8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 59-60-61

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Şuayb (a.s.)  Cevapları Sayfa 59, 60, 61


Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Şuayb (a.s.) Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 59-60-61


Soru : Ölçüde ve tartıda adaletli olmak ifadesinden ne anlıyorsunuz?


Kısa Cevap : “Ölçüde ve tartıda adaletli olmak ifadesinden ne anlıyorsunuz?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Ölçüde ve tarzı daha adaletli olmak bir ticaret veya alışveriş yaparken insanların dikkatli olması ve hile karıştırmaması gerektiğini anlıyorum.

Bir şey alıp satarken eksik tartmak , fazla para almak veya ayıplı bir mal satarak insanları kandırmak hem insanlar arasında hem de dini açıdan yasaklanmış çirkin bir davranıştır.

Peygamberler bu konuda insanları uyarmış ve alışverişte hile yaparak insanları zor duruma düşürmenin veya insanların hakkına girmenin büyük bir günah ve çirkin bir hareket olduğunu ifade etmişlerdir.

Kimse alışveriş yapmış olduğu bir konuda mağdur olmak istemediği gibi başkalarını da mağdur etmemeli ve bu konuda kendisi için istediği hassasiyeti göstermelidir.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 61 Cevapları


TARTIŞALIM


Hz. Şuayb (a.s.) davetinde ölçü ve tartıda dürüstlüğe büyük önem vermiştir.

Soru : Toplum hayatında ölçü ve tartıda dürüstlük niçin çok önemlidir? Tartışınız.


Kısa Cevap : “Toplum hayatında ölçü ve tartıda dürüstlük niçin çok önemlidir? Tartışınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Ölçü ve tartıda dürüst olmak hem kazancın bereketli olmasın ha hem toplumsal huzurun ve güveni sağlanmasına hem de insanların mağdur olmadan mutlu bir şekilde alışveriş yapabilmeleri için çok önemlidir.

Ancak ölçüyü ve tartıda dürüstlük olmaması durumunda yani alışveriş yaparken insanları kandırmak gibi hilenin karışması durumunda insanların hem birbirine güveni kalmaz hem de insanlar mağdur duruma düşerler.

İnsanların birbirine güvendiği hile yapılmayan bir alışveriş ortamında hem satıcı hem de alan kişi memnun kalır, arada bir sevgi bağı oluşur ve Allah bu aldıkları ve sattıkları şeye bereket verir.

İnsan birini kandırdığı zaman her ne kadar elinde fazladan bir mal kazandığını sansa da onun bereketi alındığında o kazancından fayda görmez.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 114-115-116-117-118

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı İslam Dininin Temel Kaynakları  Cevapları Sayfa 114, 115, 116, 117, 118


İslam Dininin Temel Kaynakları Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 114-115-116-117-118


Soru : Bir dinin temel kaynakları neler olabilir?


Kısa Cevap : “Bir dinin temel kaynakları neler olabilir?” ile ilgili kısa cevabı  için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Bir dinin temel kaynağı öncülerinin belirlemiş olduğu sözler, Emir ve yasaklardır.

İslam dininin temel kaynağı ise Kur’an-ı Kerim, sünnet icma ve kıyastır.

Kur’an-ı Kerim öncü kaynak olup Allahu Teala’nın sözlerini içerdiği için tartışılmaz bir gerçek ve inkarı küfür gerektirecek kadar değerli ve kıymetlidir.

Kur’an-ı Kerim’in yönlendirmesi ile gerekse Kur’an’ı yaşayan ve bize nasıl yaşanılması gerektiğini gösteren kişi olan peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ben nakledilen hadis-i şeriflerdir.

Yeni çıkan meselelerde Kur’an hadis ve sünnet kaynaklarından bakılan meselelere kıyasla hüküm çıkarmak e icma etmek de İslam dininin temel kaynakları arasındadır.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 116 Cevapları


YORUMLAYALIM


“Alemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkan’ı indiren Allah’ın şanı yücedir.” (Furkan suresi, 1. ayet.)


Soru : Yukarıdaki ayette geçen “Furkan” ifadesinden ne anlıyorsunuz? Sınıfta arkadaşlarınızla yorumlayınız.


Cevap :

Furkan kelimesi hak ile batılı birbirinden ayıran demek olup yukarıdaki ayette de kur’an-ı Kerim’in bir sıfatı olarak kullanılmıştır.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 57-58

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Zekât ve Sadakanın Bireysel ve Toplumsal Faydaları Cevapları Sayfa 57, 58


Zekât ve Sadakanın Bireysel ve Toplumsal Faydaları Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 57-58


Soru : İslam dininde sizce yardımlaşmaya niçin büyük önem verilmiş olabilir?


Kısa Cevap : “İslam dininde sizce yardımlaşmaya niçin büyük önem verilmiş olabilir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Hayatta bazı insanların maddi gücü yerindeyken bazı insanlarınki az, bazılarının ki ise kendi ihtiyaçlarını bile karşılamayacak kadar kötüdür.

İslamiyet yardımlaşmaya önem vererek insanların bu duruma düşmesini engellemiş ve ihtiyacı olan kişilerin ihtiyacının zenginler tarafından karşılanmasını emrederek zekat sadaka gibi emirler ve bunların ahiretteki karşılığı ile teşvikte bulunmuştur.

Ayrıca insanların zor durumda kaldıkları zaman ne yazık ki hırsızlık veya öfke nöbetleri gibi kendilerine hakim olmadıkları durumları engellemek için de durumu iyi olan kimselerin bir karşılık beklemeksizin bu kimselere yardım etmeleri gerekir.

İslamiyet hem insanların zor durumda kalmasını engellemiş hem de veren kişilerin verdikleri hayır karşılığında mükafat vererek onları da razı etmiştir. Bir yandan da toplum düzeni sağlanmış ve böylece çıkacak olan karışıklıklara engel olunmuştur.


BİLGİ KUTUSU


Vakıf:
İslam’a göre helal kabul edilen mallardan faydalanma hakkını Allah’ın (c.c.) rızasını umarak toplumun kullanımına veren hayır kurumudur.

Kur’an-ı Kerim’de vakıfla ilgili ayet şudur: “En çok sevdiğiniz şeyleri Allah yolunda harcamadıkça hayra tam olarak erişemezsiniz.” (Âl-i İmran suresi, 92. ayet.)

Hz. Peygamber, vakıf yapma konusunda Müslümanlara öncü olmuş ve Medine’deki yedi parça arazisini Müslümanlara vakıf olarak bağışlamıştır. (MEB, Dinî Terimler Sözlüğü, 473.)

Bugün çevremizde bulunan birçok cami, hastane, okul gibi hayır kurumları sadece Yüce Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla inşa edilmişlerdir.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 46-47-48-49

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı İslam’ın Paylaşmaya ve Yardımlaşmaya Verdiği Önem Cevapları Sayfa 46, 47, 48, 49


İslam’ın Paylaşmaya ve Yardımlaşmaya Verdiği Önem Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 46-47-48-49


Soru : Sizce insan yardım almadan hayatını sürdürebilir mi? Niçin?


