8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 255-256-257-258 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Bir Kış Öyküsü Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 255, 256, 257, 258


8. Sınıf Türkçe Kitabı Bir Kış Öyküsü Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 255-256-257-258


Bir Kış Öyküsü

Uzun bir kışı, yeni geride bıraktık. Birçok yerde ağaçlar daha çiçek açmaya başlamadı bile. Ama artık çok sürmez; yakında güneş, göz kamaştıran bir süs gibi durmayı bırakıp ısıtmaya başlar yeryüzünü. Bahar gibisi yok. Toprak canlanır, ağaçlar yapraklarını giyinir, kuşlar şarkılarını bıraktıkları yerden sürdürür, ortalık erken aydınlanıp geç kararmaya başlar. Bahar, çok güzeldir gerçekten.

Yine de ben bugün size bir kış öyküsü anlatacağım. Belki anımsayacaksınız. Geçtiğimiz kışın ortasında da bir yaz öyküsü anlatmıştım. Bunları terslik olsun diye yapmıyorum. İnanın aklımdaki kış öyküsünü anlatmak için gelecek kışı beklemeyeceğim. Sözünü ettiğim öykünün geçtiği gün, hava çok soğuktu. Yalnız dışarısı değil, çoğu evlerin içi de soğuktu. Yakıtsızlıktan kaloriferler ısıtmıyor, odun ve kömür bulmak çok güçleştiği için sobalar yanmıyordu. Bir gün önce yağan kar yollarda donmuştu ve bunun üstüne yeniden ince taneli bir kar yağıyordu. İnsanlar üşümemek için gidecekleri yere bir an önce ulaşmak istiyorlardı ama düşmekten korktuklarından yavaş yavaş yürüyorlardı.

Kış öyküleri hüzünlü olur genellikle. Çünkü kışın yoksulların işi epeyce zorlaşır. Yazın bir gömlek ve bir pantolonla rahatça gezilebilir ama kışın kaim giyecekler gereklidir. Yazın sebzeler, meyveler bol ve ucuzdur. Oysa kışın kimi zaman ekmek bulmak bile güçleşir. Evet, kış öyküleri hüzünlüdür genellikle. Ama hüzünlü olmayan kış öyküleri de vardır.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 256 Cevapları


Sözünü
ettiğim bu çok soğuk kış gününde adamın biıi, bir duvarın dibinde durmuş kaval satıyordu. Bir yandan kaval çalıyor, ara verdikçe de “Kavallarım var.” diyordu. “Güzel kavallarım var. Her eve gerekli. Herkese gerekli!” Kavalı çok güzel çalıyordu ama benim ilgimi kavalın sesi değil, adamın söyledikleri çekti. Neden her eve, herkese bir kaval gerekli olsun? Bu soğuk havada kim düşünürdü kavalı? Kaval insanın temel gereksinimlerinden biri değil ki! Havasız, susuz, yiyeceksiz yaşayamazsınız ama kırk yıl kavalsız kalsanız yine de yakınmak aklınızdan bile geçmez belki.

Kavalcının sözleri benim gibi başkalarının da ilgisini çekmişti. Kısa sürede adamın çevresinde birçok insan toplandı. Aralarında gençler, yaşlılar, iyi giyimliler, yoksul giyimliler, çocuklar, kadınlar, şişmanlar ve zayıflar vardı. Kimi işine, kimi okuluna, kimi pazara, kimi de evine gidiyordu. Kavalcının söylediklerini duyanlar, durup kulak vermeden edemiyorlardı. Kalabalık gitgide büyüyordu. Yüzlerde gülümsemeler vardı. Dondurucu rüzgârı, ince ince savrulan karı, işini gücünü unutmuştu herkes. Kadınlar, erkekler ve çocuklar, kavalcının söylediklerini dinlerken alaylı bakışlarını gizlemeye gerek bile duymuyorlardı. Çoğu kavalcının -nasıl söymeli- kafasından biraz rahatsız olduğunu düşünüyordu besbelli. Herkes bakıyor, dinliyor ama kimse para verip kaval almaya kalkmıyordu.
“Her eve gerekli bunlar!” diyordu kavalcı. “Herkese gerekli.”
“Bu adam düpedüz deli!” dedi kadının biri. “Herkese kaval gerekliymiş! Amma da gülünç!”
“Gerçekten de öyle.” dedi bir adam. “Sanki her şeyimiz tamam, bir kavalımız eksik!”
“Böyle konuşmayın!” dedi kavalcı, yumuşak bir sesle. “Benim kavallarımın çözemeyeceği sorun yoktur. Çok marifetlidir bu kavallar.”
“Çok marifetliymiş!” diye dudak büktü bir başka adam. “Kaval değil, sihirli değnek sanki! Eğer kavalların böyle marifetliyse çal da şu eksik olan akim tamamlansın.”


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 257 Cevapları


Bu sözler üzerine koro gibi bir ağızdan gülmeye başladı kalabalık. Kahkaha atanlar bile vardı. Ne yalan söyleyeyim, ben de güldüm galiba. “Eğer kavalın o kadar marifetliyse çal da şu soğuktan morarmış ellerin ısınsın biraz.” dedi bir kadın. Mantosunun kürklü yakasım iyice kaldırmıştı. Kalabalık yeniden gülmeye hazırlanıyordu ki kavalcı elini havaya kaldırıp herkesi susturdu. Sonra da benim önceden hiç duymadığım güzellikte bir hava çalmaya başladı. Elimde olmadan gözlerimi kapadım. Yemyeşil çayırların ortasındaydım. Ilık bir yel, çobanın gölgesinde oturup kaval çaldığı incir ağacının kokusunu taşıyordu. Sürüden ayrılan kuzulan geri döndüren köpek kocamandı. Renk renk binlerce kelebek, renk renk binlerce çiçeğe konup kalkıyordu.
Kavalcı kavalını dudaklarından çekti. Kalabalık gülmüyordu artık.

“Tuhaf şey doğrusu!” dedi kürklü kadın. “Anlam vermek zor ama bu kavalda bir şeyler var gerçekten. Sanki bir an buradan çok uzaklara gittim.”
“Herkese gerekli bu kavallardan.” dedi kavalcı yumuşak sesiyle.
“Ne demek herkese gerekli?” dedi yeni gelen bir adam; iki yanındaki insanları dirsekleyerek öne doğru ilerlemeye çalışıyordu.
“Kaval karın doyurur mu kardeşim? Müzik mi daha gerekli yoksa ekmek mi?”
Kavalcı kavalını dudaklarına götürüp hafifçe üfledi. Sonra gözlerini yumdu ve üflemeyi sürdürdü. Yumuşacık bir bulut gibiydi çıkan sesler. Onca insanı tüy hafifliğiyle kucakladı. O soğuk kent sokağından uzaklaşıp sıcak bir köy evine geldik hep birlikte. Yağı alınmış köpüklü ayranın tadını, yeşil soğanın kokusunu, tandır ekmeğinin arasına konmuş tuzsuz beyaz peynirin doyuruculuğunu çoğumuz hiç tanımıyorduk. Kimimizse tanıyorduk da anılarımızın çok derinlerinde kalmıştı bütün bunlar.
Kavalcı kavalını dudaklarından çekince güzel bir düşten ansızın koparılmış gibi şöyle bir silkindik hepimiz. Ne söyleyeceğimizi bilemiyorduk.
“Masal gibi!” dedi bir çocuk. “İnanılmaz bir şey bu!”


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 258 Cevapları


“Herkese gerekli!” dedi kavalcı. “Her eve gerekli.”
Yaşlı bir adam, duygularına ortak olduğumu bilerek baktı yüzüme. “Bu kavalda olağanüstü bir güç var.” dedi. “Bütün mutsuzluklara çare olduğuna inanası geliyor insanın.” Kavalcı bir kez daha çalmaya başladı kavalını. Bu kez daha istekli, daha canlı, kendi benliğinden bir şeyler koparıp kavalın sesine katmaya çalışarak çalıyordu. Kavalın deliklerinden geçiyordu kavalcı, müzik olup havaya yayılıyordu. İşte o zaman her şeyi gördük. Yeni biçilmiş buğday saplarının kokusunu kokladık. Toprağa düşen ter damlasının bir zeytin dalı olup büyümesini izledik. Suyun döndürdüğü değirmenin ivecenlikten uzak ama yine de düzenli gıcırtısını dinledik. Emek vermenin, emeğin karşılığını almanın güzelliğini yaşadık. Var olanı hakça paylaşmanın mutluğunu içimizde duyduk.
Kavalcı kavalı ağzından çekti. Soğuk bir yel esiyordu. İnce ince savruluyordu kar taneleri. Ve biz, kentin dört yanından gelmiş genç ve yaşlı birçok insan, orada durup kavalcıya baktık.
“Herkese gerekli!” dedi kavalcı. “Her eve gerekli!”
Hepimiz birer tane aldık. Ötekilerin, kavallarıyla neler yaptıklarını bilmiyorum ama ben kendiminkiyle baharı getirmeye çalışıyorum. Bakın çevrenize. Erik ağaçlarının çiçek açtığını görebiliyor musunuz?
Biraz daha yakından bakın ve dinleyin.



 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 292-293-294 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sosyal Medya Bağımlılığı Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 292, 293, 294


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sosyal Medya Bağımlılığı Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 292-293-294


Sosyal medya bağımlılığı; paylaşım ve arkadaşlık sitelerinde çok fazla zaman harcanması sonucu günlük hayattan geri kalma, işlerini yerine getirememe ve günlük işlevselliğin azalması şeklinde ortaya çıkan bir bağımlılık türüdür. Her çeşit bağımlılıkta, kişi bir aktiviteyi o kadar çok yapar ki zararlı bir alışkanlık hâline gelir ve bu zararlı alışkanlık, kişinin hayatındaki okul, iş, sosyallik gibi önemli alanlarda geri kalmasına sebep olur. Sosyal medya bağımlılığı için de bu geçerlidir; aslında kendi başına bakıldığında zararlı olmayan bir aktivite veya internet sitesi, fazla vakit harcanması sonucunda olumsuz bir alışkanlığa döner. Sosyal medya bağımlılığı olan kişiler arkadaşlık sitelerinde saatlerce insanların fotoğraflarını inceler, kendi ve başkalarının profillerinde saatlerce zaman harcarlar, binlerce paylaşım yapıp başkalarının paylaşımlarını her dakika takip ederler.

Sosyal medya en başta herkes için kontrol edilebilir bir alışkanlıktır, zararlı olarak başlamaz. Kişi sosyal medyanın fazla kullanımının olumsuz yönlerinin farkındadır ve bunları kabul eder. Sosyal medyada biraz fazla zaman geçirince kişi kendisini kötü ve pişman hisseder ve anında bırakabilir. Ancak daha sonra günbegün bu internet sitelerinde geçirilen vakit artar.

