boyunca ümidini kaybetmemiş.

İmanına sarılmış kendini motive etmiştir. Ben ise bu kadar metin olamazdım. Kara Memiş oğluyla karşılaştığı zaman çok mutlu olmuş sonunda dövüşmek için kahramanlık yapmıştır. Kara Memiş’in yerinde olsam ben de kahramanlık yaparak şehit olmak isterdim. Bunca esir bulunduğum süre boyunca kendimi bulduğum işimi tekrar yapmak isterdim.


9. ETKİNLİK


Soru : “Forsa” adlı metnin konusundan ve ana fikrinden hareketle defterinize hikâye edici bir metin yazınız.

Yazdığınız metne uygun bir başlık bulunuz. Metninizi gözden geçirirken varsa yazım ve noktalama hatalarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz.


Kısa Cevap : ““Forsa” adlı metnin konusundan ve ana fikrinden hareketle defterinize hikâye edici bir metin yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Selin babasını kaybettiği 10 yaşında civarındaydı. O yıl çok sıkıntılı ve kaderli geçmişti onun için. Bunca kader ve acıdan sonra birde o yıl kanser olduğunu öğrendi. Dünyası başına yıkılmıştı hem babasının kaybı üstüne bu zalim hastalığının çıkması onu yerle bir etmişti. Ama pes etmeyecekti mücadele edecekti.

Bu hastalıktan babası ona sabrın önemini öğretmişti. Sabırlı olursa elde edemeyeceği bir şey olmadığını, ümidini kaybedenin aslında her şeyini kaybettiğini ona öğretmişti babası. Selin bunların farkındaydı. Mücadele etti her zaman. Okulunun tam olarak bitiremedi. okula gidiyordu ama hastaneye gitmek durumunda olduğu günler okulunu aksatmak zorunda kalıyordu. Bu onu çok üzüyordu çünkü okulunu ve arkadaşlarını çok seviyordu. Yaşı 18’e geldiği zaman artık bu hastalık onun bütün vücudunu sarmıştı. Çok zorlu bir ameliyat olması gerekiyordu. Bu ameliyat çok zorlu bir ameliyattı.

Arkadaşları ona cesaret verdi. Yanında olacağını hissettirdi ve o büyük gün gelmişti. Hastaneye gitti ameliyat çok zorlu geçmişti. Selin günden güne iyi oluyordu ama bir gün fenalaştı. Acilen müdahale etti. Doktorlar ve Selin pes etmeyecekti. Bu hastalığı yenecekti. Kendine çok güveniyordu ve ümidini kaybetmeyevekti. Doktorlar Selin’i iyileştirmeyi başardılar.

Ameliyatın zorlu dönemi bitmişti. Selim artık sağlıklı bir bireydi. Artıkokula gidiyor, arkadaşlarıyla sohbet edebiliyordu. Okulda uyumak zorunda kalmıyordu. Üniversite sınavına hazırlanarak, hep hayali olan moleküler biyoloji ve genetik fakültesini kazandı. Sabretmenin ve ümidini kaybetmemenin mutlu zaferini yaşıyordu.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 20-26-27-28-29 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 30-33-34-35-36-37 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Türkçenin Söz Denizinde-Sevmek Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37


8. Sınıf Türkçe Kitabı Türkçenin Söz Denizinde-Sevmek Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 30-33-34-35-36-37


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 30-33-34-35-36-37 Ferman Yayıncılık”

Soru : İnsanların konuşurken kullandığı kelimeler bize o kişi hakkında ne tür bilgiler verir? Düşüncelerinizi söyleyiniz.


Kısa Cevap : “İnsanların konuşurken kullandığı kelimeler bize o kişi hakkında ne tür bilgiler verir? Düşüncelerinizi söyleyiniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Bence bir insanla konuşurken onun kullandığı kelimeler ahlakını, karakterini, kültür seviyesini ortaya koyar.

Verdiğiniz sorulara nasıl cevap verdiği ve sizin duygularınız karşısında nasıl konuşup tepki verdiği o insanın nasıl bir insan olduğunu gösterir.

Hepimiz özellikle sinirli olduğumuz zamanlarda bilinçaltımızdaki duygu ve düşünceleri açıkça söylemek zorunda kalırız. Veya öfkelendiğimiz zaman kullandığımız kelimeler ahlak seviyemizi ve neler yapabileceğimizi gösterir.

Sizin sorularınıza veya konuşmalarınıza karşı dinleme şekli, kullanmış olduğu kelimeler de büyük ipuçlarıdır.

Belirli bir zaman konuşarak karşımızdaki insanı büyük hoca tanıyabilir böylece ilişkimizi ona göre düzenleyebiliriz.


Türkçenin Söz Denizinde-Sevmek 

Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi için
dizeleriyle yüzyıllar ötesinden seslenen Yunus Emre bir başka şiirinde;
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.
diyor; dünyanın geçiciliği karşısında sevmenin, sevilmenin daha önemli olduğunu vurguluyor.
Ozanımız Karacaoğlan,
Kınamazlar güzel sevse yiğidi,
Güzel sevmek koç yiğide ar değil. diyerek güzel seven yiğidin kınanamayacağını, sevmenin utanılacak bir şey olmadığını dile getiriyor.

Sait Faik de her şeyin bir insanı sevmekle başlayacağını söylüyor…* Edebiyatımızdan pek çok başka örnek verilebilir… Sayısız sanatçımızın, sayısız eserinde sayılamayacak kadar çok kullandığı sevi, sevgi, sevgili, sevim, sevimli, sevinç, sevinçli gibi sözlerimiz, en eski dönemlerinden bu yana yüzlerce yıldır Türkçemizde var olan sevmek sözüne dayanmaktadır.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 31 Cevapları


İlk yazılı kaynaklarımızda seb- biçiminde geçer bu sözümüz… Eb sözünün ev, sab sözünün sav olması gibi seb- sözü de Türkiye Türkçesinde de sevmek biçiminde değişmiştir. Bu ses değişikliğinin Türk lehçelerinde farklı biçimlerde yaşanması sonucunda sevmek sözü Türk yazı dillerinde ve lehçelerinde değişik biçimlerde kullanılmaktadır. Farklı sözlermiş gibi görünse de bütün bu biçimler Eski Türkçe dönemindeki seb- köküne dayanmaktadır.

Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Türkçe Sözlük’e göre sevmek sözü Türkiye Türkçesinde ‘Sevgi ve bağlılık duymak.’, ‘Birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek.’, ‘Çok hoşlanmak.’, ‘Okşamak.’, ‘Yerini, şartlarını uygun bulmak.’ gibi beş ayrı anlamda kullanılmaktadır. Bu anlamlardan ‘Yerini şartlarını uygun bulmak’ insanlar için olduğu kadar bitkiler ve hayvanlar için de söz konusu olabilmektedir. Örneğin, bir insanın sıcak yeri tercih etmesi, bir çiçeğin güneşli yerde daha hızlı büyümesi sevmek sözünün yerini, şartlarını uygun bulmak anlamıyla kullanılmasıdır.