Kısa Cevap : “Sizce insan yardım almadan hayatını sürdürebilir mi? Niçin?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Bence bir insan hiçbir yardım olmadan hayatını sürdüremez.

İnsan hayatındaki bütün işleri yerine getiremez. Gerek sağlık alanında gerek besin alanında gerekse araba yolculuk gibi alanlarda gerekse yaşayacak yer alanında insanın türlü türlü ihtiyaçları vardır.

İnsanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için farklı meslek grupları ortaya çıkmıştır. Her meslek değerlidir ve hayatın sürdürülebilmesi için her meslekten olan insanların olması gereklidir.

İnsan sağlık alanında doktorlara besin alanında çiftçilere vasıta alanında mühendislere oturacak yer bakımından müteahhitlere ve bunları yapacak olan işçilere kadar birçok ihtiyaç içerisindedir.

Bu yüzden insan sosyal bir canlıdır ve hiçbir yardım almadan hayatını sürdürmesi mümkün değildir.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 49 Cevapları


PAYLAŞALIM


“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân suresi, 92. ayet.)


Soru : Yukarıdaki ayeti göz önünde bulundurarak yaptığınız en büyük iyiliği tespit ediniz ve bu iyiliğin hangi basamağa ulaştığını düşünerek arkadaşlarınızla paylaşınız.


Cevap :

Yukarıdaki ayeti göz önünde bulundurduğum zaman bence yapmış olduğum en büyük iyilik sevdiğim şeyleri insanlarla paylaşmak ve kendim için aldığım ve çok sevdiğim bir şeyi başka bir ihtiyaç duyuyorsa onunla paylaşmamdır. Buraya kadar ulaştım ancak o sevdiğim şeyi tamamen başkasına vermek konusunda ilerleyemedim.


DEĞERLENDİRELİM


Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Resulü! Eğer mazlumsa yardım ederim. Ama zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Hz. Peygamber buyurdu ki: “Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.”

(Buhârî, İkrah, 7.)


Soru : Arkadaşımızın yapacağı bir kötülüğe engel olmak da ona yardım etmektir. Niçin? Bu konuyu örnekler vererek değerlendiriniz.


Kısa Cevap : “Arkadaşımızın yapacağı bir kötülüğe engel olmak da ona yardım etmektir. Niçin? Bu konuyu örnekler vererek değerlendiriniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Kötülüklerin engellenmesi bir insana yapılan başka iyilik kadar bence büyük bir iyiliktir.

İnsanlar zaman zaman hata yapar ve bu hataları sonucunda eğer kötülüğe karar vermişlerse elinde sonunda pişman olur ve durum daha karmaşık bir hal alır.

Sevdiklerimizi bu kötülüklerden engellemek onlara o an bize kıssalarda sonradan teşekkür edecekleri büyük bir iyiliktir.

Mesela öfke halinde ailesiyle kavga etmeye giden bir arkadaşımızı engellemek ve onu sakinleştirmeye çalışmak başlangıçta bize kıssa da sakinleştikten sonra teşekküre sebep olacaktır.

Bu sayede arkadaşımız ailesini gereksiz yere kırmaktan ve ailesiyle tatsız durumlar yaşamaktan kurtulacaktır.

Sakinleştiği zaman sorunlarını konuşarak ve daha iyi neticiler alarak çözecek böylece ailesinin güvenini sarsmayacaktır.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 45

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Ünitemize Hazırlanalım Cevapları Sayfa 45


2. Ünite Ünitemize Hazırlanalım Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 45


1. “El el ile, değirmen yel ile.” deyimiyle anlatılmak istenen nedir? Araştırarak arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : ““El el ile, değirmen yel ile.” deyimiyle anlatılmak istenen nedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

“El el ile, değirmen yel ile.” deyimi ile anlatılmak istenen şey; yardımın önemi ve insanların birbirleriyle yardımlaşmadan başarıya ulaşamayacaklarıdır.

Bu değildi cansız varlıkların bile yardıma ihtiyaç duydukları değirmen örneği ile gösterilmiş ve değirmenin dönmek için yele ihtiyacı olduğu ifade edilmiştir.

Değirmende olduğu gibi insanların da başarıya ulaşmak için birbirlerine ihtiyaç duydukları ve el ele vererek işlerin üstesinden kalkabilecekleri ifade edilmiştir.


2. “Bencil her yerde yalnızdır.” sözü hakkındaki düşüncelerinizi defterinize yazınız.


Kısa Cevap : ““Bencil her yerde yalnızdır.” sözü hakkındaki düşüncelerinizi yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

“Bencil her yerde yalnızdır.” sözünün çok doğru olduğunu düşünüyorum. Bencil insanlar kendi dünyalarında yaşadıkları e her şeyi sadece kendileri için istedikleri için insanlar onlarla beraber olmak istemezler.

Sadece kendi düşen insanlar başkaları onlara yardım etmek istese bile bunu kıymetini bilmez ve insanlar tarafından sevilmeyen insanlar olarak bilinirler.

Bencil insan bir topluluğun içerisinde olsa bile ve toplumu onu çok sevse bile kendi dünyasında kötü düşündüğü için hep yalnız ve hep mutsuzdur.

Paylaşan sevgi dolu bir insan ise yalnız olduğu zamanda da insanlarla olduğu zamanda da mutlaka huzur dolacak bir şeyler bulur.


3. Birine yardım ederken ve birinden yardım alırken neler hissedersiniz? Arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : “Birine yardım ederken ve birinden yardım alırken neler hissedersiniz?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Birine yardım ederken kendimi çok huzurlu ve iyi hissediyorum. O insanın sakıncısını çözmek sanki benim sıkıntımı çözmüş gibi bana mutluluk hissettiriyor.

İnsanlara yardım edemediğimi düşündüğüm zaman ise kendimi kötü hissediyor ve herkesin mutlu olmasını istiyorum.

Biri bana yardım ederken işim hallolduğu ve sıkıntım gittiği için kendimi iyi hissetsem de içimde bir mahcubiyet ve çekinme hissi oluşuyor.

Yardım almak bana iyi hissettirse de insanlara yardım etmek sanki daha güzel bir duygu.


4. Bakara Suresi 261-265. ayetlerinin meallerini defterinize yazınız.


Kısa Cevap :

Bakara Suresi 261-265. ayetlerinin mealleri;

261. Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir.

262. Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir.

263. Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, acelesi de yoktur.

264. Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola iletmez.

265. Allah’ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını hayra sarfedenlerin durumu, bir tepede kurulmuş güzel bir bahçeye benzer ki, üzerine bol yağmur yağmış da iki kat ürün vermiştir. Bol yağmur yağmasa bile bir çisinti düşer (de yine ürün verir). Allah, yaptıklarınızı görmektedir.