Önce 10 dakika artar, sonra 20 dakika… Tehlikesiz ve masum olan aktivite, giderek tehlikeli ve günlük yaşantıyı bölen bir hâl almaya başlar. Kişi zaman kavramını kaybetmeye, sürekli sosyal medya sitelerinde olduğundan dolayı hayatından geri kaldığını kabul etmemeye ve bu durumdan pişman olmamaya başlar. Diğer kişilerin onu sosyal medyada fazla zaman geçirdiği konusundaki eleştirilerini kabul etmez, hatta sinirlenir. (…)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 293 Cevapları


Birçok bilim insanına göre sosyal medya, gerçek hayattaki insan bağlarını zayıflatır. Amerika’da yapılan araştırmalara göre, biten 5 evlilikten 1’inde arkadaşlık sitelerinde geçirilen zamanın bir şekilde etkisi vardır. Sosyal medyaya bağımlı olmak, arkadaşlıklar ve sosyal ilişkilere zarar verir, ilişkilere yatırımı ve emeği azaltır. Her ne kadar arkadaşlarla bağlantı kurmak için yapılan internet siteleri de olsa bu siteler gitgide insanı yalnızlaştırır, asıl olan ve gerçek olan ilişkilerden koparır. Bu, insanlığa özgü yeni bir yalnızlık türüdür; insan aslında çok kişiyle iletişim hâlindeymiş ve sanki bir kalabalığın içindeymiş gibi hisseder, ancak sanal arkadaşlıkların varlığı yalnızlık duygusunu asla azaltmaz. İşin kötüsü, gerçekten yalnız insan yalnızlığının farkındayken sosyal medyada aktif olan insan sosyal olduğunun illüzyonu içindedir ama farkında olmadan yalnızdır.

Sosyal medya bağımlılığı, insanın kendi kendine kalmasını engeller. Aslında tek başımıza sosyal medya sitelerinde gezindiğimiz zaman kendi kendimize zaman geçirdiğimizi düşünürüz ancak hiç de kaliteli ve faydalı bir zaman değildir bu. Bireysel zaman geçirmek, kendi duygu ve düşüncelerini tartmak, hedeflerini düşünmek insanların ruhsal gelişimi için çok önemlidir. Ancak sosyal medyada çok fazla zaman geçirdikçe, insanın kendini dinlemesi ve ruhsal farkındalığının artması da bir o kadar azalıyor. Kendi ile ilgili olmayan şeyler kafasını kurcalıyor ve iç dünyasına yolculuğa çıkamıyor.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 294 Cevapları


Kişinin sosyal medyada harcadığı zamanı takip etmesi ve kendi kendine zaman limiti koyması iyi bir başlangıç olabilir. Kişi zamanı takip etmezse sosyal medyada ne kadar vakit harcadığını fark etmez ancak saat tutarsa gün içinde harcadığı toplam vaktin çokluğunu fark edebilir. Beşer dakika gibi kısa zamanda girildiği düşünülen sosyal medya hesaplarına eğer günde 20 kere giriliyorsa, bu toplam bir buçuk saatten fazla eder. Eğer kişi, kendine giderek azalan zaman hedefleri koyarsa, harcadığı vakti azaltma konusunda başarılı olabilir. İkincisi ise sosyal medya uygulamalarını telefondan silmek olabilir. Cep telefonumuz yanımızda olduğu için, elimiz sürekli olarak sosyal medya uygulamalarına gidebiliyor ve bunun sonucunda dışarı çıktığımızda bile dış dünyadan kopuk olabiliyoruz.

Eğer bu uygulamalar telefondan silinirse, kişi en azından sadece bilgisayardan sosyal medya sitelerine girerek sosyal medya kullanımını doğrudan kısıtlamış olur. Son olarak da arkadaşlarla yüz yüze görüşmek, hatta onları telefonla aramak bile sosyal medya hesaplarından mesaj atmaya ve yorum yapmaya tercih edildiği zaman, kişinin sosyal medyada aktif olmaya verdiği önem azalacaktır.

Kemal SAYAR
Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü
(Kısaltılmıştır.)



 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 187-188-189 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Çömlekçi Baba Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 187, 188, 189


8. Sınıf Türkçe Kitabı Çömlekçi Baba Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 187-188-189


Trakya üzerinden Edremit’e gittiğimiz zaman, araba vapuruyla Çanakkale’ye geçiyoruz, sonra ormanlar içinden Altınoluk ve Edremit. Vapurdan görünen yamaçlar, hep savaş alanı. Koca Seyitlerimizin dövüştüğü yerler. İki buçuk milyon insan can vermiş burada.
Çanakkale İskelesi, bir satış alanı gibi. İki yanda çanak çömlek, topraktan yapılmış çeşitli kaplar, oyuncaklar. Böylece her eve giriyor Çanakkale toprağı. Ustalarca hamur gibi yoğrulup esere dönüştürülüyor. Çan’da bir de seramik fabrikası var.

“Çömlekçi Baba da buralarda yaşamış.” diyor dedem. Küçük bir köyde oturuyormuş. Bütün köylüler severmiş Çömlekçi Baba’yı. Çalışmaya başladı mı geçip karşısına saygıyla izlerlermiş. Ayakları bir tekerleği döndürür, elleri yoğrulup hazırlanmış çamuru biçimlemeye koyulurmuş.

Dünyanın en eski sanatıdır çömlekçilik. Hititlerden beri sürer Anadolu’da. Çömlekçi Baba, tüm kırları dolaşır, bulurmuş işine yarayacak toprağı. Sonra onu hamur gibi yoğurur, bir öncekinden güzel çanaklar, çömlekler, ibrikler, testiler, oyuncaklar yaparmış. Onları sergiledi mi, bayram yerine dönermiş evin önü.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 188 Cevapları


Ürünleri eşeğine yüklemeye başladı mı, “Tamam.” dermiş komşuları, “Köyümüzün ününü tüm dünyaya duyuracak ustamız.”
Tok gönüllü bir adammış Çömlekçi Baba. Köy köy dolaşır, ürünlerini satarmış.

Bir köy alanında sergi açtığında, gözleri ışıyan insanların testilere, çömleklere, oyuncaklara dokunması onu hoşnut edermiş. İşlerinin beğenilmesi, onu mutlu edermiş. Bazısını parayla, bazısını bir ölçek ekine, gücü yetmeyene öylece verirmiş.Yine günün birinde ürünlerini eşeğine sarmış, yola koyulmuş. Kuşları, çağıldayan suları dinleyerek, yeni güzellikleri düşünerek gidiyormuş. Ardından birinin geldiğini bile fark etmemiş.

“Uğur ola yolcu!”
“Eyvallah yabancı, size de uğur ola.”
“Yükün nedir, ne alır ne satarsın?”
“Ne olsun, çanak çömlek.”
“Nereden alıyorsun onları? Para ediyorlar mı bari?”
Çömlekçi Baba’nın canı sıkılmış ama belli etmemiş.
“Kendim yaparım yabancı. Alıcılarım beğenirler, kimseden bir şikâyet duymadım bugüne değin.”

Bir süre konuşmadan öyle gitmişler. Sonra bir çeşme başında mola vermişler. Yabancı sokulmuş eşeğin sırtındaki yüke yakından bakmış:

“Bunların hepsini satsan ne kazanırsın?”
“Valla belli olmaz yabancı. Ekinle, parayla, bazen de bedava verdiğim olur.”

Yabancı bir eşeğe, bir de yaşlı adama bakmış. Çok zahmetli bulmuş işi. Böyle zor bir işle geçinmeye çalışması, yaşlı birine eziyet gibi gelmiş ona. Onların tümünü alır, kazanacağının birkaç katını verirsem belki toplu parayla daha kazançlı bir iş tutar, kurtulur yollarda sürünmekten diye düşünmüş.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 189 Cevapları


“Beri bak Çömlekçi Baba, sana şu kadar para! Yık yükünü şuraya, vazgeç yollardan, yorulmaktan.” demiş.

Çömlekçi Baba anlamamış gibi şaşkın şaşkın bakmış.

“Azımsadınsa babalık iki katı olsun vereceğim para. Vazgeç düşünmekten de, indiriver şunları şuraya hadi.”

Çömlekçi Baba’nın yüzü kararmış. Önerilen para çokmuş ama… İsteksiz isteksiz, yabancının niyetini anlamaya çalışarak yüzüne baka baka, yumurta tutar gibi usul usul yükünü yere indirmiş. Aldığı yüklü parayı koynuna yerleştirerek eşeğinin başını geldiği yöne çevirmiş.

Yine de bu alışverişten rahat değilmiş içi. Hem gidiyor hem dönüp dönüp geriye bakıyormuş kuşkuyla.

Yabancı önündeki yığından bir testiyi alıp evire çevire bakmış, “Yoo, hiçbiri işime yaramaz benim.” demiş. Tüm gücüyle yere çarpıvermiş testiyi. Ardından bir çömleği, bir çanağı da. Kulağına sesler geldikçe dayanamamış Çömlekçi Baba, geri dönmüş.

“Yeter yabancı, dur!. Hiç gözüm tutmadıydı seni zaten. (…) Milyon versen razı olmam, bu yaptığın emeğe saygısızlıktır.” demiş.

“Sana ne bundan! Mal benim değil mi, ne istersem yaparım.”

“Yoo, öyle değil o. (…) Bir işe yarasın diye yaptım ben bunları. Hoyratça parçalanmalarına gelemem. Şu testiyi biçimlerken köy kızı bunu sırtına vuracak, varıp buz gibi bir kaynaktan dolduracak, susuzluktan yanmış, dudakları kavrulmuş insanlar başlarına dikip ‘Lık, lık lık!’ içecek. Sonra şöyle yürekten bir ‘Ohhh!’ çekecek diye düşündüm. Ya şu küçük oyuncaktan kuş sesleri çıkartan bir köy çocuğunun sevincini duyabilir misin sen? Nasıl yok edersin insanların işine yarayacak bu güzellikleri? (…) Paradan daha değerli şeyler vardır, insanlık vardır dünyada…”

Mehmet BAŞARAN
Ormanda Saklambaç
(Kısaltılmıştır.)



 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 221 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Hastahane Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 221


8. Sınıf Türkçe Kitabı Hastahane Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 221 Cevapları


Dertliler dermanı sende arıyor
Millete hizmetin var hastahane
Türlü türlü yaraları sarıyor
Var olsun hekimler nur hastahane

Hademeler çalışırlar işinde
Herkesin bir derdi vardır başında
Kimisinin ecel gelir peşinde
Bu da mukadderdir der hastahane

Dertli olan gelir gelir yalvarır
Göz açılır kulak verir dil verir
Tedavisi bitenlere yol verir
Dünyalar durdukça dur hastahane

Hastahane hekimlerin mekânı
Elinden geldikçe incitmez canı
Yardım yaradandan olsun dermanı
Yavrumu sağ salim ver hastahane

(…)
Veysel’in kalbinden gitmez kederi
Bu fâni dünyaya geleldenberi*
Elim çalar dilim söyler dertleri
Bu da benim için kâr hastahane

Âşık Veysel ŞATIROĞLU
Dostlar Beni Hatırlasın
Hayatı ve Bütün Şiirleri
(Kısaltılmıştır.)



