8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 35-36 Gezegen Yayıncılık

Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 1. Ünite Bilgilerimizi Ölçelim Cevapları Sayfa 35, 36


8. Sınıf Din Kültürü 1. Ünite Bilgilerimizi Ölçelim Cevapları


Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde yer alan 8. Sınıf Din Kültürü 1. Ünite Bilgilerimizi Ölçelim Metni Etkinlik Cevapları, öğrencilerin ünite boyunca öğrendikleri bilgileri pekiştirmek için hazırlanmıştır. Bu bölümde yer alan etkinlikler, İslam inancının temel kavramları üzerine derinlemesine düşünmeyi sağlar. Öğrenciler, bu sayede bilgilerini ölçme ve değerlendirme fırsatı bulur.


“8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 35-36 Gezegen Yayıncılık”

8. Sınıf Din Kültürü Sayfa 35, 36 Cevapları, öğrencilerin ünite sonundaki bilgilerini test etmelerini sağlar. Bu sayfalarda yer alan sorular ve etkinlikler, öğrencilerin kavramsal bilgilerini kontrol etmeleri ve eksik noktaları tamamlamaları açısından büyük önem taşır. 8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayınları tarafından hazırlanan bu etkinlikler, öğrencilerin konuları daha iyi kavramalarını amaçlamaktadır.

8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 35-36 Gezegen Yayıncılık ise ünite sonunda öğrencilerin öğrendiklerini değerlendirme sürecine katkıda bulunur. Bu sayfalarda yer alan etkinlikler, öğrencilerin hem bilgilerini tazelemesini hem de anlamadıkları konuları tekrar gözden geçirmesini sağlar.


8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 35-36


A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. 


1. Evrendeki ölçü ve düzen ile ilgili örnekler veriniz.


Kısa Cevap : “Evrendeki ölçü ve düzen ile ilgili örnekler veriniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Madde Madde Evrendeki ölçü ve düzen, birçok doğal olay ve süreçte kendini gösterir:

  • Dünya’nın Güneş Etrafında Dönüşü: Dünya, güneş etrafında belirli bir yörüngede hareket eder ve bu hareket, yıl boyunca mevsimlerin oluşmasına neden olur. Bu düzen, bitkilerin ve hayvanların yaşam döngülerini etkiler.
  • Dünya’nın Kendi Etrafında Dönüşü: Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönüşü, gece ve gündüzün oluşmasını sağlar. Bu dönüş süreci, 24 saatlik bir döngüye sahiptir ve bu düzen, günlük yaşamı ve biyolojik ritimleri etkiler.
  • Ay’ın Gelgit Oluşumu: Ay, Dünya’nın etrafında dönerken yer çekimi etkisiyle denizlerde gelgitler meydana getirir. Bu gelgitler, deniz yaşamı ve ekosistemler üzerinde önemli etkiler yaratır.
  • Gezegenlerin Yörüngeleri: Gezegenler, güneş etrafında belirli yörüngelerde dönerler ve bu düzenli hareket, gezegenlerin birbirleriyle ve güneşle olan ilişkilerini düzenler. Bu düzen, gezegenler arası çekim kuvvetlerini ve gök cisimlerinin hareketlerini etkiler.

Bu örnekler, evrendeki düzenin ve ölçünün ne kadar hassas ve önemli olduğunu gösterir. Her şey belirli bir düzen içinde çalışır ve bu düzen, doğal süreçlerin dengede kalmasını sağlar.


2. İnsanın iradesi ve sorumluluğu ile kader arasındaki ilişki nedir? Açıklayınız.


Kısa Cevap : “İnsanın iradesi ve sorumluluğu ile kader arasındaki ilişki nedir? Açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

İnsanın iradesi ve kader arasındaki ilişki, özgür irade ile ilahi takdir arasındaki dengeyi ifade eder.

  • İrade: İnsan, kendi seçimlerini yapma yeteneğine sahiptir. Kişisel kararlar alarak, eylemlerini ve davranışlarını belirler. Bu özgür irade, insanlara sorumluluk yükler ve yaşamlarını şekillendirmelerine olanak tanır.
  • Kader: Kader, Allah’ın her şeyi önceden belirlemiş olduğu bir plandır. Kader, tüm olayların ve durumların ilahi bir düzen içinde gerçekleşmesini ifade eder. Bu, her şeyin Allah’ın bilgisi ve iradesi dâhilinde olduğuna inanılmasını sağlar.

İnsanın iradesi, kaderin içinde belirli seçimler yapabilme özgürlüğü sağlar. İnsanlar kendi seçimleriyle farklı yolları tercih edebilirler, ancak bu seçimlerin sonuçları, Allah’ın kader planı çerçevesinde gerçekleşir. Yani, insan iradesi kaderle uyum içinde çalışır; kişi özgür iradesiyle seçim yaparken, kader bu seçimlerin sonucunu belirler. Bu denge, insanın hem özgür seçimler yapabilmesini hem de her şeyin Allah’ın takdirinde olduğunu anlamasına yardımcı olur.


3. Tevekkül inancı insana neler kazandırır? Belirtiniz.


Kısa Cevap : “Tevekkül inancı insana neler kazandırır? Belirtiniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Tevekkül inancı, kişinin Allah’a tam bir güven ve teslimiyetle yaklaşmasını sağlar. Bu inanç, birçok fayda sağlar:

  • Huzur ve Güven: Tevekkül, kişinin Allah’a güvenmesini ve O’nun her şeyi en iyi şekilde düzenlediğine inanmasını sağlar. Bu güven duygusu, kişiye içsel huzur ve dinginlik kazandırır.
  • Stres ve Kaygının Azalması: Kişi, çabalarını gösterip sonuçları Allah’a bıraktığında, başarısızlık veya belirsizlik durumlarında stres ve kaygı seviyeleri azalır. Bu, ruhsal rahatlama sağlar.
  • İlahi Yardım ve Destek: Tevekkül eden kişi, Allah’ın yardım ve desteğini bekler ve bu inanç, zorluklar karşısında güç ve motivasyon sağlar.
  • Sorumluluk ve Çaba: Tevekkül, insanın sorumluluklarını yerine getirirken çaba göstermesi gerektiğini vurgular. Allah’a güvenmek, kişinin hareketsiz kalması anlamına gelmez; aksine, en iyi şekilde çaba göstermeyi ve sonuçları Allah’a bırakmayı içerir.
  • Olumlu Bakış Açısı: Tevekkül inancı, kişinin olaylara olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmasını ve her durumda Allah’ın hikmetini görebilmesini sağlar.

Tevekkül, kişinin manevi olarak güçlü kalmasını sağlar ve yaşamın zorluklarına karşı dayanıklılığını artırır.


4. Evrende her şeyin bir sonunun olması ne demektir? Örneklerle açıklayınız.


Kısa Cevap : “Evrende her şeyin bir sonunun olması ne demektir? Örneklerle açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Evrende her şeyin bir sonunun olması, her varlık ve olayın belirli bir süreklilik içinde var olduğunu, ancak nihayetinde sona erdiğini ifade eder. Bu kavram, doğanın ve evrenin döngüsel yapısını yansıtır:

  • Yıldızların Ömrü: Yıldızlar, belirli bir yaşam döngüsüne sahiptir. Bir yıldızın doğumu, yaşamı ve ölümü belirli süreçleri içerir. Örneğin, bir yıldız, gaz ve toz bulutlarından oluşur, enerji üretir ve sonunda süpernova patlaması ile ya da beyaz cüce olarak son bulur.
  • Gezegenlerin Oluşumu ve Yok Oluşu: Gezegenler, yıldızların etrafında oluşur ve belirli bir süre boyunca varlıklarını sürdürürler. Ancak, gezegenlerin yüzeyleri değişebilir, atmosferleri kaybolabilir veya kozmik olaylarla yok olabilirler.
  • Doğal Döngüler: Bitkiler ve hayvanlar da yaşam döngüsüne sahiptir. Bitkiler tohumdan filizlenir, büyür ve belirli bir süre sonra ölür. Hayvanlar da benzer şekilde doğar, büyür, yaşlanır ve ölür.
  • Ekosistemlerin Değişimi: Ekosistemler sürekli olarak değişir. Doğal olaylar, iklim değişiklikleri ve insan etkileri ekosistemlerin yapısını etkiler ve bu değişiklikler ekosistemlerin zamanla evrimleşmesine neden olur.

Bu örnekler, evrendeki her şeyin bir başlangıcı ve sonu olduğunu gösterir. Her varlık ve olay, doğal döngülerin bir parçasıdır ve nihayetinde bir değişim ve dönüşüm sürecine girer. Bu anlayış, evrenin düzenini ve geçiciliğini kavramak açısından önemlidir.


5. Ayetelkürsi’nin ana konusu nedir? Belirtiniz.


Kısa Cevap : “Ayetelkürsi’nin ana konusu nedir? Belirtiniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Ayet el-Kürsi (Bakara Suresi, 255. ayet), İslam’ın en önemli ayetlerinden biridir ve aşağıdaki ana konuları içerir:

  • Allah’ın Egemenliği: Ayet, Allah’ın evrendeki her şey üzerinde mutlak egemenliğe sahip olduğunu belirtir. O, her şeyin yaratıcısı ve yöneticisidir.
  • Mutlak Bilgi: Allah’ın bilgisi her şeyi kapsar ve O’nun bilgisi dışında hiçbir şey mevcut değildir. Her olay ve durum Allah’ın bilgisi dahilindedir.
  • Kudret ve Yönetim: Allah’ın kudreti her şeyin üzerinde olup, O’nun yönetiminde her şey düzenlidir. O, her şeyi yaratmış ve düzenlemiştir.
  • Koruma ve Güvence: Ayet, Allah’ın müminleri koruduğunu ve onlara güvence sağladığını ifade eder. Allah’ın koruyuculuğu, inananların huzur ve güven içinde olmalarını sağlar.
  • Ebedi ve Değişmezlik: Allah’ın tahtı (kürsüsü) ebedidir ve O’nun egemenliği değişmez. Bu, O’nun varlığının ve yönetiminin sonsuz olduğunu ifade eder.

Ayet el-Kürsi, Allah’ın yüceliğini ve her şey üzerindeki egemenliğini vurgular ve müminlere Allah’a güvenme ve teslimiyet konusunda derin bir anlam sağlar.


B. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan noktalı yerleri uygun kavramlarla tamamlayınız. 


Cevap :

  • Allah’ın (cc) ezelden ebede kadar olacak her şeyin zamanı, yeri ve özelliklerini sınırsız bilgisiyle bilmesi ve takdir etmesi yani belirlemesine küllî irade denir.
  • Allah’ın (cc) ezelde irade ve takdir ettiği şeylerin, yeri ve zamanı gelince, ezeldeki ilim, irade ve takdire uygun olarak yaratması ile meydana gelmesine kaza denir.
  • Evrende görülen mükemmel ve değişmez ilkelere evrenin yasaları denir.
  • Allah’ın (cc) tüm canlılara yiyip içmek ve yararlanmak için verdiği her şeye rızık denir.
  • Kişinin yapacağı işlerde kendisine düşen görevleri yapıp her türlü önlemi aldıktan, yeterli ve gerekli çalışmaları en güzel biçimde yerine getirdikten sonra Allah’a (cc) dayanıp güvenmesine, sonucu Allah’tan (cc) beklemesine tevekkül denir.

8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 36 Cevapları


C. Aşağıdaki sorulardan her biri için dört cevap seçeneği verilmiştir. Seçeneklerden yalnızca biri doğrudur. Doğru seçeneği bularak işaretleyiniz.


1. “Güneş ve Ay bir hesaba göre hareket etmektedir.” (Rahman suresi, 5. ayet.)

Yukarıdaki ayet aşağıdaki evrenin yasalarından hangisiyle ilgilidir?


A) Fiziksel B) Biyolojik C) Toplumsal D) Psikolojik

Cevap : A) Fiziksel


2. İslam’ın kader anlayışla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


A) İnsan, evrenin yasalarına uygun yaşamalıdır.
B) İnsan, kendi sınırları içinde kaderini belirleme özgürlüğüne sahiptir.
C) İnsanın davranışları önceden belirlenir.
D) İnsan yaptıklarından sorumludur.

Cevap : C) İnsanın davranışları önceden belirlenir.


3. Halk arasında “alın yazısı ve yazgı” deyimleri aşağıdaki kavramlardan hangisiyle ilişkilendirilerek kullanılmaktadır?


A) Özgürlük B) Sorumluluk C) Kader D) Tevekkül

Cevap : C) Kader


4. İslam geleneğinde “Kelimullah” olarak anılan peygamber aşağıdakilerden hangisidir?


A) Hz. İsa (as) B) Hz. Musa (as) C) Hz. Harun (as) D) Hz. Süleyman (as)

Cevap : B) Hz. Musa (as)


5. Aşağıdaki fiil ve davranışlardan hangisi insanın cüzi iradesi içindedir?


A) Kalp atışı B) Cinsiyeti C) Çalışması D) Milliyeti

Cevap : C) Çalışması


Ç. Aşağıdaki ifadelerden doğru olanları başına (D), yanlış olanların başına (Y) yazınız. 


Cevap :

  1. (D) Dünya hayatının sona ermesi anına ecel denir.
  2. (D) Allah (cc), evrendeki her şeyi bir ölçü, ahenk ve düzen içinde yaratmıştır.
  3. (Y) Toplumun ahlaki kurallara uyması biyolojik yasaların gereğidir.
  4. (D) İnsanların ecelleri Allah (cc) tarafından belirlenir.
  5. (Y) İnsan, sonsuz bir irade gücüne sahiptir.
  6. (D) Kader ve kazaya iman etmek imanın şartlarındandır.
  7. (Y) Biyolojik yasalara, doğa yasaları da denir.
  8. (D) Tevekkül, kader inancının bir sonucudur.
  9. (D) İslam’a göre tevekkül, çalışma ve ilerlemeye engel değildir.
  10. (D) Allah’ın (cc) evrende koymuş olduğu yasalardan biri de kişinin çalıştığının karşılığını elde etmesidir.

D. Defterinize, “Kadercilik Anlayışı ve Zararları” konulu bir kompozisyon yazınız.


Kısa Cevap : “Defterinize, “Kadercilik Anlayışı ve Zararları” konulu bir kompozisyon yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Kompozisyon 2: Kadercilik Anlayışı ve Zararları

Giriş

Kadercilik anlayışı, yaşamın her yönünün Tanrı tarafından önceden belirlenmiş olduğunu ve insanların bu önceden belirlenmiş akışı değiştiremeyeceğini savunur. Bu felsefi bakış açısı, bireylerin eylemlerinin ve çabalarının yaşamlarının sonucunu etkilemeyeceğine inanır. Ancak kadercilik anlayışı, kişisel sorumluluk, toplumsal aktiflik ve bireysel gelişim açısından çeşitli zararlara yol açabilir. Bu yazıda, kadercilik anlayışının zararları ve bu anlayışın olumsuz etkilerinin nasıl ele alınabileceği ele alınacaktır.

Gelişme

Kadercilik anlayışının en büyük zararlarından biri, bireylerin yaşamlarındaki olumsuzluklar karşısında pasif bir tutum benimsemeleridir. Kaderci bir bakış açısına sahip bireyler, başarısızlık ve zorlukları kendi sorumlulukları olarak görmezler. Bu durum, kişisel gelişim ve başarı için gerekli olan çaba ve özveriyi azaltabilir. Örneğin, bir kişi iş yerinde başarısızlık yaşadığında, bu başarısızlığı kaderine atfederek kendi hatalarını ve eksikliklerini gözden geçirmeyebilir. Bu durum, kişisel gelişim ve ilerlemenin önündeki en büyük engellerden biridir.