Türkçede sev- kökünden türetilmiş pek çok sözümüz bulunmaktadır: Sevecen, ‘acıyarak ve koruyarak seven’ anlamındadır. Yabancı kökenli şefkâtli ve müşfik de aynı anlamdadır. Sevecenlik ise ‘acıyarak ve koruyarak sevme’ karşılığındadır. Sever sözü, barışsever, çiçeksever, dilsever, hayırsever, vatansever, yardımsever, yurtsever gibi pek çok birleşik sözde seven kimse için kullanılırken severlik sözü de sever olma durumunu ifade etmek üzere birleşik söz yapımında yer alır.

İnsanı ‘bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu’ ise yine sev- kökünden türemiş olan sevgidir. Sevgi beslemek ‘sevgi duymak, sevmek’ anlamındadır. Sevginin yoğun olarak sergilenmesi durumu için ise sevgi seli sözünü kullanırız.

Sevgili sözü sevgiden türemiştir ve ‘sevgi ve bağlılık duyulan’ anlamındadır. Bu sözün ikinci anlamı ise sevilen ve âşık olunan kimsedir. Bu anlamdaki sevgili sözünün yakın anlamlı karşılıkları ise yavuklu, dost, yar, canandır.

Arapça kökenli aşk sözünün Türkçe karşılığı sevidir. Yunus Emre’nin de kullandığı bu söz aşırı sevgi ve bağlılık duygusu anlamındadır. Görür görmez seven, âşık olan kimse için Türkçede kullandığımız sözümüz şıpsevdidir. (…) ‘Sevinç duymak’ anlamındaki sevin-, sevinme, seviniş, sevinç sözlerine de kaynaklık etmiştir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 32 Cevapları


‘İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan, çoşku’ anlamında kullandığımız sevinç sözüyle yapılan sevinç yaşları (veya gözyaşları) dökmek ‘sevinçten ağlamak’, sevinci kursağında kalmak ‘bir engel sebebiyle hayal kırıklığına uğramak’, sevincinden ağzı kulaklarına varmak ile sevinçten uçmak ise ‘çok sevinmek’ anlamlarında dilimizin söz varlığında yer almaktadır. ‘Sevinci olan ve sevinç veren’ karşılığında kullandığımız sevinçli, ‘sevinci olmayan, sevinç vermeyen’ karşılığında kullandığımız sevinçsiz de aynı köke dayanmaktadır. ‘Maddi, manevi mutluluk içinde yaşama’ ve ‘durumundan, yaşantısından memnun olma duygusu’ anlamlarındaki yaşama sevinci de bu sözle yapılmış birleşiktir (…) ‘Sevilmeyen, hoşa gitmeyen bir davranışta bulunan kimseler’ için alay yollu söylediğimiz söz de sevsinler biçimindedir.

İçinde sevgi, sevmek gibi sözler geçmese de bazı sözlerimiz de bu anlamlarda kullanılmaktadır: ‘Çok sevgi ve özen göstermek’ anlamındaki üzerine titremek, ‘birine karşı sevgi veya ilgi duymak’ anlamındaki yakınlık duymak bu sözlerimizden bazılarıdır. Değindiklerimizin yanı sıra Türkçenin söz varlığında sev- kökünden türemiş ya da bu sözle birleşikler yapılmış daha pek çok sözcüğümüz var. Bu sözlerimizi Türkçe Sözlük’ten veya sanal ortamdaki sözlüğümüz Güncel Türkçe Sözlük’ten öğrenebilirsiniz. Ayrıca, yabancı kökenli olmalarına karşın Türkçenin söz varlığında yüzlerce yıl kullanılmış olan sevda, muhabbet, aşk ile bu sözlerden türemiş sözcüklerden bazıları hâlâ günümüzde yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.

(…) Şükrü Halûk AKALIN
Türk Dili Dil ve Edebiyat dergisi
(Kısaltılmıştır.)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 32 Cevapları


1. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız. Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Ozan Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

TDK Sözlük Anlamı: Şair

Tahminim: Şair

Cümlem :

  1. Büyük ozan meğer ne büyük çileler çekmiş.
  2. Büyük ozan doğaçlama ile hem çalar hem de söylermiş.
  3. Kurallara bakınca ozan olmanın o kadar kolay bir şey olmadığını anladım.
  4. Ozanın sesi yürekleri dağlıyor oradaki herkesi ağlatıyordu.
  5. Küçük ozan yarışmada kendini kanıtlamaya çalışıyordu.

Lehçe Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : kelime

TDK Sözlük Anlamı: konuşma tarzı

Tahminim: Şive

Cümlem :

  1. Bu yörenin lehçesine alışabildin mi?
  2. Aynı yerde yaşamamıza rağmen lehçelerimiz ne kadar da farklı değil mi?
  3. Sizin lehçenizde bu nasıl söyleniyor?
  4. Lehçesinden nereli olduğunu tahmin etmek hiçte zor değil.
  5. Minik kız lehçesi ile konuştukça yürekleri kazanıyordu.

Sevgi Seli Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime grubu

TDK Sözlük Anlamı: çok sevgi gösterisi

Tahminim: Aşırı sevgi gösterilmesi

Cümlem :

  1. Bana gösterdiği bu sevgi seli beni şaşırtmıştı.
  2. Yaptıklarından sonra kısa süreli yapmış olduğu sevgi seli gösterisine inanma.
  3. Sevgi seli olup aktı bir anda sanki.
  4. Bu kadar zaman sonra bu sevgi selini beklemiyordum.
  5. Bu sevgi seli sana inandırıcı geldi mi?

Şıpsevdi Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : kelime grubu

TDK Sözlük Anlamı: Görür görmez seven, âşık olan kimse

Tahminim: Çabucak seven

Cümlem :

  1. Herkes onun ne kadar şıpsevdi olduğunu bilir.
  2. Beni şıpsevdinin teki sandı herhakde.
  3. Böyle şıpsevdi insanlardan hiç hoşlanmam.
  4. Bence o şıpsevdiye güvenme, uzak dur.
  5. Şıpsevdinin tekiymiş, baksana hemen birini bulmuş.

Sevinci Kursağında Kalmak Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime grubu

TDK Sözlük Anlamı: bir engel sebebiyle hayal kırıklığına uğramak.