 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 152-153 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Mustafa Kemal’in Kağnısı Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 152, 153


8. Sınıf Türkçe Kitabı Mustafa Kemal’in Kağnısı Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 152-153


Yediriyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzaklarda savaşanların acısıyla gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.

Mustafa Kemal’in kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öte, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola önceden önceden.

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar,
Kocabaş, çok yaşlıydı çok zayıftı,
Üzgündü bütün bütün Sarıkız, yanı sıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Yeğniktiler* inceden inceden.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 153 Cevapları


İriydi Elif, güçlüydü kağnı başında
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden bir yel geçerdi, daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti,
Niceden niceden.

Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu,
Göz mü değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez,
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur
Nasıl durur Mustafa Kemal’in kağnısı?
Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden.

Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Sür beni, çektir beni, koma yollarda beni!
Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım!
Bak hele üzerinde ses yankı uzaklaşır.
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.

Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal’in kağnısı, bacım!
Kocabaş’ın yerine koştu kendini Elifçik,
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Gazi Mustafa Kemal Atatürk



 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 98-100-101-102-103 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Türkiye’m Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 98, 99, 100, 101, 102, 103


8. Sınıf Türkçe Kitabı Türkiye’m Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 98-100-101-102-103


HAZIRLIK ÇALIŞMASI


Soru : Yaşadığınız şehrin tarihî ve doğal güzelliklerini araştırınız. Araştırma sonucunu arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap :

Ankara’ nın Tarihi ve Doğal Güzellikleri

  • Anadolu Medeniyetleri Müzesi
  • Anıtkabir
  • Kale Mahallesi
  • Ankara Kalesi
  • Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi
  • Roma Hamamı
  • Hacı Bayram-ı Veli Cami
  • Hamamönü
  • Gordion Antik Kenti
  • Alaaddin Cami
  • Rahmi M. Koç Müzesi
  • Ankara ve Augustus Tapınağı

Uzun Cevap :

İstanbul ‘ un Tarihi ve Doğal Güzellikleri

  • Ayasofya Cami
  • Topkapı Sarayı
  • Kapalı Çarşı (Grand Bazaar)
  • Bozdoğan Su Kemeri.
  • Yerebatan Sarnıcı
  • Çemberlitaş
  • Galata Kulesi
  • Ahrida Sinagogu.
  • Büyükada
  •  Riva
  • Polonezköy
  • Ballıkayalar Tabiat Parkı
  • Ağva
  • Belgrad Ormanı
  • Beykoz Kaymakdonduran Ormanı
  •  Aydos Ormanı

İzmir’ in Tarihi ve Doğal Güzellikleri

  • Şirince Köyü
  • Gölcük
  • Nazarköy
  • Bademli Köyü
  • Balçova’nın termal suları
  • İnciraltı Kent Ormanı
  • İzmir Kuş Cenneti
  • Homeros Vadisi
  • Karagöl Tabiat Parkı
  • Çiçekliköy ve Bozdağ
  • Kemeraltı Çarşısı
  • Saat Kulesi
  • Kordon Boyu
  • Tarihi Asansör
  • Konak Meydanı
  • Agora Açıkhava Müzesi
  • Efes Antik Kenti
  • Hisar Camisi

Mardin’ in Tarihi ve Doğal Güzellikleri

  • Mardin Kalesi
  • Deyrulzafaran Manastırı
  • Dara Antik Kenti
  • Midyat Mağaraları
  • Behnam Kırklar Kilisesi
  • Mardin Beyaz Su.
  • Turabdin Platosu
  • Kasımiye Medresesi
  • Beyazsu
  • Karasu Çayı
  • Zinnar Vadisi

8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 100 Cevapları


1. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz şiirdeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız. Okuduğunuz şiirdeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Kelime/Kelime Grubu :kıtlama

Sözlük Anlamı: Küçük parçalara ayrılmış şekeri ağızda tutarak çay içme biçimi; kırtlama
Tahminî Anlamı : küp şekere benzer bir şeker
Cümlem : Bizim orada kıtlama şekersiz çay içilmez.

Kelime/Kelime Grubu : sağdıç

Sözlük Anlamı: Düğünde gelin veya damada kılavuzluk eden kimse.

Tahminî Anlamı : düğün, kona gibi merasimlerde gelin veya damada yardım eden kimse
Cümlem : Arkadaşıma sağdıçlık yapacağım için erken çıkmalıyım.

Kelime/Kelime Grubu : güreş

Sözlük Anlamı: Belli kurallar içinde, güç kullanarak iki kişinin türlü oyunlarla birbirinin sırtını yere getirmeye çalışması, (ata sporu)
Tahminî Anlamı : ata sporumuz
Cümlem : Güreş yapacak yiğitler alana çıkıyorlar.

Kelime/Kelime Grubu : boydan boya

Sözlük Anlamı: Bir uçtan öbür uca kadar
Tahminî Anlamı : bir uçtan diğer uca kadar bölüm
Cümlem : Duvarı boydan boya boyadım.

Kelime/Kelime Grubu : nazlı

Sözlük Anlamı: Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen; nazende, nazenin
Tahminî Anlamı : naz yapan kimse
Cümlem : Ne kadar nazlı bir kız böyle.

Kelime/Kelime Grubu : zafer

Sözlük Anlamı: Savaşta kazanılan başarı; utku
Tahminî Anlamı : kazanma
Cümlem : Zafer inananlarındır.


2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları okuduğunuz şiire göre cevaplayınız.


1. Şiirde hangi yerlerden bahsedilmektedir?


Cevap :

Şiirde; Kars, Edirne, Zonguldak, Erzurum, Adana, Ardahan, Kırkpınar, Sürmene’ den bahsedilmektedir.


2. “Sen vatanımsın, ekmeğimsin,/Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca…” dizeleri ile şair ne anlatmak istemektedir?


Cevap :

“Sen vatanımsın, ekmeğimsin,/Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca…” dizeleri ile şair vatanına ne kadar kıymet verdiğini, vatanın herşeyden daha değerli olduğunu anlatmak istemektedir.


3. Siz şairin yerinde olsaydınız ülkemizin hangi güzelliklerini överdiniz?


Cevap :

Ben şairin yerinde olsaydım ülkemizin geleneksel oyun, güzelliklerinden ve yemek tatlarından bahseder, överdim.


4. “Nazlı sahiller Akdeniz’de” dizesinde hangi söz sanatı kullanılmıştır? Nedeniyle birlikte açıklayınız.


Cevap :

“Nazlı sahiller Akdeniz’de” dizesinde kişileştirme söz sanatı kullanılmıştır . sahiller insana özgü nazlı sıfatıyla anılmıştır.


5. Şiirde geçen şehirler neleriyle meşhur olmuştur? Açıklayınız.


Cevap :

Şiirde geçen şiirler, Kars toprağıyla, Adana şairleri ve şiirleriyle, Erzurum kıtlama çayıyla, Ardahan dağları, Koçhisar tuzuyla anılmıştır.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 101 Cevapları


3. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz şiirin konusunu ve ana duygusunu aşağıya yazınız.


Cevap :

Şiirin Konusu : Şairin bir uçtan bir uca yaptığı ülke yolculuğunu şiirleştirmesi
Şiirin Ana Duygusu : Vatan sevgisi


4. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz şiire uygun yeni başlıklar bularak bu başlıkları aşağıya yazınız.


Cevap :

Ülkem Yolunda

Güzel Türkiye’ m

Canım Vatanım


5. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini inceleyiniz. Yüklemi oluşturan fiillerin etken mi, edilgen mi olduklarını altına örnekteki gibi yazınız.


Tüm düzeltmeleri yaptık.


Cevap :

“yaptık” etken fiil


Tüm düzeltmeler yapıldı.


Cevap :

“yapıldı” edilgen fiil


Tüm parasını kitap almak için harcadı.


Cevap :

“harcadı” etken fiil


Akşamları evimizin yakınındaki parktan şen çocuk sesleri işitilir.


Cevap :
“işitilir” edilgen fiil


Ömer Seyfettin, hikâyelerinde gerçeklere yer vermiş.


Cevap :

“vermiş” etken fiil


Pencere önündeki çiçekler sulandı.


Cevap :

“sulandı” edilgen fiil


Soru : Yazdığınız cümlelerde anlam bakımından nasıl bir farklılık vardır? Aşağıya yazınız.


Cevap :

Yazdığım cümlelerde anlam bakımından ,etken yapılı fiillerde eylemi yapan özne belirgindir ,edilgen yapılı fiillerde eylemi gerçekleştiren belli değildir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 102 Cevapları


6. ETKİNLİK


Soru : Sınıfınızda “ülkemizin tarihî ve doğal güzellikleri” konulu hazırlıklı bir konuşma yapınız. Konuşmanızı aşağıdaki ölçütlere göre değerlendiriniz.


Cevap :

Konuşmama hazırlık yaptım. Evet
Konuşmam için sunum hazırladım. Evet
Konuşmamda görsel, işitsel vb. destekleyici materyaller kullandım. Evet
Konuşmamda kelimeleri yerinde ve anlamına uygun kullandım ve doğru telaffuz ettim. Evet
Konuşmamda beden dilini etkili kullandım. Evet
Konuşmamda yabancı dillerden alınmış, dilimize henüz yerleşmemiş kelimelerin Türkçelerini kullandım. Evet
Düşüncelerimi mantıksal bir bütünlük içinde sundum. Evet


Soru : Konuşmanızı daha etkili hâle getirmek için başka nelere dikkat etmeniz gerekir? Yazınız.


Cevap :

Konuşmamı daha etkili hale getirmek için cümlelerimi önceden hazırlamalıyım. Her zaman kullandığım kelimelerden farklı ama elimizde olan kelimeleri kullanılmalı kişilerle göz teması kurmalı doğru beden dili ve ses sonunu kullanmalıyım. Konuşma hızımı gözden geçirerek kimseyi sıkmadan anlatmak istediğimi açık ve kısa bir şekilde anlatmayı başarmalıyım.


7. ETKİNLİK


Soru : Ders kitabınızın 103. sayfasındaki afişleri inceleyiniz. Siz de dosya kâğıdına yaşadığınız şehrin kültürel özelliklerini tanıtan bir afiş hazırlayınız. Afişinizi hazırlarken uygulayacağınız işlem basamaklarını maddeler hâlinde aşağıya yazınız. Hazırladığınız afişi sınıf panosuna asınız.