Kadercilik, toplumsal düzeyde de zararlara yol açabilir. Toplumsal adaletsizlikler ve eşitsizlikler karşısında bireylerin duyarsızlaşmasına ve hareketsiz kalmasına neden olabilir. İnsanlar, toplumdaki eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri kaderin bir sonucu olarak görüp, bu sorunlarla mücadele etme yerine, bu durumları kabul edebilirler. Bu yaklaşım, toplumsal değişim ve reformlara engel olabilir, çünkü insanlar mevcut durumu değiştirmek için çaba gösterme ihtiyacı hissetmeyebilirler.

Sonuç

Kadercilik anlayışının bireysel ve toplumsal düzeyde yarattığı zararlar, bu düşünce tarzının yeniden değerlendirilmesini gerektirir. Bireylerin kendi eylemlerinin ve sorumluluklarının farkında olmaları, kişisel ve toplumsal gelişimin sağlanması açısından önemlidir. Kadercilik anlayışını aşmak, bireylerin ve toplumların daha dinamik, sorumlu ve aktif bir şekilde gelişmelerine katkı sağlayabilir. Bu nedenle, kadercilik anlayışının olumsuz etkilerini aşmak ve daha sağlıklı bir toplumsal yapı oluşturmak için bireysel ve toplumsal çabalara önem verilmelidir.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 33-34 Gezegen Yayıncılık

Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Bir Ayet Tanıyorum: Ayetelkürsi ve Anlamı Cevapları Sayfa 33, 34


8. Sınıf Din Kültürü Bir Ayet Tanıyorum: Ayetelkürsi ve Anlamı Cevapları


Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi kapsamında yer alan Ayetel Kürsi, İslam’ın en önemli ayetlerinden biridir. 8. Sınıf Din Kültürü Bir Ayet Tanıyorum: Ayetelkürsi ve Anlamı Metni Etkinlik Cevapları bölümünde bu ayetin anlamı, önemi ve korunma duaları arasındaki yeri anlatılmaktadır. Bu etkinlikler, öğrencilerin ayetin derin anlamlarını keşfetmelerine yardımcı olur.


“8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 33-34 Gezegen Yayıncılık”

8. Sınıf Din Kültürü Sayfa 33, 34 Cevapları ile Ayetel Kürsi’nin Allah’ın yüceliğini ve kudretini nasıl ifade ettiğini anlamak mümkündür. Bu sayfada yer alan sorular ve etkinlikler, öğrencilerin ayeti daha iyi kavramalarına yardımcı olur. 8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayınları tarafından hazırlanan bu içerikler, konuyu etkili bir biçimde ele almaktadır.

8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 33-34 Gezegen Yayıncılık ise öğrencilerin Ayetel Kürsi’nin İslam’daki yerini ve nasıl okunması gerektiğini öğrenmeleri için detaylı bilgiler sunmaktadır. Bu bölümdeki etkinlikler ve metinler, öğrencilerin ayet hakkında derin bir anlayış kazanmasını sağlar.


8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 33-34


Soru : Kürsü ne demektir? Kur’an-ı Kerim’de yer alan bir ayetin kürsü olarak adlandırılmasının sebebi sizce ne olabilir? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Kürsü ne demektir? Kur’an-ı Kerim’de yer alan bir ayetin kürsü olarak adlandırılmasının sebebi sizce ne olabilir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Kürsü kelimesi, Arapça’da “yüksek yer” veya “platform” anlamına gelir ve genellikle konuşma yapmak veya halkı bilgilendirmek amacıyla kullanılan bir tür yükseltiyi ifade eder. İslam kültüründe, bu kelime aynı zamanda önemli bir makam veya yetkiyi simgeler.

Kur’an-ı Kerim’de yer alan Ayet el-Kürsi (Bakara Suresi, 255. ayet), bu bağlamda özel bir anlam taşır. Bu ayetin kürsü olarak adlandırılmasının sebebi, birkaç önemli noktayı ifade edebilir:

  • Yükseklik ve Kapsam: Ayet el-Kürsi, Allah’ın yüceliğini, bilgeliğini ve evrendeki her şeyi kapsayan egemenliğini vurgular. Bu, bir kürsüye oturan bir kişinin yüksek ve yetkili bir pozisyonda olmasını simgeler gibi düşünülebilir.
  • Kudret ve Yönetim: Ayette, Allah’ın mutlak güç ve yönetim yetkisi ifade edilir. Bu, kürsünün otoriteyi ve yüksek yetkiyi simgelemesiyle paralellik gösterir. Allah’ın her şeyi kontrol eden, her şeyin üzerinde olan bir yönetici olduğu belirtilir.
  • Koruma ve Güvence: Ayet el-Kürsi, inananlara Allah’ın koruması ve güvence verdiğini belirtir. Kürsü terimi, bu güvenceyi ve korumayı simgeliyor olabilir.
  • Bilgelik ve Bilgi: Ayet, Allah’ın her şeyi bilme ve her şeyin üzerinde olma yeteneğini ifade eder. Bu da kürsünün, bilgelik ve yüksek bilgi ile ilişkilendirilmesine neden olabilir.

Arkadaşlarınızla bu konu hakkında tartışırken, bu ayetin neden bu kadar yüksek bir derecede değerlendirildiğini, Allah’ın yüceliğini ve otoritesini nasıl simgelediğini tartışabilirsiniz. Bu ayetin, iman ve güven açısından ne kadar önemli bir yer tuttuğunu ve inananlar için sağladığı manevi desteği de değerlendirebilirsiniz.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 33 Cevapları


Soru : Ayetelkürsi’nin ifadelerini kartonlara yazıp karışık hâlde tahtaya asınız. Daha sonra doğru bir şekilde sıralamaya çalışınız. Ardından anlamı üzerinde sınıfça konuşunuz.


Cevap : Bu etkinliği sınıf içerisinde arkadaşlarınızla birlikte yapmanız gerekmektedir.


Soru : Sizce Ayetelkürsi’den ne gibi mesajlar çıkarılabilir? Arkadaşlarınızla belirleyerek değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Sizce Ayetelkürsi’den ne gibi mesajlar çıkarılabilir?” ile ilgili kısa cevabı “için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Maddeler Halinde Ayet el-Kürsi, çeşitli önemli mesajlar ve dersler içerir:

  1. Allah’ın Mutlak Kudreti ve Egemenliği: Ayet, Allah’ın evrendeki her şey üzerinde tam yetki ve egemenliğe sahip olduğunu vurgular. O, her şeyin yaratıcı ve yöneticisidir. Bu, Allah’ın her şeyin üstünde olan yüce bir kudrete sahip olduğunu belirtir.
  2. Her Şeyi Bilme ve Kontrol: Allah’ın bilgi ve kontrolü her şeyi kapsar. Hiçbir şey O’nun bilgisi dışında kalmaz ve O’nun iradesi dışında gerçekleşmez. Bu, inananların Allah’ın her şeyi gördüğüne ve bildiğine dair güvenini artırır.
  3. Koruma ve Güvence: Ayet, Allah’ın müminlere koruma sağladığını ve onları her türlü kötülükten koruduğunu belirtir. Allah’ın koruyuculuğu, güvenlik ve huzur sağlar.
  4. Bilgeliğin ve Adaletin Temsili: Allah’ın bilgisi her şeyi kapsar ve adaletli bir yönetim sağlar. O’nun adaleti ve bilgisi, insanların adil ve dengeli bir yaşam sürmesini sağlar.
  5. Sonsuzluk ve Değişmezlik: Allah’ın tahtı (kürsüsü) sürekli olarak var olan, değişmeyen bir yüksekliği simgeler. Bu, O’nun varlığının ve egemenliğinin ebedi olduğunu belirtir.

Bu mesajlar, Allah’ın mutlak egemenliğini ve koruyuculuğunu kavrayan inananların, ona olan bağlılıklarını ve güvenlerini artırmalarına yardımcı olur. Ayet el-Kürsi, manevi olarak güç ve güven kaynağı olarak kabul edilir ve bu yönleriyle çok önemli bir ayettir.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 31-32-33 Gezegen Yayıncılık

Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Musa (as) Cevapları Sayfa 31, 32, 33


8. Sınıf Din Kültürü Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Musa (as) Cevapları


Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde peygamberlerin hayatını öğrenmek, öğrencilerin İslam’ın temel öğretilerini anlamalarına katkı sağlar. Bu bağlamda, 8. Sınıf Din Kültürü Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Musa (as) Metni Etkinlik Cevapları, Hz. Musa’nın hayatı, mücadelesi ve Allah’ın ona verdiği vahiyler hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Bu etkinlikler, öğrencilerin Hz. Musa’yı daha yakından tanımalarına yardımcı olur.


“8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 31-32-33 Gezegen Yayıncılık”

8. Sınıf Din Kültürü Sayfa 31, 32, 33 Cevapları, Hz. Musa’nın Firavun ile olan mücadelesini ve İsrailoğulları’nı kurtarma sürecini derinlemesine incelemektedir. Bu cevaplar, öğrencilerin tarihi ve dini olayları anlamalarını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır. 8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayınları tarafından hazırlanan bu metinler, dersin ana konularını sade bir dille işlemektedir.

8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 31-32-33 Gezegen Yayıncılık üzerinden öğrenciler, Hz. Musa’nın peygamberlik yolculuğunu keşfederler. Bu sayfalar, öğrencilere dini bilgilere dayalı sorular ve etkinlikler sunarak, öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesini sağlar.


8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 31-32-33


Soru : Toplumumuzda çocuklara Musa isminin verilmesinin sebebi nedir? Hz. Musa (as) hakkında neler biliyorsunuz? Arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : “Toplumumuzda çocuklara Musa isminin verilmesinin sebebi nedir? Hz. Musa (as) hakkında neler biliyorsunuz?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Toplumumuzda çocuklara Musa isminin verilmesinin birkaç nedeni bulunmaktadır:

  • Peygamberlik: Hz. Musa, İslam’ın önemli peygamberlerinden biridir. Müslümanlar, Hz. Musa’nın (as) peygamberlik görevini, adaleti sağlama çabasını ve halkını kurtarma mücadelesini takdir ederler. Bu nedenle, onun ismi çocuklara verilirken, bu saygının ve değerinin bir ifadesi olarak görülür.
  • Kurtuluş ve Adalet: Hz. Musa, Firavun’un zulmünden İsrailoğulları’nı kurtaran bir lider olarak bilinir. Onun hikayesi, adalet, özgürlük ve Allah’ın yardımını simgeler. Bu özellikler, çocuklara ilham vermek amacıyla bu ismin seçilmesinde etkili olabilir.
  • Tevrat’ın Verilmesi: Hz. Musa, Allah’ın emirlerini içeren Tevrat’ı almış bir peygamberdir. Tevrat, İslam’da da saygı gören kutsal kitaplardan biridir. Hz. Musa’nın bu özelliği, ona olan saygıyı artırır ve isminin çocuklara verilmesini teşvik eder.

Hz. Musa (as) hakkında bilinenler:

  • Doğumu ve Çocukluğu: Hz. Musa, Mısır’da doğdu. Firavun’un zulmünden kaçınmak için annesi tarafından bir sepet içinde Nil Nehri’ne bırakıldı. Prenses tarafından bulundu ve sarayda büyütüldü.
  • Kurtuluş Mücadelesi: Yetişkin olduğunda, Hz. Musa, İsrailoğulları’nın Mısır’daki köleliğinden kurtulmaları için Allah tarafından görevlendirildi. Firavun’a karşı mücadele etti ve İsrailoğulları’nı Mısır’dan çıkardı.
  • Kızıl Deniz’in Açılması: Hz. Musa’nın, İsrailoğulları’nı Kızıl Deniz’den geçirmesi ve denizin ikiye ayrılması mucizesi, onun peygamberliğinin bir işareti olarak kabul edilir.
  • Tevrat’ın Verilmesi: Hz. Musa, Sina Dağı’nda Allah’tan Tevrat’ı aldı. Bu kitap, İslam’da da saygı gören bir kutsal kitaptır.
  • Yasa ve Öğretiler: Hz. Musa, hem dini hem de sosyal yasaları belirleyici olarak kabul edilir. Onun öğretileri, hem tarihsel hem de dini açıdan büyük önem taşır.

8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 33 Cevapları


Soru : Arkadaşlarınızla Hz. Musa’nın hayatını gösteren bir tarih şeridi oluşturunuz.


Kısa Cevap : “Arkadaşlarınızla Hz. Musa’nın hayatını gösteren bir tarih şeridi oluşturunuz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

  • Mısır’da Doğum ve Çocukluk:
    • Doğum: Hz. Musa, M.Ö. 14. yüzyılda Mısır’da doğdu. Firavun’un zulmü altında olan İsrailoğulları’nın içinde doğdu.
    • Korunma: Firavun, İsrailoğulları’nın çocuklarının öldürülmesini emretmişti. Annesi, Hz. Musa’yı bir sepet içine koyarak Nil Nehri’ne bıraktı. Prenses tarafından bulundu ve sarayda büyütüldü.
  • Sarayda Büyüme ve İlk Görev:
    • Saray Hayatı: Hz. Musa, Firavun’un sarayında büyüdü ve Mısır’ın kültür ve eğitimini aldı.
    • Görev ve Kaçış: Yetişkin yaşta, bir İsrailoğulları’na zarar veren Mısırlıyı öldürdü ve bu nedenle Mısır’dan kaçmak zorunda kaldı.
  • Mısır’dan Çıkış ve Kızıl Deniz Mucizesi:
    • Allah’ın Görevi: Allah, Hz. Musa’yı İsrailoğulları’nı Mısır’dan kurtarmakla görevlendirdi.
    • Mucizevi Geçiş: Hz. Musa, Firavun’un ordusundan kaçarken Kızıl Deniz’in Allah’ın yardımıyla ikiye ayrılması mucizesi gerçekleşti. İsrailoğulları denizi geçti, Firavun’un ordusu ise suda boğuldu.
  • Sina Dağı’nda Tevrat’ın Verilmesi:
    • Sina Dağı’na Çıkış: Hz. Musa, Sina Dağı’na çıkarak Allah ile konuştu ve Tevrat’ı aldı.
    • Yasalar ve Öğretiler: Tevrat, dini ve sosyal yasaları içerir ve Hz. Musa’nın halkına verdiği önemli bir rehberdir.
  • Son Yıllar ve Ölüm:
    • 40 Yıl Çölde Geçiş: Hz. Musa, İsrailoğulları’nı 40 yıl çölde yönetti. Bu süre zarfında, onları çeşitli zorluklardan koruyarak rehberlik etti.
    • Vaat Edilen Topraklara Giriş: Hz. Musa, vaat edilen topraklara ulaşmadan önce öldü. Yerine Yuşa (as) geçti ve İsrailoğulları vaat edilen topraklara girdi.