Tahminim: engel çıkınca hevesi yarım kalmak

Cümlem :

  1. Onu karşısında görünce hevesi kursağında kaldı.
  2. Çocuğun hevesini kursağında bırakma.
  3. Bırak oynasın ,hevesi kursağında kaldı.
  4. Baksana hevesi kursağında kaldı resmen.
  5. Tam alışmıştım ki hevesim kursağımda kaldı.

2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız.


1. Sevgi ile ilgili kimlerin sözüne yer verilmiştir? 


Cevap :

Sevgi ile ilgili Sait Faik Abasıyanık, Karacaoğlan, Yunus Emre  ‘ nin sözlerine yer verilmiştir.


2. Dilimizde sevgi mesajı veren atasözlerini TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten araştırınız. 


Cevap :

Dilimizde sevgi mesajı veren atasözleri

  • Kalp kalbe karşıdır
  • Yiğidi gül ağlatır gam öldürür
  • Gülü seven dikenine katlanır
  • Deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz

3. Yunus Emre, “Sevelim sevilelim,/Dünya kimseye kalmaz.” dizeleriyle sizce ne anlatmak istemiştir?


Kısa Cevap : “Yunus Emre, “Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz.” dizeleriyle sizce ne anlatmak istemiştir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Yunus Emre, “Sevelim sevilelim,/Dünya kimseye kalmaz.” dizeleriyle anlatılmak istenen bence hayatım kimlere ve düşmanlıklara yer olmayacak kadar kısa olduğu ve insanın o kısa hayatta affederek sevmesi ve sevilmeyi tatması gerektiğidir.

Hayvanlar ve bitkilere baktığımız zaman bile onların bile sevgiden anladığı ve sevgi gördükleri zaman çok daha farklı hareket ettikleri gözlemlenmiştir.

Bitkiler bile sevildiği zaman farklı tepkiler verir ve büyürler.

İnsan hayatı çok uzun değildir. Bu kısa olan hayatını güzellikler ve sevgiyle süslendirmeli, kötülüklerle harap etmemelidir.

Bu sözde bu kısa olan zamanı en güzel şekilde değerlendirmemiz için bize bir öğüttür.


4. “Sev-” sözcüğünden türeyen kelimeleri ve anlamları söyleyiniz. 


Kısa Cevap : ““Sev-” sözcüğünden türeyen kelimeleri ve anlamları söyleyiniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

“Sev-” sözcüğünden türeyen kelimeler ve anlamları

Sevdalanma: sevdalanmak eylemi.

Sevdirmek: sevmesini sağlamak.

Sevmek: 1.sevgi ve bağlılık duyumsamak.
2.birine gönül vermek, sevgiyle bağlanmak, âşık olmak.

Sevilmek: sevmek eylemine konu olmak.

Sevgili: Sevilen ve âşık olunan kimse, yavuklu, dost, yâr, canan

Sevimli: sevilecek, hoşa gidecek yönü, özelliği bulunan

Sevinç: çok istenen ya da hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyumsanan coşku.

Sevi: güçlü sevgi ve bağlılık duygusu, aşk, sevda.

Vatansever: yurdunu ve ulusunu büyük bir coşkuyla seven, onların uğrunda her türlü özveriye katlanan (kimse).

Yardımsever: yardım etmekten kaçınmayan, herkese yardım eden, yardım etmekten hoşlanan (kimse).

Hayırsever: yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinim duyan kimselere iyilik ve yardım etmesini seven (kimse).


5. İçinde “sevgi, sevmek” gibi sözcükler geçmese de bu anlamlarda kullanılan sözcük grupları nelerdir? Anlamlarıyla birlikte söyleyiniz.


Cevap :

İçinde “sevgi, sevmek” gibi sözcükler geçmese de bu anlamlarda kullanılan sözcük grupları

Aşık Olmak: aşk ile bağlanmak, sevmek.

Gönül Vermek: (birine, bir şeye) sevgiyle, aşkla bağlanmak, âşık olmak.

Gönül bağı: duygusal ilişki, sevgi bağı anlamına gelen bir deyimdir.


3. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metne uygun yeni başlıklar bularak bu başlıkları aşağıya yazınız. Neden bu başlıkları tercih ettiniz? Açıklayınız.


Cevap :

TDK Dilinde Sevmek

Güzel Türkçemizde Sevmek Ne Demek?

Sevgiyi Türkçe Denizinde Tarif Etmek

Yazımızda hem sevmek hem de TDK ve Türkçemizde sevgi fiili işlendiği için bu başlıkları tercih ettim.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 34 Cevapları


4. ETKİNLİK


Yanlışlığı ya da doğruluğu kişiye göre değişmeyen, kanıtlanabilen cümlelere “nesnel yargı bildiren”; yanlışlığı ya da doğruluğu kişiye göre değişen, yorumlanabilen cümlelere “öznel yargı bildiren” cümleler denir.

Soru : Yukarıdaki açıklamadan yararlanarak yazarın metinde kullandığı öznel ve nesnel yargı bildiren cümleleri tespit ediniz. Aşağıya bu cümlelerden örnekler yazınız.


Cevap :

Öznel Yargı Bildiren Cümleler =

  • Sevelim sevilelim /Dünya kimseye kalmaz
  • Kınamazlar güzel sevse yiğidi,/ Güzel sevmek koç yiğide ar değil.

Nesnel Yargı Bildiren Cümleler =

  • Yerini şartlarını uygun bulmak’ insanlar için olduğu kadar bitkiler ve hayvanlar için de söz konusu olabilmektedir.
  • Görür görmez seven, âşık olan kimse için Türkçede kullandığımız sözümüz şıpsevdidir. (…)
  • Arapça kökenli aşk sözünün Türkçe karşılığı sevidir.

5. ETKİNLİK


Soru : Aşağıda, okuduğunuz metinden bir paragraf verilmiştir. Yazar, bu paragrafta anlatım biçimlerinden biri olan açıklayıcı anlatımdan yararlanmıştır. Siz de okuduğunuz metinden açıklayıcı anlatım örneği bularak örneğinizi noktalı alana yazınız.

“Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Türkçe Sözlük’e göre sevmek sözü Türkiye Türkçesinde ‘Sevgi ve bağlılık duymak.’, ‘Birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek.’, ‘Çok hoşlanmak.’, ‘Okşamak.’, ‘Yerini, şartlarını uygun bulmak.’ gibi beş ayrı anlamda kullanılmaktadır. Bu anlamlardan ‘Yerini şartlarını uygun bulmak’ insanlar için olduğu kadar bitkiler ve hayvanlar için de söz konusu olabilmektedir. Örneğin, bir insanın sıcak yeri tercih etmesi, bir çiçeğin güneşli yerde daha hızlı büyümesi sevmek sözünün yerini, şartlarını uygun bulmak anlamıyla kullanılmasıdır.”