Cevap :

  • Konumu belirledim.
  • Şehrimin güzelliklerini araştırdım.
  • Resim ve slogan gibi kısa cümleler belirledim.
  • Seçtiğim resimleri küçülterek bilgisayar programında hazırladım.
  • Yazıcı ile hazırladığım afişi çıkardım


 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 104-108-109-110-111-112 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Ergenekon Destanı Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112


8. Sınıf Türkçe Kitabı Ergenekon Destanı Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 104-108-109-110-111-112


HAZIRLIK ÇALIŞMASI


Soru : Sizi çok etkileyen bir olayla ilgili yazı yazmak ister misiniz? Yazarsanız hangi türü tercih edersiniz? Neden?


Kısa Cevap :

Beni çok etkileyen bir olayla ilgili yazı yazmak isterim. Eğer beni etkileyen bir olayla ilgili yazı yazacak olsaydım söyleşi yani sohbet tarzında bir yazı yazmayı düşünürdüm. Kendimle ilgili bir olayı anlatacağım için kendimi ancak söyleşi ile tam olarak ifade edebileceğimi düşünüyorum.

Uzun Cevap :

Beni çok etkileyen bir olay ile ilgili birçok kere yazı yazmak istediğim oldu.

Hangi türü seçeceğim olayın ne ile alakalı olduğuyla ilgilidir.

Beni etkileyen şey resmi bir konu ise deneme, makale şeklinde bir şey yazabilirim.

Eğer etkilendiğim şey bir olay şeklinde ise onu bir hikaye şeklinde dönüştürebilir, eğer kendimle ilgili ise söyleşi sohbet şeklinde yazmayı tercih ederim.

Bazen onu anlatmak için eğer duygularımı gizli bir şekilde ifade etmek istiyorsam masalı tercih edebilirim.

Bu tamamen beni etkileyen şeyin ne olduğu ile ilgilidir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 108 Cevapları


1. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız. Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Kelime/Kelime Grubu : konuşlanmak

Sözlük Anlamı: Belli bir yere veya bölgeye mevzilenmek

Tahminî Anlamı : Belli bir yere veya bölgeye mevzilenmek
Cümlem : Ordu buraya konuşlanabilir.

Kelime/Kelime Grubu : öç alma

Sözlük Anlamı: bir kişinin yaptığı kötülüğe karşı, aynı düzeyde bir kötülükle karşılık verilmesi
Tahminî Anlamı : intikam alma
Cümlem : Senden öç almak yerine boş vereceğim.

Kelime/Kelime Grubu : yığın

Sözlük Anlamı: Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe; tınaz
Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle
Tahminî Anlamı : birikinti
Cümlem : Bu elbise yığını da neyin nesi.

Kelime/Kelime Grubu :nicesi

Sözlük Anlamı: birçok
Tahminî Anlamı : birçok kişi, birçok şey
Cümlem : Nice insanlar geldi geçti bu hayattan.

Kelime/Kelime Grubu : maden

Sözlük Anlamı: yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral
Tahminî Anlamı : yer altından çıkan değerli taşlar
Cümlem : Değerli madenlerden hangilerini biliyorsun?

Kelime/Kelime Grubu : eritmek

Sözlük Anlamı: Erimesini sağlamak, erimesine yol açmak
Tahminî Anlamı : sıvı hale gelmesini sağlamak
Cümlem : Buzları eritmek için dışarı koydum.

Kelime/Kelime Grubu : kömür

Sözlük Anlamı: Karbonlu maddelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından veya çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt; kara elmas
Tahminî Anlamı : çok uzun süre derin toprak altında kömür madenine dönüşen maden
Cümlem : Bu sene odun ile kömür yakmayı düşünüyoruz.

Kelime/Kelime Grubu : Han

Sözlük Anlamı: Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan ünvan
Tahminî Anlamı : konaklama yeri, Padişah gibi kimselere verilen ünvan
Cümlem : Gazi Han birazdan buraya gelecek.

Kelime/Kelime Grubu : hendek

Sözlük Anlamı: Geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış derin çukur
Tahminî Anlamı : çok derin çukur
Cümlem : Hendek kazmak eski bir savaş taktiğidir.

Kelime/Kelime Grubu : evlat

Sözlük Anlamı: çocuk, Yaşlı kimselerin çocukları yaşındakilere kullandıkları bir seslenme sözü
Tahminî Anlamı : kişinin çocuğu veya sesleniş şekli
Cümlem : Evlat bak buralar senin olacak.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 109 Cevapları


2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız.


1. Metinde birlik ve beraberliği sağlamak için yapılanlar nelerdir?


Cevap :

Metinde birlik ve beraberliği sağlamak için çadırlarını, sürülerini bir yere topladı , çevresine hendekler kazdı, bekledi ve savaştılar.


2. Türkler savaşta neden yenilmiştir?


Cevap :

Türkler diğer kavimlerin birleşerek onlara hile yapması sebebiyle yenilmiştir.


3. Savaştan kurtulan Türkler kimlerdir ve nasıl bir yere yerleşmişlerdir?


Cevap :

Savaştan kurtulan Türkler Kayan adlı bir oğlan ve İl Han’ın Tukuz adlı bir yeğeni ile eşleri hayatta kalmıştır.


4. Ergenekon’dan çıktıktan sonra Börtü Çene ve Gök-Türkler neler yapmıştır?


Cevap :

Ergenekon’dan çıktıktan sonra Börtü Çene ve Gök-Türkler uzun yola yürümüş kendilerinin gizlenecekleri bir yer bulmuşlardır.


5. Türklerin dağdan çıktıkları ve her gün bayram olarak kutlanan gün, hâlâ kutlanmaktadır. Yukarıdaki metinde söz edilen günün hangi gün olabileceğini tahmin edebilir misiniz? Tahminlerinizi sözlü olarak ifade ediniz.


Tanrı’nın gücü ile ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip akıverdi. Yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O günü, o ayı, o saati belleyip dışarı çıktılar. O günden beri Gök-Türklerde âdet olmuştur. O günü bayram sayarlar: Bir parça demiri ateşe salıp kızdırırlar. (Önce) Hanı, bunu kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Ondan sonra beyler (de öyle yapar. Bu günü mukaddes bilirler.)


Cevap :

Bugünün 21 Mart yani Nevruz Bayramı olduğunu tahmin ediyorum.


3. ETKİNLİK


Soru : “www.eba.gov.tr” genel ağ adresinden “Ergenekon Destanı”nın sesli anlatımını dinleyiniz. Okuduğunuz metin ile dinlediğiniz metni kahramanlar, mekân, zaman ve olay yönünden karşılaştırınız. Tespit ettiğiniz benzer ve farklı yönleri aşağıya yazınız.


Cevap :

Benzer Yönleri :

  • 2 metninde Göktürklerin başından geçmesi
  • Zaman Ve mekanın aynı
  • Kahramanların aynı olması

Farklı Yönleri :

  • Metinlerin farklı anlatılması
  • Anlatıcının bakış açısının farklı olması
  • Olayın işleyişinin daha farklı olması

4. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları cevaplayarak okuduğunuz metnin türünü belirleyiniz.


1. Metinde bir toplumu ya da milleti derinden etkilemiş bir olay mı anlatılmaktadır?


Cevap :

Evet . Metinde bir toplumu ya da milleti derinden etkilemiş bir olay anlatılmaktadır.


2. Metinde abartılı, olağanüstü unsurlar bulunmakta mıdır?


Cevap :

Metinde dağın eritilmesi olayı abartılı, olağanüstü bir unsurudur.


Cevap :

Metnin Türü : Hikaye


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 110 Cevapları


5. ETKİNLİK


Ders çalışmak için her gün kütüphaneye gider. – Amaç-sonuç
Düzenli çalıştığı için sınavda başarılı oldu.  -Neden-sonuç
Durumu anladı ki ona kızdı.  – Neden-sonuç
Temiz bir dünya istiyorsak yerlere çöp atmamalıyız. – Koşul


Soru : Yukarıdaki örneklerden yararlanarak okuduğunuz metinde amaç-sonuç, neden-sonuç ve koşul ilişkisi içeren cümleler bularak aşağıya yazınız.


Cevap :

amaç-sonuç cümlesi: Bütün kavimler birleşerek” Gök-Türklerden öç almaya yürüdüler.
neden-sonuç cümlesi: Gök-Türkleri görünce birden geri döndüler.
koşul-sonuç cümlesi: Eğer ayağını yanlış bassa parça parça olurdu.


6. ETKİNLİK


O kadar yürüdük, bir adım bile ilerleyememişiz.


Soru : Yukarıdaki örnekten yararlanarak okuduğunuz metinde abartma sanatı içeren cümleleri tespit ederek aşağıya yazınız.


Cevap :

“O da öyle bir yoldu ki bir deve, bir at bin güçlükle yürürdü; eğer ayağını yanlış bassa parça parça olurdu.

”Tanrı’nın gücü ile ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip akıverdi. Yüklü deve çıkacak kadar yol oldu.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 111 Cevapları


7. ETKİNLİK


a) Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz. Cümlelerden yüklemi isim ya da isim soylu kelime olanların altına “isim cümlesi”, fiil olanların altına “fiil cümlesi” yazınız.


Cevap :

Türk illerinde Gök-Türk oku ötmiyen, Gök-Türk kolu yetmiyen, bir yer yoktu. – isim cümlesi
Bir gün bütün iller Hanları ve beyleri av yerinde konuştular. – fiil cümlesi
Padişahın Hasan adında cömert, iyi yürekli bir veziri vardır. isim cümlesi
Bizim için kocaman bir pasta yapmış. fiil cümlesi
Toplantının bu kadar uzamasına şaşırdım. fiil cümlesi
Şairin kullandığı kelimeler gerçekten çok farklıydı. isim cümlesi
Konuşurken beden dilimi etkili bir biçimde kullandım. fiil cümlesi
Türk milleti misafirperverdir. isim cümlesi


b) Okuduğunuz metinden isim ve fiil cümlelerine üçer örnek yazınız.


Cevap :

İsim Cümlesi :

Kayan adlı bir küçük oğlu vardı.

Fiil Cümlesi :

Böylece dört yüz yıl sonra kanlarının öcünü aldılar.

Düşmandan kaçıp gelen dört maldan (deve, at, öküz, koyun) çok buldular.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 112 Cevapları


8. ETKİNLİK


Soru : “Ergenekon Destanı” adlı metni okuduktan sonra anlamını öğrendiğiniz kelimeleri kullanarak metinde geçen kültürel unsurları anlatan bilgilendirici bir metin hazırlayınız. Hazırladığınız metinden yararlanarak sınıfınızda bu kültürel unsurlarla ilgili bir konuşma yapınız. Konuşmanız sırasında beden dilinizi etkili kullanmaya özen gösteriniz. Beden dilini etkili kullanmanın konuşmacının vermek istediği sözlü olmayan mesajları iletmeyi kolaylaştıracağını unutmayınız. Konuşmalarınızda kelimeleri anlamlarına uygun kullanmaya özen gösteriniz.