 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 22-23-24-25-26-27-28-29-30 Gezegen Yayıncılık

Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Kaderle İlgili Kavramlar Cevapları Sayfa 22, 23, 24, 25, 26 ,27, 28, 29, 30


8. Sınıf Din Kültürü Kaderle İlgili Kavramlar Cevapları


Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde kaderle ilgili kavramların açıklanması, öğrencilerin bu konuyu daha iyi anlamalarına katkı sağlar. 8. Sınıf Din Kültürü Kaderle İlgili Kavramlar Metni Etkinlik Cevapları sayesinde, öğrenciler kader, kaza, ecel gibi kavramların ne anlama geldiğini öğrenirler. Bu kavramlar, Allah’ın takdiri ve insan iradesi ile olan ilişkileri bağlamında işlenir.


“8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 22-23-24-25-26-27-28-29-30 Gezegen Yayıncılık”

8. Sınıf Din Kültürü Sayfa 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 Cevapları, öğrencilerin bu kavramları pekiştirmesine yardımcı olur. Bu sayfalarda kader ile ilgili sorular yer almakta ve öğrencilerin anlayışını geliştirmesi için çeşitli etkinlikler sunulmaktadır. 8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayınları tarafından hazırlanan bu ders kitabı, kavramları anlaşılır kılmak için sade ve etkili bir dil kullanmaktadır.

Ayrıca, 8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 22-23-24-25-26-27-28-29-30 Gezegen Yayıncılık, öğrencilerin dersle ilgili soruları çözerek konuyu daha iyi kavramalarını sağlar. Bu sayfalar, hem teorik bilgiyi hem de uygulamalı etkinlikleri içerir, böylece öğrencilerin öğrenme süreci desteklenir.


8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 22-23-24-25-26-27-28-29-30


Soru : Halk arasında yaygın olarak kullanılan “Rızkı bu kadarmış.”, “Ecel gelmiş cihana, baş ağrısı bahane.” ve “Herkes nasibini yer.” gibi ifade ve deyişler nerelerde ve niçin kullanılır? Sizce bunların kaderle ilişkilendirilmesinin sebebi nedir? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Halk arasında yaygın olarak kullanılan “Rızkı bu kadarmış.”, “Ecel gelmiş cihana, baş ağrısı bahane.” ve “Herkes nasibini yer.” gibi ifade ve deyişler nerelerde ve niçin kullanılır? Sizce bunların kaderle ilişkilendirilmesinin sebebi nedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Halk arasında sıkça kullanılan “Rızkı bu kadarmış.”, “Ecel gelmiş cihana, baş ağrısı bahane.” ve “Herkes nasibini yer.” gibi ifadeler, genellikle kader anlayışını ifade etmek için kullanılır ve insanların yaşadıkları olaylar karşısında kaderin rolünü vurgular.

  • “Rızkı bu kadarmış.” ifadesi, bir kişinin sahip olduğu mal, para veya imkanların belirli bir sınıra ulaştığını ve daha fazlasının mümkün olmadığını belirtir. Bu deyim, kişinin kaderinin, sahip olabileceği şeyleri belirlediğini ve rızkının sınırlarının olduğunu ifade eder.
  • “Ecel gelmiş cihana, baş ağrısı bahane.” ifadesi, kişinin ölüm zamanının geldiğini ve ölümden kaçmanın mümkün olmadığını ifade eder. Baş ağrısı gibi küçük bahanelerin, ölüm zamanını değiştiremeyeceği vurgulanır. Bu deyim, ecelin kaçınılmaz olduğunu ve her şeyin kader doğrultusunda gerçekleştiğini belirtir.
  • “Herkes nasibini yer.” ifadesi, her bireyin hayatında kendi nasibi kadarını alacağını ve herkesin kaderine uygun şekilde yaşadığını belirtir. Bu deyim, insanların yaşadıkları olayların ve sahip oldukları şeylerin kaderin bir parçası olduğunu ifade eder.

Bu deyişlerin kaderle ilişkilendirilmesinin sebebi, insanların yaşamlarındaki olayları ve durumları kaderin bir parçası olarak görme eğilimidir. Kader anlayışı, olayların ve durumların Allah’ın belirlediği plan doğrultusunda gerçekleştiğine inanmayı içerir. Bu deyişler, halk arasında kader anlayışını yansıtmak ve insanların yaşamlarında karşılaştıkları durumları kaderle ilişkilendirmek için kullanılır.


Soru : “Emek olmazsa yemek olmaz.” atasözüyle verilen mesaj nedir? Arkadaşlarınızla konuşunuz.


Kısa Cevap : ““Emek olmazsa yemek olmaz.” atasözüyle verilen mesaj nedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

“Emek olmazsa yemek olmaz.” atasözü, başarının ve iyi sonuçların çalışma ve çaba gerektirdiğini ifade eder. Bu deyim, bir işte veya projede başarılı olmanın yalnızca doğal yeteneklerle değil, aynı zamanda gayret ve çalışma ile elde edilebileceğini vurgular.

Bu atasözü, insanların hedeflerine ulaşabilmesi ve istenilen sonuçları elde edebilmesi için emek sarf etmeleri gerektiğini belirtir. Çaba ve gayret göstermeden başarıya ulaşmak zordur ve bu atasözü, çalışmanın ve çabanın önemini anlatır. Çalışmadan elde edilecek sonuçlar genellikle geçici veya yetersiz olabilir, bu yüzden sürekli bir emek ve çaba gösterilmelidir.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 23 Cevapları


Soru : “Alın teri” ve “çalıştığının karşılığını almak” deyimlerini arkadaşlarınızla yorumlayınız. 


Kısa Cevap : ““Alın teri” ve “çalıştığının karşılığını almak” deyimlerini arkadaşlarınızla yorumlayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

“Alın teri” deyimi, bir kişinin bir işte gösterdiği çaba, emek ve özveriyi ifade eder. Bu deyim, çalışma sürecinde ortaya çıkan ter ve yorgunluğu simgeler ve yapılan işin değerini vurgular. Alın teri, emeğin ve çabanın sonucunda elde edilen başarıyı daha anlamlı kılar.

“Çalıştığının karşılığını almak” deyimi ise, bir kişinin yaptığı işin ve gösterdiği çabanın ödülünü veya sonucunu elde etmesini ifade eder. Bu deyim, emek verilmeden başarılı olmanın mümkün olmadığını ve çabanın meyvelerini görebilmenin önemli olduğunu belirtir.

Her iki deyim de çalışmanın ve emeğin önemini vurgular. “Alın teri” deyimi, çalışmanın zahmetli ve yorucu olduğunu ifade ederken, “çalıştığının karşılığını almak” deyimi, bu çalışmanın sonucunda elde edilen ödülleri ve başarıyı simgeler. Bu deyimler, çalışmanın ve emek vermenin değerini ve sonucunda elde edilecek başarıları anlatır.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 24 Cevapları


Soru : “Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Herkes kendi rızkını yer.” sözünü arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Kısa Cevap : ““Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Herkes kendi rızkını yer.” sözünü arkadaşlarınızla değerlendiriniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

“Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Herkes kendi rızkını yer.” sözü, insanların yaşamları boyunca sahip oldukları mal, para ve imkanların kader doğrultusunda belirlendiğini ve başkalarının rızkını alamayacağını ifade eder. Her bireyin kendi nasibine göre yaşadığı ve kendi rızkını aldığına inanılır.

Bu söz, kader anlayışını yansıtır ve insanların kendi çabaları ve kaderleri doğrultusunda yaşamlarını sürdüreceklerini belirtir. Başkalarının sahip olduğu şeylerin veya başarının, bir kişinin rızkını etkilemeyeceğini ifade eder. Bu nedenle, her birey kendi çabaları ve şansı doğrultusunda kendi rızkını elde eder. Ayrıca, bu söz, kıskançlık ve hırs gibi olumsuz duyguların önüne geçilmesine yardımcı olabilir ve kişilerin kendi yollarını çizme ve kendi nasiplerini bekleme anlayışını teşvik eder.


Soru : Halk arasında “Ömrü bu kadarmış, eceli gelmiş.” gibi ifade ve deyişler nerelerde ve hangi anlamlarda kullanılmaktadır? Arkadaşlarınızla konuşunuz.


Kısa Cevap : “Halk arasında “Ömrü bu kadarmış, eceli gelmiş.” gibi ifade ve deyişler nerelerde ve hangi anlamlarda kullanılmaktadır?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

“Ömrü bu kadarmış, eceli gelmiş.” gibi ifadeler, genellikle bir kişinin ölümünü veya bir olayın son bulduğunu ifade etmek için kullanılır. Bu deyişler, yaşamın sona erdiğini ve kişinin hayatının belirli bir sürede tamamlandığını belirtir. Ölüm veya kaçınılmaz sonlar hakkında konuşurken bu tür ifadeler, kaderin ve ecelin kaçınılmaz olduğunu vurgulamak için kullanılır.

Bu ifadeler, halk arasında genellikle ölüm veya bir şeyin son bulmasıyla ilgili durumlarda kullanılır. Kişinin yaşam süresinin tamamlandığını ve artık yapacak bir şeyi kalmadığını anlatır. Bu deyişler, kaderin belirlediği zamanın geldiğini ve olayların doğal akışına göre gerçekleştiğini ifade eder. Aynı zamanda, bu tür ifadeler, insanların yaşamlarına ve olaylara dair bir kabul ve teslimiyet duygusunu yansıtabilir.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 25 Cevapları


Hırsızı Takip Etmeye Ne Hacet

Bağdat’ın hırsızları bir gün Behlül isimli bir bilgenin para kesesini çalarlar. Parasının çalındığını
fark eden Behlül pek tasalanmaz, ancak doğruca mezarlığa gider. Bir mezarın yanına geçip oturur,
beklemeye başlar. Onun bu durumunu görenler nedenini sorarlar. Behlül’ün başına gelenleri öğrenenler:

Hırsızı takip etmeliydin. Neden gelip buraya oturdun? diye sorarlar.
Behlül: Hırsızı bekliyorum, çünkü eninde sonunda buraya gelecektir…
Onun bu cevabını duyanlar hisselerine düşen öğüdü almışlardır. Tavrıyla ve sözleriyle o şöyle demek istiyordu:

Zengin de olsanız fakir de olsanız, sultan da olsanız derviş de olsanız sahip olduğunuz hiçbir şey
ebedi olmayacaktır. Her şeyin bir sonu vardır.
(Sufî Öyküleri, Derleyen: Armağan Atabek,
Kitapkent Yayınları, Konya, 2004, s. 73.)

Soru : Yukarıdaki hikâyede verilmek istenen mesaj nedir? Arkadaşlarınızla belirleyip değerlendiriniz. 


Cevap :

Hikâyede verilmek istenen mesaj, dünyanın ve bu dünyadaki tüm şeylerin geçici olduğudur. Behlül’ün hırsızı beklemesi, her şeyin sonlu olduğunu ve sonunda her şeyin yerli yerine oturacağını simgeler. Zenginlik, fakirlik, güç, ya da başka bir şeyin sürekliliği yoktur; her şeyin bir sonu vardır. Bu nedenle, insanların dünyadaki sahip oldukları şeylere aşırı bağlanmamaları gerektiği ve her şeyin geçici olduğuna dair bir öğüt verir.


Soru : Hayatın sonlu olduğunun bilinmesi insan davranışlarını nasıl etkiler? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Hayatın sonlu olduğunun bilinmesi insan davranışlarını nasıl etkiler?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Hayatın sonlu olduğunun bilinmesi, insanların davranışlarını çeşitli şekillerde etkileyebilir. Bu bilgi, kişilerin yaşamlarını daha anlamlı ve değerli kılma isteğini artırabilir. İnsanlar, hayatlarının sınırlı olduğunun farkında olduklarında, zamanlarını ve kaynaklarını daha dikkatli ve verimli bir şekilde kullanma eğiliminde olabilirler.

  • Önceliklendirme: İnsanlar, hangi şeylerin gerçekten önemli olduğunu daha iyi anlayarak önceliklerini belirleyebilir ve bu doğrultuda hareket edebilirler. Hayatın kısa ve belirsiz olduğunu bilmek, kişileri daha önemli hedeflere ve değerlere odaklanmaya yönlendirebilir.
  • Anı Yaşama: Hayatın sonlu olduğunu bilmek, insanların mevcut anın değerini bilmelerini ve daha fazla anı yaşamalarını teşvik edebilir. Bu, insanların günlük yaşantılarında daha fazla memnuniyet ve mutluluk arayışına yönlendirebilir.
  • Sorumluluk ve İlişkiler: Kişiler, hayatlarının sonlu olduğunu düşündüklerinde, ilişkilerine ve sorumluluklarına daha fazla önem verebilirler. Bu, aile, arkadaşlar ve toplumsal ilişkilerde daha özenli ve dikkatli davranmalarına neden olabilir.
  • Kariyer ve Hedefler: Sonlu yaşam düşüncesi, kişileri kariyerlerinde ve kişisel hedeflerinde daha kararlı ve hedef odaklı hale getirebilir. Kişiler, hayatlarında bir iz bırakmak ve gerçek anlamda bir başarı elde etmek için daha fazla çaba gösterebilirler.

Genel olarak, hayatın sonlu olduğunu bilmek, insanların yaşamlarını daha bilinçli, tatmin edici ve anlamlı bir şekilde yönlendirmelerine yardımcı olabilir.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 26 Cevapları


Soru : Sizce başarı ve başarısızlık nedir? Bu kavramların kaderle ilişkisi nedir? Arkadaşlarınızla konuşunuz.


Kısa Cevap : “Sizce başarı ve başarısızlık nedir? Bu kavramların kaderle ilişkisi nedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Başarı ve başarısızlık, genellikle kişisel hedeflerinize, toplum standartlarına veya belirli kriterlere ulaşma durumunu ifade eder. Başarı, bir kişinin ya da bir grubun belirlediği hedeflere ulaşması, istenen sonuçları elde etmesi veya genel olarak olumlu bir sonuç elde etmesi anlamına gelir. Başarısızlık ise, bu hedeflere ulaşamamak, istenilen sonuçları elde edememek veya olumsuz bir sonuç yaşamak olarak tanımlanır.

Kaderle ilişkisi ise, başarı ve başarısızlığın bir kısmının kişisel çaba ve kararların ötesinde, belirli bir ilahi plan veya takdire bağlı olduğuna inanan kişiler tarafından farklı şekilde değerlendirilir.

  • Kader ve Başarı: Kader anlayışına göre, insanların yaşamları üzerinde belirli bir ilahi plan veya takdir vardır. Bu bağlamda, başarı ve başarısızlık, kişinin kendi çabalarından bağımsız olarak Allah’ın takdirine bağlı olabilir. Kişiler, kendi çabalarını ve seçimlerini yaparken kaderin belirlediği sonuçlarla karşılaşabilirler.
  • Kader ve Başarısızlık: Aynı şekilde, başarısızlık da kaderin bir parçası olarak görülebilir. İnsanlar, kendi çabalarına rağmen başarısız olabilirler ve bu, kaderin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Kader anlayışına göre, her şeyin bir plan doğrultusunda gerçekleştiği ve başarısızlıkların da bu plana dahil olduğu düşünülür.

Kader anlayışı, kişilerin başarı ve başarısızlıklarını daha geniş bir perspektiften değerlendirmelerine yardımcı olabilir. Ancak, bu anlayış kişisel sorumluluk ve çaba gerekliliğini ortadan kaldırmaz; insanların yine de kendi çabalarını ve seçimlerini yapmaları önemlidir.