Cevap :

Türkçede sev- kökünden türetilmiş pek çok sözümüz bulunmaktadır:

Sevecen, ‘acıyarak ve koruyarak seven’ anlamındadır. Yabancı kökenli şefkatli ve müşfik de aynı anlamdadır. Sevecenlik ise ‘acıyarak ve koruyarak sevme’ karşılığındadır.

Sever sözü, barışsever, çiçeksever, dilsever, hayırsever, vatansever, yardımsever, yurtsever gibi pek çok birleşik sözde seven kimse için kullanılırken severlik sözü de sever olma durumunu ifade etmek üzere birleşik söz yapımında yer alır.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 35 Cevapları


6. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metinde yazarın kullandığı düşünceyi geliştirme yollarını (tanımlama, örneklendirme, tanık gösterme, karşılaştırma, sayısal verilerden yararlanma, benzetme) belirleyiniz. Seçtiğiniz düşünceyi geliştirme yolunu örnekleyen paragrafı noktalı alana yazınız.


Kısa Cevap :

Tanık Gösterme

  • Sait Faik de her şeyin bir insanı sevmekle başlayacağını söylüyor…
  • Ozanımız Karacaoğlan, “Kınamazlar güzel sevse yiğidi,/Güzel sevmek koç yiğide ar değil.” diyerek güzel seven yiğidin kınanamayacağını, sevmenin utanılacak bir şey olmadığını dile getiriyor.

Örneklendirme

  • Türkçede sev- kökünden türetilmiş pek çok sözümüz bulunmaktadır: Sevecen, ‘acıyarak ve koruyarak seven’ anlamındadır. Yabancı kökenli şefkâtli ve müşfik de aynı anlamdadır. Sevecenlik ise ‘acıyarak ve koruyarak sevme’ karşılığındadır.
  • Sever sözü, barışsever, çiçeksever, dilsever, hayırsever, vatansever, yardımsever, yurtsever gibi pek çok birleşik sözde seven kimse için kullanılırken severlik sözü de sever olma durumunu ifade etmek üzere birleşik söz yapımında yer alır.

7. ETKİNLİK


Soru : Herhangi bir hazırlık yapmadan sınıfınızda “sevginin gücü” konulu bir konuşma yapınız. Arkadaşlarınızdan yaptığınız konuşmayı değerlendirmelerini isteyiniz.


Kısa Cevap : “Herhangi bir hazırlık yapmadan sınıfınızda “sevginin gücü” konulu bir konuşma yapınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Sevgili Arkadaşlarım,

Sevgi bütün canlıları etkileyen içgüdüsel ve yerine hiçbir şey koyulamayacak kadar değerli bir duygudur.

Sevgi biri sana hayatı boyunca her alanda etkileyebileceği gibi hayvanlar ve bitkiler üzerinde bile etkilidir.

Sevgi gören bir bitkinin nasıl yeşerdiği ve büyüdüğü , bir hayvanın nasıl kendisini sevene teslim olduğu ve koruduğu şaşkınlıkla gözlemlenmiştir.

Aslında durum insanlar için de çok farklı değildir. Bir bebek doğduğu andan itibaren ölene kadar daima sevmek ve sevilmek istemektedir.

Sevgi görünmeyen bir duygu olmasına rağmen sevilen insanların hayata, hastalıkları ve her şeye karşı nasıl dirençli ve güçlü olduğunu şaşkınlıkla gözlemlemekteyiz.

İşte bu kadar sevginin gücü sayesinde olur. Bir insan ne kadar başarılı olursa olsun sevilmeye olan ihtiyacı asla azalmaz ve bir insan sevildiğini hissetmedikçe kalabalıklar arasında kendini yalnız hissedebilir.

Hayatımızda çok geç olmadan sevginin gücünün farkına varmalı bu kısa hayatı hem sevmeli hem de sevilmeliyiz.


8. ETKİNLİK


Soru : Defterinize 2. etkinlikte araştırdığınız atasözlerinden biriyle bir hikâye yazınız.

Yazacağınız metinde öncelikle zaman, mekân, şahıs ve olay unsurlarını belirleyiniz. Ardından yazacağınız hikâyenin serim, düğüm ve çözüm bölümlerinde anlatacaklarınızı planlayınız. Metni yazarken yazım kurallarına uymaya özen gösteriniz.


Kısa Cevap :

Kalp kalbe karşıdır

Zaman: Geçmiş zaman

Mekan: belirsiz

Şahıslar: Teyze ve ise giden genç

Olay: Teyze ve genç işçinin birbirlerine anne evlat sıcaklığı hissetmeleri

Serim: Bir kış gününde her gün işe giderken camın önündeki yaşlı teyzeyi fark eden adamın içerisinde farklı bir huzur ve mutluluk belirirdi.

Düğüm: Nedenini anlayamasa da her sabah ocağa bakmadan geçemez sanki bir görevi yerine getiriyormuş gibi gözü hemen cama takılırdı.

Kendi kendine teyzenin rahatsız olmaması için cama bakmamaya karar vermişti.

Bir gün merak ederek cama bakınca teyzenin orada olmadığını fark etti. İş dönüşü cesaretini toplayarak onu ziyarete gitti.

Meğer teyze onu bir oğlu gibi sevmiş ve kendisi cama bakmaktan vazgeçince her gün heveslenerek ve zorla çıkmış olduğu koltuğa çıkmayı bırakmıştı.

Çözüm: Rahatsız olmasından korktuğunu söyleyen gence “Kalp kalbe karşıdır yavrum seni oğluma benzettim ” dedi. Oğlan gülümseyerek “Gerçekten kalp kalbe karşı. Bende seni anneme benzetmişim. Seni görünce içimin huzurunu şimdi anlamlandırdım.” dedi.

Uzun Cevap :

Gülü seven dikenine katlanır

Zaman: Geçmiş Zaman

Mekan: İstanbul’un küçük bir semti

Şahıs: Bir çift, çocukları ve arkadaşları

Olay: Çocuğu olmayan bir çiftin çocukları olması ve ona olan sabırları

Serim: İnsanın bir şeye dayanması ve onu hoş görmesi sevgiden mi dersiniz yoksa uzun bir bekleyişin vermiş olduğu hasretten mi?

Düğüm: İstanbul’un küçük bir semtinde yıllarca kaseti ile yanan bir çift vardı. Yıllarca çocukları olmasını beklemiş ne tedavi ne de başka hiçbir şey çare olmamıştı.

Babasından miras kalan tarlaları da düşünmeden satmış ve tedavi olmak için hepsini harcamışlardı.

Umutların yeteceği sırada kadın hamile olduğunu öğrenmiş ve mutluluktan neredeyse uçmuştu.