Uzun Cevap :

Bakara Suresi Hakkında Hadisi Şerifler

  • “Evlerinizi (içinde Kur’an okumayarak) kabirlere çevirmeyiniz. Şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden ürker ve uzaklaşır” (Müslim, “Müsâfirîn”, 212)
  • “Kur’an’ı okuyunuz; çünkü o, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaat edecektir. İki nur yumağını, yani Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerini okuyunuz; çünkü onlar, kıyamet gününde iki büyük bulut veya gölgelik ya da kuş sürüsü gibi gelerek kendilerini okuyanları savunacak ve koruyacaklardır. Bakara sûresini okuyunuz; çünkü ona sahip olmak bereket, terketmek ise hasret ve pişmanlık sebebidir; ona sihirbazların güçleri yetmez” (Müslim, “Müsâfirîn”, 252
  • “Bakara sûresinin sonundaki iki âyeti her kim gece vakti okursa bu iki âyet –o gece– ona yeter” (Buhârî, “Fezâil”, 10).

5. Sizce çok fakir birisi başkalarına nasıl iyilik yapabilir? Görüşlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap : “Sizce çok fakir birisi başkalarına nasıl iyilik yapabilir? Görüşlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

İyilik sadece maddi olarak yapılacak bir şey değildir. Hadi olduğu gibi manevi olarak yani duygusal olarak da insanlar birbirine iyilikte bulunabilirler.

İnsanlarla selamlaşmak hallerini hatırlarını sorarak gönüllerini almak, hastaları ziyaret etmek, komşuluk haklarını gözetmek, misafiri elinde ne varsa ikram etmek, bir şekerle de olsa çocukları sevindirmek, güzel ahlaklı olmak, insanları affetmek, insanları hoşgörü ile karşılamak, sıkıntılı bir arkadaşımızın sıkıntısını dinlemek ve çözüm bulmaya çalışmak gibi her şey aslında bir iyiliktir.

İnsanlar güzel huylu olmakla ve güzel huylu olmanın getirdiği iyilikleri yapmakla iyilik yapmış olurlar.

Bu güzel davranışları çok fakir bir insan bile yaparak diğer insanlara iyilikte bulunabilir.



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 39-40-41-42-43

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı 1. Ünite Ünitemizi Değerlendirelim Cevapları Sayfa 39, 40, 41, 42, 43


1. Ünite Ünitemizi Değerlendirelim Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 39-40-41-42-43


A. Aşağıdaki açık uçlu soruları cevaplayınız.


1. “Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.” (Kamer suresi, 49. ayet.) ayetinden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.


Kısa Cevap : ““Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.” ayetinden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Bilimsel araştırmalar yapıldıkça ve dikkatli bir şekilde baktığımız zaman aslında evrende gerek uzay gerek gezegenler gerek Dünyamızdaki döngülerde kusursuz bir işleyişin var olduğunu görmekteyiz.

Bu ayeti kerime de allahü Teala’nın mükemmel ve kusursuz olan gücü ve bilgisi sayesinde her şeyi bir ölçü ve dengede yarattığını görmekteyiz.

Çevremize baktığımız zaman dikkatli bir bakışla bunu görebileceğimiz gibi aynı zamanda bilimsel araştırmaları öğrenerek de muhteşem düzene hayran kalabiliriz.

Normalde bir şeyin etrafına döndüğü zaman hızlanıp hızının artması gerekirken dünyanın ve gezegenlerin belirli saat aralıklarında dönmesi mevsimlerin, gece ve gündüzün art arda gelmesi suyun döngüsü insanların vücudundaki muhteşem sistemin bizlerin hiçbir katkısı olmadan devam etmesi gerçekten muhteşem düzenine birer örnektirler.

Bu işlerin tek başına meydana gelmediği açıktır ve mutlaka bunları yöneten bir yaratıcı vardır.

İnsanın her zaman görmüş olduğu çiçeklerin oluşumu yağmurun yağması gibi olaylara ibretle baktığında Kamer suresinin Bu ayeti kerimesini yakından anlayacak ve gerçekten her şeyin bir ölçü ve dengede olduğuna iman edebileceğiz.


2. Özgürlük ve sorumluluk kavramları arasındaki ilişkiyi açıklayınız.


Kısa Cevap : “Özgürlük ve sorumluluk kavramları arasındaki ilişkiyi açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Özgürlük ve sorumluluk sanki birbirlerini sınırlarında olan ve birbirleriyle iç içe geçmiş kavramlar gibidirler.

Her insan özgürdür ve başkasının haklarını ihlal etmedikçe birçok şeyde kendi tercihine göre hareket etme serbestliği vardır.

Sorumluluk ise insanların bu hayat içerisinde yapmak zorunda oldukları ve yapmadıkları zaman hem kendilerinin hem de başkalarının mağduriyetini söz konusu olduğu işlerdir.

İnsanlar özgürlük hakkını kullanayım derken sorumluluklarını ihmal ederek diğer insanları mağdur etmemelidirler.

Ancak sorumluluklarını yerine getiriyorlarsa bu kimseler diğer bütün alanlarda özgür ve tercih hakkına sahiptirler.

Mesela bir insan özgürüm diyerek bakmakla yükümlü olmuş olduğu ailesini veya işini ihmal etmesi özgürlük değil bilakis sorumsuzluktur.

Ancak bu kişinin istemiş olduğu bir hayatı tercih etmesi kendi özgürlük alanına bağlıdır.

Buradan görmekteyiz ki insanlar hem Özgür hem de sorumluluk sahibi olduğu için belirli sınırlar içerisindedirler.

Aslında bu belirlenmiş olan sınırlar ve sorumluluklar diğer insanların mağdur olmasında ve toplumun düzenini sağlanmasında çok önemlidir.

Çünkü herkesin sınırsız bir özgürlüğe sahip olduğu bir toplumda güçlüler zayıfları ezecek birçok insanın mağduriyeti söz konusu olduğu için özgürlük değil anarşi oluşacaktır.


3. Tevekkül ne demektir? Örnek vererek açıklayınız.


Kısa Cevap : “Tevekkül ne demektir? Örnek vererek açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Tevekkül Allah’a güvenmek anlamına gelip sözlükte birine güvence verme birine işini havale etme ve ona güvenme anlamlarına gelmektedir.

Birine güvenen kimseye mütevekkil güvenilen kimseye ise vekil denmektedir ki tevekkül kelimesi buradan türemektedir.

İnsanların da Allah’a tevekkül etmesi bir iş konusunda elinden geleni yaptıktan sonra işin sonucunu Allah’a bırakmak ve olan sonuca razı olmaya denmektedir.

Aynı ilaçları kullandığı halde kişilerin bazılarının iyi olduğunu bazılarının hastalığının daha çok ilerlediğini görmekteyiz ki bir hasta ilacını aldıktan ve elinden geleni yaptıktan sonra hastalığın iyileşip iyileşmeyeceğini Allah’a tevekkül etmesi tevekküle bir örnektir.

Tevekkülü bir örnek de kişinin yolculuk sırasında emniyet emniyet kemerini takıp bütün trafik kurallarına uyduktan sonra kaza yapıp yapmayacağını ve bu konudaki bütün halleri tevekkül etmesi ve Allah’a sığınmasıdır.