Soru : Size göre başarılı olmanın yöntemleri nelerdir? Siz başarılı olmak için neler yapıyorsunuz? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Size göre başarılı olmanın yöntemleri nelerdir? Siz başarılı olmak için neler yapıyorsunuz?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Başarılı olmanın yöntemleri kişisel hedeflere ve sektöre göre değişebilir, ancak genel olarak bazı temel ilkeler ve yöntemler şunlardır:

  • Hedef Belirleme: Başarıya ulaşmak için net ve ölçülebilir hedefler koymak önemlidir. Bu hedefler, kişisel ve profesyonel yaşamda odaklanmayı ve ilerlemeyi sağlar.
  • Planlama: Belirlenen hedeflere ulaşmak için detaylı bir plan yapmak gereklidir. Bu plan, hedeflere ulaşmak için gerekli adımları ve zaman çizelgelerini içerir.
  • Sürekli Öğrenme ve Gelişim: Başarı, sürekli öğrenme ve kişisel gelişim gerektirir. Eğitimler, okumalar ve deneyimlerle kendini geliştirmek, başarı şansını artırır.
  • Çalışkanlık ve Kararlılık: Başarı, genellikle azim ve kararlılıkla elde edilir. Düzenli ve disiplinli çalışmak, hedeflere ulaşmanın anahtarıdır.
  • Pes Etmemek: Başarı yolunda karşılaşılan engellere rağmen pes etmemek ve sürekli olarak çaba göstermek önemlidir. Başarısızlıkları öğrenme fırsatı olarak görmek ve ilerlemeye devam etmek gerekir.

Kişisel olarak başarılı olmak için uyguladığım yöntemler şunlardır:

  • Hedeflerimi Belirliyorum: Kısa ve uzun vadeli hedefler belirleyip bu hedeflere ulaşmak için planlı bir şekilde çalışıyorum.
  • Düzenli Çalışıyorum: Çalışma saatlerimi ve görevlerimi organize ederek düzenli bir şekilde çalışıyorum.
  • Kendimi Geliştiriyorum: Eğitimler, kitaplar ve çeşitli kaynaklardan faydalanarak kendimi sürekli olarak geliştiriyorum.
  • Geri Bildirim Alıyorum: Performansımı değerlendirmek ve gelişim alanlarımı belirlemek için geri bildirim alıyorum.
  • Olumlu Düşünüyorum: Zorluklarla karşılaştığımda olumlu bir tutum sergileyerek, çözüm odaklı olmaya çalışıyorum.

Bu yöntemler, hedeflerime ulaşmamı ve başarıya ulaşmamı destekliyor.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 27 Cevapları


Soru : Sağlıklı olmak ne demektir? Niçin önemlidir? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Sağlıklı olmak ne demektir? Niçin önemlidir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Sağlıklı olmak, bireyin fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan iyi bir durumda bulunmasını ifade eder. Bu, sadece hastalıkların veya rahatsızlıkların olmaması değil, aynı zamanda genel iyilik hali ve yaşam kalitesinin yüksek olması anlamına gelir. Sağlık, dengeli beslenme, düzenli egzersiz yapma, yeterli uyku, stres yönetimi ve düzenli sağlık kontrolleri gibi birçok faktöre bağlıdır.

  • Fiziksel Sağlık: Bedenin düzgün çalışması, enerji seviyesinin yüksek olması, hastalıklardan korunma ve genel iyilik hali. Fiziksel sağlık, aktif bir yaşam sürmek, dengeli beslenmek ve düzenli egzersiz yapmakla desteklenir.
  • Zihinsel Sağlık: Duygusal ve psikolojik denge, stresle başa çıkabilme, olumlu düşünme ve mental iyilik hali. Zihinsel sağlık, stres yönetimi, sosyal ilişkiler ve kişisel gelişimle desteklenir.
  • Sosyal Sağlık: Toplumla sağlıklı ilişkiler kurabilme, sosyal destek ve çevre ile uyumlu olma. Sosyal sağlık, olumlu sosyal etkileşimler ve destekleyici ilişkilerle desteklenir.

Sağlıklı olmak önemlidir çünkü:

  • Yaşam Kalitesi: Sağlık, genel yaşam kalitesini ve memnuniyetini artırır. Sağlıklı bireyler günlük aktivitelerini daha rahat ve keyifli bir şekilde yapabilirler.
  • Verimlilik ve Performans: Sağlık, iş ve sosyal hayatında daha yüksek performans göstermeyi sağlar. Fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı olmak, görevleri ve sorumlulukları daha etkili bir şekilde yerine getirmeye yardımcı olur.
  • Hastalık Riskini Azaltma: Sağlıklı alışkanlıklar ve düzenli sağlık kontrolü, hastalık riskini azaltır ve erken teşhis ile tedavi şansını artırır.
  • Uzun Ömür: Sağlıklı bir yaşam tarzı, genel olarak daha uzun ve sağlıklı bir yaşam süresi sağlar.

8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 28 Cevapları


Soru : Size göre hastalığı kader açısından nasıl değerlendirmeliyiz? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Size göre hastalığı kader açısından nasıl değerlendirmeliyiz?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Hastalığı kader açısından değerlendirmek, hastalığın Allah’ın takdirine ve ilahi planına bağlı olduğu inancını içerir. İslam inancına göre, her şey Allah’ın takdiri doğrultusunda gerçekleşir ve hastalıklar da bu takdirin bir parçası olabilir. Kader anlayışı, insanların hastalıklar karşısında sabırlı olmalarına ve kendilerini bu duruma hazırlamalarına yardımcı olabilir.

Ancak, kader anlayışı hastalıkla başa çıkmak için sadece bir teselli kaynağı değil, aynı zamanda tedbir ve çaba gerektiren bir süreç olmalıdır:

  • Tedbir ve Önlem: Hastalıkların önlenmesi ve tedavi edilmesi için gerekli önlemleri almak önemlidir. Bu, sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirmeyi, düzenli sağlık kontrolleri yaptırmayı ve gerektiğinde tıbbi yardım almayı içerir.
  • Tedavi ve Çaba: Hastalık durumunda tedaviye yönelik çabalar ve tıbbi müdahaleler, kişinin sağlık durumunu iyileştirebilir ve yaşam kalitesini artırabilir. Tedavi sürecinde, kişisel çaba ve tedbirler kadar, ilahi takdirin de etkili olduğu düşünülmelidir.
  • Sabır ve Teselli: Hastalıklar karşısında sabırlı olmak ve manevi olarak teselli bulmak, kişinin psikolojik iyiliği açısından önemlidir. Kader anlayışı, zorluklarla başa çıkarken ruhsal güç ve huzur sağlayabilir.

Sonuç olarak, hastalık kaderle ilişkilendirilirken, sağlık için gerekli önlemler almak, tedaviye yönelik çabaları sürdürmek ve manevi teselli bulmak dengeli bir yaklaşım oluşturur.


Soru : “Önce tedbir, sonra tevekkül.” sözü ile anlatılmak istenen nedir? Arkadaşlarınızla konuşunuz. 


Kısa Cevap : ““Önce tedbir, sonra tevekkül.” sözü ile anlatılmak istenen nedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

“Önce tedbir, sonra tevekkül” sözü, hem kişisel sorumluluk hem de ilahi güven anlayışını ifade eder. Bu söz, iki önemli prensibi içerir:

  • Tedbir: İlk olarak, bir insanın belirli bir konuda gerekli önlemleri ve çabayı göstermesi gerekir. Bu, plan yapmayı, hazırlık yapmayı ve gerekli adımları atmayı içerir. Örneğin, bir sınav için çalışmak, sağlıklı yaşam için beslenmeye dikkat etmek, iş projelerinde planlama yapmak gibi önlemler bu kapsama girer.
  • Tevekkül: Tedbirler alındıktan sonra, kişisel çabaların ve önlemlerin sonuçlarına güvenmek ve sonucu Allah’a bırakmak anlamına gelir. Bu, kişinin çabalarını ve planlarını yaptıktan sonra, sonuçların Allah’ın takdirine bırakılması gerektiğini ifade eder.

Bu söz, kişinin hem kendi sorumluluğunu yerine getirmesi hem de sonucun Allah’ın takdirine bırakılması gerektiğini vurgular. Bu yaklaşım, kişilere hem sorumluluk duygusu aşılar hem de manevi huzur ve güven sağlar.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 30 Cevapları


Soru : Sizce toplumumuzdaki yanlış kader anlayışının ortaya çıkmasının sebepleri başka nelerdir? Arkadaşlarınızla belirleyerek değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Sizce toplumumuzdaki yanlış kader anlayışının ortaya çıkmasının sebepleri başka nelerdir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Toplumumuzdaki yanlış kader anlayışının ortaya çıkmasının sebepleri çeşitli faktörlere dayanabilir:

  • Bilgi Eksikliği: Kader anlayışı hakkında yetersiz bilgi veya yanlış bilgi sahibi olmak, yanlış anlamalara yol açabilir. İnsanlar, kader kavramını doğru bir şekilde anlamadan, sadece yüzeysel bilgilerle hareket edebilirler.
  • Yanlış Yorumlama: Kader ile ilgili dini veya kültürel metinlerin yanlış yorumlanması, yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Kader anlayışında dikkatsizce yapılan yorumlar, yanlış inançların oluşmasına yol açabilir.
  • Kültürel ve Geleneksel Etkiler: Toplumun kültürel ve geleneksel normları, kader anlayışını etkileyebilir. Geleneksel inanışlar veya kültürel etkiler, kader kavramının yanlış anlaşılmasına yol açabilir.
  • Eğitim Eksiklikleri: Kader ve özgür irade konularında yeterli eğitim ve bilinçlendirme yapılmaması, yanlış anlamaların oluşmasına neden olabilir. Eğitim eksiklikleri, konunun derinlemesine anlaşılmasını engelleyebilir.
  • Kişisel Rahatlık: Kaderin her şeyi belirlediğine inanmak, kişisel sorumluluğu ve çabayı ihmal etme eğiliminde olabilir. Bazı insanlar, kendi eylemlerinin sonucunu kaderle ilişkilendirerek sorumluluktan kaçınabilirler.

Bu yanlış kader anlayışlarının düzeltilmesi için doğru bilgi kaynaklarından faydalanmak, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak ve dini metinlerin doğru bir şekilde öğrenilmesi önemlidir. Bu, toplumda daha sağlıklı ve doğru bir kader anlayışının gelişmesine yardımcı olabilir.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 19-20-21-22 Gezegen Yayıncılık

Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi İnsanın İradesi ve Kader Cevapları Sayfa 19, 20, 21, 22


8. Sınıf Din Kültürü İnsanın İradesi ve Kader Cevapları


Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde, insanın iradesi ve kader ilişkisi önemli bir konudur. Bu bağlamda, 8. Sınıf Din Kültürü İnsanın İradesi ve Kader Metni Etkinlik Cevapları, öğrencilerin kader ve irade kavramlarını anlamalarına yardımcı olmaktadır. İrade, insanın tercih yapma özgürlüğünü ifade ederken, kader ise Allah’ın her şeyi bilmesi ve takdir etmesidir. Öğrenciler, bu etkinlik cevapları sayesinde bu iki kavramın nasıl birbiriyle ilişkili olduğunu öğrenirler.


“8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 19-20-21-22 Gezegen Yayıncılık”

8. Sınıf Din Kültürü Sayfa 19, 20, 21, 22 Cevapları ise öğrencilerin dersin içeriğini pekiştirmelerine katkı sağlamaktadır. Bu sayfalarda yer alan sorular, insanın iradesi ve kader konusundaki anlayışlarını geliştirmelerine yardımcı olur. 8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayınları, bu konuyu anlaşılır bir şekilde sunarak öğrencilerin kavrayışını desteklemektedir.

Son olarak, 8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 19-20-21-22 Gezegen Yayıncılık, kader ve irade arasındaki dengeyi vurgulayan sorularla öğrencilere rehberlik eder. Bu sayfalar, öğrencilerin bu konuları daha derinlemesine düşünmelerine ve günlük hayatta nasıl uygulayacaklarını öğrenmelerine olanak tanır.


8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 19-20-21-22


Soru : İrade ne demektir? Neleri seçme ve seçmeme hakkına sahipsiniz? Arkadaşlarınızla konuşunuz.


Kısa Cevap : “İrade ne demektir? Neleri seçme ve seçmeme hakkına sahipsiniz?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

İrade, kişinin bilinçli bir şekilde seçim yapabilme ve karar verebilme yeteneğidir. İrade, bir kişinin düşünce ve duygularını dikkate alarak hangi eylemi gerçekleştireceğine veya hangi seçeneği seçeceğine karar verme kapasitesini ifade eder. İrade sayesinde insanlar, günlük hayatlarında karşılaştıkları durumlar arasında seçim yapabilirler. Örneğin, hangi yemekleri yiyecekleri, hangi aktiviteleri yapacakları veya hangi kararları alacakları gibi seçimler irade gücüyle belirlenir.

Kişi, kendi iradesiyle karar verme hakkına sahiptir, ancak bu kararların sonuçlarına da katlanmak zorundadır. İrade özgürlüğü, kişinin kendi değerleri ve inançları doğrultusunda seçim yapabilmesini sağlar. Bununla birlikte, toplumsal ve ahlaki normlar gibi dışsal faktörler, bireylerin irade kullanımlarını etkileyebilir.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 20 Cevapları


Bu Sözü Sen mi Söylüyorsun Ebu Ubeyde?

Hz. Ömer (ra), halifelik döneminde bir gün Şam’a gitmek üzere yola çıkar. Onu yolda Şam’daki
ordu komutanları karşılar ve ona Şam’da veba hastalığı çıktığını haber verirler. Hz. Ömer (ra), önlem olarak bu salgın hastalığın çıktığı yere girmemeye karar verir ve yanındakilere geri dönüleceğini söyler. Onun bu sözü üzerine komutanlarından Ebu Ubeyde (ra):
– “Ey Halife! Şimdi sen Allah’ın (cc) kaderinden mi kaçıyorsun? Allah (cc), ölümünüzü bu hastalıktan takdir etmişse ölürsünüz, takdir etmemişse size bir şey olmaz.” der.
Hz. Ömer onun bu sözünü çok yadırgar ve şöyle der:
– “Ey Ebu Ubeyde (ra)! Bu sözü sen mi söylüyorsun?” der ve şöyle devam eder:
– “Evet… Allah’ın (cc) kaderinden yine Allah’ın (cc) kaderine kaçıyorum. Allah’ın (cc) hakkımızdaki takdirini bilmediğim için tedbir alıyorum.”
Hz. Ömer (ra), kader konusunun daha iyi anlaşılması için ona bir de şu çarpıcı örneği verir:
– “Senin develerin olsa onlar iki taraflı bir vadiye inseler, vadilerden biri verimli, diğeri de verimsiz, çorak olsa, sen de verimli yerde develerini otlatsan, Allah’ın (cc) takdiri ile otlatmış olurdun. Onları burada değil de çorak yerde otlatsaydın yine Allah’ın (cc) takdiri ile otlatmış olmaz mıydın?”
(Müslim, Selam, 98.)

Soru : Yukarıdaki olayı insanın iradesi ve kader arasındaki ilişki açısından arkadaşlarınızla yorumlayınız.


Cevap :

Yukarıdaki olay, insanın iradesi ve kader arasındaki ilişkiyi anlamak için önemli bir örnektir. Hz. Ömer’in veba hastalığı çıkan yere girmeme kararı, kişinin kendi iradesiyle tedbir almasının ve kaderin işleyişinin nasıl bir araya geldiğini gösterir.