Geçirilen ağır bir hamileliğe rağmen kadın olan hiç şikayetçi olmuyor bu bebeğini kucağına alacağı güne hasetle bekliyordu.

Nihayet çocuğu olmuş ve büyümeye başlamıştı. Çok afacan ve yaramaz bir çocuk olmuştu. Sabah erkenden kalkıp gece geç vakitlere kadar hiç durmadan ortalığı karıştırması, sokaklarda her yeri birbirine katması gün geçtikçe artıyordu.

Buna rağmen annesi onu yüreğine basıyor ve hiçbir zaman şikayet etmiyordu.

Arkadaşları Kendi çocuklarından yakınken bu çocuğun annesinin hiç şikayet etme işi ve onu her defasında yüreğine basışına hayret edip sabrını sırrını soruyorlardı.

Çözüm: Kadın “Ben bu çocuğu yıllarca bekledim ve birçok şey feda ettim. İki yaramazlığı için ondan şikayet mi edeceğim? Gülü seven dikenine katlanır. Siz hazırdan buldunuz diye kıymetlerini bilmiyorsunuz. Elinizden giderlerse dizlerinizi döversiniz” dedi.

Kadınlar ne kadar hata yaptıklarını anlayıp pişman oldular.

Herşeyde öyle değil mi? Kolaylıkla elde edilen herşeyden ne de çabuk sıkılıveriyor insan! Halbuki sizin şikayetleriniz başkalarının hayali çoğu zaman…


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 36 Cevapları


9. ETKİNLİK


Soru : Aşağıda Eleanor H. Porter (Elenor H. Portır) tarafından yazılan Pollyanna (Polyanna) adlı eserin iki farklı çevirmen tarafından yazılmış, iki farklı baskısından bölümler yer almaktadır. İki metni dil, anlatım ve içerik yönünden karşılaştırınız. Metinlerin farklı ve benzer yönlerini yazınız.


1. Metin

O haziran sabahı, Polly Harrington (Poli Heringtın) mutfağa biraz telaşla girdi. Pek telaşlı biri değildi aslında; hatta sakin tavrıyla övünürdü. Ancak bugün telaş içindeydi, oradan oraya koşuşturuyordu. Mutfakta bulaşıkları yıkayan Nancy (Nensi), şaşkınlıkla
onu izliyordu. Polly Hanım’ın mutfağında sadece iki aydır çalışıyor olmasına rağmen onun telaşsız, sakin tavrını çoktan öğrenmişti.
“Nancy!” “Buyrun hanımefendi,” dedi Nancy neşeyle; bir yandan da elindeki sürahiyi kurulayarak.
“Nancy,” –Polly Harrington’ın sesi artık sertleşmişti–“ben seninle konuşurken, elindeki işi bırakıp sadece benim söylediklerimi dinlemeni istiyorum.”

Zavallı Nancy’nin yüzü kızarmıştı. Sürahiyi alelacele tezgâha bırakıp bezi de üstüne koydu, sürahi az kalsın devriliyordu ama Nancy’nin kıpırdamaya hiç niyeti yoktu. “Haklısınız hanımefendi, bundan sonra öyle yapacağım,” diye kekeledi, sürahiyi düzeltti ve hızlıca döndü. “İşimi yapmaya devam ediyordum çünkü bu sabah bana bulaşıkları hemencecik halletmemi söylemiştiniz.” Hanımefendi kaşlarını çattı.

“Bu kadar yeter, Nancy. Senden açıklama istemiyorum. Dikkat kesilmeni istiyorum.” Sessizce içini çeken Nancy “Haklısınız hanımefendi,” dedi. Bu kadını memnun edecek bir şey olup olmadığını düşündü. Nancy daha önce hiç başka bir yerde “çalışmamıştı”; ancak hasta annesi aniden dul kalınca, üç küçük kardeşiyle birlikte ortada kalmışlardı. Annesi onu geçimlerini sağlamak için bir şey yapmaya zorladı ve Nancy, tepedeki bu büyük evin mutfağında kendine bir iş bulabildiği için çok sevinmişti. Neredeyse on kilometre uzaklıktaki The Corners (Dı Kornırs) kasabasından gelen Nancy, Polly Harrington’ı sadece eski Harrington Malikânesi’nin hanımı olarak biliyordu, bir de kasabanın en zenginlerinden biri olarak. Tabii bu iki ay önceydi. Şimdi onun, yere bir bıçak düşse ya da bir kapı çarpsa hemen kaşlarını çatan, –gerçi bunlar olmadığı zaman da gülmeyi aklına pek getirmeyen– sert, gayet ciddi bir kadın olduğunu biliyordu.

Eleanor H. PORTER
Çeviri: Handegül DEMİRHAN
(Kısaltılmıştır.)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 37 Cevapları


2. Metin

Bir haziran sabahı Bn. Polly Harrington telaşla mutfaktan içeri girdi. Oysa, böyle davranmak hiç de âdeti değildi. O gün nedense, pek tedirgin, pek de telaşlı görünüyordu. Nancy, yıkadığı tabakları durularken, şaşırarak başını kaldırdı. Buraya geleli ancak iki ay olmuştu ama, bu süre hanımının telaşı hiç sevmediğini öğrenmesine yetmişti.

“Nancy!” Hizmetçi kız, elindeki sürahiyi durulamayı sürdürürken, neşeyle “Buyrun efendim!” dedi.

Bn. Polly’nin sesi sertleşmişti:
“Nancy, ben bir şey söylerken elindeki işi bırakıp beni dinleyeceksin, anlaşıldı mı?” Kızcağız utançla kızardı. Masanın üzerine devirdiği sürahiyi çarçabuk düzeltip “Peki efendim!” dedi. “Baş üstüne, efendim. Bu sabah bulaşık yıkarken elimi çabuk tutmamı
emretmiştiniz, ben de onun için siz konuşurken işime devam ettim efendim.”

Hanımı kaşlarını çatarak “Yeter!” diye bağırdı. “Senden lafebeliği değil, dikkat istemiştim!” Nancy hanımının böyle konuşmasına üzülmüştü; içini çekmemek için kendini zor tuttu.

Acaba bu kadına hiçbir zaman kendini beğendiremeyecek miydi? İşte bunu çok merak ediyordu. Daha önce hiçbir yerde çalışmamıştı. Hastalıklı annesi dul kalınca, Nancy de annesiyle üç küçük kardeşine bakabilmek için çalışmak zorunda kalmıştı. Kızcağız on kilometre kadar uzaktaki kasabalarından buraya gelmişti. Bayan Polly Harrington büyük Harrington Köşkü’nün hanımıydı. Harringtonların da şehrin en eski, en zengin, en iyi ailelerinden biri olduğu biliniyordu. Yalnız, bütün bunlar genç kızın iki ay önceki düşünceleriydi. Şimdi ise hanımını sert, somurtkan bir kadın olarak tanıyordu. Bu kadın kapı şöyle biraz hızlı vurulsa, yere bir şey düşüverse hemen kaşlarını çatıyordu.
(…)

Eleanor H. PORTER
Çeviri: Ülkü Tamer
(Kısaltılmıştır.)