Hayata bizim alacağımız önlemlerle beraber bizim elimizde olmayan deprem kazar gibi durumlar vardır ki bu konuda tevekkül etmek hem bizleri iyi bir Müslüman yapacak hem de psikoloji kaygı bozukluklarından bizleri kurtararak olayların sonucuna göre hareket etme becerisi ve olgunluğunu bizlere kazandıracaktır.

Bu olayları engelleyemediğimiz gibi olan olaylarda da nasıl hayaller olduğunu bilemeyeceğimiz için Allah tevekkül etmeli ve hem dünya hem de ahiret hayatımızı kurtararak akıl sahibi sağlam bir Müslüman olmalıyız.


4. Sünnetullah nedir? Örnekler vererek açıklayınız.


Kısa Cevap : “Sünnetullah nedir? Örnekler vererek açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

TDK’ya göre Sünnetullahın iki farklı anlamı vardır:

  1. Allah’ın yeryüzündeki değiştirilemez kanunları, belirlediği kurallar ve prensipler.
  2. Allah’ın varlık dairesi içerisinde her şeyi birbirleriyle uyumlu bir şekilde yaratmış olması

Allahu Teala varlığına delil olarak ve büyüklüğünün göstergesinden küçük örnekler olarak da olsa dünyayı ve evrendeki bütün olayları mükemmel bir döngü içerisinde yaratmıştır.

Sünnetullah’a örnek olarak ateşin yakıcı olması ve yakması, suyun ateşe söndürmesi, sıcak ve soğuk oluşumu ve bunların dengesi demektir.

Kaynat içerisinde değişen olaylar olduğu gibi kaynatı ayakta tutan temel kanunlar olan itme ve çekme kanunu, suyun kaldırma kuvveti, soğuğunun üşütmesi gibi kanunlar değişmezler.

Bu kavramlar dünyanın yaratıldığı andan itibaren günümüze kadar aynıdır.

İnsanların çocukluktan gençliği gençlikten ihtiyarlığa gitmesi gibi olaylar her ne kadar değişken olaylar olsa da bunların bu şekilde olması sabittir.

Yani insanın yaşadığı değişse de her canlının doğup büyümesi ve ardından ölmesi olayı sabittir ve bunların hepsi sünnetullah’a örneklerdir.


5. Ömür ve ecel kavramları arasındaki ilişkiyi açıklayınız.


Kısa Cevap : “Ömür ve ecel kavramları arasındaki ilişkiyi açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Ömür canlının doğumla ölüm veya varoluş ile yok oluş arasında geçen süre yaşama ya da var olma süresine verilen isimdir

Ecel ise yaratıcı tarafından önceden belirlenen ölüm zamanı yaşamın sonu demektir.

Her canlının belirlenmiş olan bir ömrü vardır ki bu ömür bittiği zaman ecel dediğimiz Hadise gerçekleşir ve ölüm olayı olarak ahirete göç edilir

Sahabelerin ve büyük alimlerimizin ifade etmiş olduğu üzere eceli gelmeyen bir insanın hastalıktan veya herhangi bir kimse tarafından öldürülmesi aynı şekilde eceli gelen kimsenin de ölümden kurtulup yaşamaya devam etmesi mümkün değildir.

Hadisi şeriflerde peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin uzun ömürlü olması için bazı kimselere dua et diye akrabayı ziyaret edip onları gözeten ve bazı hayırlarda bulunan kimselerin ömrünün uzayacağını ifade etmiştir.

Allahü Teala kişinin yapacağı amelleri bildiği için ömrünü o şekilde yazmış ve eceli ona göre belirleyerek bunu kaderine yazmıştır.

Bize düşen ibadet ve Emirler ile hayatımızı geçirmek ve hayırlı bir ömür için dua ederek hastalandığımızda gereken tedaviyi yaparak sağlıklı olmaya çalışmaktır.

Elimizden gelen önlemleri aldıktan sonra da tevekkül etmek ve işi sonucunu Allah’a bırakmak gerekmektedir.


B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.


1. Özgürlük, zorlama olmadan insanın kendi iradesine dayanarak karar vermesi ve buna göre davranmasıdır. Sorumluluk ise verdiği kararlardan sonra ortaya çıkan durumların sonuçlarını üstlenmesidir. İnsan aklı ve iradesi sebebiyle tercihlerinde özgürdür ve bu tercihler sonucu ortaya çıkan durumlardan da sorumludur.

Yukarıda verilen bilgiye göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


A) Sorumluluk, ceza ya da ödül gerektirir.
B) İnsan, akıllı ve irade sahibi bir varlıktır.
C) İnsan, kötü davranışları kendi özgür iradesiyle yapmaz.
D) İnsan, tercih ettiği davranışlardan sorumludur.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 40 Cevapları


2. Derslerine çok iyi çalışan ve sınavlarda oldukça başarılı olan Halil İbrahim, “Fen Lisesi’ne gidebilecek misin?” diye soranlara “Allah’ın (c.c.) izniyle” diye cevap veriyordu.

Halil İbrahim’in bu tavrı aşağıdaki kavramlardan hangisi ile açıklanabilir?


A) Tefekkür
B) Tevekkül
C) Teessür
D) Teşekkür


3. “Sizden herhangi birinizin sırtına bir bağ odun yüklenip satması, dilenmesinden hayırlıdır.” (Müslim, Zekat, 110.)

Hz. Peygamberin yukarıdaki sözünde bize anlatmak istediği ana konu nedir?


A) Zengin olmak için kazanmak.
B) Kumar türü oyunları oynayarak kazanmak.
C) Dilencilik yaparak kazanmak.
D) Emek sarf ederek helal rızık kazanmak.


4. I- Akıl insanı diğer canlılardan farklı kılar.
II- Özgürce seçimlerinden dolayı insan sorumlu olmaz.
III- Yaptıklarından dünyada ve ahirette sorumludur.

İnsan ile ilgili olarak yukarıdakilerden hangileri doğrudur?


A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) Yalnız III


5. Mekkeli müşriklerin baskılarının arttığı bir dönemde, Medineli bir heyetle Mekke’de görüşmenin tehlikeli olacağını düşünen Hz. Peygamber, Mekke’nin dışında Akabe denilen bir vadide bir araya gelmiştir. Hicret yoluna çıkarken Allah’a (c.c.) tevekkül ederek gerekli tedbirleri almayı ihmal etmemiştir. Medine’yi kuşatmaya gelen müşriklere karşı şehri korumak için hendekler kazdırarak önlem almıştır.

Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki metnin vermek istediği temel düşünceyi ifade eder?


A) Hz. Peygamberin hayatında hicretin önemi büyüktür.
B) Hz. Peygamber Medineli bir heyetle görüşmüştür.
C) Hz. Peygamber müşriklerle mücadele etmiştir.
D) Hz. Peygamber yaptığı işlerde tedbirli davranmıştır.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 41 Cevapları


6. İrade bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücüdür. İnsan iradesi sınırlı iken Yüce Allah’ın iradesi sonsuz ve sınırsızdır. Onun isteyip de yapamayacağı hiçbir şey yoktur ve tüm iradelerin üstündedir.