Hz. Ömer, veba hastalığının yayıldığı yere girmeyerek kendi iradesiyle tedbir alır. Ebu Ubeyde’nin yorumunda ise kaderin değişmez olduğu ifade edilir. Ancak Hz. Ömer, kaderi anlamanın sadece tedbir almamakla mümkün olmadığını belirtir. Kader, Allah’ın her şeyi belirlemesi anlamına gelirken, insanların da kendi akıllarını kullanarak tedbir almaları gerektiğini savunur.

Bu olay, kaderin Allah’ın belirlediği sınırlar içinde olduğunu ancak insanların da kendi seçimleriyle bu kaderi etkileyebileceğini gösterir. İnsanlar, iradeleriyle çeşitli kararlar alarak kaderin işleyişine katkıda bulunabilirler. Bu bağlamda, hem kaderin belirleyiciliği hem de insan iradesinin etkinliği bir arada düşünülmelidir.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 21 Cevapları


Soru : Okulda hangi özgürlük ve sorumluluklara sahipsiniz? Listeleyerek arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Okulda hangi özgürlük ve sorumluluklara sahipsiniz?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Okulda sahip olduğumuz özgürlükler:

  1. Ders Seçimi: İlgi ve yeteneklerimize uygun dersleri seçme hakkına sahibiz.
  2. Sosyal Etkinlikler: Kulüp faaliyetleri ve sosyal etkinliklere katılma özgürlüğü.
  3. Düşünce ve İfade Özgürlüğü: Kendi düşüncelerimizi ifade edebilme ve görüşlerimizi paylaşabilme hakkı.

Okulda sahip olduğumuz sorumluluklar:

  1. Derslere Düzenli Katılım: Öğrenim sürecinin bir parçası olarak derslere düzenli katılım sağlama.
  2. Ödevleri Zamanında Yapma: Verilen ödevleri zamanında ve eksiksiz olarak tamamlama.
  3. Okul Kurallarına Uyma: Okulun belirlediği kurallara ve disiplin yönetmeliklerine uyma.
  4. Saygılı Davranış: Öğretmenlerimize ve arkadaşlarımıza saygılı ve nazik davranma.

Bu özgürlükler ve sorumluluklar, eğitim sürecinin etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlar ve bireylerin hem kişisel hem de toplumsal gelişimlerine katkıda bulunur.


Soru : Allah (cc), insana yalnızca iyilik veya kötülük yapma yeteneği verseydi, insanın sorumlu tutulmasının bir anlamı kalır mıydı? Niçin? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Allah (cc), insana yalnızca iyilik veya kötülük yapma yeteneği verseydi, insanın sorumlu tutulmasının bir anlamı kalır mıydı? Niçin?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Eğer Allah (cc) insana yalnızca iyilik veya kötülük yapma yeteneği verseydi, insanın sorumlu tutulmasının bir anlamı kalmazdı. Sorumluluk, bireyin kendi özgür iradesiyle seçim yapabilme ve bu seçimlerin sonuçlarına katlanabilme yeteneği ile ilgilidir. İyilik ve kötülük yapma yeteneği, kişisel özgürlüğün ve karar verme yetisinin yalnızca bir yönüdür.

Gerçek anlamda sorumluluk, insanın çeşitli seçenekler arasında tercih yapabilmesi ve bu tercihlerin sonuçlarına katlanabilmesi anlamına gelir. Eğer insanın sadece iyilik veya kötülük yapma yeteneği olsaydı, bu kişi kendi özgür iradesini kullanma kapasitesine sahip olmazdı ve bu durumda sorumluluk anlayışı eksik olurdu. İnsanın özgür iradesiyle iyi veya kötü seçimler yapabilmesi, ahlaki sorumluluğun ve hesap verebilirliğin temelini oluşturur. Bu nedenle, gerçek anlamda sorumluluk, bireyin kendi kararlarını verebilmesi ve bu kararların sonuçlarına katlanabilmesi ile mümkündür.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 22 Cevapları


“Kula belâ gelmez Hak yazmayınca,
Hak belâ yazmaz, kul azmayınca.”

Soru : Yukarıdaki halk deyişini, insanın sahip olduğu akıl, irade ve sorumluluk gibi kavramları da göz önünde bulundurarak İslam’ın kader anlayışı açısından arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Cevap :

Bu halk deyişi, İslam’ın kader anlayışını yansıtan önemli bir ifadedir. Kader, Allah’ın (cc) her şeyi önceden belirlemiş olmasıdır. Bu deyiş, Allah’ın kaderinin dışındaki olayların gerçekleşmeyeceğini ifade eder.

İslam’a göre, kader her şeyin Allah tarafından belirlenmiş olduğu bir gerçektir. Ancak, insanların akıl ve irade kullanma özgürlüğü de vardır. Bu özgürlük, kişilerin kendi seçimlerini yapabilmelerine ve bu seçimlerin sonuçlarına katlanmalarına olanak tanır. Kaderin belirleyici olduğu durumlarda bile, insanlar kendi akıl ve iradeleriyle aldıkları kararlar doğrultusunda sorumluluk taşırlar.

Bu deyiş, kaderin Allah’ın belirlediği sınırlar içinde olduğunu ve Allah’ın belirlemediği bir belanın kişiye gelmeyeceğini belirtir. Aynı zamanda, kişinin kendi iradesi ve aklıyla doğru kararlar alması gerektiğini vurgular. İnsanlar, kaderin belirlediği çerçevede kendi iradeleriyle seçimler yaparak sorumluluk taşırlar. Bu sorumluluk, kişisel seçimlerin ve bu seçimlerin sonuçlarının bilincinde olmayı gerektirir.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 12-13-14-15-16-17-18-19 Gezegen Yayıncılık

Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Kader ve Kaza İnancı Cevapları Sayfa 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19


8. Sınıf Din Kültürü Kader ve Kaza İnancı Cevapları


Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, öğrencilerin dini bilgilerini derinleştirmeye yönelik önemli bir program sunmaktadır. Bu bağlamda, 8. Sınıf Din Kültürü Kader ve Kaza İnancı Metni Etkinlik Cevapları, öğrencilerin bu konudaki bilgilerini pekiştirmelerine yardımcı olmaktadır. Kader ve kaza inancı, bireylerin yaşamındaki önemli kavramlar olduğundan, bu metinle birlikte öğrencilerin bu konuda düşünmeleri teşvik edilmektedir.


“8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 12-13-14-15-16-17-18-19 Gezegen Yayıncılık”

8. Sınıf Din Kültürü Sayfa 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19 Cevapları, dersin akışını destekleyen örneklerle doludur. Bu sayfalarda, kader ve kaza ile ilgili önemli bilgilerin yanı sıra, bu kavramların günlük yaşamda nasıl yansıtılabileceği üzerinde durulmaktadır. 8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayınları tarafından sağlanan materyaller, bu konuyu daha anlaşılır hale getirmekte ve öğrencilerin öğrenme motivasyonunu artırmaktadır.

Ayrıca, 8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 12-13-14-15-16-17-18-19 Gezegen Yayıncılık, dersin içeriğini zenginleştiren önemli bilgiler sunmaktadır. Bu sayfalar, öğrencilerin kendi inançlarını sorgulamalarına ve düşünce dünyalarını genişletmelerine yardımcı olacak sorular içermektedir. Böylece, dersin daha etkili bir şekilde öğrenilmesi sağlanmaktadır.


8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 12-13-14-15-16-17-18-19


Soru : Günlük konuşmalarda kader ve kaza kavramları hangi anlamlarda kullanılmaktadır? Size göre kader ve kaza ne demektir? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Günlük konuşmalarda kader ve kaza kavramları hangi anlamlarda kullanılmaktadır? Size göre kader ve kaza ne demektir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız. 

Uzun Cevap :

Günlük konuşmalarda kader genellikle hayatımızda karşılaştığımız olayların ve durumların önceden belirlenmiş olduğunu ifade eder. Bu, bir şeyin kaçınılmaz olarak gerçekleştiği anlamına gelir. Örneğin, “Bu iş böyle olacakmış, kaderimizde varmış” şeklinde kullanılır.

Kaza ise, kaderin gerçekleşme şekli olarak değerlendirilir ve olayların beklenmedik bir biçimde meydana gelmesini ifade eder. Bu, kaderin bir sonucu olarak ortaya çıkan ani ve öngörülemeyen durumları belirtir.

Örneğin, “Bunu başımıza gelen kaza” şeklinde kullanılır. Kader, genellikle genel bir planı veya yazgıyı ifade ederken, kaza bu planın anlık ve beklenmedik gerçekleşme şekli olarak görülür. Kader ve kaza arasındaki bu ayrım, olayların nasıl değerlendirildiğini ve insanların bu olaylara nasıl anlam yüklediklerini gösterir.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 13 Cevapları


Soru : Kur’an-ı Kerim mealinden Yasin suresi 39, Hicr suresi 21 ve Müminun suresi 18. ayetlerini bulunuz. Bu ayetlerde kader kelimesinin hangi anlamlarda kullanıldığını belirleyerek arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Kur’an-ı Kerim mealinden Yasin suresi 39, Hicr suresi 21 ve Müminun suresi 18. ayetlerini bulunuz. Bu ayetlerde kader kelimesinin hangi anlamlarda kullanıldığını belirleyerek arkadaşlarınızla değerlendiriniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

  • Yasin 39: Bu ayette, Allah’ın gece ve gündüzü belirli bir düzen içinde yarattığı vurgulanır. Burada kader, evrensel bir düzeni ve düzenin nasıl işlediğini ifade eder. Allah’ın her şeyi belirli bir ölçü ve düzen içinde yaratması, kaderin evrensel bir sistem olduğunu gösterir.
  • Hicr 21: Ayette, her şeyin belirli bir ölçü içinde yaratıldığı belirtilir. Bu, her şeyin önceden belirlenmiş bir plana ve düzene göre var edildiğini ifade eder. Kader burada, her şeyin bir ölçü ve düzen içinde yaratılması anlamında kullanılır.
  • Müminun 18: Bu ayette, gökten indirilen suyun belirli bir ölçüyle düzenlendiği ifade edilir. Kader, bu düzenin ve ölçünün bir parçası olarak görülür. Su döngüsünün düzeni, Allah’ın her şeyi belirli bir plan ve ölçü içinde yarattığını gösterir.

Soru : Bir şeyin ölçülü olması ne demektir? Sizce terzi elbiseyi dikmeden önce niçin müşterisinin ölçüsünü almak zorundadır? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Bir şeyin ölçülü olması ne demektir? Sizce terzi elbiseyi dikmeden önce niçin müşterisinin ölçüsünü almak zorundadır?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Bir şeyin ölçülü olması, belirli bir düzen ve standart içinde, uygun büyüklük ve oranlarda olması anlamına gelir. Terziler, elbisenin müşterinin bedenine uygun bir şekilde dikilmesi için ölçülerini alırlar. Bu, elbisenin hem rahat hem de estetik olarak iyi görünmesini sağlar. Eğer terzi doğru ölçü almazsa, elbise ya fazla sıkı ya da fazla bol olabilir.

Bu durum, elbisenin rahat bir şekilde oturmamasına ve kişinin estetik görünümünün etkilenmesine neden olur. Ölçü almak, terzinin işini doğru yapabilmesi ve müşteri memnuniyetini sağlaması için çok önemlidir. Terzi, müşterinin beden ölçülerine göre elbiseyi şekillendirir ve böylece her müşteri için uygun ve konforlu bir ürün ortaya çıkar.


Soru : Yer çekimi olmasaydı, Sürekli gece olsaydı, Güneş olmasaydı, Ne olurdu? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Yer çekimi olmasaydı, Sürekli gece olsaydı, Güneş olmasaydı, Ne olurdu?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

  • Yer çekimi olmasaydı: Yer çekimi, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin belirli yörüngelerde kalmasını sağlar. Eğer yer çekimi olmasaydı, gezegenler serbestçe hareket eder ve kaotik bir şekilde dağılırlardı. Dünya üzerindeki nesneler ve insanlar da yerçekimi etkisi altında olmadığı için yüzeyde kalmazdı. Bu durum, yaşam koşullarını tamamen imkânsız hale getirirdi.
  • Sürekli gece olsaydı: Eğer Dünya’nın bir tarafı sürekli karanlıkta kalsa, bu durum ekosistemler üzerinde büyük etkiler yaratırdı. Bitkiler, fotosentez yapamayacağı için büyüyemezdi ve bu da besin zincirini etkilerdi. Sürekli karanlık tarafın soğuması ve sıcaklık değişiklikleri, yaşam koşullarını daha da zorlaştırırdı. Ayrıca, sürekli karanlık ve soğuk hava koşulları, ekosistemlerin dengesini bozarak çeşitli canlı türlerinin yaşamasını engellerdi.
  • Güneş olmasaydı: Güneş, Dünya’nın iklimini ve hava koşullarını düzenler. Güneş ışığı ve ısısı olmadan, Dünya üzerindeki yaşam imkânsız hale gelirdi. Güneş’in sağladığı enerji, bitkilerin fotosentez yapmasını sağlar ve atmosferin ısınmasını temin eder. Güneş ışığının eksikliği, tüm ekosistemlerin çökmesine ve yaşamın sürdürülemez hale gelmesine neden olurdu.

8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 14 Cevapları


Soru : Resimden hareketle Dünya’daki ölçü ve denge hakkında neler söyleyebilirsiniz? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Cevap :

Resim üzerinden konuşarak Dünya’daki ölçü ve denge hakkında birkaç önemli nokta ortaya koyabiliriz. Dünya üzerindeki doğal sistemler, dikkatli bir şekilde dengelenmiştir. Örneğin, su döngüsü, atmosfer dengesi ve ekosistemler arasındaki ilişkiler, dünya üzerinde yaşamın sürdürülebilmesi için kritik öneme sahiptir.

Bu denge, Dünya’nın çeşitli yaşam alanlarının işleyişini ve tüm canlıların uyum içinde yaşamalarını sağlar. Denge bozulduğunda, örneğin çevresel kirlenme veya iklim değişikliği gibi, bu sistemler zarar görebilir ve yaşam koşulları tehlikeye girebilir.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 15 Cevapları


Soru : Kur’an-ı Kerim mealinden Âli İmran suresi 191. ayet, Bakara suresi 29. ayet, Enam suresi 96. ayet ve Zuhruf suresi 11. ayeti bulunuz. Bu ayetlerde nelerin bir ölçü içinde yaratıldığını belirleyerek arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Kısa Cevap :

  • Âli İmran 191: Göklerin ve yerin yaratılması, gece ve gündüzün dönüşümü bir ölçü içinde yaratılmıştır.
  • Bakara 29: Yeryüzünde olan her şey ve her şeyin yaratılması bir ölçü içindedir.
  • Enam 96: Gece ve gündüzün yaratılması ve düzenlenmesi bir ölçü içindedir.
  • Zuhruf 11: Su ve bitkilerin yaratılması da bir ölçü ve düzen içinde yapılmıştır.