Cevap :

Farklı Yönleri : 1. metinde anlatıcının kendi cümleleri, ikinci metinde ise kahramanların dili daha fazladır.

Benzer Yönleri : Olay, metin, yer ve zaman aynıdır.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 30-33-34-35-36-37 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 38-39-40 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Dostluğun Değeri Dinleme Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 38, 39, 40


8. Sınıf Türkçe Kitabı Dostluğun Değeri Dinleme Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 38-39-40


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 38-39-40 Ferman Yayıncılık”

Soru : Dostluk kavramı sizin için ne ifade eder? İnsanlar neden dostluk kurmaya ihtiyaç duyar? Düşüncelerinizi anlatınız.


Kısa Cevap : “Dostluk kavramı sizin için ne ifade eder? İnsanlar neden dostluk kurmaya ihtiyaç duyar? Düşüncelerinizi anlatınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Dostluk kavramı benim için kardeşlik, yardımlaşma, mutlu ve kötü günlerinde yanında olma, güven kavramlarını çağrıştırıyor.

Dostluk benim gönlümde birçok duygudan çok farklı bir yere sahiptir. Bence dostluk asla kaybedilmemesi gereken çok değerli bir yere sahiptir.

İnsanlar toplumsal olarak yaşamaya elverişli olan ve kısa bir süre yalnız kalsalar da genel olarak hayatlarını yalnız devam ettiremeyen varlıklardır.

Her insan sevmek bir gün sevilmek, desteklenmek, duygusal bağ kurmak ister.

İnsanın ailesi ve akrabaları çok farklı yerlere sahip olmakla beraber dostları da çok farklı bir yere sahiptir ve çok değerlidir.

İnsanlar işlerinde bulunan bu sevmek ve sevilmek, dayanışma kurmak ve anlaşılma ihtiyacı sebebiyle bence dostluk kurarlar.


1. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.

Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Güvercin Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : bir kuş türü

TDK Anlamı: Güvercingillerden, hızlı ve uzun zaman uçabilen, kısa vücutlu, sık tüylü, evcilleşmiş birçok türü bulunan, yemle beslenen bir tür kuş (Columba)

Cümlem :

  1. Bizim mahallede güvercinleri olan abilerimiz vardı.
  2. Güvercinleri her gün uçmaya çıkarırlardı.
  3. Güvercinleri o kadar çok seviyorum  ki.
  4. Güvercinler eskiden posta için kullanılan akıllı hayvanlardır.
  5. Güvercinlerden en çok hangi türü seviyorsun?

Ağ Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : tuzak

TDK Anlamı:

1. İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü
2. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü
3. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yayılmış yol, hat vb.nin bütünü; şebeke, örgü
4. tuzak.
5. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü; file
6. Keten, naylon vb. malzemelerden çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü; file

Cümlem :

  1. Ağa takılan balıkları dikkatlice sandala çekiyordu.
  2. Ağlara takılan kuşları kafeslere dolduruyordu.
  3. Zavallı tavşan önündeki ağı fark edememişti.
  4. Ağa farketmeden yakalanan tüm hayvanları toparladı.
  5. Ağları kesen fare sanki bunu bilinçli yapıyordu.

Tasma Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : hayvanların boğazına takılan halka

TDK Anlamı: 

1. isim Bazı hayvanların boynuna takılan, bu hayvanları bir yere bağlamaya, çekip götürmeye yarayan kemer biçiminde bağ

2. isim Nalın ve terliğin ayağı tutan üstteki meşin bölümü.

Cümlem :

  1. Köpeğin tasması olunca sahipli olduğunu anladım.
  2. Yeni bir tasma almak için gelmiştim.
  3. Aldığım tasma ne yazık ki köpeğime küçük geldi.
  4. Minik kedimiz yeni tasmasından hiç hoşlanmadı.
  5. Köpeğini tasma ile gezdirmeye çıkarmalısın.

Tuzak Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : bir şeyi yakalamak için kurulan komplo

TDK Anlamı: 

1. Kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç veya düzenek; ağ, fak, komplo
2. aldangıç
3. Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen; ağ, komplo

Cümlem :

  1. Kurulan tuzağa düşeceğimi sandı sanırım.
  2. Ceylan ustaca kurulan tuzağı fark etmemişti.
  3. Tuzağı düzgün kuramadığın için yakalayamadık.
  4. Kurduğu tuzağa kendi düşmek dedikleri bu olsa gerek.
  5. Bana kurulan tuzakları fark etmem çok zamanımı almadı.

Dostluk Kelimesi 

Kelime/Kelime Grubu : Kelime

Tahminî Anlamı : arkadaş olma durumu

TDK Anlamı: 

1. Dost olma durumu; mihribanlık, ülfet

2. Dostça davranış

Cümlem :

  1. Dostluk bu hayattaki en değerli şeylerden bir tanesidir.
  2. Dostluk o kadar kıymetlidir ki yeri başka birşey ile doldurulamaz.
  3. Dostluğun verdiği huzuru başka nerede bulabilirsin ki.
  4. Dostluk dedikleri tam olarak bu olsa gerek.
  5. Dostluk ve kardeşlik ne kadar da önemliymiş meğer.

8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 39 Cevapları


2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları dinlediğiniz metne göre cevaplayınız. 


1. Metinde anlatılan olay nedir? 


Cevap :

Metinde anlatılan olay güvercinlerin düştükleri tuzaktan birlik olarak kurtulmaları ve baş güvercin ile fare arasındaki dostluktur.


2. Metinde size en çok etkileyen bölüm hangisidir? Açıklayınız. 


Cevap :

Metinde beni en çok etkileyen bölüm; başgüvercinin önce diğer güvercinleri kurtarmasını istemesidir.


3. Tuzağa düşen güvercinler, kurtulmak için ne yapmaya karar vermişlerdir? 


Cevap :

Tuzağa düşen güvercinler, kurtulmak için birlik olmaya karar vermişlerdir.


4. Sizce güvercin neden tasmalıdır? Tartışınız. 


Cevap :

Bence güvercin baş, lider olduğu için tasmalıdır.


5. Tasmalı güvercin, farenin önce öteki güvercinleri kurtarmasını istemiştir. Böyle bir durumda siz nasıl bir karar verirdiniz? Nedenleriyle açıklayınız. 