Kısa Cevap :

Türkler tarih boyunca yaşadıkları zorluklara ve yıkımlara rağmen mutlaka ayağa kalkmış ve cesaretlerini göstermişlerdir.

Türk sözcüğünün manası güç kuvvet, cesur türeyen çoğalan anlamlarına geldiği için Türk adıyla adlandırılan ilk devlet Göktürk devleti olmuştur.

Türkler cesaretleri ile beraber asla yayılmamış az sayıda kalsalar bile zamanını bekleyip güçlenince tekrar ölçülerini alıp devletlerini kurmuşlardır.

Uzun Cevap :

Bir sürü telin tarihi Onur verici ve göğsümüzü kabartacak kadar kahramanlılıklarla doludur.

Ergenekon destanı göktürkler’in türeyişini, yıkılışını ve tekrar yeniden canlanmasını konu eden bir Türk destanıdır.

Bu destanda düşman tarafından yenilgi ve hile ile kandırılan Türklerin Ergenekon ovası’nda yeniden türeyerek tekrar eski güçlerine kavuşması ve yurtlarına dönmek için yaptıkları mücadelelerden bahsedilmektedir.

Ergenekon Destanı’ndaki temellerden biri milliyetçilik duygusudur.

Bir insan daima özüne sahip çıkmalı ve bunun için mücadele etmelidirler.

Türkler Ergenekon’dan çıktıkları günü yani 21 martı her yıl bayram yaparlar.

Bu bayramda bir demir parçasını kızdırır Demir kıpkırmızı olunca önce baştaki kişiler daha sonra diğerleri demiri örsün üstüne koyarak döverler.

Buda eski günlerin kalan bir hatırası ve anısı olur. Geçmişi unutmayıp daima güçlü kalabilmek için.


9. ETKİNLİK


Soru : Destanlarla ilgili bir araştırma yapınız. Araştırma sırasında yararlandığınız bilgi kaynaklarının adı, yazarı, basım yılı, basım yeri, yayınevini; genel ağ üzerinden yaptığınız araştırmalar için de genel ağ adresi, genel ağ adresine erişim tarihini aşağıya not ediniz. Araştırma sonucunda edindiğiniz bilgileri yazılı hâle getirmeden önce bir taslak hazırlayınız. Taslağınızda giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine yer vermeniz gerektiğini unutmayınız. Hazırladığınız taslağa bağlı kalarak metninizi dosya kâğıdına yazınız. Metni hazırlarken yararlandığınız kaynakları, metnin sonunda oluşturacağınız kaynakça bölümüne alfabetik sırayla yazınız. Metninizi gözden geçirirken metninizdeki varsa yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz. Yazdığınız metni sınıf panosunda paylaşabilirsiniz.


Kısa Cevap :

Destan, milletleri etkileyen olayları, manzum şekilde anlatıldığı eserlerdir.

Ve seninle oluşabilmesi için millete verilen etkileyen bir durumun oluşması gerekmektedir.

Bir milletin göç ,savaş, doğal afet, kıtlık veya çeşitli diğer sorunları yaşama sonucu bunlar destanlar olarak derlenirler.

Türk destanları

  • Yaratılış, Saka(Alp Er Tunga, Şu)
  • Hun-Oğuz (Oğuz Kağan, Attila)
  • Göktürk (Bozkurt, Ergenekon)
  • Uygur (Türeyiş, Göç)

Uzun Cevap :

Destan milletleri etkileyen ve nesilden nesile aktarılan durumlarda oluşan uzun anlatılara denilir.
Destan, bir milletin yaşadığı olayların anlatılmasına ve bazen olağanüstü olayları da içeren eserlerdir.

Destanın oluşabilmesi için milletin, göç, savaşlar, doğal afetler, kıtlıklar ve çeşitli diğer sorunların yaşanması gerekir. Milletin bu durumlar karşısında kahramanlıklarına vurgular yapılır.

Destanların Özellikleri

  • Destanların oluşumu, toplumları derinden etkilemiş olayların sonrasında oluşur.
  • Milli özelliklidir.
  • Destanlar halkın ortak malı anonimdir.
  • Gelecek kuşaklara aktarılabilmişlerdir.
  • Destanlar genelde abartılarak anlatılırlar.
  • Destanlar toplumdaki bireylerin anlayabileceği dille anlatılırlar.
  • Destandaki kahramanlar seçkindir ve olağanüstü özellikleri vardır.
  • Yiğitlik, savaş, kıtlık, aşk ve doğa gibi konular destanın ana temalardır.
  • Destanlar yapay ve doğal olan destanlar şeklinde ikiye ayrılır.
  • Doğal destanlar, tarihin karanlık devirlerine olan , olayların sonucunda kendiliğinden oluşurlar.
  • Yapay destanlar bir sanatçı tarafından ortaya çıkarılan destanlardır.

Doğal Destanlardan Bazıları

Alp Er Tunga Destanı → Sakalar
Bozkurt Destanı → Göktürkler
Şehname → İran
İgor → Rus
Nibelungen → Alman

Yapay Destanlardan Bazıları

Kurtarılmış Kudüs → Tasso.
Kaybolmuş Cennet → Milton.
Selçukname → Yazıcıoğlu Ali.
Genç Osman Destanı → Kayıkçı Kul Mustafa.
Üç Şehitler Destanı → Fazıl Hüsnü Dağlarca.


Cevap :

Yararlanılan Kaynaklar : İnternet siteleri

Giriş Bölümünde Dikkat Etmem Gerekenler : Destanın sözlük anlamı ile ilgili giriş bilgileri

Gelişme Bölümünde Dikkat Etmem Gerekenler : Destanla ilgili geniş bilgiler

Sonuç Bölümünde Dikkat Etmem Gerekenler : Türk destanları ve isimleri



 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 90-94-95-96-97 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Türk Plastik Sanatları Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97


8. Sınıf Türkçe Kitabı Türk Plastik Sanatları Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 90-94-95-96-97


HAZIRLIK ÇALIŞMASI


Soru : Türk sanatları denilince aklınıza hangi sanat türleri geliyor? Bunlarla ilgili bilgilerinizi sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap :

Türk sanatları denince aklıma halıcılık, Ebru ,taş işçiliği bir gün sepetçilik, maden işçiliği ahşap ve ağaç işçiliği örmecilik gelmektedir.

Uzun Cevap :

Geleneksel Türk sanatları denince klıma ahşap işleme sanatı , bakırcılık, cam işleme, Çelik ve çini sanatı , seramik dokuma ve halıcılık , minyatür ve Gül Ebru sanatı gelmektedir.

Ahşap oymacılığı Türk el sanatlarının arasında önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ettiği dönemden itibaren varolmuş ve farklı tekniklerle gelişmiştir.

Seramik ve çini sanatı Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde çeşitli tarzlarda yapılmıştır.

Geometrik desenler, bitkisel motifler ve hat yazıları kullanılmıştır.

Kilim dokuma ve halıcılık da Türklerin uzmanlaştığı başka bir sanat dalıdır.

Özellikle Gaziantep, Kayseri, Uşak ve İstanbul gibi iller ünlüdür.

Dekorasyonunda ve sanat pozisyonlarında önemli bir yere sahiptir.

Minyatür sanatı özellikle Osmanlı döneminde büyük bir değişim göstermiş ve minyatürde genellikle tarihi olaylar, portreler ve mitolojik sahneler inmiştir.

Ebru sanatı geleneksel Türk sanatlarından bir tanesidir.

Ebru sanatı renkli boyaların su yüzeyindeki hareketini kontrol ederek çeşitli desenler ve şekiller oluşturmaktır.

Ayrıca Türkler ,oya yapımcılığı, örgü, deri işçiliği sepetçilik maden işçiliği, keçe yapımcılığı ahşap ve ağaç oyma gibi alanlarda da oldukça gelişmişlerdir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 94 Cevapları


1. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız. Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Kelime/Kelime Grubu : Nakış

Sözlük Anlamı: Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme; ince iş
Tahminî Anlamı : el işi
Cümlem : Anneannemden kalan nakışların güzelliğine hayran kaldım.

Kelime/Kelime Grubu : Çini

Sözlük Anlamı: Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha
Tahminî Anlamı : levha, sanat eseri
Cümlem :Çini sanatı her zaman ilgimi çekmiştir.

Kelime/Kelime Grubu : tecessüs

Sözlük Anlamı: Kendini ilgilendirmeyen şeyleri belli etmeden öğrenmeye çalışma
Tahminî Anlamı : gizli iş
Cümlem : Tecessus güzel bir ahlak değil ki.

Kelime/Kelime Grubu : kültür

Sözlük Anlamı: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü; hars, ekin
Tahminî Anlamı : adet
Cümlem : Her ülkenin kendine göre bir kültürü vardır.

Kelime/Kelime Grubu : motif

Sözlük Anlamı: Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden her biri
Tahminî Anlamı : model
Cümlem : Çıkardığı motifleri büyük bir ustalıkla işliyordu.

Kelime/Kelime Grubu : memleket sathı

Sözlük Anlamı: Memleketin tamamı
Tahminî Anlamı : memleketin bütünü
Cümlem : Memleketin sathını korumak çok önemlidir.


2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.


1. Hayvan figürlü eserler hangi adla anılmaktadır?


Cevap :

Hayvan figürlü eserler “hayvan üslubu” diye anılır.


2. Türkler yerleşik hayata geçtiklerinde sanat anlayışlarında ne gibi bir değişiklik olmuştur?


Cevap :

Türkler yerleşik hayata geçtiklerinde sanat anlayışları taş, tahta cam içini gibi katı maddeleri işlemek şeklinde değişmiştir.


3. Yazar neden tarihî eserleri korumanın vatanı korumak kadar önemli olduğunu söylemektedir?


Cevap :

Yazar tarih kültürümüzü yansıttığı ve gece miras olduğu için tarihi eserleri korumanın vatanı korumak kadar önemli olduğunu söylemektedir.


4. Okuduğunuz metinden Türk plastik sanatları ile ilgili neler öğrendiniz? Açıklayınız.


Cevap :

Okuduğum metinden Türk plastik sanatları hakkında Türklerin göçebe iken sonrasında yerleşik hayata geçtiklerini ve sanat ürünleri alanında ürettikleri sanat eserleri olduğunu öğrendim.


5. Millî Eğitim Temel Kanunu’nun, Türk kültür eserlerinin mana ve değerinin Türk milletinin bütün fertlerine öğretilmesini istemesinin nedeni ne olabilir? Düşüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.


Cevap :

Milli eğitim Temel kanunun ,Türk kültür eserlerinin mana ve değerlerinin Türk milletinin bütün fertlerine öğretilmesini istemesinin nedeni kültürünü kaybedenin her şeyiyle ve bir süre sonra vatanını da kaybedeceğini virgül vatanı korumak için bile kültürel değerlere ihtiyacımız olduğu içindir.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 95 Cevapları


3. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız.