Uzun Cevap :

  • Âli İmran 191: Bu ayet, göklerin ve yerin yaratılmasının, gece ve gündüzün dönüşümünün düzenli bir ölçü içinde olduğunu ifade eder. Bu, evrenin düzenli ve planlı bir şekilde yaratıldığını gösterir.
  • Bakara 29: Bu ayette, yeryüzündeki her şeyin, yaratılışının ve düzeninin belirli bir ölçü içinde yapıldığı belirtilir. Bu, tüm canlılar ve doğal kaynakların dengeli bir şekilde var edildiğini ifade eder.
  • Enam 96: Gece ve gündüzün yaratılması ve düzenlenmesi belirli bir ölçü içindedir. Bu, doğa olaylarının sistematik ve düzenli bir şekilde işlediğini gösterir.
  • Zuhruf 11: Su ve bitkilerin yaratılması da belirli bir ölçü ve düzen içinde gerçekleştirilmiştir. Bu, doğadaki her şeyin uyum içinde çalıştığını ve birbirini tamamladığını gösterir.

Soru : Allah’ın evrende her şeyi belli bir ölçü ve denge içinde yaratması insana ve diğer canlılara ne gibi yararlar sağlamaktadır? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Allah’ın evrende her şeyi belli bir ölçü ve denge içinde yaratması insana ve diğer canlılara ne gibi yararlar sağlamaktadır?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Allah’ın evrende her şeyi belirli bir ölçü ve denge içinde yaratması, doğal sistemlerin ve ekosistemlerin dengede kalmasını sağlar. Bu, yaşamın sürdürülebilirliğini garanti eder ve ekosistemler arasındaki etkileşimlerin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar.

Örneğin, su döngüsü, atmosfer dengesi ve iklim sistemi, tüm canlıların yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu denge, insanların temiz suya erişimini, sağlıklı bir iklimde yaşamasını ve doğal kaynaklardan yararlanmasını sağlar. Ayrıca, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem sağlığı da bu denge sayesinde korunur. Bu düzen ve ölçü, insan ve diğer canlıların sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam sürmesini mümkün kılar.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 16 Cevapları


Soru : Sizce Kur’an’da, evrendeki ölçü ve düzenin bozulmaması hangi nedenlerle istenmektedir? Arkadaşlarınızla örnekler bularak tartışınız.


Kısa Cevap : “Sizce Kur’an’da, evrendeki ölçü ve düzenin bozulmaması hangi nedenlerle istenmektedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Kur’an’da evrendeki ölçü ve düzenin bozulmaması istenmesinin nedenleri arasında, bu düzenin yaşamın sürdürülebilirliği için kritik öneme sahip olması yer alır. Evrendeki denge, doğal sistemlerin sağlıklı işleyişini ve tüm canlıların uyum içinde yaşamasını sağlar. Eğer bu denge bozulursa, ekosistemler zarar görebilir ve doğal kaynaklar tükenebilir.

Örneğin, iklim değişikliği, çevresel kirlilik ve doğal kaynakların aşırı kullanımı bu dengeyi bozabilir ve yaşam koşullarını zorlaştırabilir. Kur’an, bu dengeyi korumanın önemini vurgulayarak insanları çevresel sorumluluklarını yerine getirmeye ve doğal dengeyi korumaya teşvik eder.


Soru : Yasa nedir? “Evrenin yasaları” ifadesi sizde hangi anlamları çağrıştırmaktadır? Arkadaşlarınızla konuşunuz.


Kısa Cevap : “Yasa nedir? “Evrenin yasaları” ifadesi sizde hangi anlamları çağrıştırmaktadır?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Yasa, belirli bir düzeni ve kuralları belirleyen kural veya ilkelerdir. Bu kurallar, hem fiziksel hem de toplumsal alanlarda geçerli olabilir. “Evrenin yasaları” ifadesi, evrendeki doğal düzeni ve düzenin işleyişini belirleyen fiziksel ve biyolojik kuralları ifade eder. Bu yasalar, doğal olayların ve süreçlerin belirli bir düzen ve ölçü içinde gerçekleşmesini sağlar.

Örneğin, yer çekimi kanunu, hareket yasaları ve ekosistem dengesi gibi doğal yasalar, evrendeki tüm canlıların ve olayların uyum içinde çalışmasını sağlar. Bu yasaların işleyişi, yaşamın sürdürülebilirliği ve doğanın dengesinin korunması için kritik öneme sahiptir.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 17 Cevapları


Soru : Siz fiziksel yasalardan hangilerini biliyorsunuz? Fiziksel yasalarla evrendeki düzen arasındaki ilişki nedir? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap : “Siz fiziksel yasalardan hangilerini biliyorsunuz? Fiziksel yasalarla evrendeki düzen arasındaki ilişki nedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Fiziksel yasalar, doğanın işleyişini düzenleyen temel kurallardır. Bunlar arasında yer çekimi yasası, hareket yasaları (Newton’un üç hareket yasası), termodinamik yasaları (ısı enerjisinin dönüşümü ve korunumu) ve elektromanyetik yasalar (elektrik ve manyetik alanların etkileşimi) bulunur. Yer çekimi yasası, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin belirli yörüngelerde kalmasını sağlar. Hareket yasaları, cisimlerin hareketlerini ve kuvvetlerin etkilerini açıklar.

Termodinamik yasaları, enerji dönüşümlerini ve ısı akışını düzenler. Elektromanyetik yasalar ise elektrik ve manyetik alanların nasıl etkileşime girdiğini belirler. Bu fiziksel yasalar, evrendeki düzeni ve dengeyi sağlar; doğal olayların ve süreçlerin öngörülebilir ve düzenli bir şekilde gerçekleşmesini temin eder. Bu yasaların işleyişi, tüm canlıların ve doğal sistemlerin dengede kalmasını ve yaşamın sürdürülebilirliğini sağlar.


Soru : Arkadaşlarınızla, insanların ölçü ve dengesini bozduğu bir biyolojik yasa bulunuz. Bu yasanın çiğnenmesi dünyamıza ve insanlara hangi zararları vermiştir? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Arkadaşlarınızla, insanların ölçü ve dengesini bozduğu bir biyolojik yasa bulunuz. Bu yasanın çiğnenmesi dünyamıza ve insanlara hangi zararları vermiştir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Bir biyolojik yasa örneği, ekosistemlerin doğal dengesinin korunmasıdır. İnsanların doğal yaşam alanlarını tahrip etmesi ve ormansızlaşma, bu biyolojik yasayı ihlal eder. Ormanların yok edilmesi, birçok canlı türünün yaşam alanlarını kaybetmesine ve ekosistemlerin bozulmasına neden olur. Bu, biyoçeşitliliğin azalmasına ve ekosistemlerin dengesinin bozulmasına yol açar.

Ayrıca, ormansızlaşma, karbondioksit emiliminin azalmasına ve iklim değişikliğine katkıda bulunur. Bu durum, hem doğal yaşamı hem de insanların sağlığını etkileyebilir. Ekosistemlerin bozulması, su kaynaklarının kirlenmesine, toprak erozyonuna ve hava kirliliğine neden olabilir, bu da hem çevre hem de insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratır.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 18 Cevapları


Soru : Toplumsal yasaların, fiziksel ve biyolojik yasalardan farkları ve benzerlikleri nelerdir? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Toplumsal yasaların, fiziksel ve biyolojik yasalardan farkları ve benzerlikleri nelerdir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Toplumsal yasalar, insanların toplumsal davranışlarını düzenleyen kurallardır ve genellikle sosyal normlara ve etik değerlere dayanır. Bu yasalar, toplumsal düzeni sağlamak ve bireylerin uyumlu bir şekilde yaşamasını temin etmek için geliştirilmiştir. Toplumsal yasalar, toplumdan topluma değişebilir ve toplumsal değişimlere bağlı olarak güncellenebilir. Örneğin, hukuk kuralları, ahlaki normlar ve sosyal davranış kuralları toplumsal yasalardır.

Fiziksel ve biyolojik yasalar ise doğanın işleyişini belirleyen kurallardır. Fiziksel yasalar, doğa olaylarının temel kurallarını belirler (örneğin, yer çekimi, hareket yasaları). Biyolojik yasalar ise canlıların işleyişini ve ekosistemlerin dengede kalmasını sağlar (örneğin, ekosistem dengesi, biyoçeşitlilik).

Benzerlikleri, her tür yasada bir düzen ve uyum sağlama amacı güdülmesidir. Toplumsal yasalar, sosyal düzeni sağlarken, fiziksel ve biyolojik yasalar doğadaki düzeni sağlar. Farklılıkları ise, toplumsal yasaların insan yapımı ve değişken olmasıdır; fiziksel ve biyolojik yasalar ise doğanın temel kuralları olup değişmez.


8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 19 Cevapları


Soru : “…Şüphesiz ki, bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah da onların durumunu değiştirmez…” (Rad suresi, 11. ayet.)

Bu ayette Allah’ın (cc) insana yüklediği toplumsal sorumluluk nedir? Arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap :

Bu ayette, bir toplumun kendi durumunu değiştirmek için çaba göstermesi gerektiği ifade edilir. Allah, toplumların kendi çabaları doğrultusunda durumlarını değiştirebileceğini ve gelişme sağlayabileceğini belirtir.

Uzun Cevap :

Bu ayette, toplumsal sorumlulukların insanlara ait olduğu vurgulanır. Allah, bir toplumun durumunu değiştirmesi için öncelikle toplumun kendi çabalarını göstermesi gerektiğini belirtir.

Bu, toplumsal değişim ve ilerleme için insanların aktif bir rol oynaması gerektiği anlamına gelir. Toplumların sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarına çözüm araması, kendi durumlarını iyileştirmeye çalışması ve toplumsal düzeni geliştirmesi gerekmektedir.

Allah, toplumsal değişim ve iyileşme sürecinde, insanların kendi sorumluluklarını yerine getirmesini ve aktif olarak değişim için çalışmasını bekler. Bu ayet, bireylerin ve toplumların sosyal sorumluluklarını anlamaları ve bu doğrultuda hareket etmeleri gerektiğini vurgular.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 11 Gezegen Yayıncılık

Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 1. Ünite Ünitemize Hazırlanalım Cevapları Sayfa 11


8. Sınıf Din Kültürü 1. Ünite Ünitemize Hazırlanalım Cevapları


Ortaokul 8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, öğrencilerin dini bilgilerini geliştirmek ve ahlaki değerleri pekiştirmek için önemli bir platform sunmaktadır. 8. Sınıf Din Kültürü 1. Ünite Ünitemize Hazırlanalım Cevapları ile dersin başında yapılacak etkinliklerin temelini oluşturuyoruz. Bu bölüm, öğrencilere konuyla ilgili temel bilgiler sunarak, onları bir sonraki aşamaya hazırlamaktadır.


“8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Sayfa 11 Gezegen Yayıncılık”

Özellikle 8. Sınıf Din Kültürü Sayfa 11 Cevapları, bu ünite içerisindeki anahtar noktaları özetlemekte ve öğrencilerin anlamasını kolaylaştırmaktadır. 8. Sınıf Din Kültürü Gezegen Yayınları tarafından sunulan içerikler, öğrencilerin öğrenme sürecini destekleyici materyaller içermektedir. Bu kaynaklar, hem görsel hem de yazılı olarak etkili bir öğrenim deneyimi sağlamaktadır.

Son olarak, 8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 11 Gezegen Yayıncılık, bu önemli bilgilerin yer aldığı sayfa ile öğrencilere zengin içerikler sunmaktadır. Bu sayfa, öğrencilerin derslere olan ilgisini artırmakta ve onları aktif bir şekilde katılımcı olmaya teşvik etmektedir.


8. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı Sayfa 11


1. Kader, kaza, yasa, irade ve tevekkül kavramlarının anlamlarını sözlükten öğrenerek defterinize yazınız.


Kısa Cevap : “Kader, kaza, yasa, irade ve tevekkül kavramlarının anlamlarını sözlükten öğrenerek defterinize yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

  • Kader: İslam inancına göre, kader Allah’ın evreni ve içindeki tüm varlıkları belirli bir plana göre yaratmasıdır. Bu, her şeyin önceden bir düzen içinde planlandığını ve her olayın Allah’ın bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini ifade eder.
  • Kaza: Kaza, kaderin işleyişi doğrultusunda olayların zaman içinde gerçekleşmesidir. Yani, Allah’ın belirlediği kaderin hayata geçmesi sürecidir. Kaza, olayların doğası gereği meydana gelmesini sağlar.
  • Yasa: Yasa, doğanın işleyişini belirleyen ve düzenleyen kurallardır. Fiziksel yasalar (örneğin, yer çekimi) ve biyolojik yasalar, evrende düzenin sağlanmasını ve her şeyin uyum içinde çalışmasını garanti eder.
  • İrade: İrade, insanın kendi seçimlerini yapabilme ve karar verme yeteneğidir. Bu, insanların özgürlüklerini kullanarak kendi eylemlerini belirlemelerine olanak tanır.
  • Tevekkül: Tevekkül, bir insanın kendi çabalarını gösterdikten sonra sonuçları Allah’a bırakması anlamına gelir. Kişi, elinden geleni yaptıktan sonra sonuçları Allah’ın takdirine teslim eder.

2. Evrendeki ölçü ve düzen ile ilgili bir araştırma yaparak sonuçlarını defterinize yazınız. 


Kısa Cevap : “Evrendeki ölçü ve düzen ile ilgili bir araştırma yaparak sonuçlarını defterinize yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Evrendeki düzen ve ölçü, karmaşık bir sistemin parçası olarak işliyor. Güneş sistemi, gezegenlerin belirli yörüngelerde dönmesini sağlayan yer çekimi ve diğer fiziksel kuvvetlerle düzenlenmiştir. Dünya’nın dönme hareketi ve güneş etrafında dönerken sağladığı gece ve gündüz döngüsü, yaşam için gerekli olan ısı ve ışığı sağlar.

Ayrıca, evrendeki galaksiler, yıldızlar ve diğer gök cisimleri, birbirleriyle etkileşim içindedir ve bu etkileşimler evrenin düzenini korur. Bu düzen, doğal yasalar tarafından sağlanır ve evrenin sürdürülebilirliğini temin eder.


3. İnsanı diğer canlılardan farklı kılan özellikler hakkında bilgi edininiz. 


Kısa Cevap : “İnsanı diğer canlılardan farklı kılan özellikler hakkında bilgi edininiz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

İnsanları diğer canlılardan farklı kılan birkaç temel özellik vardır. Öncelikle, insanlar yüksek derecede gelişmiş bir düşünme yeteneğine sahiptir. Soyut düşünme, problem çözme ve planlama gibi yetenekler, insanları diğer canlılardan ayırır.

Ayrıca, dil ve iletişim becerileri, insanların karmaşık düşüncelerini ve duygularını başkalarına ifade etmelerini sağlar. İnsanlar, dil aracılığıyla kültürlerini aktarabilir ve sosyal organizasyonlar oluşturabilir. Sosyal ve kültürel organizasyonlar kurma yeteneği, toplumsal yapıları ve medeniyetleri oluşturma becerisi de insanlara özgüdür. Bunun yanı sıra, bilinçli bir kendilik anlayışı ve kişisel kimlik geliştirme kapasitesine sahip olmaları, insanları diğer canlılardan farklı kılar.