Cevap :

Böyle bir durumda bende öyle karar verirdim. Böylece hem dostlarımın güvende olduklarından emin olur hemde kendimi öncelemiş olmazdım. Çünkü baş olmak ve arkadaşlık bunu gerektirir.


3. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metni özetleyerek aşağıya yazınız. Özetinizi yazarken ana fikre bağlı kalarak ayrıntıya girmeden kendi cümlelerinizi kullanınız.


Cevap :

Güvercinler ağa takılır. Fare gelerek kendi isteği üzerine önce diğer güvercinleri , daha sonra ise arkadaşı olan tasmalı güvercini kurtarır. Güvercinler bu ağdan kurtulmak için birlik olup, takım çalışması yaparlar.


4. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız. 


Cevap :

Metnin Konusu = Güvercinlerin ağa takılması, birlik olup kurtulmaları

Metnin Ana Fikri = Dostluk, birlik ve beraberlik


5. ETKİNLİK


Soru : “Dostluğun Değeri” adlı metindeki varlık sayısı kadar öğrencinin bulunduğu gruplar oluşturunuz. Gruplarda rol dağılımı yaparak metni canlandırınız. 


Cevap :

Bu etkinliği sınıf içerisinde öğrenciler arasında gruplar oluşturarak yapmanız gereken bir etkinliktir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 40 Cevapları


6. ETKİNLİK


Soru : Sınıfınızda “dostluğun değeri” konulu hazırlıklı bir konuşma yapınız.

Konuşmanızda güdümlü konuşma stratejisini uygulayınız. Bu stratejiyi uygulayabilmek için konuşma öncesinde konuyla ilgili beyin fırtınası yapınız. Konuşmalarınızda uygun geçiş ve bağlantı ifadeleri kullanmaya özen gösteriniz.


Kısa Cevap : “Sınıfınızda “dostluğun değeri” konulu hazırlıklı bir konuşma yapınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Dostluk yeri başka hiçbir şeyle kıyaslanmayan harika bir sevgidir.

Senin fikirlerin önemseyen ve seni sen olduğun için seven bir veya birçok insanın arasında yaşanan samimi bir duygudur.

Hayatımızda her alanda birçok arkadaşımız olsa da dostlarımız sınırlı sayıdadır.

Arkadaşlıklar çalıştığımız yer, gittiğimiz okul gibi zorunlu arkadaşlıklar olsa da dostlar seçilmiş kişilerdir. Onlarla aynı yerde ve aynı şehirlerde olmasak bile kalplerimiz her zaman bir atmaktadır.

Dostlarımız bizi çıkarsız ve karşılıksız seven gerektiğinde elinden gelen her şeyi yapmaya hazır olan gerçek arkadaşlardır.

Belki de onlara arkadaş demek haksızlık oldu. Dostlarımız bizim farklı annelerden olsak da kardeşlerimiz gibidirler.

Nitekim bazen bir dostumuz kardeşimizden öte olabilmekte ve bizi herkesin sevdiğinden daha çok sevebilmektedir.

Türk Dil kurumu, “dost” kelimesini “sevilen, güvenilen, yakın arkadaş” şeklinde tanımlamıştır.

Halbuki arkadaş olmak için bazen mecburiyetler olur ve sevmeden de arkadaş olabiliriz.

Ancak dostluk sevmeden, güvenmeden ve yakın olmadan olmaz.

Atalarımız “gerçek dost kara günde belli olur ” demişlerdir. Gerçekten de dostlarımız sıkıntılı zamanlarda karşılıksız olarak yanımızda olur ve bizim için ellerinden geleni yaparlar.

Dostlarımız sadece sıkıntılı zamanlarda değil başarılarımızı ve mutluluğumuzu kıskanmadan, bir çıkar ilişkisi olmadan takdir edip Bizim başarılarımızla mutlu olurlar.

Gerçekten de sıkıntılı zamanlara belki düşmanımız bile üzülebilir. Ancak başarıları ve mutluluğu kıskanmadan bir gün samimi bir şekilde mutlu olarak takdir etmek gerçek bir dosta mahsustur.


7. ETKİNLİK


Soru : Aşağıya “dostluk” konulu hikâye edici bir metin yazınız.

Yazacağınız metinde öncelikle zaman, mekân, şahıs ve olay unsurlarını belirleyiniz. Ardından yazacağınız metnin serim, düğüm ve çözüm bölümlerinde anlatacaklarınızı planlayınız. Mümkünse metninizde günlük hayattan örnekler veriniz. Metni yazarken yazım kurallarına uymaya özen gösteriniz. Bu amaçla yazım kılavuzundan yararlanabilirsiniz. Yazdığınız metni yazım, noktalama ve anlatım bozuklukları açısından gözden geçirerek düzenleyiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz.


Kısa Cevap : “Aşağıya “dostluk” konulu hikâye edici bir metin yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Mekan: Bir kent

Zaman: Eski zaman

Şahıs: Doktor Faruk bey, Aslı, Mehmet ve diğer doktorlar

Olay: Doğuştan yürüyemeyen bir kızın dostu ile yeniden hayata tutunması

Serim: Kentin birinde doğuştan yürüyemeyen minik bir çocuk vardı. Arkadaşları ile oynayamamanın acısını en derinde hissederdi. Mahallelerine bir çocuk taşındı. Uzaktan onu izliyor ve oyuna nasıl katılacağını merak ediyordu.

Düğüm: Çocuk gelip geçerken yürüyemeyen Aslı’ ya gülümsüyor ve bana sevgi dolu bakıyordu.

Bu yeni gelen çocuğun adı Mehmet’ti. Babası doktordu. Çocuğu mahalle ortamında özgür ve mutlu yetişsin diye buraya taşınmışlardı.

Çok ahlaklı güzel bir çocuktu. Mehmet gelip geçerken Aslı’ya minik minik şekerler vermeye ve onunla kısa kısa sohbetler etmeye  başladı.

Zamanla bu arkadaşlıkları güzel bir dostluğa dönüştü. Mehmet Aslının kendine vermiş olduğu hediyelerde harika bir resim yeteneği olduğunu fark etti. Gerçekten de harika çiziyordu. Babasına gösterince hepsi hayran kaldı.

Bir gün Mehmet’i araba çarpacakken onu izleyen arkadaşı bağırmış ve böylece bir hamlede kendini kurtarmıştı.

Teşekkür etmek için doktor  Faruk bey ve ailesi Aslıyı ziyarete gittiler. Doktor Faruk Bey , Aslıyı muayenehanesine davet etti ve bir fizyoterapist arkadaşı ile görüşmesini istedi. Ailesi ile gelen Aslı yoğun bir muayeneden geçiyordu.

Aslı bir yandan olanları resmediyor herkes hayranlıkla bu yeteneğe bakıyordu.