Verilen metne göre Allah’ın (c.c.) sonsuz ve sınırsız olan iradesini ifade eden kavram aşağıdakilerden hangisidir?


A) Cüzî irade B) Tevekkül C) Küllî irade D) Rezzak


7.  Madde ve enerjinin oluşumu, yapısı, hareketi, değişimi ve maddeler arası ilişkilerle ilgili yasalardır. Allah’ın (c.c.) koyduğu bu yasalar evrenseldir. 
Canlıların doğması, gelişmesi ve üremesi gibi olaylar bu yasalar kapsamında değerlendirilir. Yüce Allah (c.c.) bitki, hayvan ve insanların yapı ve işlevlerini bu yasalara bağlı kılmıştır.

Soru işaretiyle gösterilen bölümlere sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?


A) Biyolojik yasalar – Toplumsal yasalar
B) Fiziksel yasalar – Biyolojik yasalar
C) Fiziksel yasalar – Toplumsal yasalar
D) Toplumsal yasalar – Biyolojik yasalar


8. Allah’ın (c.c.) canlılar için yarattığı bütün nimetlere verilen addır. Yediklerimiz, içtiklerimiz, giydiklerimiz, bilgi, hikmet, teneffüs ettiğimiz hava yani kısaca maddi ve manevi bütün ihtiyaçlar bu kapsamda değerlendirilir.

Tanımı verilen kavram aşağıdakilerden hangisidir?


A) Rızık B) İrade C) Ömür D) Kaza


C. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri verilen kelimelerden uygun olanıyla doldurunuz.


(ecel, sünnetullah, ömür, rızık, Ayet el-Kürsi)


  1. Allah’ın (c.c.) tabiatı yaratıp devam ettirmek ve toplum hayatını düzenlemek üzere koyduğu kanunlara sünnetullah denir.
  2. Hayat, yaşama, yaşayış anlamlarına gelir. İnsanın doğumundan ölümüne kadar geçen zamana ömür denir.
  3. İnsan ve diğer canlıların beslenip yaşayabilmeleri için yedikleri, içtikleri ve faydalandıkları her şeye rızık denir.
  4. Bakara suresinin 255. ayetidir. Yüce Allah’ın eşsiz sıfatlarının ve gücünün anlatıldığı ayete Ayet el-Kürsi denir.

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 42 Cevapları


Aşağıdaki soruları cevaplayarak bulmacayı çözünüz.


Soldan Sağa


  • 3. “Yaratmış olduğu tüm canlıların hava, su başta olmak üzere tüm ihtiyaçlarını karşılayan, onların yeme, içme, mal mülk edinmelerini sağlayan, akıl fikir verip vahiy göndermek suretiyle onları destekleyen, her türlü rızkı sürekli veren.” anlamında Allah’ın esmâ-i hüsnâsından biri. ( Rezzak )
  • 4. Allah’ın (c.c.) sonsuz ilmi ve kudretiyle başlangıçtan sona kadar evrende olacak olan her şeyi programlaması. ( Kader )
  • 7. İnsanın, yapacağı işlerde kendisine düşen görevleri yapıp her türlü tedbiri aldıktan, yeterli ve gerekli çalışmaları en güzel biçimde yerine getirdikten sonra sonucu Allah’tan (c.c.) beklemesi. ( Tevekkül )
  • 9. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü. ( Emek )
  • 12. İnanma, tasdik etme. ( İman )
  • 13. Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, mesuliyet. ( Sorumluluk )
  • 14. Allah’ın (c.c.) evren ve evrenin içindeki canlı cansız tüm varlıklar ile ilgili koyduğu kurallar, değişmez yasalar, adetullah. ( Sünnetullah )
  • 15. İnsana Allah (c.c.) tarafından verilen sınırlı özgürlük, tercih etme kabiliyeti. ( Cüzi irade )

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 43 Cevapları


Yukarıdan Aşağıya


  • 1. Allah’ın (c.c.), kulları için belirlemiş olduğu şeylerin zamanı ve yeri gelince tek tek yürürlüğe konması, uygulanıp gerçekleşmesi. ( Kaza )
  • 2. Seçme, tercih etme, isteme, dileme, arzu etme, meyletme, karar verme. Aklın düşünüp karar vermesi, yapılması veya yapılmaması eşit olan çeşitli davranışlardan birini beğenip tercih etmesi. ( irade )
  • 3. İnsan ve diğer canlıların beslenip yaşayabilmeleri için yedikleri, içtikleri ve faydalandıkları her şey. ( Rızık )
  • 5. “Allah’ın (c.c.) istediğini istediği gibi dilemesi ve seçmesi” anlamında Allah’ın (c.c.) mutlak ve sınırsız iradesi. ( Külli irade )
  • 6. Allah’ın (c.c.) yaratmış olduğu bütün varlıklar, kainat. ( Evren )
  • 8. Hayat, yaşama, yaşayış. İnsanın doğumundan ölümüne kadar geçen zaman. ( Ömür )
  • 10. Süre, belirlenmiş vakit. Ölüm için belirlenen ve takdir edilen zaman. ( Ecel  )
  • 11. Düşünme, anlama ve kavrama gücü. ( Akıl )


 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 21-22

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı İnsanın İradesi ve Kader Cevapları Sayfa 21, 22


Kader ve Kaza İnancı Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 21-22


Soru : Küçük bir çocuğa kanunen yetişkinler gibi ceza verilmemesinin sebebi nedir?


Kısa Cevap : “Küçük bir çocuğa kanunen yetişkinler gibi ceza verilmemesinin sebebi nedir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

TCK m.31, Türk Ceza Hukukumuzda failin kusurluluğunu etkileyen sebeplerden biri olan yaş küçüklüğünü düzenlemektedir. İlgili madde aynen şu şekildedir:

‘’ Yaş küçüklüğü

Madde 31-

(1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.

(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.’’



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 33-34-35

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Musa (a.s.) Cevapları Sayfa 33, 34, 35


Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Musa (a.s.) Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 33-34-35


Soru : Hz. Musa (a.s.) hakkında neler biliyorsunuz?


Kısa Cevap : “Hz. Musa (a.s.) hakkında neler biliyorsunuz?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Hz. Musa İle İlgili Ayet Ve Hadislerden Bazıları

Musa aleyhisselam hakkında birçok ayet ve hadisi şerif vardır. Kuranı Kerimde birçok ayette gerek Firavunla, gerek kendi kavmi gerekse Hızır aleyhisselam ile kıssalarından bahsedilmektedir.