Cevap :

Metnin Konusu : yerleşik hayat dönemlerinde yapmış oldukları sanat eserleridir

Metnin Ana Fikri : Türk kültürünün önemi ve şah eserleri


4. ETKİNLİK


Soru : Cümlelerin altını çizmek, kelimeleri koyu veya italik yazmak, renklendirmek, farklı punto ya da font kullanmak metindeki önemli bölümleri vurgulamak için başvurulan yöntemlerdir. Okuduğunuz metinde bazı cümleler koyu, bazıları ise altı çizili şekilde yazılmıştır. Sizce bu bölümler dışında metindeki hangi bölümler koyu ya da altı çizili şekilde yazılmalıydı? Metnin üzerinde işaretleyerek gösteriniz.


Cevap :

  • Türkler yerleşim medeniyeti geçince, bu medeniyetin temeli olan katı maddeyi taşı, tahtayı, camı, çiniyi daha daha büyük bir zevkle işlemişlerdir .
  • Öğrencilere ilkokuldan itibaren Türk sanat eserleri öğretilmiş olsaydı, onlar bunun zevkine varırlar, hayatta da onları ararlar, bulurlar, korurlar ve yaratırlardı.

5. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki cümleleri ögelerine ayırınız.


Aşı veya ilâç yapmak için mikrop kültürü yapılır.


Cevap :
Edat tümleci / nesne / yüklem


• Bu eserlerden pek büyük bir kısmı yanmış, yıkılmış, kaybolmuş, yabancıya gitmiştir.


Cevap : özne / yüklem


• Her okulun Türk sanat eserlerinin resimlerini, planlarını, maketlerini gösteren müzeleri olmalıdır.


Cevap : özne / yüklem


• Bu eserlerden hareket edilerek yeni yeni eserler vücuda getirilebilir.


Cevap :
Zarf tümleci / özne / yüklem


• Avrupalılar bizim eserlerimizdeki motifleri kullanarak modalar icat etmişlerdir.


Cevap :
özne / zarf tümleci / nesne / yüklem


• Plastik sanat eserlerini incelemenin en pratik yolu onların benzerini yapmaktır.


Cevap :
özne / nesne / yüklem


• En güzel sanat eseri modellerinin çoğaltılması da bir kültür çalışmasıdır.


Cevap :
özne / yüklem


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 96 Cevapları


6. ETKİNLİK


a) Eline kalemini aldı.
b) Ali okula gidiyor.
Yukarıdaki cümlelerden hangisinin nesne aldığını belirleyiniz. Aşağıdaki cümlelerden hangileri nesne almıştır? Cümlelerin nesnelerini yanlarına yazınız.


Cevap :

“a) Eline kalemini aldı.” cümlesinde kalemini kelimesi belirtili nesnedir.


Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün züğürttür. :


Cevap :


Akılsız başın cezasını ayak çeker. :


Cevap ayak – belirtisiz nesne


Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. :


Cevap Doğru söyleyeni– belirtili nesne


Evdeki hesap çarşıya uymaz. :


Cevap hesap- belirtisiz nesne


Burası yemek kokuyor. :


Cevap : yemek –belirtisiz nesne


İlkbaharda bitkiler yeşerir. :


Cevap : bitkiler  belirtisiz nesne


Yalnızlığıma doğru yürüyorum. :


Cevap : Yalnızlığıma belirtisiz nesne


Size verdiğim etkinliği yapmalısınız. :


Cevap etkinliği — belirtili nesne


Bu akşam şehre dönüyormuş. :


Cevap :


Soru : Cümledeki nesnelerin cümlenin anlamını nasıl etkilediğini aşağıya yazınız.


Cevap :

Bu cümlelerde geçen nesneler, eylemden etkilenen varlığı öznenin yaptığı işten dolaylı ya da dolaysız etkilenen şeyi gösterir.


7. ETKİNLİK


Soru : a) Geziye gitti.

b) Geziye gidildi.

Yukarıdaki cümlelerde bulunan fiillerin altlarını çiziniz. Fiiller arasındaki farkı söyleyiniz. Hangi cümlede işi yapan bellidir? Söyleyiniz.


Cevap :

“a) Geziye gitti. “ şıkkındaki “geziye gitti “cümlesindeki gitti yükleminde işi yapan bellidir. Gitme işi üçüncü kişi tarafından yapılmıştır. Ama ikinci cümlede “b) Geziye gidildi.” işi yapan öznenin kim olduğu belli değildir.


Soru : Aşağıdaki fiilleri cümle içinde kullanınız. 


Cevap :

yaz– : O çok güzel yazı yazan biridir.

Dün akşam içimdekileri yazmakla meşguldüm.

sev– : Seni çok seviyorum.

Seni seven insanların kıymetini bilmelisin.

oku– : İnsan kendi yararına olan şeyleri okumalıdır.

Önce sen sonra ben okuyayım.

bil– : Sana sorduğum soruları bilebilecek misin?

Bil bakalım bu bilmeceleri.

bak– : Bak burada kedimiz!

Bak çocuklar oradan geçiyor.

başla– : Hadi sende yazmaya başla.

Hadi beraber oyun oynamaya başlayalım.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 97 Cevapları


Soru : Aşağıdaki fiillerin kök ya da gövdelerine -(i)l veya -(i)n eklerinden birini ekleyerek cümle içinde kullanınız.


Cevap :

yaz– : O yazı yazmaktan çok hoşlanırdı.

sev– : Evlat sevgisi bu Dünyadaki en güzel sevgi.

oku– : Oku okut , bilginin kıymetini bil.

bil– : Soruları bilmesi çokta önemli değil, çabalasın.

bak– : Bakın bu güllerin hepsi bizim.

başla– : Başlamadan önce biraz bir şeyler yiyelim.


Soru : Fiiller ek aldıktan sonra cümlelerde anlam bakımından nasıl bir farklılık oluşmuştur? Aşağıya yazınız.


Cevap :

Önce fiilken cümlelerdeki görevlerden sonra nesne görevini üstlendiler.


8. ETKİNLİK


Soru :  Sınıfınızda “tarihî eserlerimizi korumak” konulu bir konuşma yapınız. Konuşmanızda yaratıcı konuşma stratejisini uygulayınız. Bu stratejiyi uygulayabilmek için bir önceki arkadaşınızın anlattıklarını dikkatlice dinleyiniz. Arkadaşlarınızın söylediklerinden hareketle konuşarak konuya farklı bir bakış açısı geliştirerek konuşmanızı tamamlayınız. Konuşmalarınızda yabancı dillerden alınmış, dilimize henüz yerleşmemiş kelimelerin Türkçelerini kullanmaya özen gösteriniz.


Kısa Cevap :

Tarihi Eserleri Koruyalım

Tarihi eser, tarih öncesi çağlardan veya geçmişten günümüze kadar ulaşmış bütün eserleri denmektedir.

Tarihi eserlerin en önemli özelliği kadim uygarlıklara ait kesin bilgiler vermesi ve tarihi değiştirebilme özelliğidir.

Tarihi eserlerimizi korumak için okullarda ve eğitim yerlerinde tarihi eserler özel olarak tanıtılmalı ve nasıl korunacağına dair dersler verilmelidir.

Müzelerin sayısı artırılmalı ve tarihi eserler korunarak karar verenlere caydırıcı cezalar verilmelidir.

Tarihi eserler hem turist çekmesi açısından hem de tarihi özellikle aşaması açısından korunmalı ve gözetim altına sunulmalıdır.

Kültür varlıklarının korunması milli kültürün canını tutulması ve toplum fertlerinin birleştirilmesi ve zengin tarihi çevrenin yaşatılması ile tarihi eserlerin bulunmuş olduğu yerin ve değer kazanması açısından oldukça önemlidir.

Uzun Cevap :

Tarihi Eserlerin Önemi

Tarihi eser antik dönemlerden veya geçmiş uygarlıklardan kalan her türde yapı ve nesneye denir.

Günümüze kadar birçok eski Eser ulaşmıştır.

Şu ana kadar bulunmuş olan ve günümüze kadar ulaşan en eski eserler paleolitik ve yontma taş devrine aittir.

Bu dönemde vahşi hayvanları avlanmak için kullanılan silahlar ve birçok tarihi eser bulunmaktadır.

Tarihi eserler arkeolojik kazılar ve büyük araştırmalar sonucunda bulunarak çıkartılırlar.

Arkeolojik kazı dışında cami, kilise saray gibi tarihi yapılarda tarihi eser olarak kabul edilir.

Tarihi eserlerin özellikleri

  1. geçmişte yaşam toplumların inançları, ibadetleri ve din kuralları hakkında bilgi edinmemize yardımcı olur. Şanlıurfa’da bulunan göbeklitepe gibi.
  2. Ayrıca tarihi eserler geçmişteki toplumların kıyafetleri, aksesuarları hakkında geniş bilgiler verir
  3. Sensal değeri olmayan ancak geçmişten olan kalıntılar da tarihi eser olarak kabul edilir.

Bu tarihi eserler müzelerde veya oldukları yer koruma altına alarak sergilenirler.

Ülkemizde daha önceki uygarlıklara ait birçok Eser bulunmaktadır.

Kültür varlıklarının korunması onarılması ve değerlendirilmesi hem maddi hem de manevi açıdan oldukça önemlidir.

Tarihimizin bilinmesi milli kültürün canlı tutulması, toplum fertlerinin birleştirilmesi ve zengin tarihimizin yaşatılabilmesi için gereklidir.

Tarihi eserleri Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün merkeze bağlı taşra teşkilatı olarak kurulan Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlükleri korumaktadır.


9. ETKİNLİK


Soru : Okuduğunuz metindeki yazarın “Vatan çıplak topraktan ibaret değildir. Bir milletin asıl vatanı yarattığı kültür eserleridir.” sözünden hareketle defterinize “kelime ve kavram havuzundan seçerek yazma” yöntemini kullanarak hikâye edici veya bilgilendirici bir metin yazınız. Bu amaçla konuyla ilgili aklınıza gelen kelime ve kelime gruplarını kâğıtlara yazınız. Arkadaşlarınızın yazdığı kâğıtlarla kendi kâğıtlarınızı bir masada toplayarak kavram havuzu oluşturunuz. Metninizi oluşturduğunuz kavram havuzundan yararlanarak yazınız. Metninizi gözden geçirirken varsa metninizdeki yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz.


Kısa Cevap :

Kültür eserleri ,bir topluluğa veya halka özgü sanat eserleri, inanç, dil, din, düşünce, tutum, davranış, örf adetler gibi maddi manevi değerleridir.

Kültür eserler somut, soyut kültür eserler ve doğal miraslar olmak üzere incelenir.

Kültürel mirası korumak toplumun bir arada tutan, kültürünü ve tarihini bilerek dostunu düşmanı tanıyabilmesi ve geleceği sağlam adımlar atabilmesi açısından oldukça önemlidir.