4. Kader ve kaza ile ilgili halk arasında kullanılan atasözü ve deyimlerden örnekler araştırıp defterinize yazınız.


Kısa Cevap : “Kader ve kaza ile ilgili halk arasında kullanılan atasözü ve deyimlerden örnekler araştırıp defterinize yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

  • Kısmetse olur: Bu atasözü, kaderin ve nasibin hayatımızdaki olayları belirlediğini vurgular. Kısmet, Allah’ın takdir ettiği ve bizden bağımsız olan bir şeydir. Bu nedenle, bazı şeyler istediğimiz gibi gerçekleşmese bile, kaderin bir parçası olarak kabul edilir.
  • Takdiri İlahi: Bu deyim, Allah’ın her şeyi önceden belirlediğini ve her olayın onun takdirine göre gerçekleştiğini ifade eder. İnsanın çabaları ve istekleri kadar, kaderin de önemli bir rol oynadığını anlatır. Bu, insanın kontrol edemediği durumlarda Allah’ın planına teslim olmasını ifade eder.

5. Bakara suresinin 255. ayetini Kur’an-ı Kerim mealinden okuyup ayette verilmek istenen mesajları defterinize yazınız. 


Kısa Cevap : “Bakara suresinin 255. ayetini Kur’an-ı Kerim mealinden okuyup ayette verilmek istenen mesajları defterinize yazınız. ” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Bakara suresinin 255. ayeti, “Ayet-el Kürsi” olarak adlandırılır ve bu ayet Allah’ın büyüklüğünü ve üstünlüğünü anlatır. Ayette, Allah’ın evrendeki her şeyi yönetme yetkisine sahip olduğu, hiçbir şeyin O’nun bilgisinin dışında kalmadığı ifade edilir.

Ayrıca, Allah’ın gücü her şeyin üzerinde olup, O’nun koruması ve yardımı her zaman mevcut olduğu belirtilir. Ayet, Allah’ın her şeyi bilen, her şeyi gören ve her şeye gücü yeten bir varlık olduğunu vurgular. Aynı zamanda, bu ayet, müminlerin Allah’ın yüceliğini ve korumasını hatırlamalarını sağlar ve O’na olan güveni pekiştirir.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 132-133-134-135

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı 5. Ünite Ünitemizi Değerlendirelim Cevapları Sayfa 132, 133, 134, 135


5. Ünite Ünitemizi Değerlendirelim Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 132-133-134-135


A. Aşağıdaki açık uçlu soruları cevaplayınız.


1. İslam dininin temel kaynakları nelerdir? Yazınız.


Kısa Cevap : “İslam dininin temel kaynakları nelerdir? Yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

İslam dininin temel kaynakları dörttür. Bu kaynaklar Kur’an, hadisler icma ve kıyastır.

Kur’an-ı Kerim; Allahu Teala tarafından Cebrail Aleyhisselam vasıtasıyla Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e inan Allah’ın sözleridir. Kur’an-ı Kerim’de Emir ve yasaklar bildirilmiş ve açıklayıcı olarak Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e yönlendirme yapılmıştır.

Hadis; peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin söylemiş olduğu, yapmış olduğu veya yapmasa da onaylamış olduğu işlerdir.

Kıyas; büyük din alimlerinin Kur’an’da ve sünnette geçen hükümlere göre yeni çıkan meseleleri kıyas ederek hükümler çıkarmalarıdır.

İcma; bütün ümmet mesafesinde olan o metin alimlerinin bir konuda ittifak etmeleri ve dini hüküm olarak karar vermeleridir.


2. Kur’an-ı Kerim’de yer alan hükümlerin anlaşılmasında sünnetin rolü nedir? Açıklayınız.


Kısa Cevap : “Kur’an-ı Kerim’de yer alan hükümlerin anlaşılmasında sünnetin rolü nedir? Açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı  için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Kuranı Kerimin birçok ayetinde Peygambere uymak ve gönderilen Peygamberlerin açıklayıcı olarak gönderildikleri ifade edilmiştir. İşte bu bize Peygamberlere uymanın dini bir emir olduğunu göstermektedir. Konu ile İlgili ayetler;

“Resulüm, sana indirdiğimiz Kur’anı insanlara açıkla” (Nahl 44)

“Eğer bir şeyde çekişirseniz onu Allah’a ve Resulüne götürün…” (Nisa, 4/59)
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun.” (Âl-i İmran, 3/31)
“Allah’ın ve Resulünün haram kıldığını haram kılmayanlarla savaşın.” (Tevbe, 9/29)
“Peygamber size her neyi verdiyse onu alın. Ve size her neyi yasakladıysa ondan vazgeçin.” (Haşr, 59/7)
“Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, hiçbir mümin erkek ve mümin kadın için işlerinde seçme hakları yoktur.” (Ahzab, 33/36)
“Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde müminlerin sözü ancak ‘İşittik ve itaat ettik.’ demeleridir.” (Nur, 24/51)
“Andolsun ki Allah’ın resulünde sizler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 33/21)
“Biz sana Kur’an’ı indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın!” (Nahl, 16/44)
“Sonra biz seni din hususunda bir şeriat sahibi kıldık.” (Casiye, 45/18)
“Ey iman edenler! Allah’ın ve Resulünün önüne geçmeyin.” (Hucurat, 49/1)
“Seni hakem yapmadıkça iman etmiş sayılmazlar.” (Nisa, 4/65)
“Allah’a ve Resulüne karşı gelenler.” (Mücadele, 58/5)
“Allah sana Kitabı ve hikmeti indirdi.” (Nisa, 4/113)
“O hevasından konuşmaz!” (Necm, 53/3)
“Resulün hükmünden ancak münafıklar kaçar.” (Nisa, 4/61)
“Kim Resule itaat ederse, şüphesiz Allah’a itaat etmiştir.” (Nisa, 4/80)
“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar.” (Nisa, 4/13)
“Kim Resule muhalefet ederse onu cehenneme sokarız.” (Nisa, 4/115)


3. Kur’an-ı Kerim’in temel özellikleri nelerdir? Sıralayınız.


Kısa Cevap : “Kur’an-ı Kerim’in temel özellikleri nelerdir? Sıralayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Maddeler halinde Kur’an-ı Kerim’in temel özellikleri kısaca şunlar olarak özetlenebilir;

  • Kur’an-ı Kerim’in dili arapçadır ve Arapça olarak indirilmiştir. Arapça çok zengin bir dil olduğu ve Peygamber Efendimiz ile orada bulunanların dili Arapça olduğu içiniçin bu dil tercih edilmiştir.
  • Kur’an-ı Kerim diğer ilahi kitaplar gibi belli bir kesme değil bütün insanlığa gönderilmiş evrensel bir kitaptır
  • Kur’an-ı Kerim diğer kitaplar gibi bozulmamış ve günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir. Ayeti kerimede geçtiği üzere kıyamete kadar da bozulmadan kalacaktır

4. Kur’an’da kıssaların anlatılma sebebi nedir? Açıklayınız.


Kısa Cevap : “Kur’an’da kıssaların anlatılma sebebi nedir? Açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Maddeler halinde Kur’an’da kıssaların anlatılma sebebi şunlardır ;

  • Allah c.c. varlığını ispat
  • İyiyi ve kötüyü göstermek
  • Öğütler vermek
  • Yasakları ve emirleri hatırlatmak
  • Helak olan kavimleri göstermek
  • Yapılan hatalardan ders çıkarmak

B. Aşağıda yer alan çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.


1. “… Anne babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve elinizin altında bulunan kimselere iyilik edin…” (Nisâ suresi, 36. ayet.)

Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki ayette emredilen davranışlardan değildir?


A) Komşulara yardım etmek
B) Sadece tanıdıklara yardım etmek
C) Akrabalara yardım etmek
D) Anne babaya yardım etmek


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 133 Cevapları


2. “Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sözleri, uygulamaları ve sahabilerin yapmış olduğu davranışları onaylamasıdır.”

Yukarıda tanımı yapılan kavram aşağıdakilerden hangisidir?


A) Kur’an
B) Vahiy
C) Tebliğ
D) Sünnet


3. Kur’an-ı Kerim, insanları iyiye, doğruya ve güzele yönlendirir. Müslümanların birbirleri ile ilişkilerinde sevgi, saygı, adalet gibi ahlaki değerlere uygun davranışlar sergilemelerini öğütler.

Yukarıda verilen bilgi aşağıdaki ayetlerden hangisi ile doğrudan ilişkilidir?


A) “… İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.” (Bakara suresi, 195. ayet.)
B) “… Bunlar, gerçeği açıklayan Kitab’ın (Mübîn’in) ayetleridir. (Yûsuf suresi, 1. ayet.)
C) “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zâriyât suresi, 56. ayet.)
D) “… Geçmiş her ümmet içinde de mutlaka bir uyarıcı peygamber bulunmuştur.” (Fâtır suresi, 24. ayet.)


4. “Sözün en güzeli Allah’ın Kitabı’dır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed’in rehberliğidir.” (İbn Mâce, Sünnet, 7.)

Yukarıda verilen hadisten çıkarılacak en kapsamlı sonuç aşağıdakilerden hangisidir?


A) Son ilahi kitap, Kur’an-ı Kerim’dir.
B) Kur’an ve sünnet, İslam’ın temel kaynaklarıdır.
C) Hz. Muhammed (s.a.v.), Müslümanlara örnektir.
D) Kur’an-ı Kerim, hidayet rehberidir.


5. Nuh (a.s.) ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Kavmine yıllarca tevhid inancını anlatmıştır.
B) Kendisine iman eden yoksulları yanından kovmasını isteyen zenginlerin talebini kabul etmiştir.
C) Kavminin cezalandırıldığı tufan, tarihte Nuh Tufanı olarak bilinir.
D) Kur’an’da adı sıkça geçen ve ülü’l-azm olan peygamberlerdendir.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 134-135 Cevapları


Aşağıdaki soruları cevaplayarak bulmacayı çözünüz.


Soldan Sağa


  • 2. Kur’an-ı Kerim’de yer alan, insanlar arasındaki hukuki, idari, mali, iktisadi ve beşeri ilişkilerini düzenleyen hükümler. (MUAMELAT)
  • 3. Uzun süre kavmine tevhid inancını anlattı ama kavmi onu inkâr etti ve tufanda boğularak helak edildiler. Bahsi geçen peygamber kimdir? (NUH)
  • 5. Öldükten sonraki hayat. (AHİRET)
  • 6. Hz. Peygamberin (s.a.v.) vaktini, şartlarını vs. açıkladığı, hem beden hem mal ile yapılan ibadet. (HAC)
  • 7. Kur’an’ın “şifa veren” anlamına gelen ismi. (eş-Şifa / ŞAFİ )
  • 10. Hiç bir harfi değiştirilmeden nesilden nesile nakledilen, okunması ve yaşanması ile ibadet edilen son ilahi vahiy. (KURAN)
  • 11. Hz. Peygamberin (s.a.v.) hangi maldan, ne kadar verileceğini açıkladığı, maddi olarak yapılan ibadet.(ZEKAT)

Yukarıdan Aşağıya


  • 1. Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi. (FATİHA)
  • 4. Allah’ın (c.c.) birliği inancı. (TEVHİD)
  • 8. İnsanın, iyi veya kötü olarak vasıflandırmaya yol açan manevi nitelikleri. (AHLAK)
  • 9. Sözlükte “yol, âdet, gidişât” gibi anlamlara gelen kavram. (SÜNNET)


 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 70-71-72-73

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Din, Birey ve Toplum Cevapları Sayfa 70, 71, 72, 73


Din, Birey ve Toplum Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 70-71-72-73


Soru : Toplumları bir araya getiren unsurlar nelerdir?


Kısa Cevap : “Toplumları bir araya getiren unsurlar nelerdir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Toplumları bir araya getiren en önemli unsurlar duygusal unsurlardır.

Duygusal olarak isimlendirdiğimiz unsurlar ise kişinin ortak tarihi, dili, vatan ve memleket sevgisi, dini değerler, adalete bir devlete ve bağımsızlığa olan ihtiyaç ile birlik ve beraberlik hissidir.

Her toplum bir araya getiren ortak anıları ve ortak değerleri vardır.

Bu ortak arılar ve değerler sayesinde toplumlar birbirini sahiplenir ve böylece birlik ve beraberlik içerisinde mutlu olarak yaşarlar.

Birbirine kenetlenmiş olan toplumları dağıtmak ve onlar arasında fitne sokarak düşmanlar içeri girmesi mümkün değildir.

Bu yüzden toplumsal birlik ve beraberliği sağlamak için bu anıların canlı tutulması ve tarihi bilincin sonraki nesillere de aktarılması lazımdır.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 71 Cevapları


YORUMLAYALIM


“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.”

(Âl-i İmrân suresi, 190. ayet.)

“Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina kılan, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz besinlerle rızıklandıran Allah’tır. İşte Allah sizin Rabbinizdir. Âlemlerin Rabbi Allah, yücelerden yücedir.”

(Mü’min suresi, 64. ayet.)


Soru : Yukarıdaki ayetleri din ve hayat ilişkisi açısından yorumlayınız.


Cevap :

Yukarıdaki ayetlerde insana göklerin ve yerin, gece ve gündüzün art arda gelişi yerin bir yerleşim alanı, göğün birbirine ve temiz besinlerle bize rızıklandıranın, şeklimizi ve bütün şekilleri güzel yapının Allah olduğu vurgulanmış ve bu şekilde hayatımızda ibretler alarak dini hayatımıza yön vermemiz gerektiği vurgulanmıştır.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 72 Cevapları


YORUMLAYALIM


“İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.”

(Bakara suresi, 213. ayet.)


Soru : Yukarıdaki ayeti dinin kaynağı açısından yorumlayınız.


Cevap :

Yukarıdaki ayete dinin kaynağı açısından bakıldığı zaman dinin kaynağının Allah, kitaplar ve peygamberler olduğu ifade edilmektedir.

Çünkü bu ayette insanların dinden uzaklaştırdıkları zamanlarda Allah tarafından peygamberler ve kitaplar gönderildiği bu insanların gerçeği iletildiği ifade edilmektedir.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 73 Cevapları


TARTIŞALIM


Din, dünya ve ahiret mutluluğuna yöneltir. Din, akrabalar ve komşularla iyi ilişkiler kurmayı önerir.

Din, Allah’a (c.c.) kulluk etmeyi ve insanlara saygılı olmayı ister.


Soru : Yukarıdaki cümleler çerçevesinde dinin bireye ve topluma katkılarını tartışınız.


Cevap :

Yukarıdaki cümlelere baktığımız zaman din insana hem dünya hem de ahiret mutluluğu öğretir.

Çünkü dilini yaşayan bir insan ahirette güzel bir muamele görecek ve cennete girmeyi hak kazanacağı için ondan daha sadetli kimse yoktur.

Din aynı zamanda dünya işlerinin iyi de gitmesi ve toplumsal düzenin sağlanması için şarttır.

Allah tarafından görüldüğünü ve yaptıklarının bir gün hesaba çekileceğine inanan samimi bir Müslüman dinin emirleri olan yakınlarına ve komşularına hürmet ve saygıda elinden geleni yapar.

İnsanlara duymuş olduğu saygı sebebiyle kimseyi küçümsememek, alay etmemek ve bütün istenilen ahlaki özelliklere sahip olmaya çalışır.

İşte bunlara sahip olmaya çalışan bir Müslüman da e bu tür insanların oluşturduğu bir toplumda huzur çerçevesinde hayatını devam ettirir.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 69

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Ünitemize Hazırlanalım Cevapları Sayfa 69


3. Ünite Ünitemize Hazırlanalım Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları  Kitabı Sayfa 69


1. İslam dininde aklın önemiyle ilgili düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : “İslam dininde aklın önemiyle ilgili düşüncelerinizi paylaşınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Akıl insanı diğer canlılardan ayıran ve üstün bir özellik sağlayan insanın en belirgin ve en değerli özelliklerindendir.