“İsrâ yolculuğuna çıkarıldığım gece İmrân’ın oğlu Musa’ya (as) rastladım. Uzun boylu, esmer bir adamdı. Saçları kıvırcıktı. Şenûeli adamlara benziyordu…” (Müslim, Îmân, 267)

Resûlullah (s.a.v.) Medine’ye geldiği zaman, Yahudilerin âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü. Resûlullah (s.a.v.) onlara, “Oruç tuttuğunuz bugün nedir?” diye sordu. Onlar da, “Bugün Allah’ın, Musa’yı ve kavmini kurtarıp, Firavun’u ve kavmini (suda) boğduğu büyük bir gündür. Musa şükretmek için bugün oruç tuttu. Biz de (bu nedenle) oruç tutuyoruz.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.), “Biz Musa’ya sizden daha lâyık ve yakınız.” buyurdu. Ondan sonra âşûrâ günü Resûlullah (s.a.v.) hem kendisi oruç tuttu hem de oruç tutulmasını emretti. (Müslim, Sıyâm, 128; Buhârî, Savm, 69)

Bakara Suresi, 54. ayet: Hani Musa, kavmine: “Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca Yaratan(gerçek İlah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, Yaratıcınız Katında sizin için daha hayırlıdır” demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

Bakara Suresi, 55. ayet: Ve demiştiniz ki: “Ey Musa, biz Allah’ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız.” Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz.


Hz. Musa (a.s.), Allah’ın (c.c.) çağrısı gereği kardeşi Hz. Harun’u (a.s.) yerine vekil bırakıp kavminden bir müddet ayrıldı.63 Kırk gün sonra geri döndüğünde halkının Samiri adlı birinin ayartması ile ziynet eşyalarını eriterek buzağıya benzeyen bir put yaptığını gördü.64 Hz. Harun (a.s.) onları engellemeye çalışmıştı ve onlara:
“…Ey kavmim! Siz bununla yalnızca imtihan edildiniz. Doğrusu sizin Rabbiniz ancak Rahmân’dır. Öyleyse bana uyun ve emrime itaat edin.”demişti. Hz. Musa(a.s.) bu manzarayı görünce çok öfkelendi ve önce kardeşi Harun’a kızdı. Arkasından kavmine dönerek: “… Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Peki size bu süre çok mu uzun geldi, yoksa Rabbinizin gazabına uğramak istediniz de onun için mi bana verdiğiniz sözden döndünüz!”66 dedi. Hz. Musa (a.s.) çocukluğundan itibaren Allah’ın (c.c.) koruması ve gözetmesi altındaydı. Kardeşi Harun da o peygamber olduktan sonra onun en büyük destekçisi oldu. Hz. Musa (a.s.) ve kardeşi Hz. Harun (a.s.), dünya yaratıldığı günden beri devam etmekte olan hak ve batıl mücadelesinin iki büyük peygamberidir. Firavun gibi bir güç karşısında Allah’ın (c.c.) yardımıyla sergiledikleri vakur, asil ve sabırlı duruş kötülüklerle mücadele konusunda hepimiz için güzel bir örnektir .



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 119-120-121-122-123-124-125

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Kur’an-ı Kerim’in Ana Konuları Cevapları Sayfa 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125


Kur’an-ı Kerim’in Ana Konuları Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 119-120-121-122-123-124-125


Soru : Sizce bir ilahi kitapta bulunması gereken temel konular neler olabilir?


Kısa Cevap : “Sizce bir ilahi kitapta bulunması gereken temel konular neler olabilir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Bence ilahi bir kitapta bulunması gereken temel konular itikat yani inanç bilgileri ahlak ve ilişkiler , ibadet , uyuması gereken emir ve yasaklardır.

İlahi bir kitapta temel bilgiler olup açıklaması gönderilmiş olan peygamberler ve onların uygulamaları ile anlaşılmaktadır.

İlahi bir kitapta bulunması gereken temel konuların başında itikat yani inanç bilgileri yer almaktadır.

İtikat bilgileri içerisinde yaratıcının vasıfı yaratıcı hakkında bilgiler ve ona nasıl inanmamız gerektiği ile özellikleri yer alır.

Yine ilahi bir kitapta bulunması gereken şey ahlaki ve toplumsal ilişkilerdir. İlahi kitaplar sadece ibadetle yetinmeyip aynı zamanda hayatın her alanında Emir ve yasakları bize bildirdiği için toplumsal olan ilişkilerimizde düzene koyacak bazı Emir ve yasaklar bildirmektedir.


YORUMLAYALIM


KUR’AN’A SARIL

Kur’an Rabbimiz’in yaktığı ışık
Bu millet Kur’an’a ezelden âşık
O bal çömleğidir dal kaşık kaşık
Kur’an’ı elinden bırakma kardeş
Emelin doğruyu, hakkı bulmaksa
Cennet’e girmekse, mutlu olmaksa
Bilgiyi doğrudan Hak’tan almaksa
Başka bir kitaba sen bakma kardeş
…..
Namazda Kur’an’ı dilinden oku
Başka dile sapma, saplama oku
Hiçbir dilde yoktur o eşsiz doku
Dînine fitneyi gel sokma kardeş
Lafzı güzel onun mânası güzel
Eşsiz vasıfları kendine özel
Güzelleşmek için gel Kur’an’a gel
Bu nûr ırmağına gir, çıkma kardeş
Anlamaya karşı çıkanlar mı var
Kulağına pamuk tıkanlar mı var
Öze, maksada yan bakanlar mı var
Bunlar demagoji sen takma kardeş
Dünyayı istersen Kur’an’a sarıl
Ukbâyı istersen Furkan’a sarıl
Kur’an’dan aldığın irfana sarıl
Başka bir vâdiye sen akma kardeş

Hayrettin KARAMAN (Dert Söyletir, s. 101.)


Soru : Yukarıdaki şiire göre “Kur’an’a sarılmak” ifadesinden ne anlıyorsunuz? Yorumlayınız.


Cevap :

Yukarıdaki şiire göre “Kur’an’a sarılmak” ifadesinden anladığım dünyasını ve ahiretin düzene sokmak, kurtarmak isteyen kimsenin Kur’an’a tabi olma ve okuyarak, onu anlayarak hayatına geçirmesidir.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 121 Cevapları


Soru : Kur’an-ı Kerim’de emredilen ibadetlerden altı tanesini yukarıdaki çizelgeye yazınız.


Kısa Cevap : “Kur’an-ı Kerim’de emredilen ibadetlerden altı tanesini yukarıdaki çizelgeye yazınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Kur’an-ı Kerim’de geçen ibadetlerin bazıları şunlardır.

  1. Allah’a kulluk etmek
  2. Ana babaya iyilik yapmak
  3. Yoksa iyilikte bulunmak
  4. Komşuya iyilikte bulunmak
  5. Akrabaya iyilikte bulunmak
  6. Sıla-i rahim yapmak
  7. Dua etmek

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 123 Cevapları


“Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.” (Tirmizî, Birr, 33.)

Soru : Yukarıdaki hadiste anlatılmak istenen nedir? Yorumlayınız.


Cevap :

Yukarıdaki hadiste anlatılmak istenen güzel ahlakın bütün mallardan üstün olduğu ve kişinin çocuğuna güzel ahlak vermesini her şeyden önemli olduğudur.


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 124 Cevapları


EŞLEŞTİRELİM


Soru : Aşağıda verilen ayetleri konularına göre eşleştiriniz.