Uzun Cevap :

Kültür eserler yani kültürel miras daha önceki kuşaklar tarafından meydana getirilmiş ve evrensel veya milli değerlere sahip olduğuna inanılan eserlerdir.

Kültürel eserler bir topluluğun veya halkın sanat eserleri, inançları, dilleri, örf adetleri gibi aktarımlarıdır.

Somut kültürel miraslar, taşınabilir ve taşınmaz miras olarak iki grupta incelenen anıtlar, heykeller, resimler arkeolojik eserler, kitabeler, kitaplar ve peyzajlar gibi eserlerdir.

Soyut kültürel miraslar folklor, gelenekler, dilimiz, sözü tarih gibi eserlerimizdir.

Doğal miraslar ise kültürel açıdan önemli teşkil eden manzara ve biyolojik çeşitlilik gibi şeylerdir.

Her ne kadar aynı toprak parçası üzerinde yaşasak da bizleri bir araya getiren yaşadığımız yer değil bilakis bizleri birbirimize bağlayan ortak miras dediğimiz kültürel akımlarımızdır.

Kültür insanların kendini tanıması, kendine ait bir kimliğinin olması ve toplumsal değerlerin anlaşılıp topluma özgün bir açık kazandırılması nedeni önemlidir.

Kültür gibi aynı zamanda insanlara maddi ve manevi üretiminde gerçekleşen etki yaratıcı durumlara dönüşür.

Kültür değerleri, inançları iletme aracı olduğu için önemli bir sosyal işlevi vardır.

Grup kimliği ve dayanışmayı teşvik ederek zaman geçse de toplumları bir arada tutar.



 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 113-114-115-116 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Atasözleri Üzerine Dinleme Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 113, 114, 115, 116


8. Sınıf Türkçe Kitabı Atasözleri Üzerine Dinleme Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 113-114-115-116


HAZIRLIK ÇALIŞMASI


Soru : “El el ile, değirmen yel ile” atasözünden ne anlıyorsunuz? Anlatınız.


Cevap :

El el ile, değirmen yel ile “atasözünden insanların birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamayacaklarını ve yardımı çok gerekli olduğunu anlıyorum.


1. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız. Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.


Cevap :

Kelime/Kelime Grubu : gözlem

Sözlük Anlamı: Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi; müşahede
Tahminî Anlamı : dikkatle bakmak, incelemek
Cümlem : Yapılan gözlemler sonucu olay karara bağlanacak.

Kelime/Kelime Grubu : yargı

Sözlük Anlamı: Kavrama, karşılaştırma, değerlendirme vb. yollara başvurularak kişi, durum veya nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi; hüküm
Tahminî Anlamı : hüküm
Cümlem : Yargı karşısına çıkacak olan suçlular getiriliyor.

Kelime/Kelime Grubu : öğüt

Sözlük Anlamı: Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz; mevize, nasihat
Tahminî Anlamı : nasihat
Cümlem : Annemin verdiği birbirinden değerli öğütler hala kulağımdadır.

Kelime/Kelime Grubu : biçim

Sözlük Anlamı: Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü; hat, şekil, eşkâl, model
Tahminî Anlamı : şekil
Cümlem : Bu biçimden daha farklı modellerin var mı?

Kelime/Kelime Grubu : kalıplaşmak

Sözlük Anlamı: Belli bir biçim almak, durumunu sürdürmek, belli bir durumun dışına çıkmamak.
Tahminî Anlamı : belirli bir şekil almak
Cümlem : Bazı insanların düşünceleri kalıplaşmıştır ,onları değiştiremezsin.

Kelime/Kelime Grubu : eş anlamlı

Sözlük Anlamı: Anlamları aynı veya birbirine çok yakın olan (kelimeler); anlamdaş, müradif, müteradif, sinonim
Tahminî Anlamı : anlama aynı olan kelimeler
Cümlem :

Bugün okulda eş anlamlı kelimeleri öğrendik.

Kelime/Kelime Grubu : kalıp

Sözlük Anlamı: Zaman içinde değişiklik göstermeyen, her zaman için aynı olan, belirli davranış biçimleri bütünü
Tahminî Anlamı : belirli bir şekil
Cümlem :

Bazı insanların düşünceleri hep kalıp gibi birbirine benzer.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 114 Cevapları


2. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki soruları dinlediğiniz metne göre cevaplayınız.


1. Atasözünün sözlük anlamı nedir?


Cevap :

Atasözünü sözlük anlamı ataların uzun deneme, gözlemlerine dayanan yargılarını genel Kural, bir gece düşünme ya da öğüt alarak veren ve kalıplaşmış bir biçimi olan kısa özlü ve kamuca benimsenmiş olan sözlerdir.


2. Deyimlerle atasözlerinin ortak özelliği nedir?


Cevap :

Deyimlerle atasözlerinin ortak özelliği ikisinin de kalıplaşmış olmasıdır.


3. Atasözlerinin söz dizimi neden değiştirilemez?


Cevap :

Atasözlerinin söz dizimi değiştirilirse özelliğini getirip özgün anlatım kalıbı yok olacağından değiştirilemez.


4. Atasözleri nasıl ortaya çıkmış?


Cevap :

Atasözleri ilk önce tek kişi tarafından ortaya atılmış daha sonra insanların onu benimsemesi, kullanması ve kullanırken de değişiklikler yapması ile zamanla kalıplaşmış, ortaya çıkmıştır.


5. Metinde bu zamana kadar duymadığınız atasözleri var mı? Açıklayınız.


Cevap :

Metinde geçen”acıklı başta akıl olmaz” atasözünü daha önce duymamıştım.


3. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız.


Cevap :

Metnin Konusu : atasözlerinin ne olduğu, ortaya çıkışı, anlamı ve kalıplaşması.

Metnin Ana Fikri : atasözlerinin önemi


4. ETKİNLİK


Soru : Dinlediğiniz metinle ilgili aşağıdaki formda verilen ölçütlerden doğru olanlar için “Evet”, yanlış olanlar için “Hayır” yazan kutuyu işaretleyiniz. Formu doldurduktan sonra dinlediğiniz metinle ilgili görüşlerinizi yazınız


Cevap :

Yazar, metne kişisel düşüncelerini katmıştır. HAYIR
Dinlediğim metin, bilgilendirici türde bir metindir. EVET
Yazar; yer, zaman ve şahıs ögelerine yer vermemiştir. EVET
Neden-sonuç, amaç-sonuç ve benzetme cümlelerine yer vermiştir. EVET
Sade ve anlaşılır cümlelere yer vermiştir. EVET


Cevap :

Metinle İlgili Görüşlerim :

Bence metin gayet akıcı ve anlaşılırdır. Hem bilgi vermiş, hem de sıkmadan güzel bir üslup ile anlatılmıştır.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 115 Cevapları


5. ETKİNLİK


Soru : Metni dinlerken not ettiğiniz atasözlerinin anlamını TDK Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’den bularak aşağıya yazınız.


Cevap :

Atasözü : Acıklı başta akıl olmaz
Anlamı :
“büyük sıkıntılar içinde bulunanlar mantık dışı işler yapabilirler” anlamında kullanılan bir söz.
Atasözü : Acından kimse ölmemiş.
Anlamı : “kişi yoksul olabilir, işsiz ve parasız kalabilir ama aç kalamaz, mutlaka bir geçim yolu bulur” anlamında kullanılan bir söz.

Atasözü : Bir ağaçta Gül de biter, dikende.
Anlamı : yi ve kötü şeylerin bir arada bulunabileceğini, her durumda ve yerde her şeyin mükemmel olamayacağını ifade eder.

Atasözü : Fazla mal göz çıkarmaz.
Anlamı :”ne kadar ve ne türden mal olursa olsun malın fazlası elden çıkarılmamalıdır çünkü mutlaka bir gün gelir lazım olur” anlamında kullanılan bir söz.

Atasözü : Bakmakla usta olunsa kediler kasap olurdu
Anlamı : “yapmadan yalnızca nasıl yapıldığına bakarak hiçbir şey öğrenilemez” anlamında kullanılan bir söz.

Atasözü : Bir ağızdan çıkan bin ağza yayılır
Anlamı : “ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır” anlamında kullanılan bir söz.

Atasözü : Baba koruk yer oğlunun dişi kamaşır
Anlamı : babanın yaptığı kötü bir işin sıkıntısını oğul çeker.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 116 Cevapları


6. ETKİNLİK


Soru : Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz. Cümlelerin yüklemi sondaysa cümlenin yanına “kurallı cümle”, başta ya da ortadaysa “devrik cümle” yazınız. Yüklemi olmayana ise “eksiltili cümle” yazınız.


Cevap :

Birkaç sözcükle kurulu olanlar olduğu gibi uzun bir cümle biçiminde olanlar da vardır. Kurallı Cümle
Acından ölmemiş kimse. Devrik Cümle
Görüldüğü üzere bu durumlarda genellikle eş anlamlılar ya da yakın anlamlılar kullanılmaktadır. Kurallı Cümle
Gün eksilmesin penceremden. Devrik Cümle
Ayrıca kimi atasözümüzün bölgelere göre değişik biçimler aldığı da olur. Kurallı Cümle
Üstünde yıllanmış bir ceket, altında ise yamalı bir pantalon… Eksiltili Cümle


Soru : Yukarıda yaptığınız çalışmadan yararlanarak kurallı, devrik ve eksiltili cümleler arasındaki farkları söyleyiniz.


Cevap :

Türkçede devrik cümleler, yüklemi cümle sonunda olmayan cümlelerdir. Kurallı cümlelerin yüklemi olması gerektiği gibi sondadır. Eksiltili cümlelerde yüklem yoktur.


7. ETKİNLİK


Soru : Sınıfınızda “Keskin sirke küpüne zarar.” atasözünün anlamıyla ilgili bir konuşma yapınız. Konuşmanızda ikna etme stratejisini uygulayınız. Fikirlerinizin arkadaşlarınız tarafından kabul edilmesini sağlamak için fikirlerinizi destekleyen kaynaklardan, güvenilir delillerden ve verilerden yararlanınız.


Kısa Cevap :

Ne demiş atalarımız “Keskin sirke küpüne zarar verir.”

Bu atasözü aşırı sert , Karaca ve agresif yapılan tavırlar sadece başkalarına değil aynı zamanda o tavrı sergileyen insanlara da zarar verdiğini ifade etmek için kullanılır.

Ne yapacağı belli olmayan , öfkesini ve davranışlarını kontrol edemeyen sinirli insanlar hem hastalıklar bulma hem de yaptıkları hatalar sonucunda yanındaki insanları kaybedip suç işleme gibi birçok sıkıntılı duruma düşebilirler.

İşte bu yüzden Keskin sirke yani sivri hareketler ve sert bir dil kişiye de zarar verir.