Aslı bir ameliyat ve tedavi ile yürüyebilirmiş. Yeterli para hayırsever doktorlar tarafından ödendi. Faruk bey oğlunu kurtaran bu güzel yüreğe çok yardım etti. Aslı da artık yürüyor ve hayata tutunuyordu.

Çözüm: Resim yarışmalarına katılarak ta ufak ufak harçlıklar ediniyordu. Birbirini kurtaran bu iki yürek ölene kadar dost kaldı. Beraber okuyup güzel yerler elde ettiler ve hayatta hep kardeş gibi birbirlerini desteklediler.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 38-39-40 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 79-80-81 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Kestane Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 79, 80, 81


8. Sınıf Türkçe Kitabı Kestane Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 79-80-81


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 79-80-81 Ferman Yayıncılık”

5 Kestane 


Sonbahar aylarının sonuna doğru caddelerdeki yerlerini alarak kışın habercileri olur kestaneciler. Havaların iyice soğumasıyla birlikte her köşe başında küçük sobalarıyla nostaljik bir görüntü oluştururlar. Neredeyse hepimizin kokuyu takip ederek bulabileceği tezgâhlarda satıcıların “kestane kebap” diye bir yandan bağırıp, bir yandan pişirdiği kestaneler, çocukluğunuzun en güzel tat ve kokularından birisidir.


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 79-80-81 Ferman Yayıncılık”

Kestane, kayıngiller olarak adlandırılan ağaç familyasındandır. Yediğimiz kestane ise, bu ağacın tohumudur.

Kışın severek tükettiğimiz bu tohumlar sağlığımız için de son derece faydalıdır. Kestanenin kültürümüzdeki yeri ise apayrıdır. Özellikle soğuk kış akşamlarının vazgeçilmez atıştırmalığı olan kestane eskiden, henüz kaloriferli evler bu kadar yaygınlaşmadan çoğunlukla evdeki sobanın üzerinde pişirilirdi. Şişkin bir göbeğe benzeyen bombeli kısmından bıçakla çizilerek sobanın üzerinde 10-15 dakika pişirmek bu keyifli lezzete kavuşmak için yeterliydi. Sadece kebabı mı? Kestane şekeri, kestane püresi, kestane ezmesi gibi değişik şekillerde sofralarımızda, tatlılarımızda, pastalarımızda kullandığımız kestane mutfağımıza ayrı bir lezzet katar.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 80 Cevapları


Kestane çoğu sert kabuklu yemişlerin aksine vitamin ve mineral açısından zengin bir besin kaynağıdır. Yağ oranı düşüktür ve sindirim sistemimiz için son derece faydalı lifler ile B1, B2 ve C vitaminlerini de bol miktarda içerir.

Aynı zamanda güçlü bir antioksidan olan kestanenin, kansere karşı da koruyucu etkisi de var. Demir, kalsiyum, magnezyum, mangan, fosfor ve çinko gibi mineraller bakımından da zengin olan kestane tam bir potasyum deposudur.

Buğday ununda glüten adı verilen bir madde bulunur. Alerjisi olan ya da çölyak hastası olan kişiler bu unları tüketemez. Kestane glüten içermediği için un olarak da kullanılabilir ve glüten duyarlılığı olan kişiler tarafından da rahatça tüketilebilir.

Ancak, yüksek karbonhidrat içermesinden dolayı fazla miktarlarda kestane tüketimi kan şekerinin yükselmesine neden olabilir. Bu yüzden şeker hastalarının yedikleri kestane miktarına çok dikkat etmeleri gerekir.

Ilıman bölgelerde yetişen kestane ağacının 16 değişik türü bulunmaktadır. Boyu 30 metreye kadar uzayabilen kestane ağaçları 500 yıl yaşayabilirler. Bu nedenle kestaneler Anadolu ormanlarının en görkemli ağaçlarıdır.

Türkiye’de yetişen tek tür olan Anadolu kestanesi, Kuzey Anadolu kıyılarından Marmara Bölgesi’nin içlerine ve Ege Bölgesi’ne kadar geniş bir alana yayılmıştır. Anadolu kestanesinin Grekler tarafından Yunanistan’a götürüldüğü, oradan da İtalya ve diğer Akdeniz ülkelerine yayıldığı bilinmektedir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 81 Cevapları


Ekim ve kasım aylarında hasadı yapılan kestanenin meyvesini, dikenli kabuğu (kupulası) nedeniyle ilk bakışta tanımak zordur. Ağaçtan düşürülen kestanelerin hem üzerlerinde dikenleri vardır, hem de tadı biraz acıdır. Dikenli kabuğun düşmesi ve tadındaki acılığın giderilmesi için toplanan kestanelerin üzeri toprakla örtülür. Kestane belli bir süre sonra topraktan çıkarılır, dikenli kabuğu soyulur ve soframıza kadar gelir.

Ülkemizdeki kestane üretiminin yaklaşık %70’i Ege bölgesinde gerçekleştirilir. En çok Aydın’da yetiştirilir ve bu kestaneler çok kalitelidir. Bursa’nın tadına doyulmaz kestane şekeri, Aydın kestanesinden üretilir. Aydın’dan sonra, İzmir, Kastamonu ve Sinop kestane üretiminde ilk sıralarda yer alır.

Sonbaharda toplanıp kışın tükettiğimiz kestanenin ağacı da değerlidir. İtalya’da fıçı yapımında kullanılan kestane ağaçları, mobilya ve dekorasyon alanında da tercih edilmektedir.

Sağlam ve dayanıklı yapısından dolayı bahçe çiti yapmak için en çok kestane ağacı kullanılır. Kestane ağacının en büyük özelliklerinden biri de yaşlanan ağaçların parçalanarak dökülmesidir. Ağaç parçalanmaya başladığında kökten çıkardığı dallar sayesinde yeni ağaçlar yetişir. Kestane ağacının dökülen parçaları, yaprakları, dalları ve tohumları çürüyerek toprağa karışır. Humus adı verilen bu doğal gübre özellikle çiçek yetiştiricileri tarafından  sıklıkla tercih edilir.

Ve son bir uyarı: Parklarda bahçelerde sık sık karşımıza çıkan bir başka kestane ağacı daha vardır. Severek yediğimiz kestaneden daha iri ve tombul tohumları olan bu kestanelere “at kestanesi” adı verilir. Sakın görüntüsüne aldanıp “at kestanesi” yemeyin. Bu tohumlar zehirli ve sağlığımız açısından son derece tehlikelidir.

Öncü Çocuk dergisi


“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 79-80-81 Ferman Yayıncılık” konusunu videolu bir şekilde izleyebilir ve dinleyebilirsiniz.




 

Our Score
error: Content is protected !!