Cevap :

  1. Aile ilişkileri
  2. Miras
  3. Toplumsal İlişkiler
  4. Ticaret
  5. Suç ve Ceza

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 125 Cevapları


ARAŞTIRALIM


Soru : Kur’an-ı Kerim’de hangi kıssaların yer aldığını araştırınız.


Kısa Cevap : “Kur’an-ı Kerim’de hangi kıssaların yer aldığını araştırınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Habil Ve Kabil ile ilgili ayetler ve Kuranı Kerimde Kıssalarının Geçtiği Yerler

Onlara Âdem’in iki oğlunun başından geçen ibret verici şu gerçeği anlat: Onlar Allah’a birer kurban takdîm etmişlerdi de birinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen kıskanıp: “Seni mutlaka öldüreceğim” deyince, öteki şu cevabı vermişti: “Allah ancak takvâ sahiplerinin ibâdetini kabul buyurur.”
Mâide / 27. Ayet

“Sen beni öldürmek için elini uzatsan bile, ben seni öldürmek için elimi uzatacak değilim. Çünkü ben, Âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım.”
Mâide / 28. Ayet

“Doğrusu ben isterim ki, sen hem benim günahımı hem kendi günahını yüklenesin de ateş ehlinden olasın. Zâlimlerin cezası işte budur.”
Mâide / 29. Ayet

Nihâyet nefsi onu kardeşini öldürmeye sürükledi; onu öldürdü de mahvolup gidenlerden oldu.
Mâide / 30. Ayet

Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermesi için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. Kãtil bunu görünce: “Yazıklar olsun bana! Şu kargadan daha bilgisiz, daha mı âcizim ki, kardeşimin cesedini nasıl ortadan kaldıracağımı bilemedim” diye dövündü ve pişmanlığa düşenlerden oldu.
Mâide / 31. Ayet

İşte bundan dolayı İsrâiloğulları için şu hükmü koyduk: “Bir cana kıymanın veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmanın cezası olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller, mûcizeler getirdiler. Ne var ki, bütün bunlardan sonra onların pek çoğu hâlâ yeryüzünde taşkınlık yapıp durmaktadırlar.
Mâide / 32. Ayet

Eyyüb aleyhisselam ile ilgili ayetler ve Kuranı Kerimde Kıssalarının Geçtiği Yerler

En’am Suresi, 84 Ve ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh’u ve onun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Enbiya Suresi, 83 “Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: “Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.”
Sad Suresi, 41 Kulumuz Eyyub’u da hatırla. Hani o: “Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve azap dokundurdu” diye Rabbine seslenmişti.
Sad Suresi, 42″Ayağını depret. İşte yıkanacak ve içecek soğuk (su, diye vahyettik.).
Sad Suresi, 43t” Katımız’dan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık.
Sad Suresi, 44 “Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma.” Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi.

Ashabı Kehf ile ilgili ayetler ve Kuranı Kerimde Kıssalarının Geçtiği Yerler

Rasûlüm! Yoksa sen sadece Ashâb-ı Kehf ve Ashâb-ı Rakîm’in mi ibrete şâyan âyetlerimizden olduğunu sandın? Öyle sanma; başka nice ibretâmiz âyetlerimiz var! (Kehf / 9. Ayet)

Hani o genç yiğitler mağaraya sığınıp: “Rabbimiz bize katından bir rahmet ver, bize yardım et; şu işimizde doğru ve rızâna uygun olan ne ise onu bize nasip eyle!” diye niyâz etmişlerdi. (Kehf / 10. Ayet)

Bunun üzerine biz de onları sığındıkları o mağarada yıllarca sürecek derin bir uykuya daldırdık. (Kehf / 11. Ayet)

Sonra iki fırkadan; Ashâb-ı Kehf ve düşmanlarından hangisinin bekledikleri gayeyi daha iyi hesap etmiş olduğunu ortaya çıkarmak için onları tekrar uyandırdık. (Kehf / 12. Ayet)

Şimdi biz, onların başından geçen ibretli hâdiseyi bütün gerçekliğiyle sana anlatacağız: Hiç şüphesiz onlar Rablerine iman etmiş genç yiğitlerdi; biz de onların imanlarını daha da artırdık. (Kehf / 13. Ayet)

Kalplerine tam kuvvet ve metânet verdik de zâlim krala karşı kıyâm ettiklerinde şöyle dediler: “Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbi olan Allah’tır. Biz O’ndan başkasını ilâh kabul edip tapmayız. Böyle bir şey yaparsak, yemin olsun ki gerçek dışı, pek saçma bir iddiada bulunmuş oluruz.” (Kehf / 14. Ayet)

“Şu bizim halkımız ise tuttular, Allah’tan başka ilâhlar edindiler. Madem öyle, onların gerçek ilâh olduklarına dair açık bir delil getirmeleri gerekmez mi? Artık Allah adına yalan uydurandan daha zâlim kim olabilir?” (Kehf / 15. Ayet)

İçlerinden biri şöyle dedi: “Madem ki siz onları ve onların Allah’tan başka taptıklarını terk ettiniz, o halde mağaraya sığının ki Rabbiniz üzerinize rahmetini yaysın, işinizde size kolaylık ve fayda ihsân etsin.” (Kehf / 16. Ayet)

Rasûlüm! Orada bulunsaydın güneşin doğduğu zaman onların mağaralarını sağ taraftan dolaştığını, battığı zaman ise onları sol taraftan makaslayıp geçtiğini, böylece üzerlerine doğup onları rahatsız etmediğini görürdün. Onlar mağaranın genişçe bir yerinde idiler. Onların bu şekilde korunmaları, Allah’ın kudretini gösteren delillerden biridir. Allah kimi doğru yola erdirirse, işte gerçekten doğru yola ermiş kimse odur. Kimin de yoldan sapmasına fırsat verirse, artık sen ona doğru yolu gösterecek bir yardımcı bulamazsın. (Kehf / 17. Ayet)

Onlar uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Tek yanlarına yatıp zarar görmemeleri için biz onları kâh sağa kâh sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmaktaydı. Eğer onları bu halleriyle görseydin dönüp kaçardın ve onlar yüzünden için korkuyla dolardı. (Kehf / 18. Ayet)

Biz onları uyuttuğumuz gibi, durumlarını aralarında soruşturmaları için öylece de uyandırdık. İçlerinden biri: “Burada ne kadar kaldınız?” diye sordu. Bir kısmı: “Bir gün, belki bir günden de az” diye cevap verdi. Diğerleri ise şöyle dediler: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi birinizi şu gümüş parayla şehre gönderin de yiyeceklerin hangisi daha temiz ve daha güzelse baksın, ondan size biraz yiyecek getirsin. Fakat çok nazik ve tedbirli davransın da sakın sizi ve yerinizi hiç kimseye sezdirmesin.” (Kehf / 19. Ayet)

“Çünkü eğer şehir halkı yerinizi öğrenirde sizi ellerine geçirirlerse ya sizi taşlayarak öldürürler veya sizi kendi dinlerine döndürürler. İşte o zaman ebediyen kurtuluşa eremezsiniz.” (Kehf / 20. Ayet)