Uzun Cevap :

Keskin sirke küpüne zarar verir

İnsanlar kendi yapısı itibariyle toplumlar içerisinde Yaşar ve hayatlarını sürdürebilmek için farklı dallarda birçok insana ihtiyaç duyarlar.

Ailemiz bir gün arkadaşlarımız, iş hayatımız veya okul hayatımız, dışarıda alışveriş yaptığımız esnadaki insanlar gibi hayatımıza birçok insan girer ve çıkar.

Bu atasözümüz fevri yani ani davranıp sağlıklı karar veremeyen insanların aldığı tepkiler sebebiyle her zaman zararlı çıkacaklarını ifade eder.

Öfkeli ve sert insanlar karşıdaki insanı kırıp zarar verse de asıl suçlamayı, insanların ona uzaklaşmasını ve öfke sebebiyle birçok hastalığı kendine çeker.

Keskin sirke küpüne zarar atasözü öfkenin sağlığa zararlı olduğunu ve sert davranan insanların en büyük zararların aslında kendinden olduğunu ifade eder.

Ayrıca bu atasözü kişileri uyarmakta hem sağlık için hem de sevdiklerimizin yanımızda rahatça durabilmesi için sakin olmanın önemini vurgulamaktadır.


8. ETKİNLİK


Soru : Bir şeyin, bir kişinin ya da bir olayın alaylı, insanı güldürecek ya da düşündürecek şekilde abartılı biçimde resmedilmesi karikatür olarak adlandırılır. Yandaki karikatürü inceleyiniz. Çizerin bu karikatürde ne anlatmak istediğini “duyulardan hareketle yazma” yöntemini kullanarak defterinize yazınız. Yazdığınız metni zenginleştirmek amacıyla atasözü, deyim ve özdeyişler kullanınız. Yazdığınız metni gözden geçirirken metindeki yazım ve noktalama hatalarıyla anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.


Kısa Cevap :

Bence yanındaki karikatür söz’ün sahibinin kendisi olduğu ve sözün zararının söyleyene ait olduğunu ifade etmek istemiştir.

Laf ağızdan bir kere çıkar, söz adamın mihengidir , söz gülerdir atasözlerinde olduğu gibi söz insanı ortaya döker ve kalitesini belli eder.

Uzun Cevap :

Bence yanındaki karikatürde sözlerin ve düşüncelerin ne kadar güçlü ve kalıcı olabileceğini işaret edilmiştir.

Söylenen sözün insanlara ne kadar etkileyeceği ve geri dönüşünü kendine olduğunu ifade etmek istemiştir.

Ayrıca bir insan konuşması ve düşünceleri ile kendi kişiliğini ortaya koyar.

Hakaret eden insanın hakareti kendine döner ve bir insan ne konuşuyorsa karşılığını kendi konuşması gibi bulur.

Bir sene yumuşak konuşulduğunda karşıdaki insanda ona yumuşak davranır ve kötü konuştuğu zaman o da hakaret duyar.

Bu karikatür bana dilin söylediği bir söz, yerden fırlayan ok’a benzer ve atılan ok geri dönmez ,gibi atasözlerini el yarası geçer dil yarası baki kalır ve dile getirmek atasözlerini hatırlatmıştır.



 

Our Score

8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 117-118-119-120 Ferman Yayıncılık

8. Sınıf Türkçe Kitabı Güldüren Gerçek: Nasrettin Hoca Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 117, 118, 119, 120


8. Sınıf Türkçe Kitabı Güldüren Gerçek: Nasrettin Hoca Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları


8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 117-118-119-120


Türk esprisinin büyük zekâsı, tanınmış filozofumuz Nasrettin Hoca’yı yalnız Türk toplumu değil, doğudan batıya her millet sever. Herkes bu büyük Türk’ün her devirde güncelliğini koruyan güzel fıkralarına hayrandır.

Çoğumuz onun nerede doğduğunu, nerede, hangi şartlar içinde yaşadığını, ne yaptığını düşünmeyiz bile… Üçümüz-beşimiz bir araya gelerek neşeli bir söz alışverişine girdik mi çoğu zaman Nasrettin Hoca da aramızda olur. Ondan bir fıkra, bir hikâye anlatır; ya onu yerer ya da zekâ çarkından dökülen esprilerle sohbetimizi süsleriz. Biliriz ki Nasrettin Hoca toplum yaralarına neşter atan, fıkra büyüteci altında kusurlarımızı yüze çıkaran yaman adamdır.

Gerçekleri çekinmeden söyleyen, doğru yolu eğri yoldan gösteren tok sözlü kişidir. Nasrettin Hoca, bu yüzden yalnız bir ad, bir fıkra, bir espri olarak önem kazandığı için çoğumuz yaşadığı çağı, hayatını sormayız bile… Ama o da bir insandır, onun da bir hayat hikâyesi vardır. Bakınız şöyle:

Tarihî kaynakların verdiği bilgilere göre Nasrettin Hoca, Anadolu Selçuklu Devri’nde, 1206 yılında, bugün Eskişehir’e bağlı Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde doğmuştur. İlk öğrenimini Hortu’da bir süre babası Abdullah Hoca’nın medresesinde yapmış, çocukluk yıllarını Hortu’da geçirmiştir. Söylentiler ve onun gerçek fıkralarından çıkarılan sonuçlara göre Hortu’da çıkan kıtlık yüzünden ailesi ile birlikte Sivrihisar’a yerleşmiş, öğrenimini burada sürdürmüştür.


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 118 Cevapları


Sivrihisar, o zamanlar Selçuklu Devri’nin küçük fakat şirin bir kasabasıdır. Küçük Nasrettin, minareyi ilk kez burada görmüş, arkadaşlarıyla hamama gitmiş, bahçelerde çağla yolmuştur (…) Nasrettin Hoca, bir zaman sonra öğrenimini ilerletmek amacıyla başşehir Konya’ya yolcu olmuştur.

Nasrettin Hoca, Konya’da bir medreseye yerleşmiş ve öğrenimine başlamıştır. (…) Nasrettin Hoca’nın Konya’da medrese öğrenimini tamamladıktan sonra bir ara gölge kadılığı yaptığını görüyoruz. Gölge kadıları, tecrübeli hâkimlerin yanında çalışan ve bazı küçük davalara bakan kadı adaylarıdır. Odun kıran bir adamın karşısında “Hınk!” diyen birinin oduncudan hak istemesi, veremeyince mahkemeye başvurması, Nasrettin’in bu davayı görürken bir kese parayı şıngırtadarak “Hadi, sen de paraların sesini al!” diye hüküm vermesi, onun kadılık günlerindeki hatıralarından biridir. Bir süre sonra kadılıktan ayrılan üstadı büyük bilgin Seyi Mahmut Hayrani’nin Akşehir’e yerleşmesiyle Konya’yı terk eden ve Akşehir’e göçen Nasrettin Hoca, artık kişiliğini bulmaya ve usta bir sosyolog gözüyle olaylara neşter vurmaya başlar.

Nasrettin Hoca’yı bundan sonra Akşehir’de gösterişsiz yaşayışı içinde, dert çeken, uman, isteyen, efkârlanan, sonunda efkârını bir nüktede boğan bir halk adamı olarak görüyoruz. Bir ziyafete yeni kürkü ile gitmiş, gördüğü itibar üzerine “Ye kürküm ye!” deyişinde insanı yalnızca dış görünüşü ile değerlendiren toplumun, doğuran kazan hikâyesinde aç gözlülüğün Akşehir Gölü’ne yoğurt çalarken “Göl yoğurt tutar mı?” diyenlere karşı “Ya bir tutarsa?”


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 119 Cevapları


cevabındaki gerçek yönleri… Bir gün kürsüye çıkıp da “Ey ahali! Ne söyleyeceğimi biliyor musunuz?” diye sorduğunda çevresindekilerden bazılarının “Biliyoruz.” bazılarının da “Bilmiyoruz.” cevabı vermeleri üzerine “O hâlde bilenler bilmeyenlere öğretsin!..” diyerek kürsüden inmesi, az ders mi insanoğluna?.. Eğitimin temel yapısı, bilenin bilmeyene öğretmesi demek değil midir?

Akşehir’deyken Moğol şehzadesi Keygatu ile aralarında geçen, sonraları yanlışlıkla Timur’a mal edilen olaylar, pek iyi bilinen fil hikâyeleri, Akşehir’de medrese hocalığı yaptığı günlerde tanınmış mollası İmad ve yanından hiç ayırmadığı sevgili eşeği Bozoğlan, Nasrettin Hoca’nın yaşayışında önemini her zaman korumuştur. Eşeğinden düştüğü zaman gülenlere “Ne gülüyorsunuz yahu, düşmeseydim zaten inecektim!” deyişi, yitirdiği eşeğini türkü söyleye söyleye ararken bunun sebebini soranlara “Bir umudum şu dağın ardında, orada da bulamazsam o zaman seyredin bendeki ağıdı.” cevabını vermesi, onun renkli ve çok yönlü hayatının anekdotları arasında yer alır.

Nasrettin Hoca, Akşehir’de evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştır. Onun iki kızından Fatma Hatun’la Dürrü Melek’in mezar taşları son yıllarda bulunmuş ve Akşehir Müzesi’ne kaldırılmıştır.
(…)


8. Sınıf Türkçe Ferman Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 120 Cevapları


Nasrettin Hoca, yaşının seksene yaklaştığı bir sırada 1284 yılında Akşehir’de ölmüş, mezarı üzerine altı sütuna oturan kubbeli bir türbe yaptırılmıştır. Kubbe’nin altında Nasrettin Hoca’ya ait mermer bir sanduka görülür. Bu sandukanın baş tarafındaki kitabede Hoca’nın ölüm tarihi olan 683 hicri yılı tuhaflık olsun diye ters yazılmıştır. Burada, her yönü açık olan türbeyi kilitleyen Selçuklu devri kilidi bir sembol olarak yer alır.

Nasrettin Hoca’nın ölümü, onun yeniden doğumu olmuştur. Onun toplumun temeline oturan sağlam fikir yapısı, her geçen yılla geçerli olmuş; yüzyıllar onu daha dinç, daha diri yapmış, şöhreti Türkiye sınırlarını da aşarak dünyayı sarmıştır. Nasrettin Hoca bugün tüm insanlığın malıdır.

Akşehirliler çok sevdikleri Nasrettin Hocaları için her yıl temmuz ayında festivaller düzenler. Bu festivaller de bir türlü huzura kavuşamayan dünyamıza iyilik ve mutluluk mesajları yayınlanır Nasrettin Hoca’nın ağzından. Bu arada Akşehir Gölü’ne yoğurt çalmayı da unutmazlar. Türk büyükleri zincirinin ölümsüz halkası aydın insan Nasrettin Hoca’ya selam olsun.

Mehmet ÖNDER
Anadolu’yu Aydınlatanlar
(Kısaltılmıştır.)



 

Our Score
error: Content is protected !!