İnsanın bedensel sağlığı da çok önemli olmakla beraber akıl sağlığı çok başka bir yerdedir ki beden sağlığı olsa da akıl sağlığı olmadıkça insan insan olma özelliklerini tam anlamıyla yerine getiremez.

Kur’an-ı Kerim aklın önemine dikkat çekmek ve insanları bu Üstün özelliğini hatırlatarak ahiret için çalışmaya teşvik etmek için bize bir çok ayeti kerimede aklımızı kullanmamızı emretmektedir.

Akletmek Akıl İle İlgil Ayetler;

Bakara Suresi, 179. ayet: Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.
Bakara Suresi, 242. ayet: İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz.
Bakara Suresi, 269. ayet: Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
En’am Suresi, 151. ayet: De ki: “Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını Biz vermekteyiz. Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz.”
Saffat Suresi, 138. ayet: Ve geceleyin. Yine de akıllanmayacak mısınız?
Sad Suresi, 29. ayet: (Bu Kur’an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır.

Peygamberimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Hiç kimse kendisini hidayete götürecek ya da tehlikeden alıkoyacak akıldan daha faziletli bir şey kazanmamıştır.”3


2. Dinin birey ve toplum üzerindeki etkileri nelerdir? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : “Dinin birey ve toplum üzerindeki etkileri nelerdir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Din biri ve toplum içerisinde yaşayan insanların güvenliğini ve huzurunu sağlamak amacıyla birçok Kural koymuş Bir sistemler bütünüdür.

Devletimizin korunup devamını sağlanması ve insanların güvenliği açısından birçok yasa koyulmuş ve insanların bu yasalara uyması istenmiştir.

Yasalara uyulmaması halinde devletin koymuş olduğu ceza hukuku devreye girmiş ve gereken cezalar uygulanmıştır

Tıpkı devlet yasalarında olduğu gibi din bir hayat biçimi olduğu için bireylerin ve toplumun güvenliği ve huzuru için insan ilişkilerinde Emir ve yasaklar koymuş bu sayede toplumun devamını ve sağlığını korumayı amaçlamıştır.

Aslında din sadece namaz oruç gibi ibadetler olmayıp aynı zamanda kişinin ince düşünmesi, kibar olması gibi birçok ahlaki ilkeye sahip olduğu ve bunların da Müslüman da aranan özellikler olması gerçeği ne yazık ki unutulmaktadır.

Halbuki en ince meselelerde bile bizlere yön gösteren ve kibar bir üslup düşünceli bir hayat taşımamız için bize yol gösteren ayet ve hadisler uygulandığı zaman çok naif bir yaşam biçimi meydana getirecektir.


3. Allah’ın (c.c.) peygamberler aracılığıyla din göndermesinin amacı sizce nedir?


Kısa Cevap : “Allah’ın (c.c.) peygamberler aracılığıyla din göndermesinin amacı sizce nedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Allahu Teala kullarını yaratmış ve kullarını çok sevdiği için onlara merhamet ederek peygamberler ve din usulleri göndermiştir.

Allahü Teala kullarının kendisine yakınlaşmalarını ve cennete kavuşmalarını istemektedir. Ebedi bir saat içerisinde yaşamalarını ve imtihan olarak gönderilmiş oldukları dünyada huzurlu olmalarını ve ibadet ehli olmalarını da istemiştir.

Ancak insanlar her işte bir bildirici olması gerektiği gibi din konusunda da nasıl yaşayacaklarını bilmedikleri için Allahu Teala onların işlerini kolaylaştırmış onlara kitaplar ve peygamberler göndererek usulü anlatmıştır.

Bu sayede insanlar gönderilmiş olan peygamberler, kitap ve dine uyarak Allah’a ulaşma yollarını bilmişler ve ebedi ahireti kazandıkları gibi dünya hayatında da mutlu olmuşlardır.


4. Yûsuf suresinin mealini okuyunuz.


Cevap :

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

1. ayet: Elif, Lam, Ra. Bunlar, apaçık Kitab’ın ayetleridir.
2. ayet: Gerçekten Biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.
3. ayet: Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz, oysa sen, daha önce, bundan haberi olmayanlardandın.
4. ayet: Hani Yusuf babasına: “Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) on bir yıldız, Güneş’i ve Ay’ı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm” demişti.
5. ayet: (Babası) Demişti ki: “Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.”
6. ayet: “Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
7. ayet: Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır.
8. ayet: Onlar şöyle demişti: “Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçekte babamız, açıkça bir şaşkınlık içindedir.”
9. ayet: “Öldürün Yusuf’u veya onu bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz.”
10. ayet: İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf’u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alsın.”
11. ayet: (Bu karara vardıktan sonra) “Ey Babamız,” dediler. “Sana ne oluyor, Yusuf’a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini isteyenleriz.”
12. ayet: “Sen onu yarın bizimle gönder, gönlünce gezsin, oynasın. Elbette biz onu koruyup-gözetiriz.”
13. ayet: Dedi ki: “Sizin onu götürmeniz gerçekten beni üzer ve siz ondan habersiz iken onu kurdun yemesinden korkuyorum.”
14. ayet: Dediler ki: “Andolsun, biz, birbirini kollayan bir topluluk iken, kurt onu yerse, bu durumda şüphesiz kayba uğrayan (aciz) kimseler oluruz.”
15. ayet: Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik: “Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin.”
16. ayet: Akşam üstü babalarına ağlar vaziyette geldiler.
17. ayet: Dediler ki: “Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf’u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin.”
18. ayet: Ve üzerine yalandan kan (sürülmüş) olan gömleğini getirdiler. “Hayır” dedi. Nefsiniz, sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı (Kendisi’nden) yardım istenecek olan Allah’tır.”0
19. ayet: Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını (kuyuya su almak için) gönderdiler. O da kovasını sarkıttı. “Hey müjde… Bu bir çocuk.” dedi. Ve onu (kuyudan çıkarıp) ‘ticaret konusu bir mal’ olarak sakladılar. Oysa Allah, yapmakta olduklarını bilendi.
20. ayet: Onu ucuz bir fiyata, sayısı belli (birkaç) dirheme sattılar. Onu pek önemsemediler.
21. ayet: Onu satın alan bir Mısırlı (aziz,) karısına: “Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz” dedi. Böylelikle Biz, Yusuf’u yeryüzünde (Mısır’da) yerleşik kıldık. Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler.
22. ayet: Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
23. ayet: Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: “İsteklerim senin içindir, gelsene” dedi. (Yusuf) Dedi ki: “Allah’a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez.”
24. ayet: Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.
25. ayet: Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: “Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka cezası ne olabilir?”
26. ayet: (Yusuf) Dedi ki: “Onun kendisi benden murad almak istedi.” Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti: “Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir.
27. ayet: Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir.”
28. ayet: Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası): “Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür” dedi.
29. ayet: “Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkarlardan oldun.”
30. ayet: Şehirde (birtakım) kadınlar: “Aziz (Vezir)’in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz.” dedi.
31. ayet: (Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf’a da:) “Çık, onlara (görün)” dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: “Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir” dediler.
32. ayet: Kadın dedi ki: “Beni kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak.”
33. ayet: (Yusuf) Dedi ki: “Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum.”
34. ayet: Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir.
35. ayet: Sonra onlarda (Yusuf’un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.
36. ayet: Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Biri: “Ben (rüyamda) kendimi şarap sıkıyorken gördüm.” dedi. Öbürü: “Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi” dedi. “Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz.”
37. ayet: Dedi ki: “Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah’a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim.”
38. ayet: “Atalarım İbrahim’in, İshak’ın ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah’ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler.”
39. ayet: “Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı (bir sürü) Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah mı?”
40. ayet: “Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O, Kendisi’nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler.”
41. ayet: “Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek. İşte hakkında fetva istemekte olduğunuz iş (artık) olup bitmiştir.”
42. ayet: İkisinden kurtulacağını sandığı kişiye dedi ki: “Efendinin katında beni hatırla.” Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar (Yusuf) zindanda kaldı.
43. ayet: Hükümdar: “Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin” dedi.
44. ayet: Dediler ki: “(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz.”
45. ayet: O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve: “Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin” dedi.
46. ayet: (Zindana gidip:) “Yusuf, ey doğru (sözlü insan).. Yedi besili ineği yedi zayıf (ineğin) yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan (rüya) konusunda bize fetva ver. Umarım ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar (bunun anlamını) öğrenmiş olurlar.”
47. ayet: Dedi ki: “Siz yedi yıl, önceleri (ektiğiniz) gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında (kalanını) biçtiklerinizi başağında bırakın.”
48. ayet: Sonra bunun arkasından (kuraklığı) zorlu yedi yıl gelecektir, sakladığınız az bir miktar dışında, daha önce biriktirdiğinizi yiyip bitirecektir.”
49. ayet: Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki, insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar.”
50. ayet: Hükümdar dedi ki: “Onu bana getirin.” Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) “Efendine (Rabbine) dön de ona sor: “Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir.”
51. ayet: (Hükümdar topladığı o kadınlara:) “Yusuf’un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?” dedi. Onlar: “Allah için, haşa” dediler. “Biz ondan hiçbir kötülük görmedik.” Aziz (Vezir)in de karısı dedi ki: “İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir.”
52. ayet: (Yusuf aracıya şunu söyledi:) “Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah’ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi.”
53. ayet: “(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir.”
54. ayet: Hükümdar dedi ki: “Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım.” Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: “Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin.”
55. ayet: (Yusuf) Dedi ki: “Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim.”
56. ayet: İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf’a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır’da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız.
57. ayet: Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır.
58. ayet: (Kuraklık başlayınca) Yusuf’un kardeşleri gelip yanına girdiler, onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı.
59. ayet: Onların erzak yüklerini hazırlayınca dedi ki: “Bana babanızdan olan kardeşinizi getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam tutarım ve ben konukseverlerin en hayırlısıyım.”
60. ayet: “Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın.”
61. ayet: Dediler ki: “Onu babasından istemeye çalışacağız ve herhalde biz bunu yapabileceğiz.”
62. ayet: Yardımcılarına dedi ki: “Sermayelerini (erzak bedellerini) yüklerinin içine koyun. İhtimal ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri dönerler.”
63. ayet: Böylelikle babalarına döndükleri zaman, dediler ki: “Ey babamız, ölçek bizden engellendi. Bu durumda kardeşimizi bizimle gönder de erzağı alalım. Onu mutlaka koruyacağız.”
64. ayet: Dedi ki: “Daha önce kardeşi konusunda size güvendiğimden başka (bir şekilde) onun hakkında size güvenir miyim? Allah en hayırlı koruyucudur ve O, esirgeyenlerin esirgeyicisidir.”
65. ayet: Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki: “Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir.”
66. ayet: “Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında, onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar, onu sizinle asla gönderemem.” dedi. Böylelikle ona kesin bir söz verince dedi ki: “Allah, söylediklerimize vekildir.”
67. ayet: Ve dedi ki: “Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah’tan hiçbir şeyi sağlayamam (gideremem). Hüküm yalnızca Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O’na tevekkül etmelidirler.”
68. ayet: Babalarının kendilerine emrettiği yerden (Mısır’a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub’un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah’tan gelecek olan hiçbir şeyi (gidermeyi) sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.
69. ayet: Yusuf’un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı; “Ben” dedi. “Senin gerçekten kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme.”
70. ayet: Erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca da, su kabını kardeşinin yükü içine bıraktı, sonra bir münadi (şöyle) seslendi: “Ey kafile, sizler gerçekten hırsızsınız.”
71. ayet: Onlara doğru yönelerek: “Neyi kaybettiniz?” dediler.
72. ayet: Dediler ki: “Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim.”
73. ayet: “Allah adına, hayret” dediler. “Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz.”
74. ayet: “Öyleyse” dediler. “Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?”
75. ayet: Dediler ki: “Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız.”
76. ayet: Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
77. ayet: Dediler ki: “Şayet çalmış bulunuyorsa, bundan önce onun kardeşi de çalmıştı.” Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu onlara açıklamadı (ve içinden): “Siz daha kötü bir konumdasınız” dedi. “Sizin düzmekte olduklarınızı Allah daha iyi bilir.”
78. ayet: Dediler ki: “Ey Vezir, gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy. Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz.”
79. ayet: Dedi ki: “Eşyamızı kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah’a sığınırız. Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz.”
80. ayet: Ondan umutlarını kestikleri zaman, (durumu) kendi aralarında görüşmek üzere bir yana çekildiler. Onların büyükleri dedi ki: “Babanızın size karşı Allah adına kesin bir söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda yaptığımız aşırılığı (işlediğimiz suçu) bilmiyor musunuz? Artık (bundan böyle) ben, ya babam bana izin verinceye veya Allah bana ilişkin hüküm verinceye kadar (bu) yerden kesin olarak ayrılamam. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”
81. ayet: “Dönün babanıza ve deyin ki: ‘-Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın kollayıcıları değiliz.”
82. ayet: “İçinde (yaşamakta) olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz.”
83. ayet: (Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) “Hayır” dedi. “Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın Kendisi’dir.”
84. ayet: Ve onlardan yüz(ünü) çevirdi ve: “Ey Yusuf’a karşı (artan dayanılmaz) kahrım” dedi ve gözleri üzüntüsünden (ağardıkça) ağardı. Ki yutkundukça yutkunuyordu.”
85. ayet: “Allah adına, hayret” dediler. “Hala Yusuf’u anıp durmaktasın. Sonunda (ya kahrından) hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın.”
86. ayet: Dedi ki: “Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah’a şikayet ediyorum. Ben Allah’tan (bir bilgi olarak) sizin bilmediğinizi de biliyorum.”
87. ayet: “Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden umut kesmez.”
88. ayet: Böylece onun (Yusuf’un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: “Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir.”
89. ayet: (Yusuf) Dedi ki: “Sizler, cahiller iken Yusuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?”
90. ayet: “Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?” dediler. “Ben Yusuf’um” dedi. “Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.”
91. ayet: Dediler ki: “Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir ve biz de gerçekten hataya düşenler idik.”
92. ayet: Dedi ki: “Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur. Sizi Allah bağışlasın. O, merhametlilerin (en) merhametlisidir.”
93. ayet: “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.”
94. ayet: Kafile (Mısır’dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: “Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf’un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.”
95. ayet: “Allah adına, hayret” dediler. “Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın.”
96. ayet: Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: “Ben, size bilmediğinizi Allah’tan gerçekten biliyorum demedim mi?”
97. ayet: (Çocukları da:) “Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik” dediler.
98. ayet: “İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir” dedi.
99. ayet: Böylece onlar (gelip) Yusuf’un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı ve dedi ki: “Allah’ın dilemesiyle Mısır’a güvenlik içinde giriniz.”
100. ayet: Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: “Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur.”
101. ayet: “Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat.”
102. ayet: Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin.
103. ayet: Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir.
104. ayet: Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir ‘öğüt ve hatırlatmadır.’
105. ayet: Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.
106. ayet: Onların çoğu Allah’a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar.
107. ayet: Şimdi bunlar, kendilerine Allah’ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelivermesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?
108. ayet: De ki: “Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah’a davet ederim; ben ve bana uyanlar da. Ve Allah’ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim.”
109. ayet: Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz kimseler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?
110. ayet: Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir.
111. ayet: Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur’an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin ‘çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir.



 

Our Score
error: Content is protected !!