Böylece biz insanları onların durumundan haberdar ettik ki, Allah’ın va‘dinin gerçek olduğunu ve kıyâmetin mutlaka kopacağında hiç şüphe olmadığını bilsinler. Vefatlarının ardından halk, aralarında Ashâb-ı Kehf’in bu fevkalade hallerini tartışmaya başlamışlardı. Bir kısmı: “Üzerlerine bir anıt dikin; onların durumlarını en iyi Rableri bilir” dediler. Onlar için ne yapılacağı konusunda görüşleri ağır basanlar ise: “Hayır, onların yanıbaşlarına mutlaka bir mescid yapacağız” dediler. (Kehf / 21. Ayet)

İnsanlar, bu kıssanın verdiği dersler üzerinde düşünecek yerde: “Onlar üç kişidir, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler. “Beş kişidir, altıncıları köpekleridir” diyecekler. Bunların yaptıkları gaybı taşlamaktan ibarettir. Bir grup da: “Onlar yedi kişidir, sekizincileri köpekleridir” diyecekler. De ki: “Rabbim onların sayısını daha iyi bilir. Zâten onlar hakkında doğru bilgi sahibi olan çok az insan vardır.” O halde onlar hakkında Kur’an’da haber verilen açık delillerin dışında kimseyle tartışmaya girme ve onlarla ilgili olarak hiç kimseye bir şey sorma! (Kehf / 22. Ayet)

Hiçbir şey hakkında: “Ben yarın mutlaka şu işi yapacağım” deme. (Kehf / 23. Ayet)

Ancak: “İnşallah; Allah izin verirse yapacağım” de. Bunu söylemeyi unuttuğun zaman Rabbini hatırla ve: “Umarım ki Rabbim beni bundan daha yakın bir vakitte dosdoğru ve güzel bir başarıya eriştirir” de. (Kehf / 24. Ayet)

Yine bir kısmı: “Onlar mağaralarında üç yüz sene kaldı” dediler; bir kısmı da buna dokuz sene daha ilâve ettiler. (Kehf / 25. Ayet)

De ki: “Onların ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Çünkü göklerin ve yerin gaybı Allah’ın elindedir. O ne kadar güzel görür, ne kadar güzel işitir. İnsanların Allah’tan başka hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur. Allah, hükmüne ve hâkimiyetinin icrâsına hiç kimseyi ortak etmez.” (Kehf / 26. Ayet)



 

Our Score

8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 129-130-131

8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Nuh (a.s.) Cevapları Sayfa 129, 130, 131


Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Nuh (a.s.) Cevapları


8. Sınıf Din Kültürü Meb Yayınları Kitabı Sayfa 129-130-131


Soru : Nuh Tufanı denilince aklınıza neler geliyor?


Kısa Cevap : “Nuh Tufanı denilince aklınıza neler geliyor?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.

Uzun Cevap :

Nuh Aleyhisselam ismi kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde geçen ulü’l azim peygamberlerden bir tanesidir.

Kur’an-ı Kerim’de 43 yerde ismi zikredilmiştir ve 71 sure Nuh Aleyhisselam’ın ismini taşımaktadır.

Rivayete göre insanlar Nuh aleyhisselama kadar tevhid inancı ile yaşamış putperestlik ilk defa Nuh Aleyhisselam’ın kavminde ortaya çıkmıştır.

Ayeti kerimelerde de Nuh Aleyhisselam’ın kavminin putlara taptığından bahsedilmektedir.

Bu insanlar ilk önce iyi insanlar olarak heykelleştirilmiş daha sonra ise insanlar bunlara tapmaya başlamıştır.

İnsanların putperestlikten vazgeçmeyip Nuh aleyhisselama dil ve el eziyetlerine artırmaları sonucunda allahû Teala Nuh aleyhisselam’a gemi yapılmasını emretmiş insanların onunla dalga geçmesine rağmen gemiyi tamamlamıştır.

Nuh Aleyhisselam Allahu Teala’nın emriyle ağaç diker ve dikmiş olduğu ağaçlardan 40 yıl sonra gemiyi inşa eder.

İnananlar ve hayvanlardan bir çift alarak gemiye bindirir ve ona inananlar kurtulurken eşi ve oğlu inanmayanlarla birlikte bu olur.

Bir rivayete göre Nuh Aleyhisselam 40 yaşında peygamber olmuş 890 yaşındayken Tufan gerçekleşmiş bu süre içerisinde insanları sürekli tevhide davet etmiş ancak az sayıdaki inananlardan başkaişkence eziyet ve dayaktan başka bir tepki görememiştir.

Tufan’dan sonra da 60 yıl daha yaşamıştır. Bu konuda başka rivayetlerde bulunmaktadır.

“O’na şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhâfazamız altında) ve bildir­diğimiz şekilde gemiyi yap! Bizim emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başla­yınca, her cinsten birer çifti ve bir de, içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki âileni gemiye al! Zulmetmiş olanlar husûsunda Bana hiç yalvarma! Zîrâ onlar, kesinlikle boğulacaklardır.” (el-Mü’minûn, 27)
“Bunun üzerine biz sağanak hâlinde boşalan bir su (yağmur) ile gök kapılarını açtık. Yeri de kaynaklar hâlinde fışkırttık. Derken o sular takdîr edilmiş bir iş (tûfan âfeti) için birleşiverdi.” (el-Kamer, 11-12)
Denildi ki: “Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.” Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: “Uzak olsunlar” denildi. Hud Suresi, 44. ayet


8. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Meb Yayınları Ders Kitabı Sayfa 131 Cevapları


YAZALIM


Soru : Hz. Nuh’un (a.s.) kıssası ile ilgili verilen bilgilerden doğru olanların karşısına “D”, yanlış olanların karşısına “Y” yazınız.


  • ( Doğru ) Hz. Nuh (a.s.), kavmini gece gündüz demeden tevhide davet etti.
  • ( Yanlış ) Hz. Nuh’un (a.s.) kavmi puta tapmaktan vazgeçti ve tevhid inancını kabul etti.
  • ( Doğru ) Kavmin ileri gelenleri, zenginliğe düşkünlükleri, cahillikleri, kibir ve küstahlıkları sebebiyle Hz. Nuh’un (a.s.) peygamberliğini kabul etmediler. 
  • ( Doğru ) Kur’an’da, Hz. Nuh’un (a.s.) adını taşıyan bir sure vardır.
  • ( Doğru ) Hz. Nuh’un (a.s.) davetine inatla karşı çıkan inkârcılar, tufanda boğularak can verdiler.
  • ( Yanlış ) Hz. Nuh’un (a.s.) davetini öncelikle kavmin ileri gelenleri kabul etti. 
  • ( Doğru ) Kur’an-ı Kerim’de o dönemde tapınılan bazı putların isimleri yer alır.
  • ( Yanlış ) Kavmi ona inanmayınca Hz. Nuh (a.s.), ailesiyle başka yere göç etti.


 

Our Score
error: Content is protected !!